f. bahçe ve g. sarayın berabere kaldığı maçta golleri sasu ile olcay attı. ercan penaltı kaçırdı
heyecan veren, ilgi çeken, seyirciyi uyutmayan bir galatasaray – fenerbahçe maçı seyrettik. ama futbol sanatı adına alabildiğine yavan, ilkel ve bilinçsiz bir mücadeleydi seyrettiğimiz.
her büyük maçta olduğu gibi adam adama oynıyanlar ilk dakikalarda birbirlerini yoklamakla oyalandılar. bu sırada galatasaray’ın topla daha fazla oynadığı ve fenerbahçe’nin sürpriz adamı sasu’nun ilk on dakika içinde bir defa bile topa değmediği göze çarpan gerçeklerdi.
onuncu dakikada selim’den aldığı bir pasla ileriye sızan fuat’ı ceza sahasının dışında sol tarafta düşürdüler. galatasaray defansı baraj yaptı. topun beş metre kadar gerisinde sasu yerini aldı. belli ki o atacak frikiki… ercan geldi yanına. birşeyler söylüyor. hangi dilde anlaşıyorlar acaba? birden ercan fırladı ve atladı topun üstünden. sasu ercan'ın ne dediğini herde anlamamış olmalı. çünkü ercan'dan birkaç saniye sonra harekete geçiyor. geldi. yengeç gibi sokuldu topa, çaprazına… vurdu sağ ayağının içiyle. top yükseldi. havada büyük bir falso aldı ve dışarı doğru gitti. bu «gitti» deyimi vaktinden önce kullanılmıştı ama o sırada fenerbahçeli ve galatasaraylı bütün futbolcular da öyle diyorlardı herhalde... hele yasin bu topun dönerek gelip direğin yerle birleştiği yere çarpacağını hiç hesap etmemişti. vurdu, top o köşeye ve girdi içeri… büyük bir ustalıkla vurmuştu sasu. ama yasin de büyük bir ihmalle yemişti golü. bir kaleci için topu son ana kadar izlemekten daha büyük hatâ var mıdır?
ve coşuverdi fenerbahçe... 13 üncü dakikada sasu’nun ortasına arkadaşları yetişemiyor; 15 inci dakikada nedim'in şutunu köşeden yasin kornere çıkarıyor; 16 ncı dakikada galatasaray tribünü önünden selim'ın portakal yağmuru altında attığı kornerde fuat'ın kafa ile yaşar’a indirdiği top, ondan numan’a geliyor ve numan'dan da auta gidiyordu.
biraz sonra kale ağzındaki yüksek bir topu nedim sıçrayıp yasin'in kontrolünden çalacak, fakat yasin sonradan yere kapanıp tehlikeyi atlatacaktı.
gol fenerbahçeye keyifli bir hava vermişti. ama galatasaray parladıkça fenerbahçe bütün hatlarıyla kabuğu içine saklanan böcek gibi kapanıveriyordu. 25 inci dakikada köşeye yakın bir taç atılırken fenerbahçe ceza sahası içinde 19 kişi saydık.
sonra oyun yavaş yavaş ortalara yığıldı kaldı.
taaa devrenin son dakikasına kadar. 45 inci dakikada fenerbahçe kalesi karma karışık oldu. galatasaray yedi, sekiz kişi ile yüklenince fenerbahçe defansında kimse ne yapacağını bilemez hale geldi... önce gökmen'in ayağından çıkan top karşılandı. sonra ahmet'in vuruşunu yavuz karşıladı. sonra gene ahmet vurdu… gene kalabalıktan döndü… sonra da fenerbahçe lehine bir faul ile durdu oyun...
ikinci devreye fenerbahçe mi yorgun başlamıştı( yoksa galatasaray mı coşkundu? görünen şuydu ki. sarı - kırmızılılar oyuna asılıyor ve fenerbahçe yarı sahasına yerleşiyorlardı.
ellibeşinci dakikada sol taraftan oldukça yüksek bir top ortaladılar. yavuz çıktı alamadı. ters tarafa düşen topu kovalamak geldi nedense aklına. ahmet taa öte tarafta ceza sahasının hemen dışında yakaladı topu, yavuz da yanıbaşındaydı. ne ahmet'i bastırıp topu alıyor, ne de başka bir şey yapıyordu. sonra bıraktı onu orada, topla beraber ve kalesine koşmağa başladı. ahmet hemen vurdu dibine topun ve kale önüne şandelledi. olcay sıçradı vurdu kafayı. kale içinde serkan, ercan ve diğerleri kesemediler. top içeri girdikten sonra yavuz da yetişti vak’a yerine. ama iş işten geçmişti artık.
beraberlik golünden sonraki galatasaray gerçekten üstün bir güçle saldıran bir takım halindeydi. ama bu üstünlük içinde bile bilinçli bir futbol seyredemiyorduk. metin'in karşısındaki ümran'ı bir çok defalar mağlûp edişi bu dakikalara rastlıyordu.
bu arada fenerbahçe'nin fuat’la gelişen bir akınında sasu’nun nefis pasını kale önünde auta kepçeleyen ziya inanılmaz bir iş yaptı.
maçın bitmesine on dakika kala top ahmet'ten çıkarken en az birkaç metre ofsayt pozisyonunda olan gökmen hakem tarafindan durdurulmuyor ve fenerbahçelilerin şaşkın bakışları önünde yavuz'la başbaşa kalıveriyordu. yavuz için yapacak hiçbir şey yoktu. fakat yavuz hesabına gökmen'in yapacağı bir şey vardı: koskoca kale dururken topu auta atmak.. ve gökmen bunu yaptı. aslında bu vuruş herkesten çok fifa kokartlı hakem babacan’ın kurtuluşu idi.
maçın bitmesine 7 dakika kala ziya’yı. kaleye sokulurken. samim’le, muzaffer birlikte biçtiler. fenerbahçe’de penaltı atacak adam bir iki dakika çıkmadı ortaya... neden sonra ercan geldi ve direğin dibine çarptırıp bir puvanı galatasaray'a hediye etti.
gerçek şu ki heyecan bakımından mükemmel bir fenerbahçe – galatasaray maçı seyretmiştik. ama futbol!... eh! iyi futbol da olmasın ne yapalım. ama karşımıza gerçekten modern futbol oynayan bir rakip çıkınca şaşırıp kalırsak nedenlerini boşu boşuna başka yerlerde aramayalım..