oldukça hızlı ve oldukça çalışkan görünen fenerbahçede oyunun ilk yarısında iyiler çoğunluktaydı.
meselâ osman tek bir falsoya düşmeden sağşam çıkışlar ve doldurucu hamlelerle defansı ortadan kilitliyor, ismail çabuk hareketlerle boşluklara yetişiyor. ali ihsan bütün bir tehlikeli bölgeyi tarıyor ve nihayet aydın, topu ayağına aldığı anda zikzaklar çizerek karşı kaleye iniveriyordu... ve bütün bunların dışında, atillâ ve ogün hariç vazifesini ihmal edene pek rastlanmıyordu. sarı - lacivertli takımda...
ama, bütün iyi adamların üzerinde bir iyi adam daha vardı sahada. dünkü balçıklaşmış sahada, boyuna bosuna bakıp, sahanın herhangi bir yerinde nokta gibi kaybolacak sanılan mustafa... onu sarı - lacivertli takımın sağiç mevkiinde gördüğümüz an, garip şey demiştik. ne yapar mikro mustafa bu havada ve ne yapar mikro mustafa sağiçte?
fakat, çoğumuz yanılıyorduk. fenerbahçenin minik delikanlısı futbol oynuyordu. bir sağ açık oluyor. ogünle yer değiştiriyor. bir haf bek oluyor, pas yapıyor, takımı sıkıştıkça da kalenin önüne gelip, feriköy fırtınasına tutulan arkadaşlarına can yeleği atıyordu. ve mikro mustafa tam 34. dakikada aydın'ın harikulade ortasına çıkıyor ve top yere inerken müthiş bir sağla feriköy filelerine çakıveriyordu. mikro mustafa'nın hikâyesi bu kadar değildi tabii. ikinci devrede de aynı çalışkanlığı gösterecek ve 40 yıldır futbol seyreden bir dost, şöyle konuşacaktı: «bu, mlkro değil, megalo mustafa.»
* * *
oyuna girişiyle birlikte iddiasını ortaya koyan feriköy büyük futbolcu mikro musatafa'nın attığı golle 1-0 maçı kaybederken, hiç de ezilmiş değildi. ve bu tarafın da boyca değilse bile, yaşça bir mikro'su vardı; ergun. oyunun başında. rıdvan'ın topuna girişi, şerefle, osman'ın arasından sıyrılıp, şuta davranışı, fevkaladeydi çocuğun. ikinci yarıda rıdvan'ın ara pasını boş fenerbahçe kalesine atamamış olması da ancak çocukluğuyla izah edilebilirdi. bir de ismet'in ilk yarıda direklerden dönen ceza atışından bahsedebilirdik. böylece feriköy, kendi antrenörünün pek sevdiği bir tâbirle «fenerbahçe'ye, kök söktüre söktüre maçı verecekti.»
* * *
turgay'ı geride selim'in üzerinde oynatarak oyuna başlayan feriköy'e karşı fenerbahçe başlangıçta hayli dikkatliydi. buna rağmen maç futbol olarak hareketli geçiyor ve mevsimin en hızlı oyunlarından bir oynanıyordu. fenerbahçe'nin golüne kadar bir iki tehlike yaratan feriköy, devrenin sonunda tazyikini arttıran rakibiyle ceza sahasının ününde bir büyük takım hüviyetiyle harbe devam ediyordu.
ikinci yarı. açık konuşmak lazım, fenerbahçe için fazla parlak değildi. genç ve diri feriköy, beraberliği kovalarken, fenerbahçe'nin ilk devredeki iyilerinden sadece osman, ismail ve mikro mustafa ortada kalmıştı. henüz 50. dakikada rıdavan'ın ara pasını ergun havalandırmasa, fenerbahçe bu maçı zor kurtarırdı. ikinci yarının hadiseleri arasında aydın'ın volesi ve kalesini iki defa terk eden hazım'ı erdinç'in çok uzun bir vuruşla cezalandırmak istemesi önem liydi.
fenerbahçe çok iyi defans yapan ve ileride ani kaçışlarla fırtınalar koparan feriköy'ü 70. dakikadan sonra tekrar sıkıştırmaya başlamış ve hattâ bek ismail kaleye iki gollük orta düşürmüştü. gelgelelim ilerde mikro'dan başka zorlayacak futbolcu görünmüyordu. aydın durmuş, selim kaybolmuş, ogün'le, yüksel ise hâla kendilerini bulamamışlardı.
kısacası fenerbahçe için de, feriköy için de zorlu, seyirci için ise hızlı ve heyecanlı maçtı.