sarı-lâcivertli takımda lefter oynuyor. ptt takımında ziya, cavit, yusuf ve k. mustafa yok. izmirde iz. spor - a. gücü, a. ordu - g. birliği karşılaşıyor
millî lige bugün şehrimizde feriköy - karşıyaka, f. bahçe - ptt, izmir'de izmirspor - ankaragücü, altınordu - g. birliği maçlariyle devam edilecektir.
(...)
fenerbahçe - ptt
günün maçı saat 15.45 de fenerbahçe ile ptt arasında oynanacaktır. şampiyonluk yolunda puan kaybına tahammülü olmayan sarı - lâcivertliler, bu maçta karşılarında iddialı bir rakip bulacaklardır.
nitekim, ptt teknik direktörü ibrahim tusder maç hakkında şunları söylemiştir: «-ziya, cavit, yusuf ve k. mustafa'dan mahrum olmamıza rağmen fenerbahçe kendi sahasında bizden ancak bir puan alacaktır. parolamız yenilmek değil yenmek olacaktır.»
fenerbahçe umumi kaptanı halit deringör ise «ptt’nin iyi bir takım olduğunu» bildirmiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir: «- bütün rakiplerimiz bizden puan almak için mücadele ediyor. bizim de gayemiz rakiplerimize puan vermemektir.»
tarafların bugünkü muhtemel tertipleri şöyledir:
fenerbahçe: ali - özcan, b. ismail - tuncay, osman, ali ihsan - ogün, lefter, şeref, birol, aydın,
dünkü çetin maçta ptt'yi 2-0 mağlûp eden f. bahçe bir engeli daha geçti
sarı-lâcivertlilerin gollerini 33. ve 46. dakikadalarda ogün kaydetti. ptt'liler ise canlı, fakat sert oynadılar
halit kıvanç
ankara'daki ilk maçta ptt'den arzuladığı şehirlerarası konuşmayı yapamayan fenerbahçe, sonunda «0-2»ye boyun eğmişti.
«0-2»de ptt dilinde «ârıza» demekti. işte başkentte ârızalanan sarı-lâcivertli takım, bu defa ne yapıp yapıp sevgili şampiyonluğa, kendisini ne kadar özlediğini söyleyebilmek için, ptt santralından kolayca geçmek zorundaydı.
ama hiç de böyle arzulu, canlı başlamamıştı oyuna... aksine, daha hızlı, daha tesirli görünen gene ptt idi. ve fenerbahçe'nin üstün duruma geçtiğini görebilmek için, yarım saatten fazla beklemek icabetti. birol'un ileri pasına âni deparla yetişen ogün, önce kalecinin üstünden aşırmıştı topu, sonra da ustaca kullanmış ve 33. dakikanın hırsını, meşin yuvarlağı kale ağzından filelere kuvvetle yollayarak almıştı.
gol, sarı - lâcivertlileri tutukluktan kurtarıyor, tehlikeli akınlarını arttırıyordu. fakat ikinci gol için ilk yarının sonları yetmedi. ancak ikinci 46 dakikanın başlamasıyladır ki, fenerbahçe gene ogün'ün şimşek gibi bir atağı ile rahat nefes almak imkânını buldu. bu defa ismail'in şandeliyle gelen top, ogün'ün atağı ve zor pozisyondaki güzel vuruşuyla ağları buldu. şimdi«0-2»nin kucağına düşen ptt olmuştu. ama aslında yalnız ptt kanalları değil, maçın bütün hatları karışmıştı. ve bu hatları karıştıran da, hakemle yardımcılarının hatalarından başka şey değildi. ofsayd diye durdurulan akınların çoğu ofsaydla ilgisiz durdurulmayan ofsaydların sayısı ise ne üç, ne beş, ne sekizdi. favl kararları garip, hele favlden iki dakika sonra çalınan düdükler, avantaj kaidesi adına komikti. ptt lehine doğan bir penaltıya göz yumması ise, böyle bir hakem idaresi için pek de şaşılacak şey sayılmazdı.
iki hafta önce ankara'da «iyi futbol» oynadığını gördüğümüz ptt'yi de dün bir an tanıyamadığımızı hemen belirtelim. lüzumsuz, hattâ kendi akınlarını tesirsiz bırakacak kadar fuzûli sertliğe sapmak, ptt'lilere o «iyi fulbol» lerini göstermek imkânını da vermedi. halbuki maça ne kadar canlı girmiş, ne kadar güzel başlamışlardı.
f. bahçe ise, iyi başlamadığı maçı iyi bitirmeyi başardı. goller, sarı -lâcivertlileri derlemiş, toparlamış, osman'ın şahane oyunu, ali'nin kurtarışları da, özcan’ın sakatlanmasiyle son 20 dakikada 10 kişi kalmış olmalarının handikapını kapatmıştı. 40 lık delikanlı lefter'in geçen haftalardaki kadar parlayamayışı ise, sertlikten kaçınmasiyle izah edilirdi. ama hepsi bir yana, f. bahçe dün ptt gibi hiç de ihmale gelmez, çetin bir rakip önünde 2 puanı kurtarmış, hattâ averajını da korumuş ve 2 puanlık öncülüğünü devam ettirmişti. sarı - lâcivertlilerin ptt'yi 2-0 yenmelerinin en önemli tarafı da buydu galiba...