siyah-beyazlılar, a. gücü'nün iyi oyunu karşısında sönük kaldılar
necmi tanyolaç
hakem bey müsaade etmedi a. gücünün galibiyetine...
tabii, hakem beyin karşı tarafa gösterdiği lütüfkarlık yüzünden koca bir lig maçı da rezil oldu gitti...
neydi hüsnü kavsakoğlu isimli hakemin ankaragücüne garazı, anlayamadık. gördüğümüz, üzülerek müşahade ettiğimiz, hakem beyin hep ankaragücünün aleyhinde düdük öttürmesiydi.
bir hakem sahada kötü bir idare gösterir, buna hata denir. hakem iyi değil denir. şu, denir, bu denir, hatta hakemler için söylenmiş ve stadlara asılmış vecizelerde de hakemin az hata yaptığı takdirde, hakemliğinden hiçbir şey kaybetmiyeceği belirtilmiştir. batıda da böyledir, doğu da «yüzde kırk hata yaoan hakem, vazifesini yapmış adamdır.»
bir de dünkü lig maçının hakemine bakınız... ne oyunu takip ediyor ne de avantaj kaidesi tanıyordu. fakat, en mühimi bir takımın alın teriyle koparmaya çalıştığı bir maça müdahale edecek kadar, vazifesini ve tarafsızlığını unutuyordu. top ankaragücünden bir oyuncunun ayağına gelmiş ise, hakem mutlak bir sebep bulcak ve o futbolcunun gole gidişini durduracaktı. sınra aynı hakem beşiktaşın ofsayt'tan kazandığı bir gole yan hakeminin ikazına rağmen göz yumacak ve böylece sahada sıfırdan ibaret bir takım başka bir sıfırla birleşerek çok iyi futbol oynayan rakibinden puan alacaktı. ben beşiktaş'ın 68. dk. da ofsayt'tan attığı golde bayrağını kaldıran yan hakem ihsan karaali'nin yerinde olsam, o bayrağı direğin dibine bırakır, sahayı terkederdim. böylesi, hüsnü kavsaoğlunun gülünç idaresinden her şeye rağmen öğretici ve düşündürücü olurdu.
sözün kısası, beşiktaş'ın her tarafı kayalaşmış ankaragücü'nden tek puanı sızdırabilmesi için mutlaka bir dış yardıma ihtiyacı vardı.
ankaranın sarı - lacivertlileri maçın bilhassa ikinci devresinde beşiktaşı oynayamaz hale getirmiş, ve 50. dakikada hayrinin, ertanın pasına dalarak münir'le ekrem'in arasından attığı şutla ilk gollerini kazanmışlardı. ankaragücü cidden iyi çalışıyordu. ilk devrede şenol'le çarpışan coşkun bile solaçıkta takımına faydalı olurken. santrhafa geçen erkan, sağ beke verilen salih ve sahanın her yerini dolduran candan'la hüsamettin alkışlanacak futbol oynuyorlardı. beşiktaşın ise ilk devrede üç şut deneyen ahmedinden ve geride yüksel ve necmisinden başka rakibinin hızını kesecek adamı mevcut değildi. şenol ilk devredeki çarpışma esnasında coşkunla birlikte sakatlanmış ve tedavi gördükten sonra başı sarılı olarak oyuna dönmüştü. şenolun bu halden fazlasıyla rahatsızlık hissettiği görülüyordu. birol'a gelince, onu da sahada bulmak zordu...
hâsılı, beşiktaş dün tam bir panik içerisindeydi. siyah - beyazlı takım bütünüyle yalpalıyor ve ankaragücü iki, üç farklı bir galibiyet kazanacak tempoda çalışıyordu. bu takımın, 68. dakikada yüksel'in sağdan çektiği bir ceza atışına ofsayt pozisyonunda atak yapan üç beşiktaşlıdan mustafanın kafa şutuyla yediği gol nizami bir değeri olmadığı için doğrusu talihsizlikti. beşiktaş çok kötü bir oyunun sonunda ankaragücü ile de berabere kalarak, milli ligin ikinci yarısında taraftarlarına üzüntüden başka bir şey vermiyordu.
ankara (gençlerbirliği, ptt, ankara demirspor, ankaragücü) 12 puan izmir (izmirspor, altınordu, göztepe, altay) 6 puan istanbul (beşiktaş, beykoz, kasımpaşa, vefa) 6 puan