ve molnar'ın pencerenin kenarından takımının mağlûp çıktığıu sahaya dalgın dalgın baktığını görüyoruz.
kaleci özcan ağır ve üzgün hareketlerle soyunmaya çalışıyor. osman'ın ise iki elinin arasında duran başını ancak farkedebiliyoruz.
ve duşlar... sadece akan suların sesi. devamlı ses musluktan kapanıncaya kadar hıçkırıkları marke etti. fenerbahçeli futbolcuların coğu ağlıyor, ağlıyor ve dövünüyordu. «şanssızdık, iyi oynadık yenildik...» işte hepsinin ağzından mağlûbiyetin güçlükle ifâdesi..
naci ile konuşuyoruz: «futbol bu. galibiyet iyi oynayanın değil, golü atanın oldu.» diyor ve ilave ediyor: «hakem maçı tam zamanında bitirmedi. buna, en az mağlûbiyet kadar üzüldük...»
lefter, can, mikro, basri, akgün ve şeref'i giyinirken tanımak hakikaten güç oldu. sahaya çıkarken böyle miydiler? ok gibi soyunma odasından çıkmışlar. nice mağlûbiyetinin üzüntüsünü taraftarlarına unutturmak azmiyle oyuna bağlamışlardı. ama. futbol netice demekti. ve işte yenilmişlerdi..
soyunma odasını terkederken molnar'la göz göze geldik. ilk karşılaştığımız sıradaki kadar sessizdi. bir kaç kelime ile hislerini ifâde etmek istedi. muvaffak olamadı. o da, mendilini cebinden çıkardı ve gözlerini sakladı...