fenerbahçeli ziya şengül maçın ikinci yarısında sakatlanıp oyundan çıkmıştır. oyuncu değiştirme kuralı olmadığı için de f.bahçe maçı 10 kişi oynamak zorunda kalmıştır.
fenerbahçe futbol takımı. vefa maçı için perşembe günü kampa girecektir. genel sekreter emin cankurtaran, «vefa maçından iyi bir sonuç alıp, taraftarlarımızın yüzünü güldüreceğiz. iki puanı alacağımıza inanıyorum.» demiştir.
istanbulspor'dan bir puan alan vefalılar, fenerbahçe maçının hazırlıklarına başlamışlardır. kulüp sözcüsü lütfullah özengin, «istanbulspor maçında şeytanın ayağını kırdık. sıra şimdi fenerbahçe'de» demiştir.
vefa kulübünün olağanüstü kongresi yarın saat 15.00’de yapılacaktır. bu toplantıda çoğunluk sağlanmadığı takdirde, kongre cumartesi günü mevcut üyelerin iştirakiyle tekrar edilecektir.
kolera aşısını istanbulda olmak kaydı ile sasu ailesi romen komiseri refakatinde yola çıkıyor.
fenerbahçe’nin anlaştığı romen futbolcusu sasu bu akşam, höstence bölgesi komiserinin eşliğinde mevcudlu olarak istanbul’a gelecektir.
sasu’nun yanında karısı, çocuğu bulunmaktadır. romen federasyonu yurt dışına çıkış için gerekli olan kolera aşısının türkiye’de yapılmasına müsaade etmiştir.
ercan sağ ayağından ameliyat oldu. şükrü apandisitten, datcu sa soğukalgınlığından rahatsız…
fenerbahçe’de ercan, şükrü ve datcu’nun hastalıkları endişe yaratmıştır.
sarı - lâcivertlilerin pazar günü vefa ile yapacağı karşılaşmada ercan, şükrü ve datcu'nun yer almamaları ihtimali antrenör teasca'yı düşündürmektedir. ercan önceki gün sağ bacağından geçirdiği ameliyat nedeniyle 1,5 ay sahalardan uzak kalacak, bek şükrü ise, apandisit krizi geçirdiğinden tedavi altına alınmıştır. bundan başka kaleci datcu da, izmir'deki yağmurlu karşıyaka maçından sonra ateşler içinde gribe yakalanmıştır.
şimdi fenerbahçe defansı adeta nazara gelmiştir. bek şükrü muhtemelen bugün veya yarın apandisit ameliyatı olacaktır.
şükrü'nün de bir ay kadar futboldan uzak kalacağı belirtilmektedir.
ercan aktuna geçirdiği ameliyat nedeniyle, «takımın en lüzumlu anlarında bulunamayışım, beni üzüntüye sevketmiştir, biran önce ayağa kalkmayı arzu ediyorum. milli maçta da oynayamadığım için üzüntülüyüm. kısmetten ötesi olmuyor. ben gerek fenerbahçe'deki gerekse milli takım arkadaşlarıma güveniyorum. onlar benim eksikliğimi aratmıyacak güçtedirler» demiştir.
farul kulübü başkanı "sasu çarşamba günü gelecek,, dedi...
dün gece şehrimize gelen farul kulübü başkanı ivan dumitru, fenerbahçe'nin romen futbolcusu sasu'nun çarşamba gün istanbul'da olacağını söylemiştir.
başkan dumitru, «sasu, bu sezon fenerbahçe'de yer alacaktır. romen futbolcu beraberinde eşi ve kızını da getirecektir.» demiştir.
öte yandan, dün gece farul kulübü başkanı ile şehrimize gelen romen federasyonu temsilcilerinden mudreac mihail, türkiye'deki romen futbolcular hakkında bir rapor hazırlıyacağını belirtmiştir.
a. sami yen stadında g. saray – ist spor, fenerbahçe – vefa ile karşılaşıyor…
türkiye liginde yüklü bir pazar… 6 şehir 14 takımın mücadelesine sahne olacak bugün…
saat 15.15'de de fenerbahçe ile vefa oynayacaklar. vefa, bir puan almak için sarı lâcivertlilerle mücadele edecek. fenerbahçe ise tabii ki galip gelmek isteyecektir. takımlar maça şu kadroları ile başlayacaklardır:
sarı – lâcivertlileri 4-1 galip getiren golleri yaşar (2), bülent ve penaltıdan yılmaz kaydetti
«fenerbahçe'nin dört gol attığı bir maçta «iyi futbol oynamadığını» söylemek kimsenin haddine düşmemiş» diye bağırarak staddan çıkan o fenerbahçeli dost ve bütün benzerleri bilmelidirler ki. fenerbahçe. vefa’ya dört gol attığı maçta kötünün de kötüsü bir futbol oynadı.
dört gol bu... ama hepsi rakip defansın çok açık hatâları sonucu elde edilmiş... üstelik vefa defansı maç boyunca sadece bu dört hatâ ile de kalmış değil... nice pozisyonlarda bir amatör takım acemiliği içinde fenerbahçe forvetlerini kendi kalecileri ile burun buruna bırakmış vefa'lılar... üstelik sarı - lâcivertli defansın da nice bunalımlarında ve karışıklıklarında bastırıp yüklenmeyi, asılıp sıyrılmayı becerememiş vefa’lılar . ve fenerbahçe sahaya düşünülüp taşınılmış da hazırlanmış tek bir «seri halindeki futbol hareketi» koyamamış...
bu takıma iyi futbol oynadı denir mi?
karmakarışık, her kafanın başka şeyler düşündüğü ve kafaların düşündüğünü ayakların yapamadığı bir futbol oynadı fenerbahçe... gerçi zaman zaman selim. ziya, nedim üçlüsünün hazırladığı futbol gösterileri için teşebbüsler olmadı değil. ama bunlar bep teşebbüste kaldı.. çok hareketler doğmadan öldü sahada..
dört gol attı fenerbahçe. fakat dünkü vefa’ya dört gol atamamak için yol yoktu ki…
dünkü haliyle millî lig’in en ümitsiz takımı olduğunu bir kere daha ortaya koyan yeşil – beyazlılar —hattâ üç gol yedikten sonra bile— fenerbahçe ile zaman zaman başabaş didişecek gücü de buldular.
koşullar böyle olunca koskoca bir fenerbahçe - vefa maçı da sıkıcı, uyutucu bir didişme halinde kaldı tabii…
oyuna başlar başlamaz ataklar deneyen vefa, hemen üçüncü dakikada erdinç'in ayağından, kendisine büyük ümitlerin kapısını açan bir gol kazanıverdi. sol taraftan klâsik bir sıyrılış yapan erdinç, ümran'ı atlayıp kaleye sokulurken çaprazdan şutunu patlattı ve sonradan takımının en ciddî, çalışan vr hatâ yapmayan adamı halinde dikkati çekecek olan datcu’nun kalesine yollavıverdi topu.
bu sürprizdi. vefa'lılar için bile... ve durumu onlar da yadırgadılar. üstelik daha önce oynanan maçta, galatasaray'ı zafere götüren golün son dakikada atılışı ile galeyan haline gelmiş bulunan galatasaraylı seyirci de fenerbahçelileri yedikleri bu gol üzerine öyle tahrik edip kızdırdılar ki .. maçın havası bir anda fenerbahçe için hayati bir havaya bürtündü. işte o hızla —yani bir futbol şuuru ile değil — bir izzetinefis yarası ile şahlandı fenerbahçe… asıldılar oyuna... bastırdılar… bunalttılar. ve sağdan atılan bir kornerde defansın kestiği top penaltı noktasına yakın bir yerde yaşar'ın önünde kalınca, yaşar olduğu yerde dönüp patlattığı şutla fenerbahçe'nin ilk golünü yaptı. şut mermi gibiydi. ama yaşar'a orada bu şutu çektiren bir defans, golü kendi kendine atmış sayılmalıydı.
onbeşinci dakikada bülent'in attığı gol de hemen hemen aynı şekilde oldu: ogün sağdan çizgiye kadar sokulup ortasını yapmış ve hemen hemen yaşar'ın ilk golü attığı yerde bülent'i bulmuştu. bülent serbest değildi. fikri vanı basındaydı. ama nedense fikri durdu. bülent vurdu... kaleci de ikinci golü galiba birinci ile aynı yerden — yani soldan ve basının biraz üstünden — yedi...
ohhh! … fenerbahçe yediği golün acısını çıkartmıştı işte… sarı – lâcivertlileri çılgına çeviren galatasaraylı seyirci de susmuştu artık... ve maç yukarıda anlattığımız havasına büründü... futbol adına pek az şey kalmıştı.
neden sonra 38'inci dakikada, oynadığı sürece çok güzel paslar vermiş olan selim, ileriye geniş saha boşluğuna bir top açtı... fırladı yaşar... selâhattin kovaladı. yaşar daha hızlı ve daha soğukkanlı idi. yetişti sıyrıldı selâhattin'den ve yerden vefa kalesine yuvarladı topu...
ikinci devrede oyun daha da soluk ve silikti. ama bu silik hava içinde maç başından beri çok sinirli davranışlar içinde olan erdal'ın yere düşmüş olan levent'in göğsüne basarak geçişi ve hakem tarafından sahadan atılışı... erdinç. raşit ve nedim'in kaleye kadar sokulup kaçırdığı birkaç fırsat... ziya'nın bomba gibi bir şutu…
ve… ceza sahasına girdikten sonra ziya'nın ertuğrul tarafından biçilip sakatlanarak oyunu terkedişi.. hakemin verdiği penaltıyı yılmaz'ın dördüncü gol olarak ağlara takışı... dikkati çeken notlar oldu.
dört gol attı fenerbahçe: ama iyi futbol oynamadı. dört gol vedi vefa: yediği gol sayı ile değil. fakat gösterdiği oyunla sonunculuktan kurtulma ümidini dağların ardına bıraktı...
tasiç ve dirimlili aynı telden çaldılar: «hakem hatalıydı...»
ahmet güven
dün ali sami yen'de dört istanbul ekibi kapıştı. fenerbahçe ve galatasaray dağarcıklarına ikişer puan ilâve ederlerken, hemşehrileri aynı yerde kalıyorlardı, hattâ düşüyorlardı.
maçı son dakikalara kadar berabere götüren istanbulsporlular, 89 dakikada golü yiyip sahayı mağlûp terkedince çok üzüldüler tabii. antrenörleri dirimlili, «bizi hakem yaktı» şeklinde üzüntüsünü açıklarken, futbolcuların ağzını bıçak açmıyordu.
sarı - kırmızılılar ise sevinmişlerdi sonuca. teknik direktör özarı. «zor da olsa iki puanı aldık. nedense bütün takımlar bizle oynarken şahlanıyorlar» dedi.
rakibini farklı bir mağlûbiyete uğratan fenerbahçe hem iki puana, hem de averaja seviniyordu. teasca’nın maç hakkında sorulan soruya verdiği cevap acaipti...
«ben burada değil. romanya'dayım. maç hakkında değil. hiçbir hususta artık ağzımı açmayacağım»
vefa’nın antrenörü tasiç galibiyetin fenerbahçelilerin hakkı olduğunu belirttikten sonra şöyle devam etti: «ilk iki gole hakemin ofsayt vermemesi hayret uyandırıcı. sanki adam sırf bizim ofsaytları görüyordu sonra erdal'ı oyundan atması çok ağır bir ceza. faulde kasti hiçbir hareket yoktu. biz de bir iki gol pozisyonuna girdik, ancak çocuklar değerlendiremedi bu fırsatları.»
genel anlamda iyi bir antrenman takımı intibaını uyandıran vefa önünde fenerbahçe ilk dakikalarda golü yemesine rağmen bozulmadı, hırçınlaşmadı müsabakayı 4—1 gibi açık farkla kapadı. .
biz olanları saydık, kaçanları da buna ekleseydik, skor daha büyük olurdu... geride liberoda başarılı bir oyun çıkaran yılmaz, fenerbahçe defansına yeni bir renk vermişti.. önünde oynayan ziya da forvetle defans arasında köprüyü kurunca fenerbahçe bol paslı ve deplâsmanlı oynayarak vefa’yı sürklâse etti...
yalnız şunu da kaydedelim ki. ikinci yarıda oyuna giren fuat bütün didinmesine rağmen eline geçen fırsatları harcadı ve gol adamı olarak görünemedi...
neticede fenerbahçe, sıkışmadı ve fazla da yorulmadı... sarı - lâcivertli ekibin en iyileri yılmaz, ziya, numan. yaşar'dı..
vefa'ya gelince: bu yıl her yıldan farklı ve kötü bir manzara arzediyordu. her zaman takımı götüren ve sürükleyen bekir ortadan silinince yeşil - beyazlılar futbol takımı hüviyetini kaybediyorlardı..
dün tatbik etmek istedikleri ofsayt sistemi çoktan tarihe karışmış ve yerini de liberoya terketmişti.. oysa ki vefa zaman zaman bundan imdat aradı ve bu da aleyhlerine oldu.. vefa'da göze batanlar erdinç ve raşit biraz da ertuğrul’du...
kondisyonları da eksik olunca fenerbahçe’ye boyun eğdiler yeşil - bezazlılar... hakem doğan babacan ise. güzel bir maç yönetme örneği koydu ortaya.. lüzumsuz düdük çalmalar yerine bilgisini konuşturdu...