beşiktaşın genç ve enerjik ptt den iki puanı zor da olsa alacağı tahmin edilmekledir. ancak zorlu geçeceği sanılan müsabakada ptt nin beraberlik veya galibiyet alması mümkündür.
ptt'nin kapalı müdafaasını açamayınca bozulup dağılan siyah -beyazlılar, 90 dakika içinde sâdece iki defa gol pozisyonuna girebildiler
kahraman bapçum ankaradan bildiriyor
ilk devrenin ortasında 20 dakika necati'ye hiç top değmedi. bu süre ikinci devrenin bir yerinde ise 23 dakikaya çıktı.
sadece bu bile okuyucuya beşiktaşın ağır bir baskı ile oynadığını gösterecektir. ama bu, beşiktaşın nasıl beceriksiz bir futbol oynadığını göstermeğe de yeter, yüklenmişsin rakip kale önüne, sıkıştırmışsın ceza sahası içinde... ne yapacak rakip? elbette çeker insaytleri geri, elbette seni rahat çalıştırmayacak bir sıkışıklığı yaratır. eh... kalecisi de iyi bir gününde olur ve yılların beton mustafası da yaradana sığınıp varını yoğunu ortaya koyarsa elbette gol atman güçlenecektir. bütün bunların üstüne sen de tut rakip kale önünde kısa paslarla hokkabazlık etmeğe çalış... sonra da gol atıp galip gelemedik diye üzül.. yok böyle şey...
doğrusu oyunun başında bir kaç dakika siyah - beyaz kalesi önüne bilgili ve tertipli kombinezonlarla akıveren ve beşiktaşın defansını iyiden iyiye dağıtan ptt'lileri görüp ümide kapılmıştık. elbette şimdi beşiktaş da açılır ve hasret kaldığımız bir maç görürüz diye ama, ptt'nin hızı çabuk kesildi. daha 15 inci dakikada ismail de talihsiz bir sakatlanma ile oyundan çıkıp mustafa geri gelince oyunun kaderi belli oldu ve yıkıldı oyun ptt sahasına... ondan sonra da başladık karşılıklı didinmeğe.
kale önündeki yığınak
bir taraf futbolda defans fikrinin kale önüne toplanıp gelen her topa çakmaktan ibaret olduğunu diğer taraf da rakip kaleye sokulup oralarda topla oynamanın kazanmak için kafi olduğunu zannediyordu. iki taraf da haksız ve hatalı idi. bir defa kale önündeki yığınak her an bir talihsiz karambol ile çözülebilir ve canını dişine takıp uğraşmak fayda vermiyebilirdi. diğer taraftan böyle bir defansı açmak ve dağıtmak için beşiktaş saha içinde ve saha dışında kullanılacak (beyin - adam) ları vardı. ama kendilerini gösteremediler.
ptt'nin müdafaası bunalıyor, terliyor, yoruluyor fakat arada sırada açılan topları forvet elemanları biraz tutup kendi müdafaa elemanlarının biraz nefes almalarını temin edemiyorlardı. buna mukabil siyah - beyazlılar da rakip müdafaayı dağıtamadıkları gibi şut dahi denemediler. işte isbat: ptt kalecisi sürhat bütün beşiktaş baskısına rağmen sadece iki defa kendini gösterebildi. bunlardan biri şenolun hiç de müessir olmayan hafif bir kafa şütünü bloke etmek, diğeri de bir karambolda birolla arifin ayaklarına yatarak topu kesmekti
eğer tesadüflere bıraktıkları bir galibiyet kendilerine gelmedi diye de beşiktaşlıların üzülmeğe hakları yoktu.