hakemler: albert guinnarti (****), tahir turgay (***), burhan trak (***)
altay: varol (**) - bekir (**), numan (**) - enver (***), kazım (**), osman (**) - feridun (***), nazmi (**), nail (***), hikmet (**), ünver (**)
fenerbahçe: ali (****) - k. ismail (***), b. ismail (****) - ali ihsan (****), osman (***), hüseyin (***) - yüksel (****), şeref (****), şenol (****), birol (*****), aydın (***)
goller: dk. 10 şenol (0-1) dk. 41 hüseyin (0-2) dk. 52 aydın (0-3)
-''beşiktaş, fenerbahçe'yi yenmesi için altaylı futbolculara 2.500'er lira teşvik primi vermenin yanısıra, istanbul hilton oteli'nde eşleriyle birlikte 3'er gün tatil yaptırma sözü verdi..''
işin ilginç tarafı beşiktaş kulübü tarafından da yalanlanmayan bu dedikodu dalgası tüm ülkeyi sarmış, milyonlarca insan 31 mayıs 1964 günü alsancak stadı'nda oynanacak olan tarihi finali beklemeye başlamıştır..
lefter, ogün, selim, mikro mustafa ve özer gibi as oyuncularından yoksun olarak maça çıkan fenerbahçe, alsancak stadı'nın hıncahınç dolduran binlerce taraftarının müthiş tezahüratı ile altay'ı 3-0 yenip şampiyonluğunu ilan ederken, beşiktaş lig ikinciliği ile yetinmek zorunda kalmıştır.
fenerbahçe'nin alsancak stadı'nda kazandığı şampiyonluk o kadar büyük bir coşkuya neden olmuştur ki, o sırada izmir limanı'na demirleyen gemiler düdüklerini dakikalarca çalarak kutlamalara katılmışlardır. sarı-lacivertli ekip maç sonrası şampiyonluk kupasını kulübe düşmanlığı tescillenen futbol federasyonu başkanı muhterem özyurt'un elinden alırken, karşılaşmayı yöneten isviçreli hakem albert ginard 'ben hayatımda böyle muhteşem bir maç yönetmedim'' açıklamasını yapmıştır.
ertesi gün piyasaya çıkan gazeteler 1963-64 sezonunu şampiyon olarak kapatan fenerbahçe'ye övgüler yağdırırken, ''fenerbahçe'nin ölüsü bile şampiyon oldu'' başlığı altında beşiktaş'a da gönderme yapılması, dikkati çeken bir başka unsurdur.
ancak o sezonun belki de en önemli olayı beşiktaş'ın fenerbahçe'ye gönderdiği tebrik telgrafıdır. sarı-lacivertli ekibin özellikle altay ile oynadığı son maçta yenilmesi için her türlü olanağı seferber eden siyah-beyazlı kulüp, ''milli lig şampiyonluğunuzu en samimi hislerimizle tebrik ederiz'' cümlesiyle bir anlamda kendisini de affettirme yoluna gitmiştir.
ligin son maçı olan bu maça lider fenerbahçenin 1 puan gerisinde giren beşiktaşa 3-0 lık istanbulspor galibiyeti yetmedi.fenerbahçe son hafta altayı deplasmanda 3-0 yenince şampiyon oldu
altay: varol ürkmez, bekir türkgeldi, numan okumuş, kazım yıldız, enver katip, nail elmastaşoğlu, ünver çelikboy, osman edinsel, hikmet ok, nazmi bilge, feridun öztürk
teknik direktör: bayram dinsel
fenerbahçe: ali filibeli, ismail alemdaroğlu, hüseyin yazıcı, ismail kurt, ali ihsan okçuoğlu, şeref has, osman göktan, yüksel gündüz, aydın yelken, birol pekel, şenol birol
teknik direktör: miroslav kokotovic
gol: (0-1) dk. 10 şenol birol (0-2) dk. 41 hüseyin yazıcı (0-3) dk. 52 aydın yelken
tehir edilen fenerbahçe - altay milli lig karşılaşması 31 mayıs pazar günü saat 17:00'de alsancak stadyomunda oynanacaktır. futbol federasyonu bu maçı ligin son müsabakası olarak tesbit etmiştir.
ligde bir sezonluk mücadele f. bahçe - altay maçı ile sona eriyor
şampiyonluk günü...
isviçreli hakem a. guinard'ın idaresindeki maç saat 17.45'de başlayacak. her iki taraf da neticeden emin
necmi tanyolaç
izmir
türkiye liginin kaderi bu gün f. bahçe ile altay arasında yapılacak karşılaşmadan sonra belli olacaktır.
saat 17.45 de alsancak stadında oynanacak müsabakayı isviçre federasyonunu mensup ve ayni zamanda senatör olan albert gulnnard idare edecektir. yan hakemlikleri ise cezmi başar ile sabahattin lâdikli'bşb yapacakları bildirilmektedir. bu durum üzerine altay kulübü başkanı rıdvan burteçin «biz maçı istanbullu hakemlerin idare etmesine dahi razı olmuştuk. isviçre hakemin masraflarına iştireak etmeyeceğiz» demiştir.
sarı - lâcivertli idareciler de, cezmi başar ile sabahattin lâdikli'nin maçı idare edeceklerine dair izmirde söylentiler dolaştığını, bu sebeple karardan hoşnut olmadıklarını açıklamışlardır.
iki takım da «dev» maça şu kadroları ile çıkacaklardır:
fenerbahçe : ali - k. ismail, b. ismail - a. ihsan, osman, hüseyin - yüksel, şeref, şenol, birol, aydın.
izmir şu anda maç sebebiyle türklyenin bir numaralı vilâyeti haline gelmiştir. fenerbahçeli idareciler takımın defansif oynıytacağı şeklinde çıkarılan dedikoduları yalanlamış, aksine hücum oynıyacaklarını söylemişlerdir. fakat takım teşkilarından de anlaşılacağı gibi, sağiç mevkiinde oynayan şeref ayni zamanda geriye yardım edecektir.
fenerbahçe umumi kaptanı halit deringor «en kuvvetti kadromuzla şampiyonluk maçına çıkıyoruz ve şampiyonluk turunu alsancak stadında yapacağız» derken. altay kalecisi varol da «her kalecinin futbol hayatında ancak birkaç büyük maç olur. ben bu büyük müsabakada hayatımın oyununu çıkaracağım. altay kazanacaktır» şeklinde konulmuştur.
herhangi bir hâdisenin çıkması ihtimaline karşılık alsancak stadında geniş emniyet tedbirleri alınmıştır. karaborsayı önlemek maksadı ile izmir bölgesi 30 bin bilet bastırmıştır. buna rağmen biletler karaborsaya düşmüş durumdadır. müsabakayı takip ve emniyet tedbirlerini görmek maksadı ile futbol federasyonu başkanı muhterem özyurt da dün izmire gelmiştir.
fenerbahçe kulübü başkanı dr. ismet uluğ, bugünkü maç için «milliyet» vasıtasiyle şu mesajı yayınlamıştır: «altay kulübünün son maçını zaferle bitirmesi ve bilassa fenerbahçe gibi şampiyonluk namzedi, bir takımı yenmeyi arzulaması, biç şüphesiz takdire lâyık bir harekettir. yalnız «fenerbahçe’yi yeneceğiz ve beşiktaş’ı şampiyon yapacağız» sloganı karşısında altay'la fenerbahçe arasındaki dostluğun köklerini bilen ve kuran bir adam sıfatiyle üzüntü duymaktayım. izmir, altay'la bundan 37 sene evvel bir dostluk kurmak için o zamanın çok haşmetli fenerbahçe’si birçok câzip teklifleri reddederek izmir'e gitmiş, bir şeref misafiri olmuş, omuzlarda taşınmış, ziyafetlere çağırılmış bu suretle köklü izmir ve altay dostluğu kurmuştur. birbiri arkasına devam eden bu ziyaretler, fenerbahce'ye izmirlilerin dostluğundan başka bir şey kazandırmamış, fakat ilk turnede dört maçta üçe karşı 28 gol gibi bir netice veren ilerleme devrindeki izmir sporunun süratle kalkınmasına ve bugünkü hâle gelmesine sebep olmuştur. ne yazık ki bütün bu dostlarımız, bizi yenmenin şerefine kâfi görmeyerek beşiktaş’ı şampiyon yapmak iddiasını ileri sürmektedirler. bu işin n bu kadar gürültüye ne tahammülü, ne de ihtiyacı vardır. doğru ve yanlış sportmenlik harici bütün ulaştırmaları reddederek, cesurane bir maç yapmayı göze alan fenerbahçekarşısında altay'ın bütün enerjisi ile çalışacağından eminiz. biz de şampiyonluğa lâyık bir oyun çıkarmak için elimizden geleni yapacağız. kuvvetli olan ve iyi oynayan kazanır. ve bu kadar gürültünün bol olduğu da anlaşılır.»
* fenerbahçe mi, altay mı? şu anda herkes izmir'de bu suale cevap aramakla meşgul. hiç kimse beşiktaşın istanbulsporla oynayacağı maçın ne olacağını sormuyor. garip bir hava bu... altay’ın lejyondan gelen reisi dünkü konuşmasını bugün daha yumuşattı. «benim» diyor burteçin.
«bir de acaip sezişim var. meselâ yağmurun yağacağını, zelzelenin olacağını daha evvelden anlıyorum. şimdi size açıkça söyleyebilirim ki, bugün oynanacak maç 0-0 berabere neticelenecektir.»
rıdvan burteçin, altay’da ilân ettiği diktatörlüğünden sonra dün de basına bu açıklaması ile ahir zaman evliyası olduğunu da bildiriyor...
* izmir'de günün adamı beşiktaşlı recep. gazeteciler onun peşinde. fenerbahçeli idareciler bir polis hafiyesi gibi onu takip ediyor. rivayete göre, receb'in cebinde 50 bin lira varmış. bu parayı altay kulübü futbolcularına dağıtacakmış!.. beşiktaş kulübü, antrenör yardımcısına böyle mühim bir maç arifesinde çok önemli bir görev vermiş. recep gülüyor: «yahu ne garip» diyor. «şu anda babamı kaybetmenin üzüntüsü içindeyim. ankara'dan şöyle bir tur aldım, izmir’e geldim. hava değişikliği yapıp istanbul'a döneceğim. öyle balonlar uçuruyorlar ki nerde ise ben dahi bu maça casusluk vazifesi ile geldiğime inanacağım. nasıl olur da böyle söz söylenir. daha dün akşam fenerbahçe idarecileri ile pişpirik oynadık. futbolcularına muvaffakiyetler diledim. ister misiniz beşiktaş kulübü idarecileri duysun da benim fenerbahçeli futbolculara prim verdiğimi zannetsinler. bereket baba hakkı buna inanmaz. hem cebimdeki paranın yekûnu da 50 bin değil, sadece 370 lira.»
* dün sabah iki rakip takımın futbolcuları fuar'daki golf sahasında bir tesadüf neticesi karşılaştılar. bu arada varol, eski takım arkadaşı şenol'a dönerek: «bak» dedi. «topu şu delikten geçirirsem fenerbahçeyi yeneceğiz.» altaylı ve fenerbahçeli futbolcular heyecanla varol'un atışını takip etmeye başladılar. varol topu dikti... vurdu... ve ufacık deliklen top bir fişek sür'ati ile geçti. altaylılar memnun. fenerbahçeliler üzgündüler.. varol'un, şenol'a son sözü şu oldu: «uğur'a aldırma, tam üç senedir topu bu delikten geçirmek için antrenman yapıyorum.»
* «bu ne hikmettir bilinmez» diyor fenerbahçeli idareciler. «bizden başka milli ligdeki her takım kendi maçını idare edecek hakemin ismini bir hafta evvelden öğreniyor. işte yine öyle oldu. orta hakem isviçreli bir mebusmuş, yan hakemler ise sabahattin lâdikli (!)ve cezmi başar mış (!)»
* sıcak... sıcak... sıcak... boğucu, bıktırıcı, yıldırıcı bir sıcak var izmir'de, nefes alamıyor insan. bundan en fazla şikâyet eden fenerbahçeli futbolcular. evvelki gece biraz da uçağın sallantısının korkusu ile gözlerine uyku girmeyen sarı - lâcivertli futbolcuları idareciler başka bir otele naklettiler. şimdi fenerbahçeliler «sıcaktan mütecessir olanlar ve olmıyanlar» diye iki kısma ayrılmış vaziyette. ayrı ayrı otellerde kalıyorlar.
* sarı - lâcivertliler maça çıkınca tribünlerdeki seyircilere şeker atacaklarmış. fikir, f. bahçe’nin monşer idarecisi fahri ilbay‘a ait. bu fikri câzip bulan bir taraftar, «fenerbahçe şeker değil gol atsa daha iyi olur» demekten kendini alamadı.
* altaylı idareciler istanbul'dan gelen bâzı gazetecilere dün kendi lokallerinde bir öğle yemeği verdiler. bu arada torino takımı ile anlaşan altay kalecisi varol, gazetecilerin pek çok sorusuna muhatap oldu. göztepe idare cilerinden haşmet utlu ise, varol'a italya'ya gitmemesini tavsiye ediyordu. «sen» diyordu uslu, «lisan bilmezsin. italyanların hususiyetlerinden anlamazsın. alafranga müziği çakmazsın. italyan antrenör sana piyano piyano der, sen piyano çalmaya kalkarsın. halbuki piyano demek, türkçe karşılığı (yavaş) demektir.» varol bir an düşündü. «o mühim değil ağabey» dedi. «bak yemeğimden bir toplu iğne çıktı.» bölgecilik yapmakla itham edilen göztepe idarecisi haşmet uslu, ona da bir kulp takmakta gecikmedi. «ahçı fenerbahcelidir. yemeğine iğneti kasten o atmıştır.»
* altay kampına bugünlerde bir rüya tâbircisi uğrasa çok para kazanır. altay'ın emektar hocası bayram’dan tutun da kulüp başkanı rıdvan burteçin'e ve futbolcusuna kadar hemen herkes gördüğu rüyayı anlatıyor. bunlardan bir tanesini iki gün üst üste antranör bayram görmüş. «hayırdır inşallah» diyor bayram, «iki defadır rüyamda bir adamı öldürüyor ve mahkeme huzurunda suçu bir başka insanın üzerine yıkıyorum.» dinleyenler rüyayı şöyle tâbir ediyorlar. «haaa... altay fenerbahceyi yenerek, beşiktaş'ı şampiyon yapacak.»
* diğer enteresan bir rüyayı da beşiktaş'ın eski futbolcusu ve bugün fenerbahçeye kök söktürecğini söyliyen nazmi anlatıyor: 1959 yılında fenerbahçe ile çok hayati bir maç yapacaktık. gece eşim yatağından kalktı ve «nazmi» dedi. «fenerbahçe'ye 1-0 mağlûp oluyoruz.» ertesi gün onu kasten maça götürdüm. 1-0 kazandık. eşim dün gece de yine rüystında altay'ın 1-0 mağlûp olduğunu görmüş. bugünkü maça onu götürmek kararındayım. bakalım...»
fenerbahçe'ye tarigî galibiyeti şenol, hüseyin ve aydın'ın golleri sağladı
necmi tanyolaç izmir'den bildiriyor
izmir, şampiyon fenerbahçeyi selâmlıyordu... izmir, onbir sarı - lâcivert formalı delikanlıyı selâmlıyordu... on bir sarı - lâcivertli delikanlının unutamıyucakları bir coşkunluk gösterisi idi bu... orghabizatör yoktu. halk öyle istemiş, galiplerin mücadelesini bitişte değerlendirmiş, coşmuştu. kısaca sökelisi, ödemişlisi, bergamalısı, manisa'lısı, denizlisi, aydınlısı ve izmirlisi ile o koca ege, fenerbahçe için ayağa kalkmıştı.
sonra... onbir sarı - lâcivertli delikanlı tribünlerin önüne gelerek şampiyonluğun ilk heyecanını yaşayan onbinlerce insana teşekkür ettiler. ellerini kaldırarak ve«sagol» diyerek.
şimdi onbir sarı - lâcivertli delikanlıyı tribünlerde dalgalanan bu heyecan seli stadın hertarafına götürüyordu... her yerde, aynı coşkunluk hergrubun önünde ayni sevgi fırtınası. şampiyonlar kervanıalsancak
stadını dolaşıyordu. bir ara altay taraftarlarının toplandığı tribünün önüne gittiler, onları da selâmladılar. bir fırtına da orada koptu. altaylılar, şampiyonları alkışlıyordu.
sonra... sarı - lâcivertli renkli flâmaların boy boy yükseldiği tribünün önüne sürükledi o heyecan seli onları.
sonra... halk çıkmıyordu stadyomdan, fenerbahçe de sökelisi, ödemişlisi, manisalısı, denizlilisi, balıkesirlisi ile bütün bir ege'nin efe çocukları ve mithatpaşanın vefakâr sâkinleri bir olup bir coşkunluk bombası daha patlatacaklardı! daha... daha...
sonra... fenerbahçe alsancak stadında bir tur daha yapacaktı. bu kaçıncı şeref turu idi bilmiyorduk..
sonra... onbir sarı - lâcivertli delikanlı yine kollarını tribünlere kaldırarak koşar adımlarla soyunma odasına giden kavşaktan kayboluverdi gözden. bu, öylesine görülecek bir şeref turu idi ki, bu şeref turunu görmiyen istanbullu seyirci yüz yıl üzülse yeri idi.
sonra... 20 dakika evvel şampiyonluğun ilk zafer toplarını patlatan alsancak'ın tribünlerinde ve sert oyun sahasında şampiyonluğun yankısı ile şampiyonların ayak izleri kaldı...
halbuki fenerbahçe bu heyecanlı ve muhteşem anların yaşandığı sahaya nasıl endişeli çıkmıştı bir bilseniz. heyecan sabır dağlarını aşmış, yılın maçına seyirci olacaklar oyuna birkaç saniye kala göğüslerinin sol tarafını yoklamışlardı. ya fenerbahçe kaybederse, diye ve hafif bir imbat rüzgârı tribünleri yalarken fenerbahçe fırlayıverdi sahaya. heyecanlı gozüküyordu futbolcular. fenerbahçe bu heyecan, bu korku bitsin istiyordu. burası alsancak değil mithatpaşa idi şimdi. bu münakaşa kabul etmez seyirci üstünlüğü açık konuşmak lâzım fenerbahçe için böyle bir kader maçında avantajdı. buna rağmen adaylar alsancak'ın krallarına karşı sinirli ve tutuk girdiler maça, ilk akını altay defansı rahat durdurdu. altayın ilk hücumunda da fenerbahçe müdafaası karmakarışık oluverdi. ismail dağınık, ismailin küçüğü endişeli, osman savruk, hüseyin dağınıktı. bir ali ihsan parlıyordu içlerinde. nailin girişi dördüncü dakikada alinin kalesini zorlamış, fakat tehlike orada kalmıştı. sarı - lâcivertli takım dikkatli oynamaya gayret gösteriyor, ama bu düzen içerisinde dahi korkudan tirtir titriyordu. bu mağtûp edilmez gibi gözüken korku tam 10 uncu dakikada sona erecek ve şenol birolun ceza sahasına yuvarlayıp yüksele kadar giden topun yükselden geri gelişinde «hayatının maçına çıkaran» varol'un iddiasını sert bir vuruşla bitiriverecekti. şenolun altı pastan attığı gol ile fenerbahçe'nin aylardır özlediği şampiyonluğun ilk rüzgârı esiyor ve altın golün sahibi gidip birol ile yükseli kucaklıyordu.
ne var ki, 1-0 galip durumda oynayan fenerbahçe 23 inci dakikadan sonra duruvermişti. bu durgunluk şampiyon adaylarına şampiyonluğun zorlandığı unutulmaz bir 15 dakika geçirtti. bu onbeş dakikanın hikâyesini altaylılar yazıyordu. düzelmişti altaylılar iki açık vızır vızır giriyor, nazmi, ismailin yanından kaçarak ilk şansını kullanıyordu. bunu nailin enver'den aldığı topla f. bahçe kalesine dalışı takip edecek, kaleci ali kurtarılamayacak bir köşeden golü kornere itecekti. bu arada genç kaleci alinin maçı başlıyordu. korneri kurtarıyor bir kurtarış daha yapıyor. fencrbahçe kendi defansında yığınak yapıyor ve fenerbahçeye şampiyonluğun en iyi oyununu oynatmaya çalışan birol tekrar kumanda mevkiine geçiyordu. fenerbahçe devreyi bu fırtınalardan sonra birolun hazırladığı pozisyonlarla sürükledi. şenol, aydın ve şerefin yerine geçen hüseyin yüksel sert dalışlarla gözükmeye başlamışlardı.
şampiyonluk fenerbahçeye tam 41. dakikada geldi. bir tarihi andı bu. hüseyin şenolu ceza sahasının üzerinde fevkalâde ters bir kafa vuruşu ile sağdaki boşluğa düşürdüğü topa girdi, rakiplerini geçti. altay defansında bu akını durdurabilecek tek adam olarak varol kalmıştı. hüseyin «şampiyonluk» pozisyonunu kaçırmamak kararında idi anlaşılan. bir aralık varol geldi üzerine halbuki uzaktan bakanlar ikisinin dar bir mesafenin iki ucunda münakaşa ettiğini sanırdı.
hüseyin kaçırmadı fırsatı. «hayatının maçına çıkan» varolun üzerinden boş filelere sallayıverdi. top tesadüfen garip bir cilvesi siyah -beyazlı benekli top kalenin düzüne inerken stadyumda şampiyonluk gösterileri başlamıştı. bir mücize olmadığ1 takdirde fenerbahçe bu sahadan, bu kadar iddialı konuşup bütün bir oyun müddetince on beş dakika futbol oynıyabilen altayı mağlûp ve mahçup ederek ve tabii şampiyon olarak çıkıp gidecekti.
her hattı ile düzelen fenerbahçenin havası ve altayın hali bunu gösteriyordu...
dediler ki; devre bitmeden, beşiktaş - istanbulspor maçından sonra beşiktaş futbolcularına direktif vermiş soyunma odalarında bekliyeceklermiş. siyah - beyazlılar, fenerbahçe işini bu kadar çabuk bitirmeseydi şampiyonluğun öteki heyecanlı ucu beşiktaşlı futbolcular mithatpaşanın soyunma odalarında şampiyonluğun müjdesini kimbilir ne kadar bekliyeceklerdi, bilinmez. ama rahatça ifâde etmek gerekir ki fenerbahçenin hele o ikinci devredeki fenerbahçenin ne beklemeye ne de bu elindeki şampiyonluğu bırakmaya tahammülü yoktu. aceleci şampiyon ikinci devrenin 7. dakikasında bu zor maçı kilitleyiverdi. şimdi sıra aydında idi. şenol, yüksel ile paslaşarak altay ceza sahasının önüne kadar geldi ve bir anda topu aydın’a uzattı. aydın girdi ve varolun kurtaramayacağı bir şutla şampiyonluğun kapılarını beşiktaşın yüzüne kapayıverdi fenerbahçe rahat şampiyonluğun demir parmaklıklarının gerisinde sâkin, güvenli bir tempo ile resitaller veriyordu. bir şampiyon gibi... iyi bir şampiyon gibi... kuvvetli bir şampiyon gibi alkışlanarak, sevilerek teşvik edilerek. işin bundan sonrası böyle geçti. fenerbahçe için ve altay bükemediği eli öpüyordu böylece.
maçtan sonra bir bayram sevinci içinde sahayı terkeden sarı - lâcivertli futbolcuları ilk tebrik eden, futbol federasyonu başkanı muhterem özyurt oldu. hepsinin teker teker yanaklarından öpen özyurt, «çok kıymetli bir şampiyonluk aldınız, ne kadar iftihar etseniz yeridir» dedi.
izmir dışından, hattâ istanbul'dan gelen binlerce taraftar ellerinde sarı - lâcivert flâmalarla «fenerbahçe çok yaşa» diye tezahürat yaparak beklerken, sarı - lâcivertli soyunma odasından -fenerbahçe’nin şair beki ismail kurt'un eseri olduğu sanılan- şu şarkı duyuluyordu:
şampiyonluk pırlanta elmas onu bizden başkası almaz beşiktaş'lı duanla olmaz puana bak gör halini
*
şekspir söyler hakiki sözü şampiyonlukta herkesin gözü fener evvelden verdi sözü altay'a bak göt halini.
*
varol'cuğum büyük atma vakitsiz cakalar satma, kendini boş yere yakma filmine bak gör halini...
futbolcuları tebrik eden ismet uluğ bundan sonra bize şu demeci verdi: «şampiyonluk turunu istanbulda yapamadığımız için ne kadar üzüldüysek bu turu çok sevdiğimiz izmirde yaptığımız için o derece memnunum. izmir'li seyircilerin hepsine teşekkür ederim. hele bizleri tesçi etmek için buraya kadar gelen taraftarlarımıza ne kadar minnetler olduğumuzu söylemeğe bilmem lüzum var mı? istanbuldaki taraftarlarımızı yeşilköy'de kucaklayacağız.»
altay soyunma odasında ise, başta varol olmak üzere hemen herkes üzgündü. maçtan evvel iddialı konuşan ve «gol yemeyeceğim» diyen varol, «fenerbahçeyi tebrik ederim. biz bükemediğimiz eli öperiz. oynadılar, şampiyon oldular.»
izmir'liler, centilmen bir futbol seyircisi örneği verdi. deringör: "gürcü bacı'nın kehanetleri bizi mağlûp etmeğe kâfi gelmedi" dedi
namık sevik izmir'den bildiriyor
* ve fenerbahçe altayı 3-0 mağlûp ederek 1963-1964 milli lig şampiyonu oldu. bunca nutuk, şatafatlı söz, «yeneceğiz, beraberliğe rıza göstermiyoruz. beşiktaş şampiyon olacak» şeklindeki demeçler nihayet dün isviçreli hakemin 90 ıncı dakikanın sona erdiğini bildiren düdüğü ile bir sabun köpüğü gibi eriyip gidiverdi. halbuki âsâplar gerilmişti. hava elektrikliydi. seyircinin taşkın bir hareketinden korkuluyordu. hep beraber «- allah muhafaza etsin, ya perûdaki gibi bir fâcia olursa... ne yaparız?» şeklinde zihinlere takılan korkunç istifhamlara en güzel cevabı alsancak stadını dolduran egeli seyirciler verdiler. hiçbir şey olmadı. pek az «altay» diye bağırdılar. ve daha çok fenerbahçeyi tesçi etti egeliler. hele şampiyonluk turuna sarı -lâcivertli takımın başlayışında kopan tarraka .. müthiş bir şeydi bu. tekrar ediyor ve izmir seyircisi en az mithatpaşa seyircisi kadar centilmen, iyi oynayanı alkışlayacak kadar sportmen diyoruz.
* daha sahaya çıkarken yüksel, şeref, şenol, birol ve aydın topun üzerine ellerini koyarak yemin etmişlerdi. maçı ne pahasına oluna olsun kazanmak azmindeydiler. nitekim kazandılar da... biz son haftalarda hazan yaprağı gibi dökülen ve 8 eksik futbolculu galatasarayı yenemeyen fenerbahçeden böylesine canlı, böylesine kombina bir futbol beklemiyorduk. koca bir lig devresi içersinde operadahayalet oynayan futbolcular, finalde ise tozu dumanı katan birer cansever kesilmişlerdi. haa... işte bir takıma bir ruh gelince, o takımın zafere ulaşması işten bile olmuyordu. idarecilerin maçtan sonraki güleç yüzlerinde bu azmin ve hırsın son maçta gösterilmiş olmasından doğan memnuniyeti kolayca okumak mümkündü. fenerbahçe şampiyon oldu. altay ise iddialı bir final maçında tekmesiz, tokatsız, sertlikten uzak bir futbol oynanabileceğini gösterdi. bizce mânevi bakımdan izmirin siyah - beyazlı çocukları alsancaktan galip ayrıldılar.
* fenerbahçenin şampiyonluğa giden golünü şenol atınca, varolun hemen arkasında duran mikro mustafa, nedim, hâzım, menecer ahmet erol bir anda kendilerini sahanın ortasında buluverdiler. hem «gol» diye bağırıyor, hem de şenolu bağırlarına basıyorlardı. menecer ve oyuncular ancak yan hakem kendilerini ikaz edince ayrıldılar ve sahayı terk ettiler. işte tam bu sırada varolun koruduğu kalenin arkasında antrenör kotoviç ve halit deringör havaya fırlayacak ve deringör arkasında bir sıra üzerinde oturan fenerbahçe idarecilere dönerek «eh gözünüz aydın... bu iş burada biter» diyecekti.
* karşıyaka antrenörü bülend eken, fifa hakemi hakkı gürüz ve izmirin diğer spor adamları da bu görüşe iştirâk ve fenerbahçenin şampiyonluğuna daha o dakikada ilân ettiler. bu gol, kızgın bir maç manzarası arzeden seyirciler üzerinde soğuk duş tesiri yarattı. maçın tansiyonu yumuşadı... bundan sonra geçen zaman içinde herkesin beklediği şey, altayın bir beraberlik veya galibiyet golü atacağı değil, fenerbahçenin şampiyonluk turuna nasıl başlayacağı idi.
* altay kulübü başkanı rıdvanb burteçin, fenerbahçenib galibiyeti karşısında önce «tebrik ederim kendilerini» demiş, ardından da ilâve etmişti: «ellerini öperim.»
* devre arasında fenerbahçe soyunma odasının hali âdeta bir bayram yerini andırıyordu. futbolcuları teker teker öpen umumi kaptan deringör ikinci 45 dakikada takımından öylesine emindi ki, 11 futbolcuyu öperek şampiyonluklarını tebrik etti.
* sarı - lâcivertli idarecilerin ancak ikinci golü attıktan sonra birbirlerini öperek tebrik ettikleri görüldü.
* şeref tribününde maçı takip eden fenerbahçe kulüb başkanı ismet uluğ, sık sık istanbuldaki beşiktaş - istanbulspor maçının neticesini soruyordu. fenerbahçe 2-0 galip duruma geçince «artık sormağa lüzum kalmadı« dedi.
* altay kalesinin arkasında oturan kulüp başkanı rıdvan burteçin ile bayram dinsel'in çok heyecanlı olduğu göz den kaçmıyordu. ama ilk golle beraber ikisi de sakinleşiverdiler.
* fenerbahçe umumi kaptanı halit deringör etrafındakilere anlatıyordu; «kardeşim bizi ne gürcü bacının kehanetleri, ne de rakip takımın taktikleri mağlûp etmeğe kâfi gelmedi. ama herşeye rağmen küçüklüğümdenberi sevdiğim beşiktaşı kupa galibi görmek beni memnun edecektir. bütün futbolculara minnettarım.»
* kısacacı, fenerbahçeliler maçtan önce seyircilere sarı - lâcivertli kurdelâlı şeker atmışlardı. maçta gollerini atlılar. maçın bitiminde de sahada şeref turu.. fenerbahçe iyi bir futbol örneği vermekle övünmeliydi, ama izmir seyircileri de dünkü centilmen davranışlariyle «iyi bir futbol seyircisi» örneği vermenin iftiharını duymalıydılar.
fenerbahçe takımı bugün saat 14 de izmirden kalkan uçakla şehrimize gelecektir.
sarı - lâcivertli taraftarlar şampiyon fenerbahçe'yi yeşilköy hava alanında büyük törenle karşılamak üzere hazırlık yapmaktadırlar.
fenerbahçe başkanı ismet uluğ istanbulda bulunan sarı - lâcivertli futbolcuları ve kulübün diğer sporcularını yeşilköyde takımlarını karşılamağa dâvet etmiştir.
31.mayıs.1964 - 53 sene önce bugün, türkiye 1.ligi (süper lig)'nin 34 üncü ve son haftasına, beşiktaş'la kafa kafaya ve ezeli rakibinin 1 puan önünde giren fenerbahçe izmir deplasmanına giderken, beşiktaş ise istanbulspor'la karşılaşıyordu. siyah beyazlılar güçlü rakiplerini 3-0'la geçerken, izmir alsancak stadı'nda, isviçreli hakem albert guinnard'ın yönetiminde altay'ı 3-0 mağlup ederek, 53 puanla, beşiktaş'ın 1 puan önünde üçüncü kez lig şampiyonluğunu kazandı. sarı-lacivertliler, 10.dakikada şenol birol, 41.dakikada hüseyin yazıcı ve 52.dakikada da aydın yelken'in golleriyle 3-0 kazanırken, takımlar sahada şu kadrolarıyla mücadele ettiler:
altay: varol ürkmez - bekir türkgeldi, numan okumuş - enver katip, kazım yıldız, osman edinsel - feridun öztürk, nazmi bilge, nail elmastaşoğlu, hikmet ok, ünver çelikboy.
fenerbahçe: ali filibeli - k.ismail alemdaroğlu, b.ismail kurt - hüseyin yazıcı, osman göktan, ali ihsan okçuoğlu - yüksel gündüz, şeref has, şenol birol, birol pekel, aydın yelken.
maç sonunda yaşanan sevinci ve şampiyonluk havasını 1 haziran 1964 tarihli tercüman gazetesinde, eyüp karadayı'nın satırlarından bire bir aktarıyoruz:
“maçın bitiş düdüğü ötmüş, fenerbahçeli futbolcular deniz bandosunun çaldığı dumlupınar marşı ile şeref turuna başlıyorlardı. omuzlarda bir anda halit deringör ve ahmet erol, onları takiben de şeref ve birol yükseldiler. tur birkaç defa oldu; seyirci doymuyor, “bir daha” “bir daha” diye bağırıyordu. bunu takiben maçı takip eden izmir’deki donanmamıza mensup gemilerin canavar düdükleri duyulmaya başladı.
saha az sonra bir ana baba gününe döndü. futbolcuları soyarak formalarını, ayakkabılarını hatta, şortlarını hatıra olarak almak isteyenler görüldü. en fazla zarara uğrayan ali ihsan olmuştu. çırılçıplak gibi kalan ali ihsan büyük bir sarı lacivertli bayrağa sarılarak taksiye zor bindirildi.......”