yugoslav teknik direktör miroslav kokotovic yönetimindeki fenerbahçe takımı, 1963-64 sezonunda galatasaray'la oynadığı iki maçta da 0-0'lık beraberlikle sahadan ayrılmıştı. o sezon, beşiktaş'ı da önce 0-0 lık, sonra da 1-0 lık galibiyet alarak, 1. ligde ilk defa ''derbi maçlarda gol yemeden tamamlama'' yı başardı.
hakemler: hakkı gürüz (***), muzaffer sarvan (***), hakkı çaktırma (***)
g. saray: turgay (*****) - candemir (****), b. ahmet (*****) - k. erol (***), ergun (***), mustafa (***) - erdoğan (**), ibrahim (***), bahri (**), nuri (**), b. erol (*)
fenerbahçe: ali (***) - atilla (*), ismail (***) - şeref (**), osman (***), a. ihsan (**) - lefter (*), ogün (**), şenol (***), birol (****), aydın (*)
özarı: "metin, tarık, talât, uğur, yılmaz, kadri, doğan yok, gene teslim olmıyacağız"
saat 16.45'de başlayacak maçın hakemi belli değil
fenerbahçe - galatasaray profesyonel futbol takımları bugün saat 16.45 te mithatpaşa stadında 185. karşılaşmalarını yapacaklardır.
sarı - lâcivertliler için şampiyonluk. sarı - kırmızılılar için ise sadece bir prestij maçı olan bu karşılaşmaya taraflar muhtemelen şu tertiplerle çıkacaklardır:
fenerbahçe: ali - atillâ, b. ismail - şeref, osman, ali ihsan - ogün, lefter, şenol, birol, aydın.
galatasaray: turgay - candemir, b. ahmet - mustafa, ergun, k. erol - erdoğan, ayhan, bahri, nuri, ibrahim
görüldüğü gib i sarı - kırmızılı takımda bu büyük maçta sakat metin ve cezalı kadri, doğan, yılmaz, tarık ile eğitim sürelerini doldurmayan uğur ve talât yer almıyacaktır. buna mukabil, son dakikada ordu takımı idarecileri tarafından oynamasına izin verilen ayhan, takımındaki yeribi alabilecektir.
bu maç için dört günden beri kamp yapmakta olan saru - lâcivertli futbolcular «90 dakikalık maçın son saniyesine kadar mücadele edeceğiz ve yenmek için oynıyacağız.» demişler ve fenerbahçenin bu maçtan sonra şampiyonluk turunu yapacaklarına inandıklarını sözlerine ilâve etmişlerdir.
sarı - lâcivertli takımın umumi kaptanı halit deringör ise maç hakkında söyle konuşmuştur: «-uzun senelerin verdiği tecrübeme dayanarak büyün futbolcu arkadaşlarıma maçın başlama vuruşundan son saniyesine kadar mücadeleyi elden bırakmamalarını her fırsatta söylüyorum. galatasarayın eksik bir kadro ile çıkacağı sözleri bizim için bir avantaj değildir. biz karşımızda galatasarayı görüyor ona göre temkinli ve kazanmak için oynamamız icabettiğini biliyoruz. bunu da açıkça çocuklara söyledim. bu her şeye rağmen bir fenerbahçe - galatasaray maçıdır. gayemiz kazanmak ve maçtan sonra şampiyonluk turu yapmaktır.»
fenerbahçe umumi kaptanının bu sözlerine karşılık galatasaray başantrenörü coşkun özarı maç hakkındaki görüşlerini şu seklide açıklamıştır: «- bütün şartlar ezeli ve kuvvetli rakibimiz fenerbahçenin lehine. ancak, galatasaraylı futbolcular da bir fenerbahçe maçı oynayacaklar. futbolcularım bu maçta kazanacakları muvaffakiyetin her zamankinden daha koymetli olacağına inanıyorlar. kadroyu dar imkânlar içinde hazırladık. bir futbolcumuz daha hastalansa, takım sahaya belki de 10 kişi çıkacaktır.»
kaptanların konuşması
fenerbahçe takımı kaptanı lefter, «bugün en hayati maçımızı oynuyoruz. bütün arkadaşlarım bunu bildikleri için enerjimizin sonuna kadar mücadele edeceğiz. kazanacağımızı tahmin ediyorum.» demiştir.
galatasaray kaptanı turgay ise, «eksik kadromuza rağmen en iyi oyunlarımızdan birini çıkaracağız. ben şahsen hayatımın en iyi maçını oynamağa azimliyim.» şeklinde konuşmuştur.
metin, oynayamadığına üzgün
burnu kırık olduğu için bugün takımındaki yerini alamıyacak olan
santrfor metib oktay, «böyle bir maçta takımımı eksij bıraktığım için üzgünüm. böylece gol krallığındaki iddiam sona eriyor. fakat, sırtına sarı - kırmızılı formayı giyen her arkadaşım, benim yerimi aratmıyacaktır.» demiştir.
maçın hakemi gizli
futbol federasyonu bu maçın hangi millete mensup bir hakem tarafından idare edileceğini açıklamamıştır. hakemin kim olduğu maçtan 15 dakika önce açıklancaktır.
fenerbahçe eksik kadrolu galatasaray'ı mağlûp edemeyince şampiyonluğa bir hafta kaldı
0-0 sona eren karşılaşmada sahanın en iyi oyuncusu iki muhakkak golü kurtaran sarı-kırmızılı takım kaptanı turgay ve b. ahmet'ti
kahraman bapçum
dünkü galatasaray onbirinin adlarını, galatasaray müzesinin göze çarpan bir köşesinde çerçeveleyecekler ve altına «esas kadrodan sekiz elemanın yokluğunda, fenerbahçenin karşısına çıkıp da ezilmeyen, hattâ onlardan daha iyi oynıyan çocuklarımız» diye yazacaklar.
ve gelecek kuşaklar fenerbahçe -galatasaray maçı tahmini yaparken dünkü maçı örnek olarak gösterecekler: «bu maçın favorisi yoktur» diye...
sarı - kırmızılıların esas kadrosundan sadece üç ası vardı dün sahada: kaleci ve iki bek... maçın yükünü ve şerefini de en çok onlar taşıdılar. defanstaki bu üstünlüğün etkisi ile - muharebeyi kendi topraklarında kabul eder gibi» oyunu hep kendi sahalarına çekiyorlardı.
neydi fenerbahçenin üstünlüğü? top taşımakla ustalık mı? bırakıyorlardı bu şansı onlara... neydi fenerbahçe'nin zaafı? ferdi hareketlerde ısrar mı? işte orada yıkıyorlardı sarı - lâcivertli lakımı. bir tarafta b. ahmet hayatının oyununu oynuyor ve lefter’le, ogün'ü karşısında barındırmıyordu. bu iki as, sanki ahmet’ten kaçarmışcasına içeri kaçıyorlar ve kimin açık, kimin insayd olduğunu kendileri de unutuyorlardı. ötede de bir candemir vardı ki, bir başka yıldızı -aydın’ı- sindirivermişti.
galatasaray maçı kendi sahasında kabul edince elbette fenerbahçe daha çok gol şansı yakalayacak -çok iyi bir gününde olan- şenol yakaladığı birkaç pozisyonda turgay'ı yoklayacak; hızlı ve çabuk adam ogün elbette aradan sıyrılmış topları kovalayıp arada bir yüklenecekti... bundan da turgay karşılarsa ne kalıyordu geriye? bir tek şey kalıyordu geriye. biraz şans... işte dün galatasarayda o da vardı.
fenerbahçeye gelince: ful kadrolu idi ama, son aylarda türkiye'nin en iyi hatları olan ali ihsan ve şeref yok gibiydiler. orta sahayı idare etmek birola kalıyor, o da bunu enikonu başarıyordu... ama defans? tamamen yedeklerden kurulu galatasaray forvetinin karşısında zor tutundular doğrusu...
oyun
durgun, tutuk, heyecanlı başladı... ilk atak lefter'indi. sonra birol’un ortaya yuvarladığı topu alan şenol, dönerek plâse etti. turgay kontrpiyede kaldı, fakat girmedi (dk. 6) sonra birol güzel bir sıyrılışla orta çizgide üç kişiyi ekti ve ogün’e yuvarladı. ogün sola aktardı. şenol durdurmadan patlattı ve... top avuta gitti. (dk. 17). devrenin sonuna doğru uzaktan aşırılmış bir topu erdoğan havada dönerek çevirdi. sert ve güzel şüt üst direğe çarparak döndü. bu galatasaray'ın kaçırdığı en büyük, hattâ tek fırsat olacaktı. (dk. 38). devre biterken ogün, aydın, şenol kombinezonunda şenol'un yerde köşeyi bulan plâasesini turgay güç pozisyonda kapanarak aldı. (dk. 41).
ikinci devrenin ilk dakikalarında fenerbahçe sanki kaybolmuştu. ilk silkinişlerinde lefter'in hazırladığı pasla aydın'ın ortaladığı topu turgay uçarak bloke etti (dk. 53). bir dakika sonra şenol sağdan aldığı pası ergun’a faul yaparak yere indiriyor ve yapıştırdığı sol şüt turgay’ın kucağında kalıyordu (dk. 54). aydın'ın çizgiden ortaladığı top herkesi aşıp ogün’ün önüne düştü. ogün kafa ile plâse etti köşeye. bir kaleci bu topu aslâ çıkaramazdı. tâ ki top ona çarpsın... nitekim öyle oldu. turgay’ın eline çarpan top çıktı (dk. 57) sola açılan bir akında şenol o tarafa kaydı ve nefis bir sol şüt çekti. yarım metre yükseklikten gelen topu turgay uzanarak yumrukladı (dk. 60). şenol, birol'un pası ile candemir'in üstünden döndü, ekarte etti onu ve vurdu... çok yüksekten... (dk. 71 ). aydın soldan ortaladı lefter kafa ile geri aşırdı. ogün gene kafa ile kaleye arkası dönük olarak aktardı. turgay, ergun, anmet herpsi geride kalmışlardı ve top içeri giriyordu. çok uzaklardan koşarak yetişen candemir vurdu topa ve maçı kurtardı (dk. 77).
fenerbahçe soyunma odasında en üzüntülü adamlardan biri senelerin eskitemediği kurt futbolcu lefterdi.
lefter maçın son dakikaslarında erdoğana yaptığı faulden sonra hakkı gürüzün takındığı tavırdan şikayet etmiş ve şunları söylemiştir: «ben erdoğan’a vurmadım. hakeme de futbolcunun ayağında bir tekme izi olmadığını işaret ettim. nitekim erdoğan iki dakika sonra sahada koşmaya başladı. fakat hakem hakkı gürüz'ün bir süre jest ile bana saha içinde hakaret etmesini asla unutmıyacağım. sanki beni 42 bin kişi önünde bir düşman şeklinde gösterdi. ama unutmasın ki bundan bir müddet önce yunanistanda geçirdiği bir araba kazâsında kendini kurtaran ve yardım eden bendim. ancak dünkü hareketi ile beni pişman ettirdi.»
umumi kaplan halit deringör ise hakemin dört dakikalık inkıtayı unuttuğunu belirterek «kötü oynadık, şansımız da yaver gitmedi. elimizdeki fırsatları değerlendiremedik. ama ümidimiz izmir''de şampiyonluk turunu atmaktır.» dedi,
futbolcular soyunma odasının sıralarında başları öne eğik, meyus ve bitkin bir şekilde otururken ogün'ün «henüz bir şey kaybolmadı. burada allah tuncay'a yardım etti. izmir'de de bize eder. altay'ı yenip şampiyon olacağız» sözleri ile arkadaşlarına moral veriyordu.
g. sarayda sevinç
«galatasaraylı futbolcuların bu kadroları ile de ettikleri başarı çok kıymetlidir ve bundan evvel elde edilenleri gölgede bırakmıştır.»
bu sözleri maçtan sonra galatasaray soyunma odasında başantranör coşkun özarı söylüyor ve etrafını saran basın mensuplarına verdiği izahatına şu cümlelerle devam ediyordu: «- dört senedir galatasaray takımının başında bulunmaktayım. en fazla gurur duyduğum maç bu maç oldu. sevinçliyim, bahtiyarım. sarı - kırmızılı kulübün başkanı ulvi yenal ise, «galatasaray her zaman ve her takımınla türkiye'nin en iyi takımı olduğunu bir kere daha gösterdi ve maçın tamamında fenerbahçe'den daha iyi oynadı» demiş. antrenör naci özkaya ise, «fenerbahçe bizi yenerek şampiyonluk turunu yapamadı. artık, isteyen istediği yerde şampiyonluk turunu yapsın» şeklinde konuşmuştur.
bir kupa finali havasında giren dünkü maçta, elbette ki kâğıt üzerinde yapılan hesap f. bahçeyi galip gösterdi. aşağı yukarı noksansız tertibi ile sahaya dizilen sarı - lâcivertliler karşısında yokluktan, antrenör naci'yi dahi oynatacak duruma düşen bir galatasaray vardı. bu galatasaray ki, daha sahaya çıkarken mahkum hâle gelmişti. fakat fenerbahçe, bu avantajı kullanmak yoluna gitmedi. çarasini de aramadı ve zaman zaman da kendisini zor durumlara soktu. geride oynayan birol'un oyun tâyin ediciliği yanında, şeref’in ileri fırlayıp beşinci forvet olarak galatasaray defansını zorlaması icabederdi. müdafaanın ileri sevketmek istediği topları şuursuz, gelişigüzek ve daşma kaldırarak vurması, forvetin iyi top alamamasını da meydana getirdi. herkesin, hücum yapacağı ve gol üstüne gol atacağı fenerbahçe, bütün avantajlarını rakiplerine verdi ve berabere kalarak şampiyonluk neticesini izmir'e bıraktı.
bir galatasaray, fenerbahçe maçının hususi havası içerisinde çoktandır kaybettikleri benliklerini bulan sarı-kırmızılılar, ortaya dinamik ve şuurlu bir maç çıkardılar.
fenerbahçeliler, elemanları noksan, fakat şahsiyeti tamam bu takımı yenmeğe yeterli bir kadro olmak seviyesine hiçbir zaman çıkamadılar.
bilhassa sarı - lâcivertti hücum hattı, sarı - kırmızılı müdafaa karşısında daima âciz kaldı ve maç böylece bu oyunu en güzel bir şekilde ifade edecek bir netice ile sona erdi.
f. bahçe - g. saray maçları asla tahmine sığmaz mı? «hayır» diyordu çokları, «bu sefa iflâs edecek bu gerçek... matematik denklemler hüküm sürecek... favori kazanacak...» ama işte bir kere daha iflâs eden, matematik hesapları oldu: favori kazanamadı.
kâğıt üstünde galatasaray bir «takviyeli b takımı» hüveyindeydi. fakat saha üstündeki görünüş bunun tersini telâşlanan, heyecanlanan, dağılan, bir türlü oyun tutturamayan taraf, fenerbahçenin aylardır böylesine bir araya gelmemiş «yıldızlar kadrosu»ydu. sekiz eksikli galatasarayın önünde eksiği olduğu söyleyemeyecek bir fenerbahçe... ancak puan kaybetmemek korkusu sarı-lâcivertlilere korktukları o puanı kaybettiriverdi.
turgay'ın «dev»leştiği, ahmet'in gerçekten «büyük»leştiği bir maçtı bu... ergun'lar, candemir'ler, mustafa'lar, k. erol'lar, ibrahim'ler de neticeyi yaratan diğer adamlardı. fenerbahçede ise, birol'un göz dolduran futbolu dışında, «vazifemi yaptım» diyebileceklerin sayısı, bir elin parmaklarını geçmezdi. kısacası herkese eski dersi tekrarladı dünkü maç: galatasaray - fenerbahçe maçı mı? tahmine sığmaz!..
metin yok, kadri yok, yılmaz yok, ayhan yok, doğan yok, talât yok, uğur yok, tarık yok... fakat g. saray vardı.
lefter var, şenol var, birol var, ogün var, aydın var, a. ihsan var, kısacası hepsi var... fakat fenerbahçe yoktu.
şampiyonluk turuna hazırlanan fenerbahçeliler, bu «yoklar» takımı karşısında dün mithatpaşa stadında hasır şakayla randevuya giderken yağmura tutulan bir âşık gibi kaldılar. sevgilisi şampiyonluğun dün mithatpaşaya geleceğinden emindi fenerbahçe... hattâ bu ümitle 90 dakika bekledi. şimdi fenerbahçeye düşen iş, izmir'e kaçan sevgilisini oradan gidip almak...
kısacası dünkü maçla galatasaraylılar övünebilir... fenerbahçeliler de dövünebilir...
bir gizli kuvvetti bu. f. bahçeyi bağlıyor, sahada adım atmayacak hâle getiriyordu. sonra fenerbahçenin, rakibinin o mütevazı onbir'i önünde ufalanıp yok olduğunu görecektik. galatasaray, 8, 10 elemanında mahrum galatasaray büyüyor, devleşiyor ve bir zaman sonra şampiyonluğu tevzi edecek futbol olgunluğuna erişiyordu.
korkuydu, fenerbahçeyi durduran gizli kuvvet. rakibine karşı duyduğu korku ve endişe... galatasaray ayni avantajlarla böyle bir final maçına girse ve fenerbahçe de bu kadar zayıf bir tertiple ezeli rakibiyle mücadele zorunda kalsa, dünkü galatasarayın yaptığını yapardı.
kısacası, fenerbahçenin verdiği puan korkunun ücretiydi.