beşiktaşta şenol birol 32.da sakatlanıp çıkmış.ilk yarının son dakikasında bjk kaleccisi necmi sakatlanınca ,2.yarıda ilk 10 dakika kaleyi muhittin korumuş.daha sonra necmi tekrar kaleye geçmiş.tğüm bunların sebebi de o zamanlar ne olursa olsun oyuncu değişikliğine müsaade edilmemesidir
milli ligin en kritik maçlarından biri perşembe gecesi lider galatasaray ile beşiktaş arasında olacaktır. bir gece önce karagümrük'ü zorlu bir maçtan sonra 3-2 mağlûp eden galatasaray, siyah - beyazlı rakibi için kamp yapmıyacaktır.
milli ligde üç maçı kalan ve şampiyonluğun kuvvetli namzedi bulunan galatasaray, perşembe gecesi beşiktaş'la oynayacağı maç için salı akşamı kampa girecektir.
menecer gündüz kılıç ve antrenör coşkun özarı'dan başka kampa katılacak olan 15 futbolcu şunlardır: turgay, bülent, candemir, b. ahmet, k. ahmet, suat, bahri, ergun, uğur, samim, mete, ayhan, talât, niyazi, recep.
yarın şeref stadında ilk çalışmasını yapacak olan galatasarayda belinden sakat olan suat'ın iyileştiği bildirilmektedir.
f. bahçe'nin mağlubiyetinden sonra arayı gene 5 açan
g. saray'ın şampiyonluğu kaçırması, artık mucize
sarı-kırmızılı takım bu gece 20.15 de beşiktaş'la karşılaşıyor. tarafların kazanma şanlası müsavi
fenerbahçe'nin vefa'ya yenilmesi üzerine arayı tekrar 5 puan açan millî lig lideri galatasaray, bu gece 20.15 de mithatpaşa stadında beşiktaşla karşılaşacaktır. evvelce çok kritik bir mahiyet arzeden müsabaka, fenerbahçenin iki puan daha kaybetmesiyle bir prestij maçı hüviyetine bürünmüştür.
şampiyonluğu garantileyen sarı - kırmızılı takımın bu gece siyah - beyazlı rakibine karşı çok rahat ve yüksek bir morelle oynaması beklenmektedir. zira alacakları netice ne olursa olsun, daha sonraki rakiplerinin kuvvet ölçüleri göz önünde tutularak, galatasarayı bu büyük avantajı kaybetmesi ve şampiyonluktan uzaklaşması ihtimali imkansız bir hale gelmiştir.
uğrayacağı bir mağlûbiyetin şampiyonluklarını gölgeleyeceğini söyleyen teknik adamlar, sahaya şu kadro ile çıkacaklarını açıklamışlardır: turgay - k. ahmet, bahri - candemir, ergun, b. ahmet - uğur, ayhan, talât, suat, niyazi.
maçın beşiktaş zaviyesinden görünüşü de hemen hemen aynı mahiyettedir. umumi klasmanda üçüncü durumda bulunan siyah - beyazlı takım yense ve yenilse, ne bir derece yukarı çıkacak veya ne bir derece aşağıya inecektir.
beşiktaş kulübünün teknik adamları da bu büyük maç için şunları söylemiştir: «fenerbahçenin kazanması veya kaybetmesi bizi alakadar etmez. biz, taraftarlarımıza milli ligin son haftalarında büyük rakibimiz, galatasarayı yenerek iyi bir oyun göstermek arzusundayız. bu sebeple maça gerektiği gibi hazırlanmış bulunmaktayız.»
siyah-beyazlılar da saha şu kadro ile çıkacaklardır: necmi - muhittin, münir - yüksel, süreyya, kaya - arif, güven, şenol, birol, ahmet
saat 20.15 de başlayacak olan müsabakada iki ezeli rakibin de kazanma şansları müsavi görülmektedir.
sarı - kırmızılıların dün beşiktaş'la 1-1 berabere kaldığı maç hadiseli geçti. şenol ve necmi sakatlandı. hakem g. saray kalecisi turgay'ı oyundan çıkardı
kahraman bapçum
sakat necmi, muhittin'den kalesini yeniden teslim almış .. şenol, kırılan çene kemikleri yüzünden hastahanede... galatasaray kalesinde turgay değil, suat var...
bir an oyun durmuş, necmi sallana sallana hakeme geliyor. işaret ediyor: galatasaraylı seyircinin sahaya attığı şişeler tarla gibi... iki beşiktaşlı şişeleri topluyorlar.. yeni bir şişe yağmuru. ve beşiktaş tribününden fedailer kalkıyorlar... yürüyorlar, tribünün öbür ucuna doğru... oradaki kargaşalık nedir? birbirlerine iltifat etmiyorlar, muhakkak. bir anda tribün karmakarışık. ve oyun devam ediyor...
heyhat! bütün bunlar galatasaray'la beşiktaş arasındaki milli lig maçında oluyor. halbuki heyecansız, hislerine yenilmeyen, vasat bir hakem bu maçı tertemiz idare eder, giderdi. yazık...
oyun
iyi başlamıştı maç. daha çok beşiktaş forveti oynuyordu. güven, beşiktaştaki en becerikli ve faydalı maçını yapıyordu galiba. şenol da iyi idi. işte 7. dakikada şenol'un ceza sahası dışından şutu, turgay uçuyor, avut necmi de güven verici değil, bir taraftan: işte 12 nci dakikada uzaktan geşen topu altından kaçırışı. oyun da oldukça seri olacak galiba: işte 15 inci dakikada ergun'la şenol'un kafa kafaya çarpışıp yere kapanışları oooo!. hızlı bir oyun bu. golü atan, maçı alıp gider mi, acaba?
goller
ve galatasray golü attı: candemir'in kendi ceza sahası dışından aldığı topla rakip yarı sahaya dalışı ve ortaya topu aktaruverişi ne güzel: sonra bu topa alan bahri'nin doğru düzelip çakışı... necmi'nin sol tarafından havadan içeri giriyor. top...
ve galatasaray bu golle maçı alıp gidemedi. daha bir dakika geçmeden, güven orta çigiden topu aldı. fırladı. ahmet'i geçti. ergun'dan sıyrıl.... masına lüzum kalmadan vurdu topa. turgay'ın sağından, yerden top kaleye girerken bütün galatasaray defansı tek başına gûven'e yenilmiş oluyordu...
beşiktaş, ilk devrenin son 13 dakikasını şenol'suz ve son bir dakikayı da yaptığı bir plonjonla sakatlanan necmi'siz oynamıştı. ikinci devreye de 9 kişi ile başladı. kalede muhittin vardı. 10 dakika sonra necmi geldi. fakat necmi'nin gelişinden 10 dakika sonra da galatasaray kalesine suat geçti. turgay, hakemin bir ceza kararı üzerine - herhalde kaptan sıfatıyla- konuşmağa gelmişti. orada o hakeme, hakem ona ne dediler, duyamadık. fakat turgay sveterini suat'a verip soyunma odasına gitti...
ikinci devrenin en enteresan pozisyonu, turgay'ın çıkarılmadan bir dakika önce atılan çift vuruşta yükselin şutunu kurtarışı idi.
zaten bundan sonrası da sertleşen, hırslanan, birbirlerine kıyasıya giren futbolcular seyrettik. ama futbol! asla...
tribünde insanlar birbirlerine giriyor. tribünden aşağıya insanlar atılıyor ve böylece maç bitiyordu. ama üzüntüsüzce, sevinçle söylenecek bir finali vardı bu dramın: iki tarafın futbolcuları öpüşerek sahadan çıkıyorlardı.
90 dakikanın ötesinde bir tek hususiyet vardı. o da galatasaray'ın şampiyonluğunu ilan etmesi. ama atmosfer öylesine barut kokuyordu ki ne bu hale sevinebildiler, ne de şeref turu yapmak geldi içlerinden...
şenol'un çene kemiği kırıldı - 1050 zabıta memuru galatasaray tribününü boşalttı -atılan gazoz şilelerinden iki kişi yaralandı
doğan şener
mithatpaşa, dün gece ancak güne amerika sahalarında rastlanacak olaylara sahne olmuş, elektrikli geçen galatasaray - beşiktaş maçının tribünlere sıçrayan kıvılcımı müessif hadiselere sebebiyet vermiştir.
turgayın oyundan çıkarılmasından sonra saha şişe yağmuru altında kalmış, bu arada galatasaray tribününe yürüyen beşiktaşlılar ile sarı - kırmızılı taraftarlar arasında kavga çıkmıştır. galatasaray tribününden atılan şişelerle yaralanan iki kişi hastahaneye kaldırılırken, bir f. bahçe ile g. saray taraftarı, kırdıkları şişelerle birbirlerini feci surette yaralamışlardır. polis duruma mudahale etmiş ve hazır kuvvetler önce sahayı sonra da galatasaray tribününü kontrol altına almıştır. emniyet müdürlüğü, g. saray tribününe 1050 polis görevlisi gönderdiği ve tribünün boşaltıldığını bildirmiştir.
bütün bunlar olup biterken, şeref tribününden bir taraftar da aşağı atılmış ve koma halinde hastahaneye kaldırılıştır.
şenol'un çene kemiği kırıldı
ergun'la çarpışan şenol'un çene kemiği çatlamış ve beşiktaşlı futbolcu da hastahaneye kaldırılmıştır.
beşiktaş soyunma odasında yüksel'le münir hariç 9 kişinin sakat olduğu müşahede edilmiştir. siyah - beyazlı futbolcular, idarecilerin soyunma odasına gelmemelerinden şikayet etmişlerdir.
turgayın söyledikleri
futbol hayatında ilk defa sahadan çıkartılan galatasaray takımının kalecisi ve kaptanı turgay şeren, hâdise ile ilgili olarak şunları anlatmıştır: «- hakem, ergun konuştu diye çift vuruş vermiş, daha sonra da k. ahmet'e ceza yazmağa kalkmıştı. hakeme (artık insaf) dedim. atarım, dedi. ben de (ben takım kaptanı değil miyim, konuşamaz mıyım?) diye cevap verdim. küfür etmediğime galatasaraylı arkadaşlarım değil, beşiktaşlılar da şahittir.»
antrenör coşkun özarı, «hakem, feci hatalar yaparak tribünleri o kadar tahrik etti ve nâhoş hâdiselere sebebiyet verdi ki, şampiynluğumuza sevinemedik bile..»
yoo, söyleyecekler,m bir maçta mağlup olan, şampiyonluktan uzaklaşan bir takımın hâkeme yüklenişi, klâsik itirazı değil. yenilmeyen, şampiyon olan fakat buna rağmen plânlı hareketlerle kendine olağanüstü eziyet eden bir hakem yüzünden sevinemiyen bir takımın isyanıdır.
seneler senesi çok daha kritik beşiktaş - galatasaray maçları oynandı ki, kardeşçe başladı, kardeşçe bittiler. fakat dün galatasarayı behemahal çökertmeğe iyice kararlı olan hakem, plânının ilk maddesini bakın nasıl tatbik etti.
maçtan evvel sakat olan, oyuna sakat sakat başlayan beşiktaş kalecisi necm, bir yer topuna uzanırken sakatlığı nüksedince kendisine zerre kadar teas etmemiş olan galatasaraylı bir oyuncuya teatral jestlerle ihtarını yapıştırıverdi hakem bey!
masum seyirciler vaziyeti ne bilsinler. bir kasıt var sanıp çileden çıktılar tabii. hele necminin kalesini terketmeğe mecbur kalışı üzerine duyulan üzüntü, bu kızgınlığı körükledi, durdu. artık ortada sadece ve nahak yere yuhalanan bir galatasaray vardı. plânın en mühim ve öldürürü ikinci maddesine kadar olan ara ise bir acaip, gülünç, korkunç hatalar serisi idi.
hakem, nihayet kendisine sâdece «ben kaptanımç sizinle konuşabilirim zannedersem» diyen galatasaray kalecisi turgay şeren'i kalesinden atıverdi. milli takım kaptanı ve sahaların en efendi sporcularından turgay hayatında ilk defa ve sebepsiz yere sahadan atılıyordu. fakat bundan sonra da herhalde vicdanının için için kendisini kemiren sesleri arasında büsbütün şaşırıp ambale oluverdi hakemcik. artık oyunu berabere bitirmek gayretindeydi sadece. ne kaide, ne nizam ve mantık, ne de şuuru kalmıştı.
kısaca, dün stada futbol seyrine koşan binlerce seyircinin iyi niyette futbol oynamapa girişmiş 22 gencin asabını perişan ediverdi bir tek adam.
allah göstermesin kardeşin kardeşe kıyabileceği korkunç bir asap bozukluğu idi bu. hatta tribünlerde ciğnenen ufak masum çocuklar ve zavallı kadınlar da bile oldu ya, her ne ise. hani bir vapur dolusu bir uçak dolusu insanı sırf sadist zevklerini tatmin etmek için dinamitliyenler filan vardır ya, dünkü hakem rezaletinin ne farkı vardu ki bundan.
yegane sevinilecek cihet bu korkunç sabatoja rağmen beşiktaşlı ve galatasaralı futbolcuların maç sonunda sahayı her zamanki gibi kolkola terkedişi idi.
cenubi amerika memleketlerine taş çıkartan bir maç seyrettik dün gece mithatpaşa'da.
taraftarlar tribünlere yürüdü. gazoz şişeleri havada uçtu... şenol'un çene kemiği kırıldı 1050 polis görevlisi galatasaray tribünlerini boşalttı. bir onun kadar eli slahlı asker sahayı sardı... ve hakem 40 yılın kaptanı turgay'ı, sebepsiz anlayamadığımız bir şekilde oyundan attı... ve kendisi de minder yağmuru içerisinde soyunma odasına girdi.
bir atom alimi «radyoaktivitenin, insanların sinir sistmini bozduğunu» söylüyor. türkiye de atom sahasının içersinde bulunduğuna göre son yıllarda sporumuzda ve onun dışında halkımızın gösterdiği «sinirlilik» hali herhalde bu sebepten olsa gerek.
büyük romancı erich maria remarque, dün geceki beşiktaş - galatasaray maçını seyretmiş olsaydı, öyle tahmin ederiz ki, ana * baba günleri isimli romanına bir yenisini daha eklemek imkânını bulurdu.
maç olarak teknik zaviyeden söylenecek hiç bir şey yok. şuursuz, anormal bir mücadele futbolcuların tribünlerdeki elektrikli havaya zaman zaman kendilerini kaptırmaları, hakemin kötü idaresi, işte bu kadar...
koca bir mevsimde millî ligin en kalitesiz takımlarını tam görebileceğin, futboldan zevk alabileceğin bir maç gelip çatsın, onda da elin ayağın buz kesilecek şekilde «ha şimdi nâhoş bir hadise kopacak, ha şiödi bir arbede olacak» diye heyecan içersinde çırpın. futbol bu mu, spor heyecanı bu mu ve spor terbiyesi bu mu? bu suallere hep birlikte hayır diyoruz ama, aynı hataları da defalarca tekrar ediyoruz.
almanların ünlü başantrenönü herberger'i ısrarla yurdumuza davet ediyorduk. herberger gelmeli ve türkiye'de «futbolun var oldupğu» nu görmeliydi. herberger değilse de yardımcılarından kirchrath geldi ve işte dün gece mithatpaşa'da, türkiye'de «futbolun varlığı» nı ancak 30 - 35 dakika görebildi. ama ondan sonra gördükleri kendisi için unutulmaz hâtıralar arasında yer alacak çaptaydı.
gidince, herberger'e diyecekti ki, «evet. türkiye'de arasıra goller atılıyor. fakat golden daha çok gazoz şişesi. ondan da çok tekme atılıyor. hem istanbul maçları bizdekinden daha cazip. çünkü yalnız sahada değil tribünlerde de oynanıyor.» galatasaray bu «1-1» lik sonuçla şampiyonluğunu perçinliyordu. puan ve averaj hesapları, sadece vakti boş olanları eğlendirebilirdi artık. evet, galatasaray şampiyon oldu dün gece... ama sarı - kırmızılılar, her yanı hadiseli maç yüzünden, şampiyonluk zevkini gereği gibi duyamadan sahadan ayrıldılar. hani galatasaraylılar, düğün evinde cinayet çıkmışcasına bir gece geçirdiler. ve bütün
bu hercümerç içinde, sahada karşılıklı oynayan futbolcular bazı seyircilerden ve nihayet hakemden çok daha fazla sinirlerini ve hislerini frenlemesini bildiler.
hani bir de onlar karışsa, futbolumuzun çıra gibi yanması, işten değildi.
turgay: "8 senedir kaptanlık yapıyorum. ihtar dahi almadım"
galatasaray - beşiktaş maçında hakem mustafa gerçeker tarafından oyundan çıkartılan galatasaray kaptanı turgay şeren, «12 sebedr türk futboluna hizmet ediyorum, bunun 8 yılında kaptanlık yaptım, şimdiye kadar hiç bir hakemden bir ihtar dahi almadım. son hâdiseden çok üzgünüm» demiştir.