g. birliği son 15 dakikada 1 - 0 mağlûbiyetten kurtulup, 2-1 galibiyete yükseldi
kahraman bapçum ankara'dan bildiriyor
dakika 23... can frikik atıyor, santra yuvarlağına ceza sahasından daha yakın. yani 35 metre var. vayyyl... balyozla çivi çakar gibi vurdu. üst direk sarsılıyor. dönen topa hüseyin'in nefis rövaşatası; avt!...
dakika 24. mikro gerilerden top aldı. evirdi, çevirdi... getirip kale ağzında aliye yuvarladı. alinin rahat vuruşu ile skor: 1-0.
dakika 31, şeref uzun bir pasla kaçtı. müdafaa kahraman dahil tamamen o taraf, yatmış... can'a yuvarlayı verdi. goooo... hayır. can'ın mükemmel vuruşu kaleciyi aştı ama, gene üst direkte.
iyi gidiyor değil mi? daha ziyade fenerbahçenin hâkimiyeti ile ve temiz, heyecanlı bir maç oluyor, değil mi? bu fikri biz de benimsemiştik. nereden bilirdik on dakika sonra çığırından çıkacağını?
ilk devrenin son dakikasında, o zamana kadar oldukça sert oynamış olan ilhan, basrinin kafasına tekmeyi çakacak basri yerde yarı baygın yatarken hakem fenerbahçe aleyhine faul verecek... itiraz edenlere ihtarlar sıralayacaktı. sonra devre bitince tribünlerden protestolar başlayacaktı. açık tribünde haftaymda on dakika süren görülmemiş bir ayva muharebeil olacaktı... gene haftaymda, tribünde oturan bir yedek fenerbahçe futbolcusu ankaralı birkaç sporcu ile yumruk yumruğa gelip karakollara düşecekti... ikinci devrede oyun sertleşecelti... hakemden ihtar almayan fenerbahçe futbolcusu hemen hemen kalmayacaktı. 20 nci dakikada basri oyuna sağaçık olarak girecek, bu defa da aykut'un hırpalayışına maruz kalacaktı. tribünden sahaya yapılan ayva hücumu devam edecekti. gençlerbirliği yüzde yüz fauulle alınmış bir topu kullanarak galibiyet golünü atacaktı. nihayet maçın bitmesine iki dakika kala hakem verdiği bir ihtara itiraz eden avniyi oyundan çıkaracaktı.
kim mes'uldü bu hadiselerden? bir defa hakem hatâlı değildi ama fazla kitabi idi. oyuna hiç tesir etmeyecek bazı kararlarla «otorite» tezahürlerine girmesi hem seyircinin hem futbolcuların asâbını bozdu. sonra gençlerbirliğinin bazı elemanları hiç lüzum ve sebep olmadığı halde fazla sertleşmişlerdi. fakat bu tatsız havanın asıl mesulü bizzat fenerbahçeli futbolculardı. çünkü hakemin mütemadi ihtarlarına mâruz kalmak için ne yapmak lazımsa yaptılar. işin mühimi, faulü rakip yapıyor, fakat hakeme karşı takındıkları tavır yüzünden ihtarı fenerbahçeliler alıyordu
gençlerbirliği son onbeş dakikaya kadar oyuna asılmayı hiç düşünmemişti. ama 75 inci dakikada attıkları golle birden çoşuverdiler. ortadan zeynele gelen topu, solaçık sağa kayarak düzeltti. sağaçık yerinden ortaladı. kale ön çok kalabalıktı. yerden ortaya gelen topu özcan da kontrol edemedi ve orhan ayak koyarak ağlara taktı. santradan hemen sonra yaptıkları akında fenerbahçeliler şerefin kafa şütünü selçuk'un uçarak yumruklaması ile galibiyet şansını kaybedeceklerdi. maç artık bir fırtına gibiydi. nacinin bile ileri giderek gol aradığı bir sirada zeynel müdafaadan açılmış uzun bir pası takip etti. osman'ın hâkim olduğu topu, kolundan savurarak aldı. hakemin bütün oyun boyunca yaptığı tek «büyük hata» bu idi. zeynel topu sağa aktardı. nihat aldı. sürdü ve yerden bir şutta fenerbahçenin mağlûbiyetini ilan etti.
genç futbolcunun nice maçında oynayabilmesi, federasyonun müsaadesine bağlı bulunuyor
ankara. hususî
merkez ceza heyeti dün yaptığı toplantı sonunda, fenerbahçe - gençlerbirligi maçında hakem tarafından oyundan çıkarılan avni kalkavan'ın karar tarihinden başlamak üzere 15 gün müsabakadan men cezasiyle tecziyesine karar verilmiştir.
aynı gün imzadan çıkan karar, avni'ye tebliğ edilmek üzere bugün istanbul bölgesine gönderilecektir.
avni'nin cezası 19 kasım'da istanbul'da oynanacak olan fenerbahçe - nice maçından sonra bitmektedir. ancak genç futbolcuya verilen ceza, tecziyeye sebep olan milli lig maçlarında tatbik edilerek, hususi kupa vesair müsabakalara teşmil edilmeyecektir.
avrupa şampiyon kulüpler statüsüne göre avni, federasyon müsaade ettiği takdirde fenerbahçe - nice maçında yerini alacaktır.
federasyona yakın çevrelerdeki kanaate göre, genç futbolcuya bu maç için gerekli izin verilecektir.
19 mayıs'ta çok maç izledim demiştim. işte buyurun bir tane daha... fenerbahçe 59-60 yıllarında yenilmez armada. o zaman hafta sonu iki takım ankara'ya geliyor ve iki yerli takımla oynuyor. ilk gün fener, demirspor'u 3-0 yenmiş, pazar günü bizim karşımızda. stad tıklım tıklım ve maratonun ortası dahil yarısı o yakıcı kırmızı-siyah bayraklarla kaplı ama gerisi de fenerli. ilk anlarda rakip baskılı. neredeyse orta yuvarlaktan can bartu topa bir asılıyor, kavis alan topa selçuk çakmaklı uçuyor ama top üst direkte patlıyor, biraz sonra da golü yiyoruz. arkadan bizimkiler sağlı sollu adamları dağıtıyorlar, baskı korkunç. telaşe kemal orta sahayı parsellemiş, fener'e soluk aldırmıyoruz. savunma dahil herkes hücum ediyor, rüzgarın oğlu zeynel kaleci şükrü'nün ifadesini alıp 1-1 e getiriyor oyunu, ardından bir tane daha: 2-1 öndeyiz. yığınla fenerli'nin arasında devamlı bağırıp çağırıyorum ama yaşıma veriyor ve bana dokunmuyorlar. ikinci yarıda hep saatliye olan gençler akınlarını izliyoruz. maraton'un aşağı yukarı yarısı ve sol kapalı stadı adeta inletiyor. her iki kale arkasında da varız aslında ama organize değiliz, yalnız gollerde belli oluyor kale arkası gençler taraftarı. maçı 2-1 kazanıyoruz ve babamla buluşup eve kadar neşe ile yürüyoruz.
fenerbahçe: özcan arkoç, avni kalkavan, naci erdem, akgün kaçmaz, basri dirimlili, hüseyin yazıcı, şeref has, osman göktan, mustafa güven, can bartu, ali soydan
teknik direktör: ignace molnar (macaristan)
goller: (0-1) ali soydan dk. 24 (1-1) orhan yüksel dk. 75 (2-1) nihat çetin dk. 78