seyirci rekorunun kırıldığı maçta tek golü şenol attı
kahraman bapçum
kader beşiktaş'ı cezalandırıyordu... bunun başka bir izahı olamazdı. yoksa bu doksanıncı dakikada atılmış gol, fenerbahçe'nin ve şenol'un hak ettikleri bir zafer tacı değildi.
kader beşiktaş'ı cezalandırıyordu. fenerbahçe defansını bu kadar gevşek bir gününde yakalayıp doksan dakika hiçbir şey yapamadan sahada dolaşacaksın... bütün maç boyunca fenerbahçe kalecisi bir tek ciddi kurtarış yapmamış olacak... eeeee!... bunun sonunda elbette kader hükmünü yürütecektir. nitekim öyle oldu.
mac bitiyordu. hakem de, seyirci de, idareci de hattâ belki futbolcular da artık maçı bitmiş sayıyorlardı. kimi 0-0 lık skora üzülüyor, kimi de seviniyordu... gerilerden sağaçık yerinden hüseyin sol tarafa doğru uzun bir pas uzattı. ceza sahasına girmek üzereyken şenol yetişti topa. sabahattin bir adım gerisinde ve müteredditti. şenol topu stop ederken, tek hareket halinde tutup-kaçıyordu. daha da sola doğru kayarak çizgiye sokuldu. ve... vurdu topa. özcan sağa doğru plonjonunu yapıyor ve top direğin toprakla birleştiği noktasını sıyırıp kaleden içeri giriyordu.
maç bitmişti. topun kaleden çıkıp orta noktaya gelmesine ve beşiktaşlıların baştama vuruşu yapmalarına vakit yoktu. hakem orta noktayı gösterdikten sonra bitiş düdüğünü de çaldı.
sonra tribünler konuşacaktı tabii... tribünler fenerbahçe'nin galibiyetini kutlarken sahada da beşiktaşlılar ? büst halinde kala kalıyorlar, fenerbahçeleliler kendilerini yerden yete atarak taklalar, perendeler içinde belki de son yirmi yılın en enteresan golünün heyecanını yaşıyorlardı.
aslına bakılırsa maçın büyük bir kısmında hiç de iyi futbol oynanmamıştı. hattâ maçın bir «büyük maç» havası bile yoktu. yalnız siyah-beyazlıların saha ortasında rakiplerinden daha derli toplu oldukları ve ferdi mücadelelerde her an rakiplerinden üstün oldukları görünüyordu.
son yirmi dakikaya kadar fenerbahçe'nin âdeta mahkûm olarak getirdiği maç 70 inci dakikadan sonra değişvermişti. beşiktaş mı yorulmuştu, yoksa gider ayak biraz canlanan sarı-lâcivertliler mi oyunu hızlandırdılar, ne olduysa oldu... fenerbahçenin ağır bastığı yirmi dakikada gene iyi futbol yoktu ama, iyi bir hız vardı sahada.
keçi boynuzu
fenerbahçe maçın son birkaç saniyesi içinde yaptığı sürtrizi, az daha ilk dakika içinde de yapacaktı. otuz saniye olmuştu oyun başlayalı ki fenerbahçe sağdan korner atıyordu. hattâ bu kornerde top defansı da geçip aydın'ın önünde de kalmıştı. ama iyi futbolcu aydın, akıllı bir vuruş yapmak varken topu özcan'ın kucağına gömdü. sonra beşiktaş hemen inisiyafiti eline aldı. bununla beraber ilk gol tehlikesi gene beşiktaş kalesinde geçti. selim'in sağdan kaçıp, köşeden yaptığı ortaya şenol sıçradı ve beşiktaş defansının üzerinden kafa şütünü attı. top şandelleniyor ve üst direğe çarpıp geri geliyordu.
21 ici dakikada soldan rahmi'nin yerden uzattığı topu ismailk ıskalayınca beşiktaş kale ağzında mükemmel bir fıtsat yakılıyordu. ama aynı topu coşkun da ıskalıyordu. hâzım yatarak aldı topu. güven yan hakemi baha kırçıl'ın özel müsaadesini alarak ofsayt pozisyonunda nefis bir fırsat yakalayacak, hazırladığı top fenerbahçe kalesini karıştıracaktı... ama son hareket yoktu beşiktaş'ta...
baha kırçıl'ın, güven için kabul ve ilân ettiği özel müsaade bu kadarla kalmadı. 40 ıncı dakikada bir kere daha özer'i aşan topu ofsayt olduğu halde kaptı ve kaçtı. girdi ceza sahasına. döndü, dolaştı, ıvırdı, kıvırdı, sağladı, solladı... hâzım girdi ayaklarına, onu da aldı. sonra da vurdu topun dibine ve yolladı avuta.
beşiktaş'ın başarı hanesine kaydedilecek tek hareketi ahmet'in 51 inci dakikada rahmi'den aldığı pasla uzun bir mücadeleden sonra düzeltip patlattığı şüttü. mermi gibi gidip üst direğe vurdu ve döndü.
sonra fenerbahçe yavaş yavaş uyanacak, sonra oyun biraz hızlanacak, sonra maçın berabere bittiğine karar verilecek, sonra da... şenol - bütün maçı hayret edilecek bir tutukluk ve beceriksizlik içinde geçirmiş olan şenol - fenerbahçe'nin — son 20 dakika hariç, mahkûm oynamış olan fenerbahçenin - altın golünü atacaktı...
bu, beşiktaş'ın maç boyunca hakettiği bir ceza idi şüphesiz.