durdu... durdu... iki pas attı, dağıttı arkadaşları karşı defansı. fizik şartları iyi değildi. yoruldu. durdu. dinlendi. iki depar yaptı. karıştırdı beşiktaşın gerilerini. nefesi yetmiyordu. yoruldu. durdu. dinlendi.
sonra sahadaki yerini ve oyununu değiştirdi, son dakikalarda. pas istedi arkadaşlarından. birkaçı kötü geldi topların. birkaçına - fizik eksiği yüzünden - kendisi yetişemedi. sonra.. gol kokusu aldı mı, şahlanıveren adam oldu, eski günlerdeki gibi.. attı golünü. iki puvanı alıp hasnun galip sokağına götürdü..
* * *
dünkü metin iyi mi oynadı? hâşâ... değil kötü oynadı. ama türk futbolunun bunca eksiği arasında en büyük falsosunun ne olduğunu bir ders verir gibi gösterdi arkadaşlarına, rakiplerine ve seyirciye...
* * *
«gol». ingilizce «goal» kelimesinden gelmiştir dilimize. ve «amaç, hedef, gaye» anlamına gelir. futbolde amaç - hedef yani «goal» topu karşı kaleye atmaktır.
* * * kim iyi oynadı dün? galatasaray forvetinin her topu alışında, darmadağın olan beşiktaş defansı mı? topu kestiği zaman, kendi sahasına oyunu gömen galatasaray defansı mı? sahada kimi iyi niyetle, kimi de üstelik özel kabiliyetle didinen, çalışan yusuf’lar. faruk'lar. ayhan'lar. yılmazlar mı?
yoksa iki puvanı alıp giden metin mi?
* * *
isteyen islediğini söylesin, son nefesini verir gibi görünen türk futbolunun ayakta duran son askerleri metinler ve naciler mi oluyor acaba?