şeref yok, rahmi yok, şenol yok, birol yok. ama gene de «dev maç» var, denilmişti.
«dev maç» tabiri avrupada pek ender, bizde ise, sık sık kullanılır oldu. her işi ucuza getirmeyi adet haline soktuk. şeref olsaydı, rahmi olsaydı, şenol olsaydı, birol olsaydı ne olurdu sanki?. güven oldu da beşiktaş sahadan galip mi ayrıldı? güven, hani teşkilatın elinde kocaman bir kepçe ile onbeş gündenberi daldığı beşiktaş - fenerbahçe maçı kazanını karıştıra karıştıra âsapları geren, sinirleri bozan, oynayıp oynamayacağı hadise olan güven.
allah rızası için maçı görenler söylesin: ne yaptı güven? bir güzel şut mu attı?. klasını ortaya koyân ince paslar mı verdi?. rakip müdafaayı tesbih dizer gibi sıradan mı geçti. yok. yok. yok... bir yabancı, sanlı'yı, üzerine şimşekler çeken bu hadise yaratan güven zannedebilir. ve pekala da haklı çıkardı.
zira genç kabiliyet sanlı, her bakımdan güven'den çok daha fazla göz doldurdu, takdir topladı. birinci devrenin son maçı beraberlikle neticelendi. şimdi sahadaki mücadelenin yanı sıra, iki kulüp ve teşkilat arasında bir masa başı harbi başlayacak. bakalım bu mücadeleden hangi tarafın hukukluları galip çıkacak? kısacası harç bitti ama, yapı paydos değil...