* kampta demirspor lâfını ağzıma alır almaz bütün futbolcuların protestosuna uğradım. her kafadan bir ses çıkıyordu. kaptan necmi, «ağabey adamlar bize öyle diş biliyorlarmış ki yedek kalecileri dahi kendini oyunda zannederek üzerimize saldırdı. sizler de gözlerinizle gördünüz. nedense şampiyonluğa giden her takıma herkes düşman oluyor» dedi. söze santrfor ahmet de karıştı: «ben ona değil de fenerbahçenin antrenörü hold’a hayret ettim. nerde ise bizim hoca spajiç’i dövecekti.» diğer futbolcular da «iki antrenör arasında bir boks maçı olsaydı şükrü ağabey bunu hangisi kazanırdı?» diye sordular. politik bir cevap verdim: «bunu mareşal tito ile harold wilson'a sormalı.»
* * *
* bir gün önce eski takımım beşiktaşın yağmur altında yaptığı antrenmanı seyretmiştim. spajiç bir saate yakın çift kale oynattı. çocukların hepsi öyle hırslı ve öyle arzuluydular ki kim kimden daha iyi anlıyamadım. bana göre en iyisi emektar recep'di.
* spajiç daha çok kalecileri şık bir çalışmaya tabi tuttu. neticede - necati'yi yormayım derken kendi bitik hale gelip, sahayı terketti.
* antrenmandan sonra baha recep hepsini bir bir dizine yatırıp bastı vitamin iğnelerini çocukların kaba etlerine. öyle ciddi dalmıştı ki bu işe ben bile kurtaramadım kendimi. yedim iğneyi. ama da olmadı. bakmayın şişmanlığıma zaten, vitaminsizlikten kıvranıyordum.
* emektar murakıp yeni seksüel polis ismail yalçın vazifesinden çok memnun.. «nasıl olsa bekârım. hem gece kulüplerinden hem de dışarda yemek içmekten kurtuldum» diyor.
* * *
* çocuklar çok hırslı idiler. «türlüye liginden sonra türkiye kupasını da alacağız» diyorlardı: federasyona derhal telgraf çekildi ve kupanın çalınıp çalınmadığı soruldu. gelecek cevaba göre spajlç taktik hazırlayacak.
* geldik işin moral tarafına. bunu da faruk sağnak halletmiş. formülü verdi : prim biner lira...