önümüzdeki pazar günü beşiktaşla yapacakları dev maç için fenerbahçe takımı çarşamba günü kampa girecektir.
sarı - lacivertli teknik idareciler hileri şenol, nedim, selim, ogün ve ismail'in sakat olduğunu açıklamışlar ve maç gününe kadar bu futbolcuların tedavi edilmelerine çalışacaklarını belirtmişlerdir.
beden terbiyesi umum müdürü fikret altınel «şenol, birol ve rahmi'ye merkez ceza heyeti tarafından verilen birer aylık müsabakadan men cezalarına ait tebligatı imzaladım. ancak, bu üç futbolcunun beşiktaş - fenerbahçe maçında oynayıp oynamayacaklarını bilmiyorum» demiştir.
ceza kararlarının dün sabah imza için kendisine getirildiğini açıklayan altınel, milliyet'e şu demeçe bulunmuştur: «biz devlet memuruyuz. çalışmalarımızda şu veya bu kulübe temayül etmemiz diye bir şey mevzuubahis olamaz. evrak normal yollardan seyrini takip etmektedir. şenol, birol ve rahmi bence suç işlemiş ve cezaasını görmüşlerdir. mevzuat, tebligatın posta ile yapılmasını amirdir. gecikme bizim ihtiyarımız dışındadır ve olabilir. bitekim, gençlerbirliği kulübünden ihsan'a cezası ankara'da olduğu halde ancak beş günde tebliğ edilebilmiştir.»
dün toplanan merkez ceza heyeti şenol, birol ve rahmi'ye ait ceza tebligatının umum müdürlükten çıktığını fakat kendilerine gelmediğini, bu sebeple de alakalı evrakın istanbul bölgesine postalandığını bildirmişlerdir.
durum ne olacak?
istanbul bölge mensupları, üç futbolcunun cezaları hakkındaki tebligatın henüz kendilerine gelmediğini açıklamış ve «devlet dairleri cumartesi günü saat 13'e kadar açıktır. evrak bu saate kadar gelirse, kararı kulüplerine veya stad müdürlüğüne gönderceğiz» demekle yetinmişlerdir.
istanbul'daki federasyın teşkilatı da merkez ceza heyeti kararıyla kendilerinin bir ilgisi olmadığını ve kararın tebliği için kendilerine dün akşama kadar bir bilgi verilmediğini belirtmişlerdir.
yarın yapacakları büyük maça hazırlanan fenerbahçe ve beşiktaş idarecileri ise cezalar tebliğ edilmediği takdirde şenol, birol ve rahmi'ye takımlarında yer vermek kararında olduklarını açıklamışlardır.
istanbul sıkı yönetim komutanlığı dün ve bugün yapılılacak maçları tehir etmiştir.
bu sebeple dün oynanması icabeden beykoz - hacettepe, galatasaray - ptt maçları ile tot'ya dahil olan beylerbeyi - ülküspor, vefa - izmir demirspor karşılaşmaları ve ayrıca fenerbahçe - galatasaray basketbol maçı ve voleybol ligleri de yapılmamıştır.
sıkı yönetim komutanlığının sportif temasların tehirine dair gönderdiği bildirinin metni şu şekildedir: «kıbrıs'taki son müessif olaylardan milletçe duyulan teessürü izbar bakımından bugün ve yarın 28-29 aralık 1963 günleri yapılacak olan maç ve spor faaliyetleri başka bir güne tehir edilmiştir. satılmış olan biletlerin gelecek maçlar ve faaliyetlerde kullanılması hususunda idarecilerin tedbir almalarını rica ederiz.» refik yılmaz orgeneral istanbul sıkı yönetim komutanı.
sıkı yönetim tarafından tehir edilen maçlar iki devre arasında yapılacaktır.
bugün milli lige ankara ve izmir'de devam edilecek. 19 mayıs stadında saat 14'de gençlerbirliği - altınordu. alsancak stadında ise, 14.15'de göztepe - demirspor karşılaşacaktır.
sıkı yönetim komutanlığının maçları tehir kararından sonra, bugün yapılması gereken dev müsabaka için kampa girmiş bulunan fenerbahçe ve beşiktaşlı futbolcular dağıtılmışlardır.
istanbul sıkı yönetim kumandanlığı, bu hafta yapılacak her türlü spor müsabakalarına seyirci alınmasına izin vermiştir. buna göre bugün ve yarın oynanacak futbol, basketbol ve voleybol müsabakaları seyitci önünde yapılacaktır.
geçen hafta oynanmıyan milli lig maçları ise cumartesi ve pazar günleri yapılacaktır. bu maçların programı şöyledir:
11 ocak cumartesi: beykoz - hacettepe, galatasaray - ptt 12 ocak pazar: fenerbahçe - beşiktaş
güven'in cezası önce tebliğ edildi sonra durduruldu
büyük skandal!.
merkez ceza heyetinin evvelki gün beşiktaşlı güven'e verdiği 21 günlük boykot, dün spor çevrelerini karıştırmış ve görülmemiş bir suretle hemen tebliğ edilen ceza, daha sonra beden terbiyesi genel müdürü tarafından durdurulmuştur.
ancak cezanın tebliğ edilmiş olmasını nazara alan beşiktaş yetkilileri, ilerde herhangi bir ihtilafın çıkmasını önlemek gayesiyle, güven'i bugün oynatmamama karar vermişlerdir.
izmir deplamanındaki altay maçında oyundan çıkarılan güven hakkında, ceza heyetinin, evvelki sabah verdiği ceza, dün sabah istanbul bölgesine gelmiş ve derhal tekemmül ettirilen evrak maç hakemi vasıtasıyla güven'e tebliğ edilmek üzere mithatpaşa stadı müdürüne gönderilmiştir.
bölgeye koşan beşiktaş idarecileri bu garip durumu araştırmış ve bugüne kadar hiçbir cezanın bu kadar süratle tebliğ edilmediğini öğrenmişlerdir. ancak vazifeliler, evrakı tamamlayıp stad müdürlüğüne yollamışlardır.
saat 13'de resmi daireler kapanmadan bu muamele bitmiş, fakat öğleden sonra devlet bakanı ile birlikte spor tesislerini gezmekte olan beden terbiyesi genel müdürü fikret altınel'in cezanın tebliğini durdurduğu duyulmuştur. nitekim altınel, «bu cezanın tebligatında normal usullerin dışına çıkıldığı» gerekçesiyle tebliği durdurduğunu bildirmiş ve mesuller hakkında tahkikat yapılarak inceleme sonucunu halk efkarına açıkayacağını belirtmiştir.
akel «oynatmayacağız» diyor
cezanın durdurulmasına rağmen beşiktaşlıların güven'i bugün oynatmayacakları bizzat kulüp başkanı dr. selahattin akel tarafından açıklanmıştır.
akel bu konudaki demeçinde aynen şöyle demiştir: «15 seneden beri bu kadar süratle bir cezanın tebliğ edildiğine şahit olduk. genel müdür incelemeleri sonucunda kararı durdurdu ve telgrafla kulübümüze bildirdi. genel müdürün güven'e verilen cezanın tebliğ edilmemesi hususunda gösterdiği titizliği iyi karşıladık. teşkilatça alınan bu karar spor camiasında bir örnek teşkil edecek mahiyettedir. beşiktal kulubü olarak bu kararı desteklemek suretiyle, ilerdeki ihtilafları önelemej bakımından bu harekete yardımcı olmakla beraber haksız bir müreffer ceza tebligatının pürüzlü tarafın meydana çıkartmış olmaktan dolayı vazifemizi yapmış bulunuyoruz. meydana gelecek yeni ihtilafları da ortadan kaldırmak ve yardımcı olabilmek amacıyla kendi ihtivarımızla bu hayati maçımızda güven'i oynatmamak kararını aldık. sayın efkar umumiyeye arzederim.»
bununla beraber sadri usuuğlu, «ben menecer olarak cezası durdurulan güven'i oynatmak kararındayım» demişti.
devlet bakanı malik yolaç, güven'e verilen cezanaın tebliğinde anormal şekilde gösterilen sürat karşısında «durumu tetkik etmek üzere cezayı durdurduk» demiştir.
bugüne kadar muhtelif sporculara ceza heyeti tarafından verilen cezaların genel müdürlük kanalı ile ve normal posta ile tebliğ edildiğini söyleyen bakan, «evrak 11.30'da bölge binasına geldi. bizlcr müdahele ettik, fakat buna rağmen alakalı kulübe ceza tebliğ edildi» demiştir. bakan yolaç, hadise üzerinde hassasiyetle durduklarını ve suçluların tecziye edileceğini izahatına ilâve etmiştir.
şeref yok, rahmi yok, şenol yok, birol yok, ve güve yok... ama gene "dev maç" var
beşiktaş - fenerbahçe
14.15'deki maçı isviçre'li hakem g. albert idare edecek
1963 - 1964 millî ligin ilk devresi bugünkü beşiktaş - f. bahçe «dev maçı» ile kapanacaktır.
şampiyonluğun kaderine tesir edebilecek çapta önemli bu maç, son ceza kararlarıyla daha da enteresan hüviyet etmiş ve haftalardır futbolseverleri heyecanlandıran olayların başına geçmiştir. kıbrıs olayları dolayısıyla iki hafta tehire uğramış bulunan fenerbahçe - beşiktaş karşılaşması, bu iki takımı olduğu kadar, puan cetvelinde kendilerini takip eden diğer kulüpleri de yakından ilgilendirmektedir.
puan durumları
maçın cazibesini gereği gibi anlayabilmek için, puan cetveinde iki takımın durumuna bir göz atmak kafidir:
görüldüğü gini, lig liderliğini koruyan vc bugün yenilse dahi, ligin ilk devresini «lider» olarak bitirecek olan beşiktaş, fenerbahçeyi yenmekle, en yakın rakibinden 5 puan ileri geçecektir. fenerbahçe'nin galibiyeti ise, iki takım arasındaki puan farkını 1'e indirecek ve sarı - lacivertli takıma şampiyonluk hususunda ümit verecektir. oyunun berabere sonuçlanması halinde, aradaki 3 puanlık fark devam edecektir.
hakem ve takımlar
saat 14.15'de başlayacak olan bu önemli maçı isviçre federasyonuna mensup bir hakem idare edecektir. isviçreli hakem gulnard albert'in, gerçekten çetin bir imtihan vereceği şüphesizdir.
tarafların tertibi ise, iki takımın yetkililerini de günlerce uğraşmış, sakat ve cezalıların çokluğu kesin «onbir»i teşkil etmeyi zor duruma sokmuştur. fenerbahçe'de şenol, birol ve şeref gibi üç as elemanın cezalı bulunmasına ilaveten büyük ismailin sakatlığı, teknik direktör fikret arıcan için büyük problem olmuştur.
sarı - lacivertlilerin, bugün sahaya şu tertiple çıkacakları bildirilmektedir: hazım - atillâ, k. ismail -ali ihsan, özer, hüseyin - mustafa, selim, ogün, nedim. aydın.
beşiktaş'da cezalı rahmi ve sakat süreyya'ya ilâveten, evvelki gün cezalandırılan fakat cezası umum müdürlük tarafından durdurulan güven'in kulübü tarafından oynatılmayışı menecer sadri usuuğlunu, düşündüğü onbiri değiştirmek zorunda bırakmıştır.
siyah - beyazlıların da, şöyle bir onbirle oynayacakları belirtilmektedir: necmi - yüksel, sabahattin -suar, muhittin, kaya - coşkun, ahmet, sanlı, k. yavuz, hüseyin.
iki takım da iddialı
iki taraf da, maçın önemini anlayarak esaslı şeklide hazırlanmış, beşiktaşlılar kilyos'ta, fenerbahçeliler de moda'da kampa girerek gerekli kuvveti toplamışlardır, menecer usuuğlu her şeye rağmen maçı kazanacağız. f. bahçe teknik direktörü arıcan da, güven ister oynatılsın, isterse oynatılmasın bu bizim kazanma şansımızı kırnaz demiştir.
muhakkak ki, yılın unutulmaz maçlarından biri olacak bugünkü beşiktaş - fenerbahçe karşılaşması, çok çetin geçecek ve daha ziyade sinirlerine hakim olarak sakin oynayan taraf, şans ibresini kendi tarafına çevirecektir.
sporda dürüsttük ve efendiliğin ön plânda gelmesini temel prensip kabul ederek, sahada sportmenliğe uymayan hareketler yapan oyuncuların cezalandırılmasını elbette rasvip ediyoruz. ancak, bu cezayı vermekte vazifelendirilmiş, kısacası adil bir mahkeme olması gereken merkez ceza heyetinin de bizzat cezaya müstahak bir heyet olduğuna inandığımızı belirtmek isteriz. uzun zamandır çeşitli hataları dolayısıyla hakkında basının neşriyat yaptığı ve kulüplerin feryatla şikayet ettiği merkez ceza heyeti, asla âdil ve güvenilir bir tevekkül olarak çalışmamış, küçük takımların oyuncularına ağır cezaları derhal verirken büyük kulüplerin futbolcularına da ima politik davranarak ceza vermiştir. bu arada büyük kulüplerden birini veya diğerini tutar şekilde davrandığı da, kimsenin gözünden kaçmamıştır. geçen mevsimde oyundan çıkarılan bir futbolcuya ancak geçenlerde ceza veren ve bu cezayı da hâlâ tebliğ ettirmeyen ceza heyeti, güven'in cezasını feza roketi hızıyla bir günde tebliğ ettirerek en büyük skandalı yaratmıştır. yalnız, ceza heyeti değil, bu işte onlar kadar kabahatli diğer şahısların da derhal vazifelerine son verilmesini bekliyoruz.
şeref: uzun yıllar fenerbahçe ve ay-yıldızlı forma altında oynadım. hiç bir hakem beni oyundan çıkarmadı. bunu herkes biliyor. fakat ne yazık ki son defa bir müsabakadan oyun dışı edildim ve bu maçta cok arzu etmeme rağmen beşiktaş'a karşı oynayamıyorum. daha kuvvetli gözüken beşiktaş'ın bizleri kötü bir günümüzde yakaladığı muhakkak. bundan acaba siyah -beyazlılar faydalanabilecek mi? zannetmiyorum. zira benim arkadaşlarım hiçbir zaman bizlerin yokluğunu sahada aratmayacaktır. sözlerimin doğruluğunu pazar akşamı daha iyi anlayacağımızı tahmin ediyorum.
birol : şampiyonluğua tesir edecek olan bu maçta oynamayı çok arzu ederdim. kaderin cilvesi, geçen yıl da siyah - beyazlı forma atında fenerbahçe ile yapacağımız karşılaşmada yer alamamıştım. açıkça söyleyeyim ki geçen sene bana verilen cezayı hak etmiştim. ama bu defa izmir'de oyundan çıkarılışım tamamen bir yanlıi anlamanın neticesidir. ne yapalım, gönlüm her şeye rağmen sarı - lacivertli renklerle beraberdir. bu maçı seyredemeyeceğim. buna üzgünüm. şu anda sahada mücadele eden arkadaşlarım kadar heyecanlı olduğumu söyleyebilirim.
şenol: kağıt üzerinde eski takımım beşiktaş favori. şerefin, birol'un ve benim cezalı oluşumuz sebebiyle takımımızdaki yerimizi alamayışımız kuvvet bakımından elbette fenerbahçe'yi zaafa uğratmıştır. ancak büyük maçlarda kuvvet diye bir şey asla bahis mevzuu olamaz. nitekim geçen yıl da birol ve ben siyah beyazlı takımda oynarken fenerbahçe önünde favori durumda idik ve müsabakayı 3-0 kaybettik. arzum, sarı - lacivertli takımınım şampiyonluğa tesir eden bu maçta iyi bir oyun çıkartarak aradaki puan farkını bire indirmesidir.
güven : şimdiye kadar hiç bir maça bu kadar iyi hazırlanmamıştım. fakat kader bu defa da karşıma ceza heyetini çıkardı ve beklemediğim bir anda benim fenerbahçe'ye karşı takımımdaki yerimi almama mani oldu. şu anda çok üzüntülüyüm ve bu kararı esefle karşılıyorum. fakat, siyah - beyazlı takım arkadaşlarıma sonsuz itimadım var. onlar bugünkü maçtan sonra benim üzüntümü unutturacaklar ve ve takımıma >şampiyonluk yolunda yeni bir zaler daha kazandıracaklardır.
rahmi: hacettepe maçında bir anlık ters hareketim yüzünden bugün fenerbahçe'ye karşı oynayamayacağım. sadece ben oynamasam ne ise, formlarının zirvesinde olan güven ile süreyya da takımımızda yer alamayacaklar. bütün bunlara rağmen netice üzerinden ümidimi kesmiş değilim. bugün sahaya çıkacak olan onbir siyah - beyazlı arkadaşım, bizi şampiyonluğa ulaştıracak zaferi kazanacak kuvvet ve formdadır.
40.000 seyircinin heyecanla takip ettiği maçta, güven'i de oynatan favori beşiktaş, f. bahçe'yi yenemedi: 0-0
5. dakikada penaltı kaçıran sarı-lacivertliler ilk devrede, siyah-beyazlılar ise 2. devrede hakimdi. sahanaın en iyileri ismail ve hazımdı
kahraman bapçum
bir haftadan beri tansiyon en yüksek derecesinde idi. cumartesi günkü olaylar ise en durgun havayı bile heyecanlandıracak kadar önemli idi.
maç sabahının serüveni de her şeyin üstüne tüy dikiyordu. . bu şartlar altında belki de tarihimizin en gergin fenerbahçe - beşiktaş maçı oynanacaktı. fakaaaat!
taraftarların gruplaştığı kapalı tribün, numaralı hale getirikmiş ve büyük nümayiş yuvaları dağıtılmıştı. böylece tribünün tansiyonu düşmüştü. sonra da son zamanlarda gördüğümüz en iyi hakemlerden biri ve oyuncuların büyük hüsnüyeti futbol sahasındaki gerginliği yumuşatı verdi.
tam tarafsızların bile her an «şimdi bir şeyler çıkacak» diye bekledikleri maç güzel güzel oynandı. bitti.
iyi ve kaliteli bir futbol yoktu sahada... fakat büyük futbol hareketleri vardı. şampiyonluk yolundaki iki büyük takım, hiç de «büyük» değildi... fakat «büyüyen» futbolcular vardı. bütün maç boyunca en dayanılmaz yükü taşıyıp falso vermeyen, sadece 72 inci dakikada bir top kaçırıp ismail'e günün kahramanı olmak fırsatını veren hazım: hiçbir pozisyonda hatâ yapmadan oynayıp, iki defa kaleye giren topu çıkartarak parlayan ismail; inceliği ve sertliği en iyi kaynaştırmış ali ihsan: «yarının en büyük ismi» olacağını sanki bu maçla herkese kabul ettirmeği hak eden sanlı...
iyi maç değildi ama, iyi şeyler oldu maçta.
kaçan penalti
ilk dakikalar hızlı, heyecanlı ve sert geçiyordu. beşinci dakikada günün en önemli olayı cereyan eder ken daha seyirciler de futbolcular da maça ısınmamışlardı: musatafa'nın yaptığı ortaya necmi yumrukla çıkmıştı.
selim kesti topu ve yerden şutunu çekti. kale önünde de yükselin eline çarpan top orada kalıverdi. hakem hiç tereddüt etmeden penaltıyı veriyor ve aydın topu penaltı noktasına dikiyordu. bu ana kadar beşiktaşlılardan daha fazla dağılmış olan fenerbahçe seyircisinin hemen hemen hiç sesi çıkmamıştı. ama şimdi!.. aydın yumuşak ve kötü bir vuruşla penaltıyı necmiye teslim edince iş değişti tabii...
aydın böylece belki de maçın kaderini değiştiriyordu. aradan iki dakika geçecek bu konuda nedim de aydından aşağı kalmayacaktı: aradan fırlayıvermişti nedim... necmi üzeirne geldi. kale boştu. nedim de tuttu inanılmayacak kadar pis vuruşla topu autu yuvarladı. dk. 7 ve fenerbahçe iki golü sokağa atmış, durumda... sonra oyun iyice durulacaktı. tâ, 22 nci dakikada sanlı'nın yılan gibi attığı çalımlardan sonra topu yavuz'a aktarışına kadar... yavuz, bu pası alıp daldı kaleye... sokuldu, sokuldu, sokuldu... ve tabii daha fazla sokulmasını beklemediler. yetişen hüseyin attı dışarıya topu.
sonra karşılıklı akınlar... 28 inci dakikada nedim'in tek ayak üzerinde dönerken dizinin sakatlığının nüksedişi... sonra f. bahçe'nin 35 inci dakikada iki taraftan attığı 5 korner.. ikinci devre
ikinci devrede fenerbahçe'nin nedimi topallayarak sağaçık yerinde dolaşıyor. yüksel ve aydın da ondan fazla iyi görünmüyorlardı. mikro da insayt yerinde kayboluvermişti. böylece maç ister istemez fenerbahçe yarı sahasına yıkılıyordu. beşiktaş'ın iki yarı hafı da «iyi iş görmeğe» başlamışlardı. artık oyun fenerbahçe'nin son hatları ile beşiktaş'ın «yüklenicileri» arasında bir düello haline gelmişti. eğer kesin bir hüküm vermek gerekirse bu mücadeleyi fenerbahçenin defansı kazandı. bu konuda en büyük başarı da şüphesiz hazım, ismail ve ali ihsana aitti. diğer taraftan defansın orta yerinde bir de özer vardı. maçtan önceki heyecan verici olayların orta direği olan güven sahada iş görmez hale getiren bastırıcı, kıstırıcı, susturucu ve bıktırıcı oyunu ile özer'di.
fenerbahçe ilk devrede bir penaltıyı atamamıştı. beşiktaş'ın da en büyük şansını 12 nci dakikada ismail kırdı. ahmet'in çok uzaktan yaptığı şandeli havada bloke etmeğe hazırlanan hazım zorlu bir şarjla sarsıldı ve kaçırdı topu elinden. coşkun'un vuruşu boş kaleye girerken ismail yetişti ve ayak koydu. top yerde yatan hazım'ın kucağına gidiyor ve arkadaşları ismail'i kucaklamağa koşuyordu: maçı kurtarmıştı ismail...
maç bitti... ama bu. öyle sahada bitecek maçlardan değildi. şimdi yalnız iki kulübün sözcüleri değil genel müdürlük teşkilatı bile çizmeleri çekeceklerdi, asıl maç için...
beşiktaş meneceri sadri usuuğlu, «fenerbahçelileri eksik takımlarına rağmen çıkardıkları güzel oyundan dolayı tebrik ederim» demiştir.
siyah - beyazlı takımın meneceri sözlerine şöyle devam etmiştir: «- neticeden memnunum. oyunumuzdan hiç memnun olmadım. diyebilirim ki mevsimin en kötü oyununu oynadık. fenerbahçe'liler ilk anlarda yakaladıkları fırsatları kullanabilse idi belki maçı kazanırdı. bütün bunlara rağmen, ligi lider olarak bitirmemiz ve en yakın rakibimizden 3 puan önde olmamız bize ikinci devrede daha rahat oynama avantajını sağlayacaktır.»
usuuğlu, sahanın en iyi oyuncusu alarak fenerbahçe kalecisi hazım'ı göstermiş ve bu futbolcu için şunları söylemiştir: «- en ufak bir hata dahi yapmıyarak, takımını muhtemel bir mağlûbiyetten kurtardı ve sahanın yıldızı oldu.»
siyah - beyazlı takımın kaptanı necmi mutlu da kurtardığı penaltının hikayesini şu sözlerle nakletmiştir: «- aydının devamlı olarak ters köşeye bakması, bana penaltıyı sağ tarafa atacağı intibaını verdi ve nitekim öyle oldu. sağa gelen topu birinci hamlede kestim, seken top koltuğumun altında kaldı.»
fenerbahçe soyunma odasında neticenin değil, iyi oyun oynamanın verdiği bir sevinç vardı. çayını mütebessim şekilde yudumlayan teknik direktör fikret arıcan şansızlıklarını belirterek, «bu maçı rahat kazanabilirdik. nedim'in de sakatlığı, kaçan penaltı ve fırsatlar bizi galibiyetten etti. beşiktaş'ın forvetini beğenmedim. şampiyonada iddialı olamazlar» diyordu.
başkan ismet uluğ ise futbolcuları başarılı oyunlarından dolayı tebrik ettikten sonra, basın mensuplarına maç hakkındaki düşüncelerini şöyle açıkladı: «iyi bir maç seyretmedik ama iyi bir hakem seyrettik. maçı idari cepheden mer'i nizamlar muvacehesinde takip etmek bize düşen latifedir. inşallah sakatlıklar ve cezalar bittikten sonra mtk maçına kadar takımımla tam kuvvetini kazanır. »
futbolcular arasında üzüntüleri göze öarpanlar ise selim, aydın ve nedim'di. selim, kendisine beşiktaş tribününden yapılan kötü tezahürata işaret ederek, «senelerce beşiktaş formasını giydim. o zaman onun hakkını verdiğim gibi bu sefer de fenerbahçe forması altında vazifemi yapmaya çalışıyorum.» şeklinde konuşuyordu.
aydın penaltı atamamanın üzünntüsü içinde, «topa vuramadım» diye dert yanıyor, nedim ise sakatlığının tekrar nüksetmesinden düşünceli düşünceli giyiniyordu.
fenerbahçe soyunma odasında maçın son perdesini ismail kapattı. futbolculuğu kadar edebiyata da meraklı olan ismail, «teneke müdafaayı altın kapladık» diyerek günün incisini ortaya koydu.
beşiktaş kulübü reisi, görevinden ayrılmasına, güven'in oynatılmasını sebep gösterdi
güven'in oynatılmasına itiraz eden beşiktaş kulübü başkanı dr. selahattin akel vazifesinden istifa etmiştir.
siyah - beyazlı kulübün idarecileri, güvenin cezasının kendilerine tebliğ edilmediği için oynatıldığını bildirmişler ve dün bir deklârasyonla durumu umumi efkâra açıklamışlardır. beşiktaş idare heyeti yapacağı ilk toplantısında, akel'in istifasını görüşecektir
dr. selahattin akel ise, «ilerde herhangi bir itiraza yol açılmaması için güven'in oynatılmayacağını bakan ve genel müdüre bildirmiştim, idare heyeti bunu ittifakla reddetti ve başkanlık görevimden ayrıldım» demiştir
beşiktaş idare heyetinin deklârasyonu, başkan akel'in istifasının önümüzdeki hafta içinde bir karara bağlanacağını açıklamıştır.
fenerbahçe kulübü merkez ceza heyetinin beşiktaşlı güven'e 21 gün ceza vermesine rağmen futbolcunun teşkilât kanalıyla dünkü maçta oynatılması üzerine karşılaşmanın hakemine güven hakkında resmi itirazda bulunmuştur.
başkan ismet uluğ, güben'in cezalı olmasına rağmen oynaması hakkında yaptıkları itirazın sebeplerini şu şekilde açıklamıştır:
umum müdür ve devlet vekili iyi bir havaya girme yolunda olduğumuz bu sırada yine büvük bir hata yapmışlardır. merkez ceza heyetinden çıktıktan sonra bir cezayı süratli geldi diye tebliğ edilmesine mâni olmak gülünçtür. hele işlerin süratle yapılmasını milletçe şstediğimiz bir sırada böyle bir vakıanın meydana gelmesi bizi son derece üzdü. itirazım meşru dur ve maçı hükmen galip bitirmemiz gerekir. çünkü b. t. umum müdürü stadvom müdürlüğüne resini mesaisi dışında ve hiçbir selahiyeti olmadan müdahale etmiştir. ikincisi, nasıl, bir mahkemenin verdiği hüküm adalet bakanı tarafından durdurulamazsa buna benzer bir vazife yapan merkez ceza heyetinin verdiği kararı ne umum müdür ve ne de bakan durdurabilir. bakan buna selahiyeti olmadığını çok iyi bildiği için olacak, bana maçtan bir gün önce güvcn'in oynatılacağını ve buna itiraz etmememizi rica etti. ben bu teklifi kabul etmedim. üçüncüsü, ikinci kümede yeşildirek - altındağ maçında güven'in cezası ile birlikte yeşildirek'li iki futbolcuya ait ceza gelmiş ve ceza tebliğ edildiği için bu futbolcuları kulübü oynatmamışlardır. neden kulüpler tefrik ediliyor?
dünkü oyun hırs ve arzunun birleşmesi ile meydana gelen enerji mücadelesi içinde geçti.
çok süratli ve başından sonuna kadar aynı hızla devam eden maç hafta arası verilen karşılıklı beyanatlara rağmen bundan evvelki maçlara mabetle daha az sert ve daha az hadiseli geçti. f. bahçe üç as elemanından mahrum olmasına ve bir de nedim'in sakatlanmasına rağmen ilk devreyi daha başarılı oynadı.
ikinci yarıda ise: beşiktaş rakibinin bu noksanlıklarından faydalanma gayretiyle çalıştı ise de, hazım'ın dikkatli oyunu gol imkanı vermedi.
5. dakikada kazanılan penaltıyı aydın'ın zayıf bir vuruşla necmi'nin ellerine teslim etmesi şampiyonluğu beşiktaş'a bırakmak gibi bir şey oluyordu. penaltının akabinde nedim'in tam gollük topu dışarı atması ise: soğukkanlı olamayışın örneğiydi. ilk anda elde edilecek bu iki fark beşiktaş'ın mağlubiyetine, hatta şampiyonluktan olmasına kafi gelebilirdi.
oyun golsüz, berabere bitmesine rağmen kazanan yine beşiktaş oldu. çünkü aradaki puan farkı kapanmamış oldu. maç berabere ve saha içinde hadisesiz geçmesine rağmen asıl maç bugünden itibaren saha dışında idarecilerle umum müdürlük arasında olacağa benziyor. ve acaba golü kim atacak diye efkârı umumiye şimdiden meraklanıyor.
rüzgar gibi girmişlerdi maça... geçtikleri yerden tribünler sallanıyordu ve mithatpaşada böylesine iddialı bir maç için iyi futbol oynanıyordu.
fenerbahçe daha hızlı, daha arzulu ve daha düzenliydi ilk devrede.
beşiktaş ise ikinci devredeki temposuna bakılırsa, finişe kalkmak için mücadelenin sonunu uygun görmüşe benziyordu. 10 kişi kalan rakibini ikinci yarıda kendi sahasına sıkıştırdığı zamanlarda, çoğumuz «fenerbahçe dayanamaz bu ağırlığa» demiştik. ama, sarı - lacivertli tarafta 4 tane geçilmez adam vardı, ismail, hazım, özer, ali ihsan... eğer f. bahçe, o «dayanılmaz» gözüyle bakılan ağırlığın altında ezilmemiş ve maçı kaybetmemişse; bunun sebebi bu dört geçilmez adamda aranılmalıdır... özer, hazım, ali ihsan ve isamil... böylece fenerbahçe milyonluk forveti kurduktan sonra hafif gözüken müdafaasıyla kader maçını düğümlemiş oluyordu.
beşiktaş'ta ise, altı korneri arka arkaya atıp, birini kaleye atamayan bir forvet hattı vardı. ve toplasanız, bütün beşiktaş takımında fenerbahçe yi ayakta tutan böyle bir «kara as» bulamazdınız. bir sanlı ve biraz da ahmet. bu ikili, galibiyete yetmeyecekti tabii...
şeref yok, rahmi yok, şenol yok, birol yok. ama gene de «dev maç» var, denilmişti.
«dev maç» tabiri avrupada pek ender, bizde ise, sık sık kullanılır oldu. her işi ucuza getirmeyi adet haline soktuk. şeref olsaydı, rahmi olsaydı, şenol olsaydı, birol olsaydı ne olurdu sanki?. güven oldu da beşiktaş sahadan galip mi ayrıldı? güven, hani teşkilatın elinde kocaman bir kepçe ile onbeş gündenberi daldığı beşiktaş - fenerbahçe maçı kazanını karıştıra karıştıra âsapları geren, sinirleri bozan, oynayıp oynamayacağı hadise olan güven.
allah rızası için maçı görenler söylesin: ne yaptı güven? bir güzel şut mu attı?. klasını ortaya koyân ince paslar mı verdi?. rakip müdafaayı tesbih dizer gibi sıradan mı geçti. yok. yok. yok... bir yabancı, sanlı'yı, üzerine şimşekler çeken bu hadise yaratan güven zannedebilir. ve pekala da haklı çıkardı.
zira genç kabiliyet sanlı, her bakımdan güven'den çok daha fazla göz doldurdu, takdir topladı. birinci devrenin son maçı beraberlikle neticelendi. şimdi sahadaki mücadelenin yanı sıra, iki kulüp ve teşkilat arasında bir masa başı harbi başlayacak. bakalım bu mücadeleden hangi tarafın hukukluları galip çıkacak? kısacası harç bitti ama, yapı paydos değil...