6 puan farkı korumak için inatçı bir defans kuran siyah - beyazlılar karşısında sarı - kırmızılar üstündü
necmi tanyolaç
kaplumbağa ile kirpi hikâyesi gibi bir şeydi dünkü maç.
beşiktaş başını içeri saklamış.. tostoporlak.. arada bir kımıldıyor.. başını gösterip, tekrar içeri çekiyordu...
galatasaray ise kirpi rolünde... düşmanının yanında azametle dolaşıyor, fırsat kolluyordu. karşısındaki başını çıkardığı anda oklarını saplayıverecekti.. yan yana geldikleri, göğüs göğüse bindirdikleri oldu.. ikisi de birbirlerine bir şey yapamadılar. biri kendini savunmuştu. öteki hücum etmişti. ama kabuğun üzerindeki gezintinin adı elbette galibiyet olmayacaktı...
oyun, oynanan futbolun kalitesi gibi sıfıra sıfır bitti. her şey beşiktaş'ın oyuna bir beraberlik plânı ile yattığını gösteriyordu. bu sebeple maçtan sonra beşiktaş’ı tutmayanlar «lidere de maşallah» diye türküler söylemeye kalkıştılar.
beşiktaş’tılar ise ayıplandıklarının filân farkında değillerdi. hoş olsalar da, buna aldırıp, üzülecekleri şüpheliydi ya! bir düğüm maçını istedikleri sonuçla bitirmiş, şampiyonluğa bir nefeslik yol kala en yakın rakiplerini altı puan geride bırakmışlardı. futbolcusu da, taraftarı da beşiktaş korkudan öldü, diyenlere şöyle cevap vereceklerdi: «biz cesaretimiz yüzünden yüreği çok yanmış bir kulübüz.. varsın bizi beğenmesinler.. sonunda şampiyonluğun vizesini aldık ya!.»
galatasaray'ın ise eline ilk yarıda geçen fırsattan harcayıp, öldürüşünden sonra, bu sonuç karşısında her halde söyleyecek fazla bir sözü yoktu..
kördöğüşü bile değil!
aslına bakılırsa dünkü maç bir kördöğüşü bile değildi. biz arada bir futbol denen sporun da karıştığı ne kördöğüşleri görmüştük.. itiştiler, kakıştılar, tekmeleştiler, küfürleştiler.. rolleri bölüştüler.. artık istense de patates ekilemeyecek kadar balçığa bulanan kötü sahadaki dekoru ithal malı bir adam tamamlıyordu, isviçreli hakem. eee... böyle maça böyle hakem gerekti..
beşiktaş sinirli, telâşlı başladı oyuna. galatasaray birden boşanacakmış gibi sessizlik içindeydi ilk başlarda. 5. dk. yusuf ilk çalımları attı ve taa öteki kanatta bulunan k. ahmed'i buldu. turgay çıktı, aldı. 8. dk. galatasaray iki defa parladı. tarık ileride yay gibi fırladı, gitti. çizgi üzerinden attı şutunu, avt.
g. saray yine akında, tarık soldan ortaladı, suat kornere attı. arkasından ayhan'ın ortası, tarık’ın akına devam edişi ve metin’in volesi. beşiktaş kalesi önünde yeni bir fırtına.. beşiktaş tekrar rahatladı, ama ileridekilerden sanlı hariç hiç birinde gayret yok hele fethi, gölgesi doğan’dan nefes alamıyor. ve beri tarafta sahanın en iyi ikincisi yavuz kızdı, fırladı topla, çalım da attı, ortaladı. yusuf kafa vurdu, turgay yumrukladı. turgay da sinirli görünüyor. metin, suat'la çarpıştı, baygınlık geçirdi, ilk yarı sona erdi.
ikinci yarının ise yazık ki, bu kadar da anlatılacak bir tarafı yoktu. hakem hakemliği unutmuş, futbolcu, futbolculuğunu unutmuş.. vuran kazanıyordu. puan olarak bu maçın sonunda iki taraftan sadece beşiktaş kazanıyordu. kaya’nın sakatlanıp solaçığa geçişi sebebiyle 10 kişi kalmasına rağmen dayanmıştı. galatasaray ise kılıç’ın deyimiyle «ümid maçını» kaybetmişti. bize göre ise kaybı olan sadece futbolumuzdu.