fenerbahçe eksik kadrolu galatasaray'ı mağlûp edemeyince şampiyonluğa bir hafta kaldı
0-0 sona eren karşılaşmada sahanın en iyi oyuncusu iki muhakkak golü kurtaran sarı-kırmızılı takım kaptanı turgay ve b. ahmet'ti
kahraman bapçum
dünkü galatasaray onbirinin adlarını, galatasaray müzesinin göze çarpan bir köşesinde çerçeveleyecekler ve altına «esas kadrodan sekiz elemanın yokluğunda, fenerbahçenin karşısına çıkıp da ezilmeyen, hattâ onlardan daha iyi oynıyan çocuklarımız» diye yazacaklar.
ve gelecek kuşaklar fenerbahçe -galatasaray maçı tahmini yaparken dünkü maçı örnek olarak gösterecekler: «bu maçın favorisi yoktur» diye...
sarı - kırmızılıların esas kadrosundan sadece üç ası vardı dün sahada: kaleci ve iki bek... maçın yükünü ve şerefini de en çok onlar taşıdılar. defanstaki bu üstünlüğün etkisi ile - muharebeyi kendi topraklarında kabul eder gibi» oyunu hep kendi sahalarına çekiyorlardı.
neydi fenerbahçenin üstünlüğü? top taşımakla ustalık mı? bırakıyorlardı bu şansı onlara... neydi fenerbahçe'nin zaafı? ferdi hareketlerde ısrar mı? işte orada yıkıyorlardı sarı - lâcivertli lakımı. bir tarafta b. ahmet hayatının oyununu oynuyor ve lefter’le, ogün'ü karşısında barındırmıyordu. bu iki as, sanki ahmet’ten kaçarmışcasına içeri kaçıyorlar ve kimin açık, kimin insayd olduğunu kendileri de unutuyorlardı. ötede de bir candemir vardı ki, bir başka yıldızı -aydın’ı- sindirivermişti.
galatasaray maçı kendi sahasında kabul edince elbette fenerbahçe daha çok gol şansı yakalayacak -çok iyi bir gününde olan- şenol yakaladığı birkaç pozisyonda turgay'ı yoklayacak; hızlı ve çabuk adam ogün elbette aradan sıyrılmış topları kovalayıp arada bir yüklenecekti... bundan da turgay karşılarsa ne kalıyordu geriye? bir tek şey kalıyordu geriye. biraz şans... işte dün galatasarayda o da vardı.
fenerbahçeye gelince: ful kadrolu idi ama, son aylarda türkiye'nin en iyi hatları olan ali ihsan ve şeref yok gibiydiler. orta sahayı idare etmek birola kalıyor, o da bunu enikonu başarıyordu... ama defans? tamamen yedeklerden kurulu galatasaray forvetinin karşısında zor tutundular doğrusu...
oyun
durgun, tutuk, heyecanlı başladı... ilk atak lefter'indi. sonra birol’un ortaya yuvarladığı topu alan şenol, dönerek plâse etti. turgay kontrpiyede kaldı, fakat girmedi (dk. 6) sonra birol güzel bir sıyrılışla orta çizgide üç kişiyi ekti ve ogün’e yuvarladı. ogün sola aktardı. şenol durdurmadan patlattı ve... top avuta gitti. (dk. 17). devrenin sonuna doğru uzaktan aşırılmış bir topu erdoğan havada dönerek çevirdi. sert ve güzel şüt üst direğe çarparak döndü. bu galatasaray'ın kaçırdığı en büyük, hattâ tek fırsat olacaktı. (dk. 38). devre biterken ogün, aydın, şenol kombinezonunda şenol'un yerde köşeyi bulan plâasesini turgay güç pozisyonda kapanarak aldı. (dk. 41).
ikinci devrenin ilk dakikalarında fenerbahçe sanki kaybolmuştu. ilk silkinişlerinde lefter'in hazırladığı pasla aydın'ın ortaladığı topu turgay uçarak bloke etti (dk. 53). bir dakika sonra şenol sağdan aldığı pası ergun’a faul yaparak yere indiriyor ve yapıştırdığı sol şüt turgay’ın kucağında kalıyordu (dk. 54). aydın'ın çizgiden ortaladığı top herkesi aşıp ogün’ün önüne düştü. ogün kafa ile plâse etti köşeye. bir kaleci bu topu aslâ çıkaramazdı. tâ ki top ona çarpsın... nitekim öyle oldu. turgay’ın eline çarpan top çıktı (dk. 57) sola açılan bir akında şenol o tarafa kaydı ve nefis bir sol şüt çekti. yarım metre yükseklikten gelen topu turgay uzanarak yumrukladı (dk. 60). şenol, birol'un pası ile candemir'in üstünden döndü, ekarte etti onu ve vurdu... çok yüksekten... (dk. 71 ). aydın soldan ortaladı lefter kafa ile geri aşırdı. ogün gene kafa ile kaleye arkası dönük olarak aktardı. turgay, ergun, anmet herpsi geride kalmışlardı ve top içeri giriyordu. çok uzaklardan koşarak yetişen candemir vurdu topa ve maçı kurtardı (dk. 77).