millî ligin bu hafta istanbul, ankara ve izmir'de yapılacak 9 karşılaşması için bütün takımlar hazırlıklarını tamamlamışlardır.
20. haftanın heyecan ve alâka bakımından ağırlık merkezini, bugün mithatpaşa stadında oynanacak beşiktaş - g. birliği maçı taşımaktadır. başkentin iddialı onbiri bu müsabakaya büyük bir ehemmiyet vermektedir. kırmızı - siyahlılar dün mithatpaşa stadında iki saat süren bir antrenman yapmıştır. evvelki gün son defa çalışan beşiktaş ise bu müsabaka için eksikliklerini tamamlamıştır. hastalığı devam eden kaleci necmi bugünkü maçta da yer alamıyacaktır.
halen puan cetvelinde bir maç eksiği ile g. birliğinden önde bulunan siyah - beyazlıların bugün sahaya şoyle bir tertiple çıkmaları muhtemeldir: cavit - muhittin, ekrem - tuncay, süreyya, yüksel - arif, ahmet, güven, birol, şenol.
gençlerbirliğinin ise muhtemel tertibi şöyledir: doğan - cumali, tevfik - oral, ihsan, osman - gürkan, özkan, aptullah, orhan, oktay.
takımlar...o...g...b...m...a...y...p...kp
beşiktaş...16...8...4...4...17...7...20...12 g. birliği...17...7...3...7...23...20...17...17
gençlerbirliği, iddiasını beşiktaş'a kabul ettirdi
0-0 biten maçta, canlı ve mücadeleci bir oyun çıkaran kırmızı - siyahlılar, rakiplerini bir hayli zorlayıp, bunalttılar
kahraman bapçum
maçın favorisi beşiktaş'tı, şu halde golsüz bir netice gençlerbirliği için bir başarı sayılmalı değil mi? halbuki siyah - beyazlı takım kurtardığı tek puanı, gençlerbirliği forvetinde top tutacak bir adam bulunmamasına borçlu idi...
bir buçuk saat, gol atmayı hakkedebilmek için hiçbir şey yapmamış olan beşiktaş forveti karşısında iki beki ve santrhafı ile mükemmel top kesen bir gençlerbirliği müdafaası vardı. girgin, atak, falsosuz ve şuurlu idiler. bunların bir de mevsim boyunca mithatpaşada seyrettiğimiz en iti sağ haflardan biri intibasını veren oral ile takviye edildiğini düşünürseniz iş böyle olunca beşiktaşlılar, forvetin böyle beceriksiz ve isteksiz olduğu bir günde değil iyi günlerinde bile bu defansı yenmek için çok çabalarlardı.
halbuki gerilerde hem çabuk hem şuurlu olmak gibi iki vasfı çok iyi kullanabilen gençlerbirliği takımı, ilerde ne çabuk olabiliyordu, ne de şuurlu... çok iyi top takip eden, takip ettiği topla rakip defansı darmadağın edebilecek kıvamda görülen abdullah istediği pasları arkadaşlarından alamıyordu. eğer bu forvette ayağında top tutabilen, çok değil, bir tek adam bulunsa oyunun havası derhal değişecek ve beşiktaş defansının forvetinden farklı olup olmadıkını o zaman anlayacaktık.
sahadaki oyun
ilk on beş dakikayı iyice durgun geçiren beşiktaş sonrarlı toparlanarak sürat bakımından kendisini sindirmiş olan rakibi ile mücadele imkânını buldu. zannedilirdi ki bu durgunluk gençlerbirliğini ilk hızı geçinceye kadar bir «yoklama», bir «deneme» olsun... ama doğrusu şu ki siyah - beyazlılar da kırmızı - siyahlılara ayak uydurup onların oyununu kabul ettiler. halbuki bu hıza dayanamazlardı. nitekim ilk devrenin son yirmi dakikası gittikçe yavaşlayan bir tempo ile ve neticesiz koşuşmalarla geçti.
ikinci devrede iki yan haftan iyi toplar almağa başlayan beşiktaşlılar, bastırmağa da başladılar. şüphesiz gene oyunun düğümü gençler forvetine açılan topların orada tutunamayıp derhal yeniden beşiktaş forvetine aktarılışı idi.
bu baskı devamlı oldu. ama ondan ibaret kaldı.
şuursuz bir yüklenme ile zaten başka bir şey olmasına da imkân yoktu. hülâsa, mithatpaşa stadı heyecansız ve tatsız cumartesilerinden birini daha yaşadı.