galatasaray: turgay şeren, bekir türkgeldi, doğan sel, turan doğangün, talat özkarslı, mustafa yürür, tarık kutver, ayhan elmastaşoğlu, metin oktay, yılmaz gökdel, uğur köken
teknik direktör: gündüz kılıç
beşiktaş: necmi mutlu, fehmi sağınoğlu, yavuz çoker, suat mamat, kaya köstepen, süreyya özkefe, ahmet özacar, fethi türkeş, yusuf tunaoğlu, sanlı sarıalioğlu, ahmet şahin
hakemler: otto wettenbach «isviçre» (*) – zeki gürkan (**), orhan korkmaz (***)
beşiktaş: necmi (***) – yavuz (****), fehmi (***) – suat (**), süreyya (***), kaya (***) – fethi (*), yusuf (***), ahmet (**), sanlı (**), k. ahmet (*)
galatasaray: turgay (**) – bekir (**), doğan (***) – mustafa (***), talât (****), turan (***) – yılmaz (**), tarık (***), metin (**), ayhan (*), uğur (**)
(maçın yıldızları milliyet spor servisi tarafından verilmiştir.)
zevksiz kalitesiz ve tam bir itişme şeklinde geçen maçın sonlarında metin ile suat'ın çarpışması müessif hadiselere yol açtı, suat,metin'in sert girişinden bir kere daha yere yuvarlanıyor ve feryat ederek arkadaşlarını tahrik ediyordu.feryat edeçek kadar bir şeyi olmayan suat sahanın ortasında tedavi edilirken,futbolcular,kapışmış, birbirlerine kıyasıya vuruyorlardı. sonunda suat tekrar ayağa kalkacak,asapları gerilen taraflar oyuna devam edeceklerdi.
ve oyun biterken futbolcular tekrar birbirine giriyordu.beşiktaşlı suat'ın bu defa metin'in sert bir çıkışı yüzünden parmağı çıkmıştı suat maçın sonunda kaptan necmi'nin yardımı ile soyunma odasına götürülüyordu.
dünkü maç futboldan ziyade "rugby" oyununu andırmaktan ileri gitmedi.hakeminde aşırı müsamahası ile bozuk bir sahada serbest güreşi andırır bir futbol seyrettik..neticede beşiktaş arzuladığı tek puanı alırken galatasaray, daha müsait fırsatlardan istifade etmesini bilmedi.
ekmeğini futbola bağlamış bu insanların birbirleri ile bu kadar gaddar şekilde mücadelesini üzülerek seyrettik.bu durum içerisinde önümüze bir kör döğüşünden farksız bir tablo koyamazlardı .onlar da bunu yaptılar zaten...
sözde iki dev takımın müçadelesini seyrettik. aman ne dev ne dev (!) avrupa'da olsa bunlara dev değil, birer cüce takım derler.leş gibi bir saha.palavra bir hakem.hüsnüniyetsiz 22 futbolcu ... birbirlerine öylesine kıyasıya giriyor ve öylesine tekme sallıyorlardı ki,bu aczin ve meslekdaşına ihanetin tipik bir örneği idi.ayıpladık..yanlız onları mı ? 90 dakika ağza alınmayacak küfürleri eden taraftarları da..yıllar yılı yazıyoruz her çıkan arbadeden sonra rezaletten sonra "türk futboluna gölge düşürülüyor" diye..aslında bölğe,mölğe boş laf..bu memlekette futbol yok,ve bu yokluğa birde çılğınlık,acayip bir şımarıklılık eklenince dünkü gibi ortaya çirkin ve seyredilmesinden utanç duyulan tablolar çıkıyor.kim bu kötü gidişe "dur" diyecek? kim bu çılgınlığa paydos bayrağına çekecek? böyle bir otorite varmı bu gün için bu memlekette? yok,general de gaulle bile gelse kopan ipleri bağlayamaz ve bu anarşiye son veremez.
siyah - beyazlılar kampa giriyor. sarı - kırmızılı takım menceri kılıç ise konuşmamakta ısrar ediyor. g. saray kamp yapmama kararında
beşiktaş antrenörü spajiç, «galatasaray ile berabere kalırsak, sonuç bizim lehimize olacaktır. zira aradaki 6 puanlık fark bozulmayacaktır» demiştir.
bugün şeref stadında saat 15.00 de galatasaray maçı için ikinci çalışmalarını yaptıktan sonra mecidiyeköy'de bir otelde kampa girecek olan siyah - beyazlıların antrenörü konuşmasına şöyle devam etmiştir:
« - galatasaray'ın göztepe'ye yenilmesi, bizim demirspor ile berabere kalmamız bu maç için bir şey ifâde etmez. çünkü her iki takım da rakipleri karşısında yanlış oynayarak sıkıştırma cihetine gitti ve oyunlar böylece kapandı ve bu karşı takımların işine yaradı. galatasaray maçı her zamanki gibi çetin geçmeğe namzettir. elindeki imkânlar ve takımları teşkil eden futbolcular bakımından beşiktaş ile galatasaray arasında büyük bir fark göremiyorum.»
siyah - beyazlıların kamp kadrosunda şu futbolcular bulunmaktadır: necmi, sabri, fehmi, yavuz, suat, süreyya, b. yusuf, ihsan, kaya, ahmet, k. ahmet, k. yusuf, güven, sanlı.
g. saray kamp yapmıyor
galatasaray futbol takımı beşiktaş maçı için kampa girmeyecektir. antrenör - menecer gündüz kılıç «galibiyet bize ümit verecektir» demiş ve metin’in sakatlığının devam ettiğini bildirmiştir.
sarı - kırmızılılar, bugün mithatpaşa stadında haftanın ikinci çalışmasını yapacaklardır.
yugoslav antrenör, g. saray'lıların kozuna karşı tedbir alacak, beşiktaş yine çalıştı, galatasaray dinlendi...
beşiktaş antrenörü spajiç, «beraberlik benim için çok iyi bir netice, fakat kazanmak için oynayacağız.» demiştir.
spajiç, tek arzusunun aradaki altı puan farkı muhafaza etmek olduğunu söylemiş, «çok şükür ki futbolcularım demirspor beraberliğinin yaptığı kötü etkiyi üzerlerinden atmağa muvaffak oldular. en çok buna seviniyorum» şeklinde konuşmuştur.
daha sonra, spajiç, «metin oynuyor mu?» diye bir sual sormuş, bu suali de alacağı tedbir için sorduğunu, zira, kendi defanslarının tek hatâsının rakip futbolcuya şut attırmak olduğunu sözlerine eklemiştir. beşiktaş’ın pazar günü çıkarmayı düşündüğü tertip şoyledir: necmi - yavuz, fehmi - suat, süreyya, kaya - k. ahmet, yusuf, ahmet, sanlı, fethi.
galatasaray’ın menecer antrenörü gündüz kılıç, maç hakkında sorulan bir suali, «her defasında olduğu gibi bu sefer de konuşmayacağım.» şeklinde cevapandırmıştır. ayhan ve metin’in de yer alacağı sarı kırmızılı takım beşiktaş’a karşı muhtemelen şu tertiple sahaya çıkacaktır: turgay - bekir, doğan - mustafa, talât, turan - yılmaz, ayhan, bahri, metin, uğur.
kampta bulunan beşiktaş dün de çalışmış, buna karşı galatasaray dinlenmiştir.
hafta başında futbolcularımızla uzun uzun konuştuk. geçen maçı acı acı tartıştık. gelecek maça nasıl hazırlanmamız gerektiğini düşündük. onlara kampsız, hattâ kontrolsüz bir hafta geçireceğimizi, her şeyi kendilerinin vicdanlarına bıraktığımı söyledim. şampiyonluk bizim için, hâlâ var mıydı, yok muydu bunun lâfını hiç etmedik. yalnız kazanılması gereken bir maç vardı. hiç değilse futbolculuk gururu ve izzeti nefsi bakımından kazanılması gereken bir maç...
turgay: «bugüne kadar taraftarlarımız galatasaraylılar bizlere karşı sabırla müsamaha ile davrandılar. fakat artık hepimiz için bir karara varacaklar. buna inanın arkadaşlar» diyordu metin: «şimdi ne desek boş. hele şu 90 dakika bitsin. elbirliği ile iyi bitirelim de...» diye söyleniyordu. tarık: «bu sezon galatasaray’a bir şey veremedim. ona çok borçluyum. ah bir borcumu ödeyebilsem...» deyip duruyordu.
diğerleri fazla konuşmuyorlardı. yahut aralarında hırslı hırslı konuşurlarken ben yaklaşınca susuyorlardı. zaten ben de konuşmuyordum. anlayacağınız, bütün hafta sessiz bir bekleyişle daha doğrusu dillerin değil içlerin konuşmasıyla, fakat arzu ile çalışarak geçti gitti. bundan sonrası da allahın bileceği işti.
türkiye liginde şampiyonluk düğümü bugün saat 15.30’da mithatpaşa stadında oynanacak beşiktaş - g. saray maçı ile çözülecektir. isviçre federasyonuna mensup bir hakemin yöneteceği maçı taraflar şu tertiplerle oynıyacaklardır;
beşiktaş: necmi - yavuz, fehmi - suat, süreyya, kaya -fethi, yusuf, ahmet, sanlı, k. ahmet.
hâlen galatasaray'dan 6 puan önde bulunan siyah - beyazlılar, bu maçı en az bir beraberlikle kapadıkları takdirde, aynı farkı muhafaza edeceklerdir.
sarı - kırmızılılar ise farkı 4 puana indirmek ve şampiyonluk iddialarını devam ettirebilmek için lideri yenmeğe çalışacaklardır.
ligin bu zorlu maçı için beşiktaş antrenörü spajiç, «takımıma güveniyorum. beraberlik normal sonuç fakat biz kazanmak azmindeyiz» demiştir.
sarı - kırmızılı takımın antrenör - meneceri gündüz kılıç, dün futbolcuları hafif bir çalışmaya daha tutmuş ve «hafif bir ter attırdım. çocukların kendilerine itimatları olduğunu sezdim. inşallah netice de bizim için iyi olur» demiştir.
* kampta demirspor lâfını ağzıma alır almaz bütün futbolcuların protestosuna uğradım. her kafadan bir ses çıkıyordu. kaptan necmi, «ağabey adamlar bize öyle diş biliyorlarmış ki yedek kalecileri dahi kendini oyunda zannederek üzerimize saldırdı. sizler de gözlerinizle gördünüz. nedense şampiyonluğa giden her takıma herkes düşman oluyor» dedi. söze santrfor ahmet de karıştı: «ben ona değil de fenerbahçenin antrenörü hold’a hayret ettim. nerde ise bizim hoca spajiç’i dövecekti.» diğer futbolcular da «iki antrenör arasında bir boks maçı olsaydı şükrü ağabey bunu hangisi kazanırdı?» diye sordular. politik bir cevap verdim: «bunu mareşal tito ile harold wilson'a sormalı.»
* * *
* bir gün önce eski takımım beşiktaşın yağmur altında yaptığı antrenmanı seyretmiştim. spajiç bir saate yakın çift kale oynattı. çocukların hepsi öyle hırslı ve öyle arzuluydular ki kim kimden daha iyi anlıyamadım. bana göre en iyisi emektar recep'di.
* spajiç daha çok kalecileri şık bir çalışmaya tabi tuttu. neticede - necati'yi yormayım derken kendi bitik hale gelip, sahayı terketti.
* antrenmandan sonra baha recep hepsini bir bir dizine yatırıp bastı vitamin iğnelerini çocukların kaba etlerine. öyle ciddi dalmıştı ki bu işe ben bile kurtaramadım kendimi. yedim iğneyi. ama da olmadı. bakmayın şişmanlığıma zaten, vitaminsizlikten kıvranıyordum.
* emektar murakıp yeni seksüel polis ismail yalçın vazifesinden çok memnun.. «nasıl olsa bekârım. hem gece kulüplerinden hem de dışarda yemek içmekten kurtuldum» diyor.
* * *
* çocuklar çok hırslı idiler. «türlüye liginden sonra türkiye kupasını da alacağız» diyorlardı: federasyona derhal telgraf çekildi ve kupanın çalınıp çalınmadığı soruldu. gelecek cevaba göre spajlç taktik hazırlayacak.
* geldik işin moral tarafına. bunu da faruk sağnak halletmiş. formülü verdi : prim biner lira...
6 puan farkı korumak için inatçı bir defans kuran siyah - beyazlılar karşısında sarı - kırmızılar üstündü
necmi tanyolaç
kaplumbağa ile kirpi hikâyesi gibi bir şeydi dünkü maç.
beşiktaş başını içeri saklamış.. tostoporlak.. arada bir kımıldıyor.. başını gösterip, tekrar içeri çekiyordu...
galatasaray ise kirpi rolünde... düşmanının yanında azametle dolaşıyor, fırsat kolluyordu. karşısındaki başını çıkardığı anda oklarını saplayıverecekti.. yan yana geldikleri, göğüs göğüse bindirdikleri oldu.. ikisi de birbirlerine bir şey yapamadılar. biri kendini savunmuştu. öteki hücum etmişti. ama kabuğun üzerindeki gezintinin adı elbette galibiyet olmayacaktı...
oyun, oynanan futbolun kalitesi gibi sıfıra sıfır bitti. her şey beşiktaş'ın oyuna bir beraberlik plânı ile yattığını gösteriyordu. bu sebeple maçtan sonra beşiktaş’ı tutmayanlar «lidere de maşallah» diye türküler söylemeye kalkıştılar.
beşiktaş’tılar ise ayıplandıklarının filân farkında değillerdi. hoş olsalar da, buna aldırıp, üzülecekleri şüpheliydi ya! bir düğüm maçını istedikleri sonuçla bitirmiş, şampiyonluğa bir nefeslik yol kala en yakın rakiplerini altı puan geride bırakmışlardı. futbolcusu da, taraftarı da beşiktaş korkudan öldü, diyenlere şöyle cevap vereceklerdi: «biz cesaretimiz yüzünden yüreği çok yanmış bir kulübüz.. varsın bizi beğenmesinler.. sonunda şampiyonluğun vizesini aldık ya!.»
galatasaray'ın ise eline ilk yarıda geçen fırsattan harcayıp, öldürüşünden sonra, bu sonuç karşısında her halde söyleyecek fazla bir sözü yoktu..
kördöğüşü bile değil!
aslına bakılırsa dünkü maç bir kördöğüşü bile değildi. biz arada bir futbol denen sporun da karıştığı ne kördöğüşleri görmüştük.. itiştiler, kakıştılar, tekmeleştiler, küfürleştiler.. rolleri bölüştüler.. artık istense de patates ekilemeyecek kadar balçığa bulanan kötü sahadaki dekoru ithal malı bir adam tamamlıyordu, isviçreli hakem. eee... böyle maça böyle hakem gerekti..
beşiktaş sinirli, telâşlı başladı oyuna. galatasaray birden boşanacakmış gibi sessizlik içindeydi ilk başlarda. 5. dk. yusuf ilk çalımları attı ve taa öteki kanatta bulunan k. ahmed'i buldu. turgay çıktı, aldı. 8. dk. galatasaray iki defa parladı. tarık ileride yay gibi fırladı, gitti. çizgi üzerinden attı şutunu, avt.
g. saray yine akında, tarık soldan ortaladı, suat kornere attı. arkasından ayhan'ın ortası, tarık’ın akına devam edişi ve metin’in volesi. beşiktaş kalesi önünde yeni bir fırtına.. beşiktaş tekrar rahatladı, ama ileridekilerden sanlı hariç hiç birinde gayret yok hele fethi, gölgesi doğan’dan nefes alamıyor. ve beri tarafta sahanın en iyi ikincisi yavuz kızdı, fırladı topla, çalım da attı, ortaladı. yusuf kafa vurdu, turgay yumrukladı. turgay da sinirli görünüyor. metin, suat'la çarpıştı, baygınlık geçirdi, ilk yarı sona erdi.
ikinci yarının ise yazık ki, bu kadar da anlatılacak bir tarafı yoktu. hakem hakemliği unutmuş, futbolcu, futbolculuğunu unutmuş.. vuran kazanıyordu. puan olarak bu maçın sonunda iki taraftan sadece beşiktaş kazanıyordu. kaya’nın sakatlanıp solaçığa geçişi sebebiyle 10 kişi kalmasına rağmen dayanmıştı. galatasaray ise kılıç’ın deyimiyle «ümid maçını» kaybetmişti. bize göre ise kaybı olan sadece futbolumuzdu.
«yavaş ol, ağır at, takım biraz dinlensin» diye bir faul atışında beşiktaşlı futbolculara talimat veren bir yan hakemi... «çekil ulan sen, beşiktaş atacak« diye bir taç atışında galatasaraylı futbolcuya diklenen bir yan hakemi... ve beraberlik için oynayan fakat bunu futbol oynamamak ve oynatmamak şeklinde sahaya koyan beşiktaşın düşüncesine elinden geldiği kadar yardım eden bir orta hakemi... hattâ bu beraberliği bozmamak için ceza sahası içinde apaçık koluna yapışılıp savrulan uğur'u, gene ceza sahası içinde şut atarken tırpanlanan tarık'ı ve biçilen yılmaz’ı görmemezlikten gelen bir orta hakemi.. işte dünkü maçın ana çerçevesi tam bu idi. çerçevenin içinde de balçık, ağır bir saha.. top mümkün mertebe az sahada kalsın diye boyuna tribünlere doğru savrulan vuruşlar.. oyun müddeti mümkün mertebe azalsın diye yerde dakikalarca ölesiye kıvranıp sonra dipdiri ayağa fırlayışlar.. tribünlerde de futbol bu mu diye üzgün üzgün bir sürü bakışlar.. ve bâzı şaşkın alkışlar.
"beni sarhoş mu edeceksiniz?" diyerek futbolculara katılmayan yeten memnun. antrenör spajiç, iki takımın da oyununu beğenmedi...
nurhan aydın
beşiktaş'lı futbolcular galatsaray beraberliğini viski içerek kutladılar... kendilerini en yakından tâkip eden sarı -kırmızılıları 6 puan geride bırakmanın sevinci içinde bulunan siyah - beyazlılar bir şişe viskiyi elden ele dolaştırıyorlar, «kendi aramızda söz verdik. puan farkını muhafaza ettiğimiz takdirde içeceğiz.» diyorlardı.
bu arada hakkı yeten, içeri girdi ve bütün futbolcular içkiyi bir tarafa bırakarak sıra ile babalarının ellerini öptüler ve sonra yeten’e de viski ikram ettiler. yeten, şişeye doğru baktı ve «beni sarhoş mu edeceksiniz?» diyerek, futbolculara katılmadı.
beşiktaş başkanı daha sonra maç hakkındaki görüşlerini şöyle açıkladı: «- çetin geçeceğini evvelce söylemiştim. büyük bir talihsizlik sonunda, ikinci devre başında kaya sakatlandı. 10 kişi kalmamıza rağmen başarılı bir oyun çıkardık. galatasaray da güzel oynadı ama fazla hırçın ve faullü davranmamaları icap ederdi. dakat oyunda herhangi bir hâdise çıkmadı ve bu şekilde bitti.»
spajiç'in görüşü
beşiktaş antrenörü spajiç «bu maç iki takımın da şöhretine göre değildi» demiş ve bunun nedenlerini şöyle izah etmiştir: «- gerek beşiktaş’ın, gerekse galatasaray’ın kendilerine yakışan futbollarını oynamaları için ne saha, ne de hakem müsaitti. taraflar da maça sinirli başlayınca, oyundan kalite beklemek iyimserlik olurdu. ben oyundan değil, fakat neticeden memnunum. üstelik şampiyonluğu yakalamış değiliz ve şampiyon olabilmemiz için her maçımızda bu şekilde mücadele etmemiz icap eder.»
beşiktaş’da 3 sakat var
beşiktaş’da 3 sakat futbolcu bulunmaktadır. bunlar kaya, suat ve süreyya’dır. suat'ın ayak parmağı çıkmıştır. 3 futbolcunun tedavisine bugün başlanacaktır.
galatasaraylı futbolcular suat'ın kendilerine maç boyunca küfür ettiğini belirterek siyah -beyazlı futbolcuyu protesto etmişlerdir.
futbolcular adına konuşan sağaçık yılmaz, «suat hepimize tek tek küfür etti ve oyunu bu hale soktu» demiş ve şunları söylemiştir.
«sahada olan orada kalır. hiç birimiz bir diğer futbolcu arkadaşımızı, hele galatasaray camiasında yetişmiş bir futbolcuyu kötülemek istemeyiz. ama sahadaki hakaretleri ve seyirciyi kışkırtıcı jestleri tahammül hududumuzu aşırdı. biz kendisine böyle hakarette bulunsak sahada yapmadığını bırakmazdı. galatasaray futbolcular olarak suat'ı protesto ediyoruz.»
sarı - kırmızılı takımın menecer antrenörü gündüz kılıç ise maç için şu şekilde konuşmuştur: «beşiktaş beraberlik için oynamakta bir dereceye kadar haklı idi. fakat futbola bu şekilde bozmamalıydı. yan hakemler ve orta hakem, beşiktaşın bu futbol oynamama ve oynatmama arzusuna yardım ettiler. hakem bilhassa oyun üzerine tesir edecek galatasaray lehine birkaç penaltıyı şâyânı hayret bir şekilde görmezlikten geldi. bir tanesini de ceza sahası dışına çıkardı.»
"galatasaray bizi yenseydi bile şampiyon olamazdı!"
yeten, kılıç'a sert bir cevap verdi!..
beşiktaş kulübü başkanı hakkı yeten. gündüz kılıç'a sert bir cevap vermiş ve «galatsaray bizi yenseydi yine de şampiyon olamazdı» demiştir.
kılıç’ın orta hakem ve yan hakeminin beşiktaş'ı tuttuğu şeklindeki ithamlarını gülünç bulduğunu bildiren yeten, «kılıç herşeyi kendi tarafına yontuyor. beşiktaş hakemle maç kazanmaz. asıl hakemlerle onlar oynar. daha iki hafta önce ankara'da şekerspor'u, hakem 3 oyuncularını attıktan sonra yendiler» şeklinde konuşmuştur.
daha sonra beşiktaş’ın sert oynadığı yolundaki iddiaları cevaplandıran yeten demiştir ki: « - gündüz kılıç’ın ithamlarına rakkamlar ve gerçeklerle cevap vermek isterim. bir maçta mustafa coşkun'u sakatladı. 10 kişi kaldık. bir diğer maçta suat'ı sakatladılar yine 10 kişi kaldık. başka bir maçta tarık, san1ı'yı tekmeledi ve 3 ay ceza yedi. son maçta da kaya'yı saf dışı bıraktılar, biz yine 10 kişi kaldık. buna ne buyurulur?»
prim 500 lira
beşiktaş'ıı futbolcular, galatasaray beraberliği için 500 lira prim alacaklardır. bugün saat 15.00 de şeref stadında ptt maçı için ilk çalışmalarını yapacaklar ve perşembe günü antrenmandan sonra yataklı trenle ankara'ya hareket edeceklerdir.
suat soruyor: "yılmaz kaç senelik gç . saraylı?"
beşiktaş profesyonel takımı sağhâfı suat mamat, «ben hiç bir galatasaraylı futbolcuya küfür etmem ve şimdiye kadar da etmedim» demiştir.
milli futbolcu, galatasaraylı yılmaz'ın «suat küfür etti» diye verdiği beyanata çok üzüldüğünü belirtmiş, «soruyorum yılmaz kaç senelik galatasaraylı? ben tam 12 sene o formayı sırtımda taşıdım» şeklinde konuşmuştur.
kendisi yerde yatarken tarık ile yılmaz'ın küfür ettiklerini belirten suat mamat, sağ elinin orta parmağının ters döndüğünü, metin’in yaptığı faulle de ayağının boydan boya sıyrıldığını açıklamış, «eğer metin bana gelirken kendimi yere atmasaydım, ayağım kırılacak bu sebeple belki de futbol hayatım sona erecekti» diyerek şunları söylemiştir: «futbol bu, metin'e kızmış değilim. hattâ topa kafa vurmağa beraber çıktığımız zaman onun bayılmasına üzüldüm. nedense maç başlamadan evvel bana küfür edip asabımı bozmayı bir âdet haline getirdiler. kim kimin galatasaraylı olduğunu bilir ve gerçek galatasaray'lı küfür etmez.»
metin: «ayaklarım çeteleye döndü!»
galatasaray santrforu metin oktay: «yıllarca, yüzlerle futbolcunun tekmesini yedim. sesimi çıkarmadım. daha hâlâ beni yakından marke etmak isteyen defans elemanlarının tekmesini yiyorum» demiştir.
galatasaraylı milli futbolcu konuşmasına şöyle devam etmiştir: «ayaklarım çeteleye döndü. bugüne kadar kırılmayışına da hayret etmek gerekir. bir insanın böyle bir mücâdelede kendisini korumasını tabii karşılamalıdır. kimseden şikâyetçi değilim ama, bir karambolde iki futbolcunun birbirlerine sert girmesinin böyle istismar edileceğini beklemezdim.»
galatasaray kulübü idarecilerinden halil burnaz, pazar günü beşiktaş ile oynanan maçın hasılâtından hakem masrafı olarak-6727 lira kesilmesini protesto ettiklerini açıklamış. «bu parada 1.385 lira bir fazlalık vardır, iade edilmezse futbol federasyonunu mahkemeye vereceğiz» demiştir.
halil burnaz isviçre'li hakem otto wettenbach'ın ayni zamanda beykoz - vefa maçım da idare ettiğini belirterek, «hem para bizden kesiliyor ve hem de hakeme iki maç idare ettirerek, maçları çığrından çıkarıyorlar. maç saatine kadar hiç kimse ile görüşmemesi icap ederken, hakem büyük maça kadar herkeste temas ediyor» şeklinde konuşmuş ve paraların dağıtım şeklini açıklamıştır. buna göre otto wettenbach’a sarfedilen para şu şekildedir: