f. bahçe genel sekreteri cankurtaran “takım teşkilinde güçlük çekiyoruz, bizim için en büyük şans beraberliktir” diyor
ligin «düğüm maçı» na iki gün kala, ezeli rakipler dünü çalışarak geçirmişlerdir.
galatasaray, sabah antrenör brian birch'in nezaretinde yaptığı çalışmadan sonra tarabya'da kampa girmiştir. genç takımla yapılan bir çift kale idmanı şeklindeki çalışmada, antrenör zaman zaman oyunu durdurarak taktik vermiş ve futbolculara hatâlarını göstermiştir.
fenerbahçe takımı da öğleden sonra sıkı bir çalışma yapmıştır. sarı - lâcivertliler son çalışmalarını bugün yapacaklardır.
büyük maç öncesinde her iki takım yöneticileri sakatlıklardan yakınmışlardır. galatasaray teknik direktörü coşkun özarı, sakat futbolcuların tedavilerine gayret edildiğini söylemiştir. cezası tebliğ edilmediği takdirde tuncay'a da takımda yer verilecektir.
fenerbahçe genel sekreteri emin cankurtaran ise, pazar günkü maçta galatasarayın daha şanslı olduğunu belirtmiştir. datcu, şükrü, levent ve yaşar'ın sakatlıklarından sonra ogün'ün de cezalı oluşunun fenerbahçeyi güç durumda bıraktığını ifade eden cankurtaran sözlerine şöyle devam etmiştir:
«– takım teşkilinde güçlük çekiyoruz. kanaatimce bizim için en büyük şans beraberliktir…»
haberi herkesten gizleyen faruk ılgaz, rey alabileceği kongre üyelerine ve yakınlarına:
“g. saray maçına gelin, size büyük bir sürprizim var” diye konuştu . . .
flaş.. flaş.. flaş..
«sasu geldi ve bu gün galatasaraya karşı oynuyor...»
bir cumartesi gecesi gitmişti, daha doğrusu kaçmıştı...
fenerbahçeli yöneticiler, onu gece yarısı hava alanında yakalamıştı, «gitme» demişlerdi, «futbol hayatın söner» demişlerdi.. aldırmamıştı. «karım çağırıyor, gideceğim» demişti…
gitti. . .
gidiş o gidiş. . .
sonra arkasından haberler birbirini takip etmeğe başladı…
«sasu, bugün geliyor...»
«yarın şehrimizde…»
«filânca maçta sasu da oynayacak...»
basın mensupları hep hava alanına taşınıyordu. sasu gelecek diye… arkasından, fenerbahçe başkanı ılgaz, romanya'ya gitti. orada işi halledemedi... yer yarılmış, sasu içine girmişti sanki.
ve sasu geldi...
evet, kimsenin beklemediği bir anda sasu çıkageldi... ayağının tozunu bile silmeden fenerbahçe' nin kampına girdi, hemen kendisine bir oda tahsis edildi… sasunun geldiğini, fenerbahçe câmiasında başkan ılgaz'dan başka iki kişi biliyordu... fenerbahçe’li futbolculardan bile saklanmıştı.
ılgaz: «sürprizimiz var. . .»
başkan ılgaz, fenerbahçe’li üyelere, kongrede rey alabileceği kimselere sadece «bir sürprizimiz var, sizi mutlaka galatasaray maçına bekliyorum.» diyordu..
«nedir bu sürpriz?» diyenlere ise sadece gülüyor ve «gelin görün» şeklinde cevap veriyordu…
evet, gelişi büyük gizlilik içinde tutulan sasu bugün galatasaray'a karşı oynatılacak… ondan çok şeyler bekliyor sarı - lâcivertli yöneticiler…
haber nasıl duyuldu?..
ılgaz'ın bu şekilde sözleri bizleri şüphelendirmişti. aramadık yer kalmadı, uzunköprü'ler, kapıkule'ler, yeşilköy hava alanı… yok… yok…
nihayet, sasu'nun başka bir isimle türkiye'ye girdiği anlaşıldı...
gece yarısı ılgaz'ı aradık. «evet bir sürprizimiz var ama söyleyemem» dedi... arkasından ekledi, «hiç kimseye söylemedim ki, nasıl olsa yarın göreceksiniz…»
sonunda yaptığımız ufak bir tahkikat sonucu, sasu’nun geldiğini öğrendik...
kısacası aylardır yılan hikâyesine dönen sasu derdi de bitti artık...
saat 14.15’te başlıyacak maç a. sami yen’de oynanıyor. günün diğer önemli maçı ise eskişehir'de eskişehirspor - beşiktaş arasında...
nihayet geldi, çattı. günlerden beri bir büyük maçın hazırlığını yapmakta olan fenerbahçe ve galatasaray futbol takımları kozlarını paylaşmak için bugün sahneye çıkacak. sadece bu kadarla da kalmıyor. istanbul'da şampiyonluğa asılan iki ekip karşılaşırken, eskişehir'de de, aynı gayeyi taşıyan eskişehirspor ve beşiktaş takımları çetin bir puan mücadelesine girecek. ankaragücü - mersin idmanyurdu, karşıyaka - ptt, samsunspor - demirspor ve boluspor - göztepe karşılaşmaları da, oynandıkları şehirlerde diğer iki dev maç kadar ilgi toplıyacak.
fenerbahçe – galatasaray
ali sami yen stadında saat 14.15'de başlıyacak olan karşılaşmaya, fenerbahçe gibi galatasaray da ligdeki iddiasını devam ettirebilmek için çıkacak. bayram öncesi maçında, sarı - lâcivertli ekipte datcu, ogün ve şükrü. sarı - kırmızılılarda ise uğur yer alamıyacak.
taraflar karşılaşmayı muhtemelen şu kadrolarıyla oynıyacaklar:
fenerbahçe: yavuz – ümran, yılmaz, ercan, numan - ziya, fuat, selim - yaşar, nedim, sasu.
f. bahçe ve g. sarayın berabere kaldığı maçta golleri sasu ile olcay attı. ercan penaltı kaçırdı
heyecan veren, ilgi çeken, seyirciyi uyutmayan bir galatasaray – fenerbahçe maçı seyrettik. ama futbol sanatı adına alabildiğine yavan, ilkel ve bilinçsiz bir mücadeleydi seyrettiğimiz.
her büyük maçta olduğu gibi adam adama oynıyanlar ilk dakikalarda birbirlerini yoklamakla oyalandılar. bu sırada galatasaray’ın topla daha fazla oynadığı ve fenerbahçe’nin sürpriz adamı sasu’nun ilk on dakika içinde bir defa bile topa değmediği göze çarpan gerçeklerdi.
onuncu dakikada selim’den aldığı bir pasla ileriye sızan fuat’ı ceza sahasının dışında sol tarafta düşürdüler. galatasaray defansı baraj yaptı. topun beş metre kadar gerisinde sasu yerini aldı. belli ki o atacak frikiki… ercan geldi yanına. birşeyler söylüyor. hangi dilde anlaşıyorlar acaba? birden ercan fırladı ve atladı topun üstünden. sasu ercan'ın ne dediğini herde anlamamış olmalı. çünkü ercan'dan birkaç saniye sonra harekete geçiyor. geldi. yengeç gibi sokuldu topa, çaprazına… vurdu sağ ayağının içiyle. top yükseldi. havada büyük bir falso aldı ve dışarı doğru gitti. bu «gitti» deyimi vaktinden önce kullanılmıştı ama o sırada fenerbahçeli ve galatasaraylı bütün futbolcular da öyle diyorlardı herhalde... hele yasin bu topun dönerek gelip direğin yerle birleştiği yere çarpacağını hiç hesap etmemişti. vurdu, top o köşeye ve girdi içeri… büyük bir ustalıkla vurmuştu sasu. ama yasin de büyük bir ihmalle yemişti golü. bir kaleci için topu son ana kadar izlemekten daha büyük hatâ var mıdır?
ve coşuverdi fenerbahçe... 13 üncü dakikada sasu’nun ortasına arkadaşları yetişemiyor; 15 inci dakikada nedim'in şutunu köşeden yasin kornere çıkarıyor; 16 ncı dakikada galatasaray tribünü önünden selim'ın portakal yağmuru altında attığı kornerde fuat'ın kafa ile yaşar’a indirdiği top, ondan numan’a geliyor ve numan'dan da auta gidiyordu.
biraz sonra kale ağzındaki yüksek bir topu nedim sıçrayıp yasin'in kontrolünden çalacak, fakat yasin sonradan yere kapanıp tehlikeyi atlatacaktı.
gol fenerbahçeye keyifli bir hava vermişti. ama galatasaray parladıkça fenerbahçe bütün hatlarıyla kabuğu içine saklanan böcek gibi kapanıveriyordu. 25 inci dakikada köşeye yakın bir taç atılırken fenerbahçe ceza sahası içinde 19 kişi saydık.
sonra oyun yavaş yavaş ortalara yığıldı kaldı.
taaa devrenin son dakikasına kadar. 45 inci dakikada fenerbahçe kalesi karma karışık oldu. galatasaray yedi, sekiz kişi ile yüklenince fenerbahçe defansında kimse ne yapacağını bilemez hale geldi... önce gökmen'in ayağından çıkan top karşılandı. sonra ahmet'in vuruşunu yavuz karşıladı. sonra gene ahmet vurdu… gene kalabalıktan döndü… sonra da fenerbahçe lehine bir faul ile durdu oyun...
ikinci devreye fenerbahçe mi yorgun başlamıştı( yoksa galatasaray mı coşkundu? görünen şuydu ki. sarı - kırmızılılar oyuna asılıyor ve fenerbahçe yarı sahasına yerleşiyorlardı.
ellibeşinci dakikada sol taraftan oldukça yüksek bir top ortaladılar. yavuz çıktı alamadı. ters tarafa düşen topu kovalamak geldi nedense aklına. ahmet taa öte tarafta ceza sahasının hemen dışında yakaladı topu, yavuz da yanıbaşındaydı. ne ahmet'i bastırıp topu alıyor, ne de başka bir şey yapıyordu. sonra bıraktı onu orada, topla beraber ve kalesine koşmağa başladı. ahmet hemen vurdu dibine topun ve kale önüne şandelledi. olcay sıçradı vurdu kafayı. kale içinde serkan, ercan ve diğerleri kesemediler. top içeri girdikten sonra yavuz da yetişti vak’a yerine. ama iş işten geçmişti artık.
beraberlik golünden sonraki galatasaray gerçekten üstün bir güçle saldıran bir takım halindeydi. ama bu üstünlük içinde bile bilinçli bir futbol seyredemiyorduk. metin'in karşısındaki ümran'ı bir çok defalar mağlûp edişi bu dakikalara rastlıyordu.
bu arada fenerbahçe'nin fuat’la gelişen bir akınında sasu’nun nefis pasını kale önünde auta kepçeleyen ziya inanılmaz bir iş yaptı.
maçın bitmesine on dakika kala top ahmet'ten çıkarken en az birkaç metre ofsayt pozisyonunda olan gökmen hakem tarafindan durdurulmuyor ve fenerbahçelilerin şaşkın bakışları önünde yavuz'la başbaşa kalıveriyordu. yavuz için yapacak hiçbir şey yoktu. fakat yavuz hesabına gökmen'in yapacağı bir şey vardı: koskoca kale dururken topu auta atmak.. ve gökmen bunu yaptı. aslında bu vuruş herkesten çok fifa kokartlı hakem babacan’ın kurtuluşu idi.
maçın bitmesine 7 dakika kala ziya’yı. kaleye sokulurken. samim’le, muzaffer birlikte biçtiler. fenerbahçe’de penaltı atacak adam bir iki dakika çıkmadı ortaya... neden sonra ercan geldi ve direğin dibine çarptırıp bir puvanı galatasaray'a hediye etti.
gerçek şu ki heyecan bakımından mükemmel bir fenerbahçe – galatasaray maçı seyretmiştik. ama futbol!... eh! iyi futbol da olmasın ne yapalım. ama karşımıza gerçekten modern futbol oynayan bir rakip çıkınca şaşırıp kalırsak nedenlerini boşu boşuna başka yerlerde aramayalım..
heyecanlı fakat kötü bir futbolla geçen maçın sonucunu kaleciler tâyin etti. yavuz ve yasin büyük hatâlarla yedikleri birer golle günün kahramanları oldular. maçan sonra bu el sıkışmada karşılıklı teselli mi, yoksa «sen de benden aşağı kalmadın» der gibi bir şakalaşma mı var? ne olursa olsun iki kaleci sırtlarında maçın sonucunu taşıyorlar.
kimin aklına gelirdi, fenerbahçe'nin bomba sürprizi. sasu'nun bu maçta oynayacağı… oldu işte… sasu geldi. fener'e can geldi.. 10. dakikada da bir kesme şekeri ikram etti yasin'e, yasin de afiyetle yiyiverdi. şanslı çocukmuş sasu… bir kesme ile de penaltıyı çekseydi, kaymaklı ekmek kadayıfı olurdu..
iki ezeli rakip denk bir savaş verdiler... ilk devre, fenerbahçe ikinci devre de galatasaray tehlikeli oldular.. sarı – lâcivertlilerin taşıyıcılığını ziya, fuat, selim ve ümran yaptı, galatasaray'da ise ikinci devrede olcay, ahmet ve metin diğerlerinden hırslıydılar…
günün en büyük sürprizi muhakkak ki sasu'nun böyle âni gelişi ve takımda oynatılışı idi… bu sportif haberi çok iyi saklamışlardı sarı – lâcivertli idareciler… hatta bir ara tribünde fenerbahçe haysiyet divanı reisi, istanbul emniyet müdürü muzaffer çağlar, gazetemizdeki haberi içişleri bakanı’na gösterip, vali'nin de iştirakiyle okudular ve durumdan muttabi oldular… olurdu böyle vak'alar, ama bizim ekip, sasu'yu havada, karada, denizde de olsa yakalar…
ikramlı bir maç seyrettik. evvelâ ziya, arkadan ahmet, sonra gökmen centilmenlik yapar da ercan bunlardan geri mi kalacaktı. o da penaltıyı direğe teslim ediverdi.
dün sahada 25 kişinin en iyisi hakem doğan babacan’dı. bizlere hakikî bir futbol maçı seyrettirmek için bütün hünerini kullandı.
fenerbahçe soyunma odası değil de, «darülbedayi» tiyatrosuydu sanki gridiğimiz yer.. antrenör teasca, «ben konuşmam.. gidin ahmet erol'la görüşün..» derken yeni gelen ve de oynadığı ilk maçta takımının tek golünü atan sasu sessizce giyiniyordu. bu arada ahmet erol sadece «galibiyeti kaçırdık. futbolda biraz da şans lâzım. sasu ilk maçına rağmen bizi memnun eden bir oyun oynadı. takım arkadaşlarına yabancı. kolay değil.» diye mac hakkında kaçamak lâflar söylüyordu.
sasu'ya gelince.. romen futbolcu sahadaki yavaşlığını. soyunma odasındaki hızlı hareketlerle örtmek istercesine bir telâş içindeydi. konuşmadan, sessiz sedasız giyiniyordu. yanına gittiğimiz zaman «gol» diye sorduk. güldü, eli ile hafifçe bir «iyi» işareti yaptı.. sonra «peki pernaltı? niçin sen atmadın?» dedik, bu kez de eli ile ercan’ın numarasaını göstererek «no gol» dedi.. tabii bu arada antrenör teasca, bir kere daha zekâsını göstermiş ve kimsenin sasu ile konuşmaması için tercüman hayrettin’i ortadan yok edivermişti.
bir de ercan vardı.. penaltının kahramanı…o da penaltıyı kaçırışını şu sözlerle anlatıyordu: «maçtan önce penaltı olduğu takdirde ziya’nın veya benim atmama karar vermiştik. sert bir vuruş yaptım. top direğe çarptı. şans meselesi. ben de şaşırdım.» ercan, sasu’nun penaltıyı atmaktan kaçınıp kaçınmadığı sorusuna da «ben nezaket icabı ona teklif ettim. fakat istemedi.» diye cevaplandırdı.
galatasaray cephesine gelince, orada pek patırdı gürültü yoktu.. teknik direktör coşkun özarı, her hafta olduğu gibi sessizce sigarasını yakıp odada iki tur attıktan sonra «çocuklar ellerinden geldiği kadar oynadılar. hakkımız galibiyetti. elimize geçen fırsatları değerlendirebilseydik, sonuç başka olurdu.» diye konuştu. hakem için de «hakemler hakkında konuşmuyoruz» diyordu.
anlatılanlara göre, başkan ılgaz maça çıkmadan önce teasca'ya, «penaltıyı kim atacak?» diye sormuş, o da «ya sasu, ya ercan, ya da ziya» diye cevap vermiş.. penaltı olunca, teasca, sasu'ya haber göndermiş, ama, bâzı fenerbahçeli futbolcular da ercan'ın bu atışı yapmasını istemişler... sonu malûm ercan çekmiş penaltıyı…
maçtan sonra, fenerbahçe sosyal tesislerinde yemek yiyen, daha doğrusu sıkıntıdan bir - iki şey atıştıran sasu, «göreceksiniz bu tek puanı başka maçlarda çıkaracağız» dedi...
fenerbahçeli yöneticiler de sasu'ya güveniyorlar.. bir - iki maç sonra takımdaki arkadaşlarına iyice alışacağını söylüyorlar…
«yalnız aptallardan farksız olan âşıklardır ki, daima ayni şeyleri söyledikleri halde hep yeni yeni şeyler söylediklerini sanırlar…»
bir fransız yazarına ait bu sözde bizim futbolumuz için de bir gerçek var... hep ayni kelimeleri geveliyoruz yıllardır… türkiye’de futbol yok… kollektif oyun yok… milyonlar alan oyuncular çölde serap kovalayan bedevi arap gibi top peşinde koşuyorlar…
dünkü maç için de konuşmak gerekirse, bu klişeleri tekrarlamak icap edecek…
koca bir 45 dakika sasu'nun kesme attığı frikikten olan gol..
sonra ikinci yarı, galatasaray'ın beraberlik sayısı… biraz kıpırdanış, biraz sür'at, kaçan penaltı…
sasu geldi de millet konuşacak şey buldu.. yazacak konu da bulanlar olacak…
fenerbahçe'nin başkanı, leon blum'un «kitle psikolojisi» adlı kitabını iyi okumuş olmalı ki, durup dururken bir kahraman yaratıp takdim ediverdi halka..
gerçi kahraman kendine düşen görevi yaptı dün… mesuliyetten korkmayıp bir de penaltıyı atsaydı: «o o oo» değme keyiflere..
kalktı bir toz bulutu havaya… bakalım kimler kaybolacak bu dumanın içersinde…
galatasaraylı tuncay temeller, mersin idmanyurdu maçında hakem tarafından oyun dışı edilmiş ve merkez ceza kurulunca ''3 maç oynamama'' cezası verilmiş.