sadece dört gün önce fenerbahçe'yi yenerek türkiye kupusı'nı kazanan galatasaray, dolmabahçe stadı'nın dolu tribünlerinde ligin yenisi vefa'nın karşısına büyük bir özgüvenle çıktı. seyirci coşkulu ve mutluydu; dahası takımının farka gideceğinden umutluydu. olmadı, o gün her şey sarı-kırmızılılar için ters gitti. vefa kendinden emin ve hareketli bir oyun oynuyor, sürekli galatasaray savunması zorluyordu. kale düşmeden büyük mustafa sakatlandı, galatasaray 10 kişi kaldı. her geçen dakika vefa'nın dolmabahçe sahnesinde sergilediği şova sahne oldu ve yeşil-beyazlılar, rakiplerinden son dakikalarda yedikleri acımasız tekmelere rağmen galibiyete ulaştı.
fenerbahçe, galatasaray ve beşiktaş lig tarihinde 3. kez 2. maçları sonunda namağlûp ünvanlarını yitirdiler. işin garip noktası 3 kez tekrarlanan bu istatistikte hep galatasaray sezonun ilk maçında yenilmiş, fenerbahçe ve beşiktaş ise 2. hafta yenilmiş.
ilgili maçlar;
1965-1966 sezonu 1. hafta galatasaray 1-2 vefa 1965-1966 sezonu 2. hafta beşiktaş 0-3 beykoz 1965-1966 sezonu 2. hafta fenerbahçe 1-2 istanbulspor
1979-1980 sezonu 1. hafta göztepe 3-1 galatasaray 1979-1980 sezonu 2. hafta rizespor 1-0 beşiktaş 1979-1980 sezonu 2. hafta diyarbakırspor 2-1 fenerbahçe
2010-2011 sezonu 1. hafta sivasspor 2-1 galatasaray 2010-2011 sezonu 2. hafta beşiktaş 0-2 istanbul büyükşehir belediyespor 2010-2011 sezonu 2. hafta trabzonspor 3-2 fenerbahçe
1. türkiye liginin şampiyonluk yarışında ilk sürpriz
vefa, g.saraya ders verdi: 2-1
ergun, candemir, aptülmetin ve erdoğan eski takımlarına karşı şahane oynadılar
çok acı bir ders veriyordu dün bir takım, mithatpaşada. bu dersi veren ve alan da unutulmayacaktı spor hayatımızda.. türkiye liginin yeni takımı, senelerin vefa'sının acı bir dersi idi bu... üç gün evvel mehtaplı bir gecede pırıl pırıl parlayan muhteşem bir kupayı, kuvvetli rakibi fenerbahçenin gözünün yaşına dahi bakmadan 1-0 lık bir galibiyet ile götüren galatasarayın, yeşil-beyazlı ekipten aldığı derse belki sizler de inanmıyacaksınız.. fakat bir zamanlar vefa'sızlık örneği gösteren sarı-kırmızılı idarecilere idi âdeta bu ders... o günlerde sarı-kırmızılı formayı dahi kendilerine çok gören idarecilere, vefa takmında bulunan eski galatasaraylılar ergun, candemir, abdülmetin iyi bir ders verirlerken, şahane futbolları ile de muhteşem galibiyeti âdeta temin ettiler...
senelerin o vefa'sı vefalı taraftarları için sanki coşmuştu.. modern futbolun en güzel nümunelerini gösteren yeşil - beyazlılar, isimsiz elemanlardan kurulu azimli ekip ile rakip galatasaray onbirini bir hallaç pamuğu gibi attı.. bir erdoğan, bir hilmi, bir candemir âdeta coşmuştu., iki sene üstüste türkiye liginden ayrı kalan vefa molnar gibi akıllı bir hocanın elinde, kısa bir zamanda formunu bulmuş ve uzun ayrılığın acısını büyük galatasaray galibiyeti ile dindirmişti.. şampiyon kulüpler, kupa galipleri maçları arafesinde; fenerbahçe'den sonra; galatasaray'da ligin ilk oyununda dökülürken, büyük bir moral çöküntüsü içine giriyordu.. neticede iki altın puanı cebe indiren büyük vefa’yı ayakta candan tebrik ediyordu sporseverler.
30-31 temmuz, 1, 2, 3, 4 ağustos 1965 tarihli milliyetten;
sevdiğiniz takımların gerçek değerleri
en pahalı takım f. bahçe: 6 milyon 545 bin lira
sarı lâcivertliler bu transferde 800.000 lira sarettiler. 10 yıl içerisinde en fazla para alan futbolcu şeref: 625 bin lira. ikincilik 385 bin lira ile şenol'da
fiatı en yüksek takımların ikincisi: g. saray: 5 milyon 787 bin lira
memleketimizin en pahalı iki futbolcusu sarı - kırmızılı takımda. metin oktay: 1 milyon 236 bin 500 lira, turgay şeren: 676 bin lira
türkiyenin en pahalı üçüncü takımı: beşiktaş: 5 milyon 343 bin lira
siyah-beyazlıların "astronomik" oyuncuları
beşiktaşın en pahalı oyuncusu necmi: 343 bin lira kaya siyah - beyazlı kulüpten 338 bin lira aldı dört kontrat karşılığında ahmet, 325 bin lira aldı suat mamat: iki yıl için en fazla ücret 232 bin lira
feriköy: 2 milyon 517 bin lira istanbulspor: 2 milyon 5 bin lira. beykoz: 1 milyon 998 bin lira vefa: 987 bin lira
üç büyük takımın futbolcuları dışında en pahalı oyuncu şirzat: 305 bin lira. beykoz kaptanını 295 bin lira ile istanbulspor'lu ihsan tâkip ediyor.
altay: 2 milyon 291 bin lira. göztepe: 2 milyon 278 bin lira iz. spor: 1 milyon 621 bin lira
izmir'in en pahalı oyuncusu 301 bin lira ile varol. altay'lı kaleciyi 235 bin lira ile gürsel tâkip ediyor.
ankara takımlarının değeri: 11 milyon 586 bin lira
ankaragücü: 2 milyon 415 bin lira
ankaragücü'nün en pahalı futbolcusu sırası ile 15, 20, 30 bin olmak üzere üç transfer yaoan candan, ankara sarı - lâcivertli kulübe maaş, prim ve ikramiyeleri ile 230 bin liraya mâl olmuştur.)
gençlerbirliği: 2 milyon bin lira.
gençlerbirliği'nin en pahalı futbolcusu orhan'dır. üç kontrat imzalayarak sırasiyle 15, 25, 20 bin lira almıştır. orhan siyah - kırmızılı kulübe 240 bin liraya mâl olmuştur.
şekerspor: 1 milyon 980 bin lira.
şeker fabrikalarındaki personelinden aidat alan şekerspor, bütçesini kuvvetlendirmiş, bir süre mahalli ligde kalmasına rağmen türkiye ligi'nin 11 inci pahalı takımını 1.980.000 liraya kurmuştur. şekerspor'un en pahalı futbolcusu sırası ile 15, 20, 25 bin lira transfer bedeli ve maaş, prim, ikramiyelerle 215 bin lira değeri bulunan zafer'dir.
demirspor: 1 milyon 860 bin lira
mavi - lâcivertlilerin ve ankaranın en pahalı futbolcusu döt transferde sırasıyla 15, 20, 25 ve 25 bin lira ve maaş, prim, ikramiye ile 318 bin lira alan fikri'dir.
ptt: 1 milyon 790 bin lira.
ptt'nin en pahalı futbolcusu 15, 25, 35 bin lira transfer bedelleri ile maaş, prim, ikramiyesi ile 245 bin lira alan yılmaz'dır.
hacettepe: 1 milyon 540 bin lira.
hacettepe, vefa'dan sonra 1.540.000 lira ile türkiye liginin en ucuz takımıdır. hacettepe'nin en pahalı futbolcusu 190.000 lira ile k. suphi kulübünden sırası ile 10, 20, 25 bin lira transfer bedeli almıştır.
türkiye liginin başlaması sebebiyle besiktaş, fenerbahçe ve galatasaray kulüpleri, taraftarlarından «hakemlere, karşı takım oyuncularına ve seyircilere galiz ve kötü kelimelerle bağırmamalarını» istemiştir.
kulüp renklerinin dalgalandığı tribünlerden yükselen kötü kelimelerin sporumuz için kara bir leke olduğunu belirten üç büyükler, taraftarlarının maç seyretme ahlâkında türk sporuna yeni bir hamle getireceklerine işaret edilmekte ve bildiride «hakemler maçlarda hatâ yapabilir veya bize öyle gelir. ancak seyircilerimiz böyle hallerde bile âsâplarına hâkim olmağa çalışmalıdır» denilmekte ve yeni mevsimde takımlar, taraftarlar ve futbolculara basarılar dilemektedir.
türkiye ligine bugün de 3 şehirde oynanacak 5 karşılaşma ile devam edilecektir. şehrimizde günün maçları galatasaray - vefa, beşiktaş - feriköy takımları arasında oynanacaktır. saat 14.30’da başla}acak birinci maçta fenerbahçe galibi sarı - kırmızlılar, ligin ilk maçından bir galibiyet ile ayrılmak amacındadır. buna karşılık iki yıllık bir ayrılıktan sonra tekrar türkiye ligine yükselen yeşil -beyazlılar da, kamp yaparak hazırlandıkları bu maçta iddialı bulunmaktadır. karşılaşmanın diğer bir özelliği de galatasadan ayrılan candemir, ergun ve b. ahmet’in yeşil - beyazlı forma alımda ilk defa eski takımlarına karşı oynıyacak olmalarıdır.
5 eski g. saraylı'nın yer aldığı vefa karşısında hiç bir varlık gösteremiyen
g. saray 2-1 yenildi
yeşil - beyazlı'ların galibiyeti, fevkalâlde bir oyunla hakettiler. sakatlanan mustafa'nın çıkışı sarı - kırmızı'lıları çökertti
namık sevik
şâhâne bir oyun çıkaran vefa, ligin ilk maçında galatasaray'ı 2-1 mağlûp etti.
denilebilir ki sarı - kırmızı'lı takım son yıllarda ne hususi, ne de resmî hiç bir karşılaşmada her hattı ile böylesine dökülmemiş ve aciz durumda kalmamıştı. 90 dakika zaman içersinde ne yüreği oynatan bir şut, ne güzel bir pas ve ne de modern futbolun kabına uyan gözü okşayıcı bir harekat yapamadı koca galatasaray. buna mukabil milli lig'e yeni yükselen vefa büyük rakibinin bu acizinden faydalanmasını bildi ve bariz bir hakimiyet kurarak sahadan iki puanı omuzlayarak ayrıldı.
yeşil - beyaz'lıların bu şahlanışında, galatasaray'dan ayrılan candemir, ergun, b. erdoğan ve abdülmetin'in hissesi büyüktü.
adeta hepsi canlarını dişlerine takarak sarı - kırmızı'lılara «biz de varız, biz de oynarız»» şeklinde cevap verdiler. galatasaray'ın bu mağlûbiyetini teselli edebiyatına sığdırmak ve ilerde toparlanır, düzelir gibi lâflar söylemek riyazi bir gerçeği inkâr etmek kadar gülünç ve komik olur.
evet, yeşil - beyaz'lılar bir fırtına gibi oyuna girdiler ve 15. dakikaya kadar hilmi, b. erdoğan ve k. erdoğan muhakkak üç yüzde yüz gollük fırsatı kullanamadılar. bu baskının bir an duracağı ve vefa’nın ismi büyük olan galatasaray'a teslim olacağı sanılıyordu.
ama ne gezer.. bilâkis sarı - kırmızı'lılar teslimiyeti kabul ettiler ve hattâ beraberliğe rıza gösterir bir şekilde oyunu yürütmeğe çalıştılar. işte bu sırada hilmi bir şimsek gibi fırladı. bir uçurtma kuyruğu gibi peşine takılan bahriden sıyrıldı ve ortasını yaptı. top bülent'in üzerinden aşmıştı. yetişen k. erdoğan çok güç pozisyonda kafayı vurdu... bülent de ancak aksi köşeye kendini fırlatabilmiş, fakat topu içerden çelmişti. bu gol olduğu zaman saatler 34. dakikayı gösteriyordu.
vefa yine hakim
ikinci yarı da yine vefa'nın durmak bitmek bilmeyen hızlı temposu ile devam etti. mustafa’nın sakatlanıp çıkmasından sonra artık 10 kişi kalan galatasaray takımı büsbütün çözülüp dağılmıştı. 52. dakikada gagalar gibi tekmeleyen doğan’dan sıyrılan erdoğan’ın attığı şut, direkten döndü. tam üç dakika sonra ergün’den ofsayt pozisyonda bir pas alan metin'in şahane volesi vefa ağlarına takıldı 1-1. bu gole rağmen vefa bozulmadı. ve adeta galatasaray'ı ceza sahasının içinde hapsedecek kadar bir üstünlük kurdu oyunda. ve nitekim 65. dakikada, b. erdoğan'ın, ismet‘i çalımlayarak yaptığı ortaya zeki'nin bekletmeden vurduğu şut vefa’nın galibiyetini ilân ediyordu: 2-1. yalnız bu golde erdoğan'ın topu avutttan ortalayıp ortalamadığı münakaşa edilirdi. 75. dakikada bir hayalet gibi sahada dolaşan ayhan kaleci ile karşı karşıya kaldı, ancak bunu da neticelendiremedi. şayet ayhan beraberlik sayısını yapmış olsaydı, beraberlik dahi galatasaray için büyük bir basarı olacaktı. evet lig'in ilk maçında vefa her hattı ile dökülen galatasaray'ı 2-1 mağlûp etti. bu hakedilmiş bir galibiyetti. tesadüfen veya şansın rolü yoktu.
vefa mağlûbiyetinden sonra konuşan g. saray kulübü başkanı suphi batur, «takımımız şu anda formda değildir. fakat belirli bir süre sonra milli takımı teşkil edenler kendilerinde cesaret bulurlarsa milli takımın karşısına çıkmağa hazırız» demiştir.
batur, g. sarayın yaşlı ve genç elemanlardan kurulu olduğunu ve futbolcuların zamanla birbirine kaynaşacağını ifade etmiştir.
tarık affedildi
bir müddettenberi antrenmanlara çıkmayan tarık dün kulübe gelmiş ve özür dilemiştir. tarık affedilerek kadroya alınmıştır.
sarı - kırmızılılar yarın bursaya gidip bir gün dinlendikten sonra istanbul’a dönecektir. feriköy maçını müteakip de sarı -kırmızılılar pazar günü sion'a hareket edecektir.
mithatpaşa stadında pazar günü dramatik bir futbol maçı oynandı. mithatpaşa stadındaki dramatik maç, dramatik bir sonuçla kapandı. evet, galatasaray'da 13 sene oynayan candemir'le, galatasaray'da 11 sene oynayan ergun'un, galatasaray genç takımından yetişmiş abdülmetin ve metin'in, nihayet galatasaray'dan gelen erdoğan'ın yer aldığı vefa, galatasaray'ın kanadını, kolunu kırmıştı sonunda. halk vefa'yı alkışlıyor, galatasaray'ı protesto ediyor ve galatasaray'da gözlerini açan iki adam başları önde sahayı terkediyorlardı. bu, profesyonel bir futbol dünyasında genç kuşaklara anlatılacak bir amatörlük hikâyesiydi. herkes aynı şeyi merak etmiştir.
acaba eski galatassray’lılar, galatasaray'la oynarken ne duydular? işte candemli'in sözleri: «galatasaray’da oynarken maçlardan evvel maçı kazanacağız diye birbirimizle sözleşirdik. bu özellikle gündüz kılıç'a söz vermek demek olurdu. ama, biz buna rağmen çok defa yenilirdik. vefa'da ise aksini gördüm. 11 oyuncu takım için oynadı. futbol hayatımda bir takımın böylesine kazanma hırsıyla oynadığına şahit olmadım. maça gelince: çok zor oldu benim için. taç atışlarında gündüz kılıçla birkaç defa göz göze geldik. baktım moralim bozuluyor. ondan sonra taç atışlarını, ona sırtımı dönerek yapmaya başladım. arkadaşlarımın hırsı bana da tesir etti. galip geldik. sevinçliyim. soyunma odasına giderken yıllarca oynadığım eski takım arkadaşlarımın halini görünce üzüldüm.»
ergun ise, «biz, onların çoğundan daha galatasaray'lıyız» diyerek söze başladı:«profesyonellik bizi ayırdı, ama kalblerimizi değil. ne yalan söyleyeyim, sevinçle, üzüntü arasında bir şeydi duyduğum. ama, vefa bize kapısını açtı. bizden görev bekliyordu. bunu unutmak vefa'ya ihanet olurdu. çıktık, oynadık. g. saray'a kırgın da, kızgın da değilim kısmet böyleymiş.»