çamur, beceriksizlik, şanssızlık ve hakkı gürüz'ün kötü idaresi: g. saray-beşiktaş beraber: 0-0
sarı-kırmızılılar çok hâkim oynamalarına rağmen gol atamadılar
necmi tanyolaç
haftanın dev (!) maçını galatasaray tek başına oynadı dense yeridir.
beşiktaş dünkü ezilişini rakibinden üç, beş klas geride futbol oynayışını gördükten sonra, bu beraberliği başka türlü ifade ve izan etmeye imkân yoktu.
sahaya hırslı ve arzulu çıkacaksın. evvela gayri nizami hale geldikten başka bataklığa dönen sahayı, sonra da beşiktaş'a hiç benzemiyen rakibini ezecek, sileceksin. maçın başından sonuna kadar top sende kalacak, karşındaki takımı hırpalayacak, sileceksin ve golü atamayacaksın...
beşiktaş hakikaten şampiyonluğa layık bir milli lig lideri hüviyetiyle çalışan galatasarayı hiç değilse müdafaasındaki gayretle durdurmaya teşebbüs etseydi, oyunu başka bir cepheden ele alacak ve «iyi ama, karşı tarafın da puana hak kazanan bşr şeyler vardı...» diyecektik.
bunların hiç biri olmadan, bir taraf ezerek, diğeri ezilerek maç berabere bitti ve galatsaray maçı kaybetmekten beter hale gelmiş bir takım gibi bataklığı terketti.
sarı - kırmızılılar şanssızdı
şimdi sebeplere geçelim. galatasaray'da dün hakettigi neticeyi durduran bir şanssızlık vardı. bu biir... ama, galatsaray'da dün hakettiği neticeyi durduran bir beceriksizlik de vardı.. bu da ikii... henüz maçın 8. dakikasında sahanın en akıllı ve çalışkan oyuncusu mete'nin sağdan ortaladığı topu kaleci necmi'nin seyre daldığı pozisyonda kale önünde durtemeyen samim'in 16. dakikada uğur'un harika pasını acemice duruşlarla içeriye atamayan talat ve yine samim'in bu hakedilmiş galibiyetin alınamayışında hiç mi suçları yoktu?
haydi, maçın heyecanı, ilk hızın telaşı diyelim, 31. dakikada bahri'nin samim'in ayağından sadece topu değil golü de alışının galatasarayı mutlaka hakkı olan galibiyetten uzaklaştırdığını kabul etmek zorundaydık. bütün bu beceriksizliklerin ve sırası geldikçe de şanssızlıkların üzerine, isteyerek değil, fakat mütemadiyen galatasaray aleyhinde kararlar veren hakemin de galatasaraya hakkı olan galibiyeti vermeyen adamlar arasında olduğunu kaydetmek isteriz. iri ve ağır fizik yapısı ile ağır sahadan maçı ortalarda idare eden hakkı gürüz daha 11. dakikada ilk hatâsını yaptı ve kale önünde bahriyi kasti bir şekilde yere seren necminin hareketine seyirci kalmıştı. aynı hakem, ilk yarıda iki defa avantaj kaidesine riayet etmemiş, ikinci yarıda ise talatın süreyya'nın kündesineden kurtulup topu lieri attığı bir sırada bir arkadaşının rahatça gol yapabileceği bir pozistyonda güya galatasarayı bir favl'le mükâfatlandırmak istemişti...
maçın kısa hikâvksı
doğrusu, o sahaya rağmen iyi bir futbol seyrettiğimizi söyleyecektik...
ilk ciddi akın, beşiktaş'tan çıktı. 6. dakika ahmetin geriden ileriye uzattığı topa şenol fırladı, ahmet berman'la ergun'un arasında sıkıştı kaldı.
sarı - kırmızılılar sahaya yayıldılar. mete orta boşlukta ustaca hareketlerle arkadaşlarına pas atıyor. uğur'la takat da birbirlerine yakın oynayarak atağa kalkıyorlardı.
galatasaray, şenolun, turgayın kornere attığı şutundan sonra devre sonuna kadar hiçbir güçlüğe uğramadan oyununu devam ettirdi, bastırdı, bastırdı, tek kale oynadı ve devreyi golsüz bitirdi.
beşiktaş paniğe uğruyor beşiktaş ikinci yarıda canlanacağını tahmin edenler yanıldılar. galatasaray bu hızda iniverdi karşı kaleye. siyah - beyazlı takım tam bir paniğe uğramıştı. bu yarının ilkine nazaran tek farkı necminin düzelmiş olmasıydı.
henüz ilk dakika dolarken samim yılan gibi iki beşiktaşlının arasından ceza sahasına girdi. şutunu da çekti. necmi karşıladı. döndü bahrinin şutu kaleye girdi. ama hakem samimin ofsayt olduğunu tesbit etmişti. sarı -kırmızılı takım rakibini bırakmış değildi. bir beş dakika seyredildi ki, tam bir bombardımandı bu beş dakikalık devre. bahri vuruyor, talât vuruyor, barajdan dönüyor. uğur vuruyor, mete sallıyor, gerilerden gelen suat ile ahmetler bile kuvvetli futlarla şanslarını deniyorlardı.
netice; galatasaray 50 senedir mücadele ettiği beşiktaşı dünkü kadar kötü bir gününde yakalamadığı halde beraberlikle sahadan ayrılıyordu.