1970 yılının kasım ayında “yarın geliyor”, “haftaya sahada olacak” haberlerinin, spor sayfalarını kapladığı günlerin birinde gerçekten de istanbul’a gelir mircea sasu. otuzlu yaşlarının başındaki romen forvetin transferi yılan hikayesine dönmüştür. daha önce de istanbul’a gelir ama karar değiştirip romanya’daki eşinin yanına kaçar. kıskançlık sorunları olduğu söylense de o zamanlar korner ve serbest vuruş tekniği daha çok konuşulur. ve kendisinden çok şey bekleyen fenerbahçe taraftarının karşısına ilk kez, bir galatasaray maçında çıkar.
ilk 10 dakikada romen yıldızın ayağına top bile değmez. ama bir dakika sonra fenerbahçe serbest vuruş kazanır. topun başına ercan aktuna ile birlikte geçerler. hakemin düdüğüyle ercan topun üstünden atlar, sasu birkaç saniye duraksar ve sağ ayağının içiyle topun çaprazına vurur. stadyumdaki herkes topun dışarı çıktığını sanmış olsa da sasu elinde bir kumanda varmış gibi ona müthiş bir falso vermiştir. top dönerek direğin içine çarpar ve yasin özdenak’ın bakışları arasında ağları bulur. öne geçen sarı lacivertliler sasu önderliğinde baskı kursalar da farkı artıramazlar. ikinci yarıda kalelerle birlikte roller de değişir. olcay başarır ile eşitliği yakalar galatasaray. maçın bu şekilde biteceği düşünülürken fenerbahçe son dakikada penaltı kazanır. olayın kahramanları yine ercan ve sasu’dur. ercan penaltıyı kullanması için topu sasu’ya götürür ama “hayır” cevabını alır. kendi kullandığı penaltı direkten döner ve maç berabere sonuçlanır. sasu attığı ve atmadığıyla daha ilk maçında olay olur.
sonrasında yedi maçta dört gol atıp altı asist yapan sasu sessiz sedasız ülkeyi terk eder. kimilerine göre hocası teasca ile anlaşamamış kimilerine göre de eşinin kendisini aldattığını düşünmüş ve ülkesine dönmüştür. ama tuhaf hikayesini bu topraklarda bırakır.
internette dolaşırken rastladığım bir kullanıcının anısı
okul bahçesinde, evin önünde, sokakta kale niyetine iki taş koyup maç yapıldığında maçın kuralı maçın başında hemen konulurdu. 5 gol yapan kazanır, 3 korner 1 penaltı diye.
anlattığım yıllar 60’ların sonları 70’lerin başları. o zamanlar birkaç kez halamla ineboluspor’un maçlarına gitmişliğim var, bir de pazar günleri radyoda dinlemişliğim. futbolun kurallarını az çok biliyordum, maçın 90 dakika olduğunu, bir takımın 5 golü olunca maçın bitmediğini, 3 kornerin 1 penaltı etmediğini...
yetmişlerin ilk yıllarıydı. ligin ilk devresinde fenerbahçe’ye sasu adında bir romen oyuncu gelmişti. o yıllarda yabancı sayısı çok azdı belki 2 belki de 3... sasu kornerden topa vurur, top dönerek kavis alır kaleye doğruca girerdi. sonra bur futbolcu devre arasında ülkesine gitti ve bir daha dönmedi. daha sonra gazetelerde sasu’nun rahatsızlanıp bir akıl hastanesine yattığı yazmıştı.
sasu fenerbahçe’deyken inebolu’da ortaokuldaydım. okulun bahçesinde maçlar yapılırdı. o maçlardan birinde bir arkadaşımız kornerden doğrudan goller atınca adı sasu oldu. inebolu’da bu yaz bir akşam güneş batarken sohbet ederken arkadaşları ondan sözederken sasu dediklerinde o günkü maçtan 35 yıl sonraya biz iz kaldığını öğrendim.
maç 5 golde biterdi, maçın süresini ölçecek saatler olmazdı çocukların kullarında. birçoğu ilk saatine askere giderken kavuşurdu. 3 korner bir penaltı olurdu, böylece maça heyecan gelirdi. bir başkaydı eski çocukluk yılları...