g. saray - beşiktaş maçı biliyordu... turan'ın pası ergün'e geldi... ergün sola kaçtı, ortaladı ve...
son sözü metin söyledi: 1-0
daha üstün oynayan sarı - kırmızılı takımın farklı galibiyetini kaleci necmi önledi
necmi tanyolaç
son dakikaları değil, son saniyeleri oynanıyordu dev maçın...
bir yarış daha bitiyordu mithatpaşa'da.. sıfıra, sıfır.. görülmemiş bir kaçırma yarışı.. sıfıra, sıfır... ve sıfıra sıfır bitti diye seyrettiğimiz maçın son saniyesi, biten skorla birlikte biten heyecanı da yeniden geri getiriyordu. artık ne söylense yeriydi ve galatasaray aslında hakkı olan galibiyeti son saniyede sağladığı için ne kadar övünse yeriydi...
her şey bir nefeslik zamana sıkışmıştı. turan’ı görüyorduk ayağındaki topla.. kimden almıştı bu kader pasını? farketmek mümkün değildi.. sonra ergün’ü gördük turan’ın yanında. turan ona verdi. ergün, oyun boyunca yavuz’la didiştiği sol açık yerine doğru hızla kaçtı... ve sonra metin'i gördük beşiktaş ceza sahası içerisinde.. eliyle ergün'e işaret ediyor ve «ver» diye bağırıyordu «ver!» ergün en akıllı işi yaptı, ustaca havalandırdı topu yavuz’un başı üzerinden. metin bekliyordu bu topu.. süreyya’nın şaşkınlığından çok çabuk istifade etti ve düzelttiği topu sağ ayağının içiyle necmi'nin sağına bırakıverdi... gol ağların ortasından toprağa ininceye ve kaleden çıkarılıncaya kadar da bir kaç saniye geçecek ve ancak bir sinema makinesinin tesbit edebileceği on, onbeş saniye içerisinde berabere bittiği sanılan maçı galatasaray 1-0 kazanacaktı...
son saniyede beşiktaş’ı yıkan gol, eski bir hatırayı canlandırıyordu çok kimsede.. şenol’un, simdi austria'da oynayan özcan'ın koruduğu beşiktaş kalesine attığı galibiyet golünü... ama, fenerbahçe o gün, o tarihi golle beşiktaş'ı yenerken. galibiyete lâyık bir oyun çıkaramamıştı. galatasaray ise taa oyunun başından itibaren rakibinden iyi futbol oynamış, bir değil, beş gol fırsatı yaratmıştı.. bu sebeple maçtan sonra kimse «galibiyet galatasaray'ın hakkı detildi» diyemedi.
garip, fakat gerçek. metinin golüyle biten maç metinin daha ilk anda turan'a hazırladığı lokum gibi bir pasla başlamış, yine metin iki üç dakika içerisinde orta sahadan arkadaşlarını iki defa gol pozisyonuna itmişti... bir de metinin 1. dakikada ceza sahası dışından savurduğu şutu necmi'nin zorla yakalayışı vardı ki... bütün bunlar galatasarayın ve metinin ise ne kadar hırslı başladığını gösteren işaretlerdi... beşiktaş ise bir panik halinin ediğinde, sahaya oturamıyor, korku ile telâş arasında bocalayıp, duruyordu... bütün bunlar bir tarafa, ayhan'ın şutu direklerden dönmese, yılmaz'ın vuruşu barajda kaybolup gitmese. galatasaray ilk on dakika biterken beşiktaşın işini bitirmiş olacaktı...
buna rağmen siyah - beyazlılar 15. dakikadan sonra sahaya alışmaya başladılar. ilk çeyrek dolarken yusuf’la, faruk'un birbirinden ince hareketlerle topu rakip ceza sahası önüne kadar getirdiğini görüyor ve yusuf'un, faruk'un topuk pasına voleyle ortak oluşunu alkışlıyorduk. oyundaki dengesizliğe rağmen iyice bir beşiktaş - galatasaray maçı seyrettiğimizi söyleyebilirdik... ancak, galatasaray metin’den çıkan toplarla beşiktaştan daha sık gol pozisyonu yakalamaya devam ediyordu. bunlardan en anlatılacak olanı ayhan'ın beşiktaş kalesi önünde kaçırdığıydı... şimdi sıra beşiktaşa gelecek ve fethi'nin çevirdiği topa faruk kafasını uzatacaktı... seyirci gol diye ayağa kalkardı böyle hallerde. ama, ahmet tuna tam yerinde çıktı, uzaklaştırdı. 31. dakikada ise ileriye kadar sokulan bek doğan'ın korkunç bir şutunu necmi'nin adeta havada uzayarak kornere atışına ayağa kalkıyorduk...
ikinci yarıda da oyun değişmedi. sakatlanan coşkun aksıyor. beşiktaş forveti, geride her topu ayağında üç beş saniye tutmakta ısrar eden yaratıcı haf - bek cevdet'ten tek bir pas alamıyordu... galatasaray ise metin'in ilk devredeki çalışkanlığını bir tarafa bırakmış olmasına rağmen, ayhan'ın iyi futboluyla ve defansının tecrübesiyle yine puan ustünlüğünü rakibine bu rakmamıştı... mesela 52. dakikada ayhan'ın necmi’den başka hiç bir beşiktaşlının bulunmadığı kaleye altı metre mesafede bir yerde havalandırdığı topu, değil ayhan, futbola yeni başlayan bir çocuk bile atardı... beşiktaş bir ara yüklenmeye niyet etti. nafile... takım yürümüyor ve galatasaray kontrataklarla daha tehlikeli oluyordu... son saniyedeki gol galatasarayın alın teriydi...