sarı - kırmızılı'lar maçın başından sonuna kadar canlı, âhenkli ve hırslı bir tempoda çalıştılar. golleri, sağiç oynayan ayhan kaydetti
kahraman bapçum
yağmur... yağmur.... yağmur... ve biraz da sis. çamuru su altında kaybolmuş bir göl. sonra bu tabiat şartları içinde galatasarayın dün oynadığı futbol!.. olmaz böyle şey...
yürümek için insanın güçlük çektiği bir zemin üzerinde dünkü futbol..
g. saray'ın dünkü onbiri yalnız kazandığı farklı galibiyetle değil, belki de daha çok bu başarısı ile tarihine yeni bir şeref sahifesi yazdı. galatasaray tarihi bu sahifesine şöyle bir başlık koysa yeridir: «zafer hakedenindir».
yenilmezlik azmi
galatasaray'ın üstünlüğü daha maçtan önce takım kurmaktaki dik katleriyle, açıkça meydanda idi. fenerbahçe'nin bir çok «büyük maç» adamlarını bir kenara atıp, maçsızlık handikapı ile dökülen adamlarını sahaya çıkartışı ilk kayıptı.
sonra, sahadaki oyun... orta sahayı alıp oyunu yoğuruşta mustafa ile turan'ın büyük rahatlığı... defans dörtlüsündeki, insanı hayretler içinde bırakan, yenilmezlik azmi... forvetteki -bir iki aksayan tarafa rağmen- göz ve yürek dolduran ustalık... ve kalede artık battı sanılırken. türk futboluna bütün ağırlığı ile yeniden güneş gibi doğan turgay...
dün, şartlar ne olursa olsun, bu heybetli saldırışın karşısında hiç -ama hiç- kimse duramazdı.
evet, zaman zaman fenerbahçe de toparlanır gibi oluyor, gerilerde rahat ve uzun paslarla güven verici bir oyun tarzı tutturuyor; kademeli ve zor bir yolu tutup rakip sahaya akabiliyordu. fakat galatasaray'ın heybetli bir rahatlık içinde oynayan defansı önünde küçülüyor, sıkışıyor, çocuktu acemiliklerle eriyip gidiyorlardı.
turgayın imzası
oyun sinirli başlamıştı. beşinci dakikada aydın solda toparlandı ve ortasını yaptı. ogün ceza sahasının köşesinden -sağaçık yerinde olduğu halde- bir sol vole yapıştırdı topa. turgay yatarak bloke ediyorve daha beşinci dakikada maça sanki imzasını atıyordu.
sonra özer’in kısa bir kafa vuruşu ayhan’ın önüne düşüyor, ondan metin'e geçen top bu defa da hâzım’ın elinde kalıyordu.
iki kaleci iki dakika içinde iki zorlu tehlike atlatmışlardı. oyun sür’atli ve güzel olacak gibiydi. çamura baş eğmemek için daha çok uzun toplarla ve ne yaptığını bilerek oynuyordu iki taraf da... fakat onsekizinci dakikada herşey birden değişiverdi: özer’in otuz metre ilerde yaptığı faulde vuruşu mustafa yaptı. kale ağzına şandellenen topa ercan talihsiz bir sıçrayış yapıyor ve yetişemiyordu. bir anda ayhan orada bitiverdi, hlâzım yerinde kalmıştı. ercan dönüp gelememişti. ayhan kalecinin sağ yanından soluyla yerden plâse ediverdi içeri.
golden bir dakika sonra ogün'ün nefis bir şutünü turgay yukarı köşeden kornere çıkartacak ve bu şut fenerbahçe'nin uzun bir süre için son şansı olacaktı.
sonra galatasaray şahlanıverdi. sarı - lâcivertli takım artık «mahkûm»du. devre sonuna kadar en fazla dikkati çeken şey özer’in, metin’i durdurmak için yaptığı faul olmayan hareketlerde bile faul kokan davranışı: buna karşılık metin'in çok ustaca özer'i harcamak için fırsat kollayışı idi.
yine g. saray yine ayhan
ikinci devreye fenerbahçe iyi niyetle başladı:daha ilk dakikada
ahmet’i aşan bir topa doğan girmeyince yaşar atılmış fakat boş topa yetişemeyerek büyük fırsat kaçırmıştı. ikinci dakikada yaşar sağdan çizgiden ortaladı, aydın kafa ile plâse etti. turgay fırlayıp yumrukladı ve çıkarttı. 13 üncü dakikada gene yaşarın yaptığı ortaya orada nereden bittiği anlaşılmayan ercan'ın vurduğu kafayı gene turgay bloke etti. acaba fenerbahçe birşeyler yapacak mıydı?
ama «birşeyler» yapan gene galatasaray, gene ayhan oldu. ikinci devrenin 18 inci dakikasında orta boşlukta bir pas alan metin çevresinin boş kaldığını farketti. döndü, düzeltti topu ve sağa aktarıverdi. ayhan fırladı. hâzım üzerine geldi, yukarıdan -o, ancak büyük ustalara yakışır- bir soğukkanlılıkla hâıım’ın başı üzerinden ağlara bırakıverdi topu.
sonra!?
sonra galatasaray yoğurmaya başladı oyunu. fenerbahçe'nin, ayakta kalmış iki elemanı olan şeref ve ogün'le arada sırada toparlanışına şahit oluyorduk ama, oyun galatasarayındı.
yağmur yağıyordu... bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. saha artık çamur olmaktan kesin olarak çıkmıştı. mithatpaşa sahası, göldü. fakat galatasaray «hâlâ» futbol oynuyordu. skor farkı 2 idi. maçın bitmesine az kalmıştı. fa kat galatasaray «hâlâ» yeni başlamış gibi saldırıyor, saldırıyordu.
iki fark fenerbahçe için ucuz atlatılmış bu felâketin ifadesiydi...