sarı - kırmızılıların dün beşiktaş'la 1-1 berabere kaldığı maç hadiseli geçti. şenol ve necmi sakatlandı. hakem g. saray kalecisi turgay'ı oyundan çıkardı
kahraman bapçum
sakat necmi, muhittin'den kalesini yeniden teslim almış .. şenol, kırılan çene kemikleri yüzünden hastahanede... galatasaray kalesinde turgay değil, suat var...
bir an oyun durmuş, necmi sallana sallana hakeme geliyor. işaret ediyor: galatasaraylı seyircinin sahaya attığı şişeler tarla gibi... iki beşiktaşlı şişeleri topluyorlar.. yeni bir şişe yağmuru. ve beşiktaş tribününden fedailer kalkıyorlar... yürüyorlar, tribünün öbür ucuna doğru... oradaki kargaşalık nedir? birbirlerine iltifat etmiyorlar, muhakkak. bir anda tribün karmakarışık. ve oyun devam ediyor...
heyhat! bütün bunlar galatasaray'la beşiktaş arasındaki milli lig maçında oluyor. halbuki heyecansız, hislerine yenilmeyen, vasat bir hakem bu maçı tertemiz idare eder, giderdi. yazık...
oyun
iyi başlamıştı maç. daha çok beşiktaş forveti oynuyordu. güven, beşiktaştaki en becerikli ve faydalı maçını yapıyordu galiba. şenol da iyi idi. işte 7. dakikada şenol'un ceza sahası dışından şutu, turgay uçuyor, avut necmi de güven verici değil, bir taraftan: işte 12 nci dakikada uzaktan geşen topu altından kaçırışı. oyun da oldukça seri olacak galiba: işte 15 inci dakikada ergun'la şenol'un kafa kafaya çarpışıp yere kapanışları oooo!. hızlı bir oyun bu. golü atan, maçı alıp gider mi, acaba?
goller
ve galatasray golü attı: candemir'in kendi ceza sahası dışından aldığı topla rakip yarı sahaya dalışı ve ortaya topu aktaruverişi ne güzel: sonra bu topa alan bahri'nin doğru düzelip çakışı... necmi'nin sol tarafından havadan içeri giriyor. top...
ve galatasaray bu golle maçı alıp gidemedi. daha bir dakika geçmeden, güven orta çigiden topu aldı. fırladı. ahmet'i geçti. ergun'dan sıyrıl.... masına lüzum kalmadan vurdu topa. turgay'ın sağından, yerden top kaleye girerken bütün galatasaray defansı tek başına gûven'e yenilmiş oluyordu...
beşiktaş, ilk devrenin son 13 dakikasını şenol'suz ve son bir dakikayı da yaptığı bir plonjonla sakatlanan necmi'siz oynamıştı. ikinci devreye de 9 kişi ile başladı. kalede muhittin vardı. 10 dakika sonra necmi geldi. fakat necmi'nin gelişinden 10 dakika sonra da galatasaray kalesine suat geçti. turgay, hakemin bir ceza kararı üzerine - herhalde kaptan sıfatıyla- konuşmağa gelmişti. orada o hakeme, hakem ona ne dediler, duyamadık. fakat turgay sveterini suat'a verip soyunma odasına gitti...
ikinci devrenin en enteresan pozisyonu, turgay'ın çıkarılmadan bir dakika önce atılan çift vuruşta yükselin şutunu kurtarışı idi.
zaten bundan sonrası da sertleşen, hırslanan, birbirlerine kıyasıya giren futbolcular seyrettik. ama futbol! asla...
tribünde insanlar birbirlerine giriyor. tribünden aşağıya insanlar atılıyor ve böylece maç bitiyordu. ama üzüntüsüzce, sevinçle söylenecek bir finali vardı bu dramın: iki tarafın futbolcuları öpüşerek sahadan çıkıyorlardı.
90 dakikanın ötesinde bir tek hususiyet vardı. o da galatasaray'ın şampiyonluğunu ilan etmesi. ama atmosfer öylesine barut kokuyordu ki ne bu hale sevinebildiler, ne de şeref turu yapmak geldi içlerinden...