not: 1958-1959 sezonunda (lig tarihindeki ilk sezon) galatasaray deplasmanda hiç mağlubiyet almamıştır.
not2: 1958-1959 sezonu sekizer takımdan iki grup halinde çift devreli maç yapılmış ve ardından iki grubun birincileri finalde 2 ayaklı maç yaparak şampiyon belli olmuştur.
f. bahçeli idareciler izmir deplasman maçlarının tehirini istiyor.
idareciler bazı oyuncuların sakat oluşları sebebiyle galatasaray maçının tehirine dair şimdilik bir düşünceye sahip olmadıklarını ancak 23 aralıkta nice ile yapacakları karşılaşma sebebiyle 26 - 27 aralık tarihlerine rastlayan izmir deplâsman maçlarının tehirini istemişlerdir.
fenerbahçe idare heyetinin bu akşamki toplantısında antrenör molnardan izahat istenecek ve son nice maçı hakkındaki görüşlerini öğrenecektir. bununla ilgili olarak fenerbahçöenin 17 aralıkta galatasaray, 23 aralıkla da nice ile yapacağı müsabakaların hazırlıkları bir program halinde tesbit edilecektir. kulüp reisi agâh erozan, umumi kaptan osman kavrakoğlu avrupa seyahatından dönmediği takdirde geçici olarak bir teknik komite kurulmasını ve komitenin kadronun profesyonel çalışmalarına nezaret etmesini toplantıda teklif edecektir.
teknik komite için ileri sürülen isimler arasında başta antrenör molnar olmak üzere, fikret arıcan, murat yağızer, sedat bayur ve hatta küçük fikretten bahsedilmektedir.
kulüp çevreleri, umumi kaptan kavrakoğlunun avrupa seyahatında bulunduğu halde fenerbahçe - nice maçını görmek için nice'e gitmemesini iyi karşılamamışlardır.
f bahçe antrenmanına lefter, naci, basri ve can katılmadı
nice'den dönen fenerbahçe dün ilk antrenmanını antrenör molnar nezaretinde yapmıştır. sabah saat 10 da başlayan antrenmanlı lefter, can naci ve basri sakat oldukları için seracettin ise idare heyetinin aldığı karar üzerine iştirâk etmemişlerdir. antrenör molnar nice maçında oynayan futbolcuların yorgun olduğunu ileri sürerek kısa bir çalışmaya tâbi tutmuştur.
naci, basri, can ve lefter dün ayaklarındakis akatlıkları tedavi ettirmişlerdir. doktorlar kısa bir zamım içerisinde bu futbolcuların takımdaki yerlerini alabileceğini söylemişlerdir.
fenerbahçe dun de dört asından mahrum olarak antrenman yapmıştır. basri, can, lefter sakatlıkları, şeref de izinli olduğu için yağmur altında yapılan dünkü antrenmana iştirak etmemişlerdir. antrenör molnar nezaretindeki antrenmanda önce kültür fizik, sonra da çift kale yapılmıştır. galatasaray ve nice maçı arifesinde fenerbahçe antrenmanlarının ciddiyetten uzak bir şekilde cereyan etmesi taraftarlar arasında üzüntü yaratmıştır.
sekiz elemana idman yaptırılacak
fenerbahçenin nice dönüşünden beri sakatlığı sebebiyle çalışmalara katılmayan lefter, can ile şeref, avni, naci, osman, özcan ve şükrü cumartesi gübü sabah saat 10 da hususi bir idmana tabi tutulacaklardır.
galatasaray maçına hazırlanan fenerbahçe, pazar sabahı feriköy ile hususi bir karşılaşma yapacaktır. maç, fenerbahçe stadında oynanacaktır. fenerbahçe salı günü de çınarda kampa girecektir.
amatör milli takıma seçilen fenerbahçeli k. ergunun kamp nizamlarına riayet etmediği iddiasiyle ihraç edildiğinden, fenerbahçe idare heyeti futbol federasyonunu haksız hareketi sebebiyle protesto etmeye karar vermiştir. k. ergunu ve şahitlerini dinliyen fenerbahçe idare heyeti futbolcularını suçsuz görmüşlerdir.
1. 20 aralık pazar gübü uçakla cenevre'ye hareket edecek olan kafilenin reisliğini kulüp reisi agâh erozan yapacak, 14 veya 16 kişilik futbol kadrosu perşembe günü galatasaray'la maçtan sonra tesbit edilecektir.
2. takımın gece maçına hazırlıklı olması için imkân bulundupu takdirde istanbul'da bir gece idmanı yapılacaktır. cenevre stadında da gece testileri altında iki antrenman olacaktır.
3. fenerbahçe 24 aralık perşembe günü cenevre'den uçakla ayrılacak ve 4000 dolarlık teklif kabul edildiği takdirde 25 aralık cuma günü roma'da roma ile hususi bir maç oynayacak ve ertesi günü yurda dönecektir.
4. sakatlığı devam eden can bartu tamamen iyileştiği takdirde galatasaraya karşı oynatılmayacaktır.
5. fenerbahçe 10 ocak 1960 da istanbulda beşiktaş'la verem savaş derneği menfaatine hususi bir karşılaşma yapacaktır. iki takım 17 ocakta ankara'da tekrar karşılaşacaklardır.
6. futbol kadrosu galatasaray ve nice maçları için salı günü kampa girecektir.
önümüzdeki perşembe günü galatasaray'la 23 aralık çarşamba günü de cenevre'de nice'le üçüncü defa karşılaşacak olan fenerbahçe yarın tam kadro halinde antrenman yapacak ve antrenmanı müteakip kampa girecektir.
sarı-lacivertlilerin galatasaray'a karşı, nice'le karşılaşacak olan tertipleriyle çıkmaları muhtemeldir. bu husus son idare heyeti toplantısında görüşülmüş ve antrenör molnar'ın da aynı kanaatte olduğu anlaşılmıştır. ancak nice kadrosunun galatasaray'a karşı eksiksiz yer alması can'ın durumuna bağlıdır. bilindiği gibi sakatlığı tamamen geçmediği takdirde can galatasaray maçında oynatılmayacaktır»
millî lig şampiyonasında iddialı iki rakip bugün saat 14'de mithatpaşa'da karşı karşıya
g. sarayın turgay-dursun, ismail-suat, ergun, erol - mete, coşkun, metin, b. ahmet, mustafa, tertibine karşı fenerbahçe'de özcan yok
sarı - lâcivertin favori olduğu maçı orhan gönül, muzaffer sarvan, ali pasa idare edecek.
fenerbahçe - galatasaray, milli ligin en mühim karşılaşmalarından birini bugün saat 14.00 te mithatpaşa stadında yapacaklardır.
müsabakayı orhan gönül, muzaffer sarvan ve ali pasa idare edeceklerdir. iki ezelî rakip bu müsabakaya, geride bıraktığımız hafta içersinde en iyi bir şekilde hazırlanmaya dikkat göstermişlerdir.
ancak sarı - kırmızılıların son haftalarda formsuzluklarına ve moral bozukluklarına ilâveten yedi futbolcularının da sakat oluşu ezeli rakibi karşısındaki şansını bir hayli kırmış bulunmaktadır.
fakat bu dezavantaja rağmen galatasarayın sahada fenerbahçeye «teslim olması» hiç bir zaman beklenemez. ezeli rekabeti göz önüne alanlar, bu iki takımın uzun seneler kuvvet ölçülerinde gösterdikleri zaaf ve üstünlüğün galibiyete ulaşmak için kafi bir sebep teşkil etmediğini anlamakta güçlük çekmeyeceklerdir. biraz klâsik olacak ama fayda mülahaza ettiğimiz için aynı şeyleri tekrar ediyoruz: «fenerbahçe - galatasaray maçları hem başka bir havada, bambaşka bir atmosferde oynanır ve yine normal ölçülerin dışında bir mâna ve mahiyet taşır. bu itibarla şu veya bu takım kazanacaktır şeklinde hüküm vermekten kaçınıyor, neticeye gidebilmek için sadece bir basamak olabilecek bilgileri vermekle yetiniyoruz. şimdi kısaca takımların son durumlarına bir göz atalım:
g. saray...16...9...6...1...31...9...24...8 f. bahçe...15...11...2...2...43...15...24...6
fenerbahçe milli ligin başladığı günden bu yana bir türlü mahalli maçların havasına alışamamış gözükmektedir. bu intibaksızlığın sebebini izah etmek güç değildir. şöyle ki: sarı-lâcivertli takım avrupa şampiyon kulüpler kupasına katılan bütün ekipler gibi ligde havasını kaybetmiş ve çalışmalarının istikametini tamamen kupa maçlarına tevcih etmiştir. nice de böyledir. wiener sport da böyledir, hatta real madrid ve barselona da böyledirler... işte sarı-lâcivertliler bugün milli ligdeki iddialarını ortaya koymak mecburiyetindedirler. çıkaracakları oyun, alacakları iyi bir netice onları moralman 23 aralıkta cenevre'de nice'le yapacakları maça daha iyi bir şekilde hazırlayacaktır. aksi halde bugünkü maçın kaybı nice maçının neticesine de müessir olabilecek mahiyet taşımaktadır. fenerbahçeliler ilk nazarda avantajlı gözükmekle beraber özcan'ın dün gece geç vakit oynayamayacağının bildirilmesi, basri'ni kampa iltihak etmemesi, can'ın her şeye rağmen sakat oluşu ve lefter'in oynamamaktaki anlaşılmaz ısrarı asab bozucu bir durum yaratmış ve kağıt üstünde gözüken avantajı azami derecede kırmıştır. antrenör molnar'ın ifadesine göre fenerbahçe bugün sahaya şu tertiple çıkacaktır: «şükrü - osman, basri - akgün, naci, avni - mustafa, şeref, yüksel, lefter, can.»
galatasaray
başkaptan eşfak aykaç'ın da ifade ettiği gibi sarı-kırmızılı takım bir onbiri sahaya çıkartmakta müşkülât çekmektedir. bu müşkülat daha ziyade futbolcuların sakat oluşlarından doğmaktadır. mesela turgay adele kopukluğundan muzdariptir. fakat kaptan kalesini koruyacağını söylemiştir. mesela, metin, beşiktaş maçındaki sakatlığı izmirde de nüksetmiştir. mesela, candemir, mesela saim, mesela erol, ahmet...
bu meselelara ahmet berman ilave edilmemektedir. zira onun durumu bambaşkadır ve idare heyeti tarafından kadro dışı bırakılmıştır. fakat ahmet dün gece geç vakit kampa iltihak etmiş ve takımındaki yerini almıştır. sarı-kırmızılılar bunun yanı sıra bir de idari kriz geçirmektedirler. bu da futbolcuların üzerinde menfi bir reaksiyon yaratmıştır. yukardan beri sıraladığımız bu faktörler bir takımın sahada mıvaffak olamaması için için kafidir. ancak biz galatasaraylıların anaevi rekabetin verdiği hızla sahaya çıkacaklarını ve hiç bir zaman rakipleri karşısında boyun eğmeyeceklerini kaydetmek isteriz. bu hüküm bugün saat 14.00 ile 16.00 arasında sahada muhakak ki bir kere daha teyid edilmiş olacaktır. bütün bu kötümser havanın galatasaray kulübünün üstüne çökmüş ) olmasına rağmen antrenör remondini gayet iyimser gözükmekte ve maçın neticesine ümid dolu nazarlarla bakmaktadır.
galatasaray sahaya muhtemelen, «turgay - dursun, ismail - suat, ergun, erol - mete, coşkun, metin, b. ahmet, mustafa» tertibiyle çıkacaktır.
netice ne olacak?
netice ne olabilir?. bu sual 50 yıl boyunca binlerce defa tekrarlanmış, fakat hakiki cevabını bulamamıştır. bugün de neticesi evvelden kestirilmeyen bir fenerbahçe - galatasaray maçı seyredilecektir. saha, hava şartları takımların form durumları, asab kontrolu ve seyirci avantajı. hatta hatta kuvvet ölçülerinde fenerbahçenin ağır basışı dahi «sarı-lâcivertli takım maçı kazanacaktır» şeklinde bir hüküm vermeye kafi bir sebep teşkil etmemektedir. buna inanıyor ve bu sebeple netice ne olacaktır? sualini, netice sahada belli olacaktır, şeklinde cevaplandırmak yolunu tutuyoruz.
* çınar dün, yine tarihi günlerinden birini yaşıyordu. sarı-ıâcivertli futbolcuları işaret edenler pek çoktu. malum, bilet dâvası... bir ksıım taraftarlar da fenerbahçeli futbolcuları yakından tanıyıp dertleşmek için otele gelmişlerdi.
* büyük maça 24 saat kala fenerbahçe kampında sâkin bir hava var. futbolcular takımın ilânını bekliyor, idarecilere ise, yine bir hal olmuş, ilâç için aransa birini bulmak mümkün değil. yalnız molnar holde elinde kâğıt kalem dolanıyor...
* her büyük maçtan evvel hakkında dedikodular çıkaralın leftere şükrü takılıyor. şükrü, «ben b'lya oynarken lefler ağabey milli takımda idi. o yine bugün eskisi kadar güzel ve genç... hem billyor musunuz çok da masım bir hali var... lefter cevap vermiyor... şükrü lefter'e takılırken, avni de şükrüyü kızdırmaya çalışıyor. özcan takımda oyanmıyacak. «allah kuvvet versin... hava da yağışlı...» diyor. fakat bu sessizliğin bir sebei vardı. sorduk. basri kampa gelmemiş.! arkadaştarı «basri bizi atlattı...» diyorlardı, lefter dayanamaydı söze karıştı: «hep siz gazeteciler atlamazsınız ya... fakat yarın takımdaki yerini alır.
* bir köşeye çekilmiş gözlerini yağmura dikmiş futbolcu var: mikro mustafa: «ne yaparsa yağsın ağabey, allah büyüktür.» diyor. durumundan endişeli olduğu gözlerden kaçıyor...
* özcan, «parmağım çok fena kafiyen oynayamam» derken, lefter de, «benim ddizimdeki sakatlık geçmediği için yarın takımda yokum.» diyordu, özcanın oynamıyacağı muhakkaktı. ama lefter...
* antrenör molnar gazeticilere bir şeyler söylememekte kararlı gözüküyor ve «yoke ben maçkazanmak var demek. bilmiyor ben takım kim var. galatasaray vare çok sakat. var fenerbahçe sakat can, lefter, özcan vare daha çoke...» bu sözlerin tercümesi şöyle «galatasarayda sakat çok ama bizde de lkefter, can özcan sakat...» * kaptan naci, yüksel, şeref sadece «allahtan kendilerini korumasını diliyorlar. ittikatlarının tam olduğu muhakkaktı.»
* bunca zamandır yapıla gelmekte olan galatasaray kamplarının hiç birinde böylesine bir faaliyet göze çarpmamıştı. bitin sarı-kırmızılıların bir şeyler yapabilmek için çırpınıyorlar. ama aklınıza ne gelirse. antrenmanından tutun da sakatların tedavisine kadar hepsi kendi kendine kabullendikleri bir vazifenin başındalar. bunlar galatasaraylı âzâlar. kamp doluğ, boşalıyor.
* «galatasaraylıyız ve hepimiz her çağda aynı ruha sahip olmasını biliriz. insan bir kere sarı-kırmızılı renklere gönül vermeğe görsün gururu artar ve bir anda arslan kesilir.» bütün bunları defalarca yaşamış bulunuyorum. ve bunun içindir ki yarınki fenerbahçe karşısında çok şeyler yapacağınıza inanıyorum. allah yardımcıınız olsun.» bu sözleri dün galatasaray kampını ziyaret eden refik selimoğlu söylüyordu. futbolcuların gözleri yaşlıydı. uzun zamandan beri böyle moral takviye edici sözlere ihtiyaçları bulunduğu şüphe götürmüyordu.
* sakat sakat sakat... bundan başka bir şey söylenmiyor. galatasaray kampında. ekseriyat sakatlarda işte dün tedavi olanlar: metin, candemir, mustafa, erol, saim, coşkun, k. ahmet.
* suat bir hikaye anlatıyor, «bugün» diyor «günsu'nun doğum günü günsu suatın kızıdır. futbolcular suat'ın attığı gollerle 2-0 kazanılan bir fenerbahçe maçını hatırlıyorlar. günsunun doğum günü muhakkak ki bu akşam kutlanacak.
* eşfak aykaç konuşmuyor. osman incili futbolculara gidilecek olan sinemanın biletlerini dağıtmakla meşgul sabahtan beri oturduğumu zaten gören yok. aman diyor bana bir şey sormayın.
* ahmet berman, akşam üzeri kampa geldi. kendisinin de kamp kadrosuna dahil edilmesini istedi. umumi kaptan eşfak aykaç, mühim bir maç arifesinde b. ahmet'in kendi arzusu ile kampa gelmesini memnuniyetle karşıladı ve bu şöhretli futbolcuyu kamp kadrosuna aldı. ,
* saat 22.00 galatasaray kampında uykuya çekilmeyen kimse kalmamıştı.
nice karşılaşması arifesinde yapılan maçta f. bahçe galip: 1-0
galatasaray müdafaa taktiği ile oynamasına rağmen eselî rakibi karşısında başarılıydı
oyunun tek golünü can şahane bir vole ile 77 inci dakikada attı
necmi tanyolaç
neşeli ve hüzünlü grupların dolmabahçe'den yukarıya doğru kıvrılışını takip ediyoruz. saat 16 yı geçiyor. maç dönüşü bu... fenerbahçe - galatasaray maçı dönüşü...
galiplerin sevinci ile mağlûpların teessürünü anlamak için yüzlerdeki ifâdeye şöyle bir göz atmak kâfi.. mimik ve hareketleri lie mağlûbiyeti tarif eden bir genç, yanındakilerle konuşuyor: «can, aleyhinde konuştuklarınızı duysa, sağlam kalan ayağını yerinden kaldırmaz ve o golü atmazdı...» fenerbahçeli taraftarlar, arkadaşlarının sözlerine cevap veremiyorlar... hakikaten can'a, sakatlanıp, solaçıkta bir saha içi seyiricisi durumuna girdiği andan o tutulmaz voleyi patlattığı 77 nci dakikaya kadar az mı sitem etmişlerdi? canlan biraz can, öldün mu? diye bağırmışlardı. yalnız o ikisi üçü değil, fenerbahçelilerin çoğundan buna benzer sitemler işitmişti can... ama, ne yapsın ki sakattı. oyuna şansız başlamış, daha 14 üncü dakikada turgaydan topu almak isterken yere düşmüş ve oyun dışı olmuştu. tedavi edilmiş, girmiş, tekrar sahadan çıkmış, nihayet solaçık mevkiinde ıslarla futbolcular gibi yer doldurmak bahtsızlığına uğramıştı. kendisine her uzatılan topa koşup, yetişemediği için acıyla yüzünü buruşturuyor ve saha kenarında gezinen molnar'a beni çıkarın diye yalvarıyordu. oynayacak hali yoktu can'ın... ama, galatasaray maçının aynı talihsiz futbolcusu kimsenin ümit etmediği bir anda sağlam kalan ayağının ustalığı ile fenerbahçeyegalibiyeti kazandırmaya muvaffak oldu. zaman tam 77 nci dakikayı gösteriyor ve sarı - lacivertliler rakip kale önünde pozisyon kovalıyorlardı. bir frikik olmuş, bunu basri galatasaray altı pası içerisine havale etmişti. sıra şeref'e gelmiş ve kafa ile topu aktarırken «can» diye bağırmıştı. işte, günün hiç bir işe yaramayan futbolcusu bu sırada, kısa futbol hayatının en güzel golünü atıyor ve alkışlana cak bir vole şütle topu galatasaray filelerine takıyordu... bu gol kaderi tayin ediyor ve fenerbahçe ezeli rakibini 13 dakika sonra 1-0 yenmiş olarak sahadan çıkıyorda...
her büyük maç gibi...
saat 14 ü gösteriyor... tribünler dolu. dolu değil, dopdolu... fenerbahçe, galatasaray flamaları stadı süslüyor. iki taraf da heyecanlı. gözler çıkış tünelinde. fenerbahçe mi, yoksa galatasaray mı erken çıkacak? çıplak başı ile galatasaray başkaptanı eşfak aykaç sahada göründü. demek ki galatasaray erken geliyor. hattâ galatasaray taraftarları «cim bom bom bom'lara» başlamışlardı. ama hayır, naci'nin sarı başı tünelin ağzında göründü. fenerbahçe sahaya erken çıkıyor. bir gök gürültüsü koptu sandık... sevgi gösterileri. «ya ya ya şa şa şa» lar. «fenerbahçe çok yasa» lar... fakat nedense deniz tarafındaki uğurlu kale işgal edilmedi bu defa. bu da inanış meselesi demek ki... gazhane tarafında ısınma hareketleri yapılırken, gök bir defa daha gürledi. şimdi kaptan turgay ve arkadaşlarına galatasaray taraftarlarının büyük sevgi gösterileriyle hoş geldiniz, deniliyordu. saat 14.05.. hakemler santraya doğru yürüdüler. üçü de sâkin fakat gösteriş bu. fenerbahçe - galatasaray maçı idare edecekler, horoz döğuşu değil. kuralar atıldı. galatasaray kazandı. gazhaneyi aldı sarı - kırmızılılar. fç bahöe ise deniz tarafına dizildi.
saat 14.10: fenerbahçe oyuna başladı. daha santrada kesildi ilk akın, galatasaray oyuna canlı başladı sayılır. müdafaa yapıyor. suat 8 numaralı formayla sağhafa, coşkun 4 numaralı formayla sagiçte erol solhaf, ahmet ileride.
dk. 4: turgay'a ilk top geldi o da ergun'un geri pasıyla. dakikalar ilerledikçe sarı - kırmızılıların hâkim bir takım hüviyetine girdikleri görülüyor. müdafaa taktiğindeki tarafın, hücum arzusundaki tarafı sıkıştırışını seyrediyoruz. fenerbahçe geriden top çıkarmakta güçlük çekiyor.
dk. 8: fenerbahçe nihayet galatasaray yarı sahasına girdi. kademeli ve adam adama markaj yapan bir müdafaanın ilk açılışı bu... can, yüksele ve şerefe pas veriyor. şeref abandı. karambolda bir galatasaraylının kolunu yoklayan top'a penaltı diye bağrılıyor. penaltı bu kadar ucuz mu? yani.. fenerbahçe bırakmıyor.
dk. 10: can'ın iki sıyrılışı ve üst şütü aut'u boyluyor.
dk. 12: can, turgayın sert blokajı ile yerlere seriliyor. bu hareket bir kalecinin en tabii hareketi, itiraza lüzum yok. öyle sert girersen, yersin dizi, bir tarafına... can'ı saha kenarına alıyorlar. eliyle sağ kalçasını gösteriyor. canının yandığı besbelli.
dk. 14: lefter, dursundan serice bir mukabele gördtü. frikik atılıyor. turgay, hatalı bir çıkışla kaleyi terkederken, yükselin gollük kafa vuruşu. top boş kaleye giriyor. goool. hayır. taraftarlar hüzünle yerlerine oturuyor. çünkü top üst direğe çarparak geri dönmüştür. fenerbahçenin kaçırdığı ilk ciddi gol fırsatı. kader, kısmet, şans, lafları duyuyoruz...
dk. 18: şeref - yüksel kombinezonu. yükselin şütü kaleyi yalıyor adeta. ama turgay, neden bu kadar mütereddit? müneccim olsa, şut kaleyi bulmayacak diye. bu kadar soğukkanlı olamaz insan. derken dursun ha-kemi yine karşısında buldu. lefterle sık sık çekişiyor. genç çocuk ne olsa. onu bur dememişlerdir. ama, herhalde lefteri elinden kaçır diye de emir vermemişlerdir ya? can oyuna girdi. can düzelmezse fenerbalıçe maçı 10 kişi oynayacağa benzer.
dk. 21: avni suat'a sert girdi. suat yerlerde kıvranıyor. ayağa kaldırıldı. sertlik hoş değil.
dk. 25: can yine oyunu terketti. çıkarın beni oyundan diyor idarecilere. bırakırlar mı canım? galatasarayla antrenman değilki yaptığınız.
dk. 31: galatasaray kalesi yine sahipsiz. yükselin hazırladığı orta şeref rahat, kendinden emin. kafa şütünü attı ve sonra seyre daldı. top, biraz yukarıdan aut'ta. şeref çamurlara başını sıokup, dövünüyor.
dk. 38: mustafa metin'in aşırtma pasını kaptı, kaçtı. sıkı bir şut şükrü fırladı, kornere âttı. büyük bir tehlike daha. korner, korner. bir oraya, bir buraya. netice alınsaydı, devre 0-0 bitmeyecekti...
bir dakika, bir dakika. iki hâdiseyi unuttuk. lefter'in frikikini turgay'ın köşeden kurtarışı: dk. 42: hah, şöyle turgay bu işle... ve naci metine favl yaptı. ceza atışına şükrü kısa bir hamle yaptı. mete'nin önü bomboştu. vurdu, vurdu. fakat, böyle de vurulmaz ki kardeşim!...
galatasaray bastırıyor
gazhane tarafındaki kalenin kaderi bu galiba. şimdi de galatasaray buradan ayrılmıyor. işte dk 1: osmanın sebep olduğu korner. metin kale önündeydi. şütüne mâni oldular. korner. bu korner daha. bir daha. molnar bağırıyor «naci aç topu, basri dikkat..»
karşılıklı akınlar seyrediyoruz. fakat oyun hayli sertleşdi. ahmet, osman'ı biçtti. avni hiç vakit kaybetmeden meteye aynı şeyi yaptı. tribünlerden protesto sesleri. ikide birde hakeme çatılıyor. ve 58 inci dakikada turgayla, lefter bir kere daha karşı karşıya geldiler. lefterin korkunç denebilecek bir frikiki. top sol köşeye kaçarken, turgay arkadaşlarına nefes aldırıyor. yay gibi bir kurtarış bu. mükemmel şahâne... kornerden sarı - lacivertliler istifade edemediler.
dk. 65: ahmet, solaçıkta. var veya yok. suat'ın pasını eski ahmet dünkü gibi harcar mıydı? gol arıyor taraflar. fakat fenerbahçenin bastırışında daha kuvvetli ve hesaplı bir görünüş var. klasik tâbirle sarı - lacivertliler maça asılıyor. bakalım karşı müdafaayı geçebilecekler mi? sonra, galatasaray, mevsimin en iyi oyunlarından birini çıkarıyor. nerede o beşiktaş'a futbol tonuyla pes diyen galatasaray, nerede fenerbahçe'ye karşı bütün gücüyle mücadele eden bu galatasaray?
ve gooool ..
sarı - lâcivertliler yine galatasaray kalesi civarında.
dk. 77: faul atışı. basriden şerefe geliyor. şeref sıçrıyor ve bağırıyor «caaan...» can mı? hangi can. sahada mı acaba? aldanıyoruz, sahadaymış can. sağ ayağı sakat. fakat sol'u ne güne duruyor? top göğsü hizasındaydı. inerken bir şahane vole çıkardı. bir ayağını kaldırışını gördük, bir de turgayın üzgün bir hareketle ağlara çarpan topu ileriye alışını... turgay kusara bakmasın, ama, hani dünkü golü yemek bir kaleci için şerefti...
can, maça çıkarken şansızdı. çünkü sakattı ve sahayı adımını attığı sırada, tribünlerden fırlatılmış bulunan bir portakal kabuğuna basmış, sakat olan sağ ayağı, daha oyuna başlamadan burkulmuştu. hele 13 üncü dakikada mustafa'nın galatasaray kalesine uzattığı topa, turgay'la beraber dalışı... beline çarpan sarı-kırmızılı takım kaptanının dizi onu yerlere sermişti.
can, bir müddet saha kenarında tedavi edildi. sonra oyuna devam etti. ama ne koşabildi ve ne de top taşıyabildi. hattâ yürümeyi dahi güçlükle başardı. fakat 77 nci dakikada şansı birdenbire parlayıverdi can'ın... rakip ceza sahası içerisinde bütün gücü ile attığı vole galatasaray filelerine takıldı ve can, bu golüyle maçın mukadderatını tâyin etti...
sakat can, fenerbahçeye çok kıymetli iki puan kazandıran golünü bize şöyle nakletti: «soldan ortalanan topu, altı pas üzerinde bulunan şeref «can» diye bağırarak, kafa ile önüme düşürdü. ben de gördüğüğünüz gibi sol vole ile kaleye gönderdim. top, turgayın solundan kaleye girmişti...»
fenerbahçe ile galatasaray arasındaki uzun senelerin rekabetini göz önüne alanlar galatasaray bütün dezavantajlara rağmen ezeli rakibine «sahada teslim olmaz» demişlerdi.
dünkü oyun ve netice. sarı-kırmızılıların hakikaten «teslim» olmayışlarının bir ifadesidir. g. saray oyuna şuurlu başladı, muvazeneli ve ölçülü tutumunu maçın sonuna kadar devam ettirdiler. aksi olsaydı - şansı hesaba katmıyoruz - galatasarayın farklı bir mağlûbiyete uğraması işten bile olmayacaktı. zira formsuzdu, moralman çöküktü ve idari bir kriz geçiriyordu. bu aleyhteki faktörleri ancak ve ancak galatasaraylılık ruhu yenebilirdi. nitekim de öyle oldu. «galip sayılır bu yolda mağlup» sözü dünkü sarı-kırmızılı on bir için pekalâ söylenebilir. takımın tertibi galatasarayın yüzde yüz müdafaa taktiri ile sahaya çıktığını gösteriyordu. suatin ve erolun yan haflara kaydırılması, keza coşkunun ismen sağ iç, fakat aslında ölü sahada oynatılması. ahmet bermanın zaman zaman gerilere kayarak bir müdafi gibi çalışması başkaptan eşfak aykaçın maçtan evvel düşündüklerinin «müdafaaya ehemmiyet vermek» olduğunu anlatmaya kafiydi. galatasaray, fenerbahçenin ilk hızlarını kırıp maçı relantiye aldıktan ve hatta devreyi 0-0 bitirmeye muvaffak olduktan sonra ikinci devrenin başlarında hücum denemelerinde bulunmaları yerinde bir hareketti. zira hemen neticeyi temin edebilecek bir gol kazanmak ve akabinde de «çanakkale geçilmez» müdafaasına başvurmak... üstüste kazandıkları 3 kornerden bir tanesini gol yapabilselerdi sarı-lâcivertli takım beraberliği temin edebilmek için dahi galatasaray in nısıf sahasında bir hayli ter dökmek mecburiyetinde kalacaktı. son haftalara kıyasen galatasarayın çok iyi bir maç çıkardıklarını kaydederken, ahmet bermanın, metein ciddi bir müsabaka çıkartacak hüviyete sahip olmadıklarını hatırlatmak isteriz. buna mukabil galatasaray haf hattı, maçın bütün yükünü üzerinde taşımış ve fener akınlarının mühim bir kısmını kendi sahasında karşılayarak zararız hale getirmeye muvaffak olmuştur. yalnız takım halinde biraz hırçın ve asabi oynadıklarını da kaydetmek yerinde oalcaktır. fenerbahçeye gelince; nice maçı arifesinde sertlikten fazla ürken fakat onun kadar da iyi netice alamamaktan korkan sarı-lacivertliler, rakiplerinin şuurlu ve mücadeleli oyunu karşısında zamun zaman bocaladılar. ilk dakikalarda canın sakatlanarak «bir gölge adam» halinde sahada dolaşması, en azından yükselin direkten dönen kafa şutu kadar talihsizlikti. lefter'in ilk ve ikinci devrelerde attığı iki şaheser frikiğini tuncayın kurtarışları için de «fevkalade demek icab» eder. turgay can'ın attığı voleye iste ancak seyirci kalabildi. bu golü hatalı yedi demiyoruz. çünkü sakat can'dan böyle bir hareketi beklememekte haklıydı. fenerbahçe takımı umumiyetle maçı hakim oynamasına rağmen yine de derli toplu bir hüviyet arzetmedi. hücum hattı dağınık, haf hattı ise lüzumundan fazla topu havaya kaldırıp durdu. bunun fenerbahçenin yerden kısa paslı bol deplasmanlı oyunu ile alâkası yoktu. kaldı ki karşısındaki insayd geri oynamasına rağmen o ileri gitmiyor ve en kritik zamanlarda favulü hareketlere tevessül ediyordu. topu yere indirmelerinin rakiplerine faikiyet sağlamaya kâfi geleceğini fenerbhaçe ancak galibiyet golünü attıktan sonra düşünebildi. çok mühim bir maç arifesinde galatasaray gibi bir maniayı aştığı için fenerbahçe tebrik edilmeye hak kazanmıştır. ancak en büyük tebrike, nice'yi avrupa kupasından eleyebildiğinde alacaktır.
fenerbahçe soyunma odası, galibiyetle sona eren her büyük maçta olduğu gibi bayram yerine dönmüştü. idareciler ve taraftarların sevinci sonsuzdu. fakat antrenör ve futbolcular skoru kâfi görmüyorlardı. sarı - lâcivertli takımı çalıştıran molnar, «gerek nice ve gerekse galatasaray maçında 10 kişi i ile oynadık. buna rağmen ilk devreyi 3-0 galip bitirebilirdik. can'ın sakat oluşu takımımız için bir dezavantajdı. fakat can, attığı golle vazifesini yapmış ve bu dezravantajımızı ortadan kaldırmış oldu. galatasaray eski formundan çok şey kaybetmiş» derken lefter şöyle konuşuyordu: «neticeden memnunum. zira galatasaraydan çekiniyordum. maç boyunca tam yedi fırsat kaçırdık. eğer hepsi gol olsaydı, oyun basketbol maçına dönecekti.»
30 kasım çarşamba günü fenerbahçe stadında yapılan antrenmanda kavga eden sarı - lacivertli futbolculardan lefter ve seracettin, dün oynanan fenerbahçe - galatasaray maçını müteakip, soyunma odasında barışmışlardır.
seracettin, fenerbahçe meneceri ahmet erol ile beraber, buharların kaplı duş odasına girerek leftere sarılmış ve bu suretle fenerbahce câmiasında üzüntü yaratan müessif bir hadise tatlıya bağlanmıştır.
«fenerbahçe. maçı daha farklı kazanabilirdi ancak ikinci devredeki oyunumuzla doğrusu mağlûbiyeti hak etmedik. sarı-lâcivertlileri tebrik eder nice karşısında muvaffakiyetler dilerim.» bunları maçtan sonra bir matem havasına bürünmüş olan galatasaray soyunma odasında eşfak aykaç söylüyordu. galatasaray soyunma odasını dolduranların çeh-releri bir tuhaftı. kimse konuşmuyor herkes sessiz sedasız işini bitirmeğe çalışıyordu. bir ara duştan çıkan coşkun, «fenerbahçe'ye yenilmek çok fena başka hiç bir şeye benzemiyor.» başı önünde eğikti o vaziyette elbiselerinin bulunduğu köşeye doğru yürüdü ve bir anda donup kaldı.
başını elleri arasına almış olan ismail hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. ismaille bir şeyler söyleemk istedi onun da gözleri yaşarmıştı.
bir başka tarafta turgay can'ın attığı golü suat'a anlatmağa çalışıyorduç «can! diye bağıran şeref'in sesini duydum ve top ağlara nasıl buldu bilmiyorum görmemiştim bile. doğrusu akat sakat oynayan can'dan böylesine şiddetli bir şut beklemiyordum.»
şükrü : hatâ yapmadı. esasen fazla yorulmadı. havadan gelen toplara hakim, çıkışlarında sakindi.
osman : sakatlanıncaya kadar açık vermedi. topu kesişleride iyi. ileri top uzattığı zamanlarda vasattı.
basri : her zamanki gibi hareketliydi. ilk devrede naci'nin, metin'in üzerine gittiği iki pozisyonda ortayı iyi doldurdu ve kendisinden netice beklenen mete'yi kıskıvrak bağladı.
akgün: galatasaray defansının çıkardığı yüksek toplara karşı kifayetsizdi. takipçi olarak vazifesinin yaptı denebilir. fakat haf olarak daha akıllı çalılması ve boş sahayı kontrol ermesi lazımdı.
naci: fenerbahçenin olduğu kadar sahanın en iyilerinden biriydi. metin'e karşı tatbik ettiği sıkı markaj galatasaray için dezavantajdı. sert vuruşları, hareketli futbolu ile galibiyette rol oynadı.
avni : haf hattının diğer akıllı adamıydı. kale önündeki sıkışık pozisyonları, serinkanlı hareketlerle, savuşturdu. forveti destekledi ve galatasaray maçlarındaki normal iyi futbolunu tekrarladı.
turgay : ilk devreda mütereddit iki üç haeket yaptı. hele bunlardan yüksel'in kafa şutuna müdahale etmeyişi, affedilir nev'iden değildi. fakat ilk devre sonunda ve ikinci devre ortalarında lefter'in attığı iki şahaser frikiği çelişi, klâs kaleci olduğunu göstermeye kâfidi.
dursun : heyecanlıydı, sertti, favllü oynadı. fakat yine de vazifesini yaptı.
ismail : parlak günlerindeki ismail değildi. mamafih mustafa'yı zararsız hale getirmekte güçlük çekmedi.
suat : sağ haf oyamasına rağmen takımının en başarılı elemanı idi. havadan ve yerden bir tek top kaptırmadı. takımı hücumdayken kale önlerinde şüt arayışı, eski suatı hatırlattı.
ergun : galatasarayın yine bel kemiğiydi. tek falso yapmadı. yerden ve havadan gelen toplara olun hâkimiyeti defansın moralini yükseltiyordu.
erol : başarılı bir sol haf olarak gözüktü. öyle tahmin edilir ki galatasarayın en isabetli transferi bu genç futbolcudur.
mustafa: fazla göze çarpmadı.
can: 13 üncü dakikada sakatlanması fenerbahçe için talihsizlikti. maç devamınca solaçıkta bir gölge adam gibi dolaştı durdu. ama galibiyeti kazandıran goldeki hareketi şaheserdi.
şeref: faydalıydı. her topu alışında rakip defansı harmanlayarak, arkadaşlarına gedik açmak için çalıştı ve golün hazırlayıcısı oldu.
yüksel : zaman zaman ikinci santrafor olarak sert ataklar yaptı.
lefter : sol açıkta oyuna başladı. burayı sevmedi, insayde geç tikten sonra fenerbahçe hücum üstünlüğünü temin etti. korner, frikik ve paslarıyla her zamanki lefter'di.
mete : sakatlığın verdiği tutukluktan kurtulamadı, basri karşısında sönük kaldı.
coşkun : bir haf gibi oynadı. fırsat düştükçe ileri kaçıyor ve ara paslarla arkadaşlarını besliyordu. ikinci devrede yoruldu ve tesirini kaybetti.
metin : naci'nin sıkı markajından kendisini kurtaramadı. bütün oyun devamınca ancak iki defa şut pozisyonu buldu. bunlar da avta çıkan toplardı.
mustafa : ileri geri çalışarak faydalı olmak için didindi fakat bütün gayreti onu milliyet bareminde (**) almaktan yukarıya çıkartamadı.
ahmet: yorgun bir adam hüviyetinde görüldü. o koca ahmet'in bu hale nasıl düştüğü herkesi düşündürdü. yook, tanıdığımız ahmet, bu ahmet olmamalı...
1. beşiktaş...16...13...3...0...34...4...29...3 2. f. bahçe...16...12...2...2...44...15...26...6 3. g. saray...17...9...6...2...31...10...24...10 4. d. spor...19...8...7...4...24...19...23...15 5. iz. spor...19...7...7...5...29...24...21...17 6. g. birliği...17...8...4...5...22...15...20...14 7. is. spor...16...6...7...3...20...15...19...13 8. vefa...16...7...3...6...18...27...17...15 9. feriköy...16...7...2...7...18...21...16...16 10. k. paşa...15...4...7...4...13...13...15...15 11. k. güm...17...5...4...8...20...24...14...20 12. k. yaka...19...6...2...11...20...30...14...24 13. ş. hilâl...15...5...3...7...16...20...13...17 14. h. tepe...17...5...3...9...22...29...13...21 15. göztepe...13...4...4...5...15...14...12...14 16. altay...19...4...4...11...17...37...12...26 17. beykoz...15...3...5...7...11...19...11...19 18. adalet...16...3...4...9...13...27...10...22 19. a. ordu...13...3...3...7...18...27...9...17 20. a. gücü...15...2...4...9...12...25...8...22