40.000 seyircinin heyecanla takip ettiği maçta, güven'i de oynatan favori beşiktaş, f. bahçe'yi yenemedi: 0-0
5. dakikada penaltı kaçıran sarı-lacivertliler ilk devrede, siyah-beyazlılar ise 2. devrede hakimdi. sahanaın en iyileri ismail ve hazımdı
kahraman bapçum
bir haftadan beri tansiyon en yüksek derecesinde idi. cumartesi günkü olaylar ise en durgun havayı bile heyecanlandıracak kadar önemli idi.
maç sabahının serüveni de her şeyin üstüne tüy dikiyordu. . bu şartlar altında belki de tarihimizin en gergin fenerbahçe - beşiktaş maçı oynanacaktı. fakaaaat!
taraftarların gruplaştığı kapalı tribün, numaralı hale getirikmiş ve büyük nümayiş yuvaları dağıtılmıştı. böylece tribünün tansiyonu düşmüştü. sonra da son zamanlarda gördüğümüz en iyi hakemlerden biri ve oyuncuların büyük hüsnüyeti futbol sahasındaki gerginliği yumuşatı verdi.
tam tarafsızların bile her an «şimdi bir şeyler çıkacak» diye bekledikleri maç güzel güzel oynandı. bitti.
iyi ve kaliteli bir futbol yoktu sahada... fakat büyük futbol hareketleri vardı. şampiyonluk yolundaki iki büyük takım, hiç de «büyük» değildi... fakat «büyüyen» futbolcular vardı. bütün maç boyunca en dayanılmaz yükü taşıyıp falso vermeyen, sadece 72 inci dakikada bir top kaçırıp ismail'e günün kahramanı olmak fırsatını veren hazım: hiçbir pozisyonda hatâ yapmadan oynayıp, iki defa kaleye giren topu çıkartarak parlayan ismail; inceliği ve sertliği en iyi kaynaştırmış ali ihsan: «yarının en büyük ismi» olacağını sanki bu maçla herkese kabul ettirmeği hak eden sanlı...
iyi maç değildi ama, iyi şeyler oldu maçta.
kaçan penalti
ilk dakikalar hızlı, heyecanlı ve sert geçiyordu. beşinci dakikada günün en önemli olayı cereyan eder ken daha seyirciler de futbolcular da maça ısınmamışlardı: musatafa'nın yaptığı ortaya necmi yumrukla çıkmıştı.
selim kesti topu ve yerden şutunu çekti. kale önünde de yükselin eline çarpan top orada kalıverdi. hakem hiç tereddüt etmeden penaltıyı veriyor ve aydın topu penaltı noktasına dikiyordu. bu ana kadar beşiktaşlılardan daha fazla dağılmış olan fenerbahçe seyircisinin hemen hemen hiç sesi çıkmamıştı. ama şimdi!.. aydın yumuşak ve kötü bir vuruşla penaltıyı necmiye teslim edince iş değişti tabii...
aydın böylece belki de maçın kaderini değiştiriyordu. aradan iki dakika geçecek bu konuda nedim de aydından aşağı kalmayacaktı: aradan fırlayıvermişti nedim... necmi üzeirne geldi. kale boştu. nedim de tuttu inanılmayacak kadar pis vuruşla topu autu yuvarladı. dk. 7 ve fenerbahçe iki golü sokağa atmış, durumda... sonra oyun iyice durulacaktı. tâ, 22 nci dakikada sanlı'nın yılan gibi attığı çalımlardan sonra topu yavuz'a aktarışına kadar... yavuz, bu pası alıp daldı kaleye... sokuldu, sokuldu, sokuldu... ve tabii daha fazla sokulmasını beklemediler. yetişen hüseyin attı dışarıya topu.
sonra karşılıklı akınlar... 28 inci dakikada nedim'in tek ayak üzerinde dönerken dizinin sakatlığının nüksedişi... sonra f. bahçe'nin 35 inci dakikada iki taraftan attığı 5 korner.. ikinci devre
ikinci devrede fenerbahçe'nin nedimi topallayarak sağaçık yerinde dolaşıyor. yüksel ve aydın da ondan fazla iyi görünmüyorlardı. mikro da insayt yerinde kayboluvermişti. böylece maç ister istemez fenerbahçe yarı sahasına yıkılıyordu. beşiktaş'ın iki yarı hafı da «iyi iş görmeğe» başlamışlardı. artık oyun fenerbahçe'nin son hatları ile beşiktaş'ın «yüklenicileri» arasında bir düello haline gelmişti. eğer kesin bir hüküm vermek gerekirse bu mücadeleyi fenerbahçenin defansı kazandı. bu konuda en büyük başarı da şüphesiz hazım, ismail ve ali ihsana aitti. diğer taraftan defansın orta yerinde bir de özer vardı. maçtan önceki heyecan verici olayların orta direği olan güven sahada iş görmez hale getiren bastırıcı, kıstırıcı, susturucu ve bıktırıcı oyunu ile özer'di.
fenerbahçe ilk devrede bir penaltıyı atamamıştı. beşiktaş'ın da en büyük şansını 12 nci dakikada ismail kırdı. ahmet'in çok uzaktan yaptığı şandeli havada bloke etmeğe hazırlanan hazım zorlu bir şarjla sarsıldı ve kaçırdı topu elinden. coşkun'un vuruşu boş kaleye girerken ismail yetişti ve ayak koydu. top yerde yatan hazım'ın kucağına gidiyor ve arkadaşları ismail'i kucaklamağa koşuyordu: maçı kurtarmıştı ismail...
maç bitti... ama bu. öyle sahada bitecek maçlardan değildi. şimdi yalnız iki kulübün sözcüleri değil genel müdürlük teşkilatı bile çizmeleri çekeceklerdi, asıl maç için...