13 nisanda galatataravla yapacağı müsabakaya kadar milli lig maçı olmayan fenerbahçe ankaradan dönmüştür.
umumi kaptan fikret kırcan «bu boş zamanda bir kaç hazırlık maçı oynayacağımızı zannederim. programı henüz tesbit etmedim. ancak milli ligdeki iddiamızı devam ettirmek bakımından bu müddetten en iyi şekilde istifade edeceğimiz tabiidir» demiştir.
milli ligde bu hafta müsabakası olmıyan takımlardan fenerbahçe dün sabah kendi stadında antrenör szekelly nezaretinde çalışmıştır. antrenmana kabakulak olan lefter ile kulüpje ihtilaflı bulunan ali katılmamışlardır.
fenerbahçe ve galatasaray takımları önümüzde ki haftanın çarşamba günü oynayacakları milli lig maçının hazırlığına devam etmektedirler.
ezeli rekabeti tanıyanlar; bu defaki fenerbahçe - galatasaray maçından evvelki havayı yadırgadıklanı ifade etmektedirler. bunun sebebi, iki takımın da şampiyonlukta büyük iddiaya sahip olmamasına bağlanmaktadır. bununla beraber maç günü yaklaştıkça taraftarlar arasındaki iddiaların hararetleneceği alışılmış temposuyla bir fenerbahçe - galatasaray rekabetinin başlayacağı tahmin olunmaktadır.
beşiktaşı 3 puan farkla takip etmiş olmalarına rağmen, bu haftaki millî lig maçlarının neticelerini büyük bir merakla bekleyen sarı -lâcivertliler bugün antrenör szekelly'nin idaresinde yapacakları idmandan sonra kadıköyde kampa gideceklerdir. fenerbahçenin 14 kişilik kamp kadrosu şöyledir: özcan, şükrü, nedim, basri, avni, osman, naci, necdet, niyazi, mustafa, hüseyin, can, yüksel, şeref. umumi kaptan fikret kırcan «şampiyonlukta ümidiniz var mı?» şeklindeki bir suale «kısmet meselesi» şeklinde cevaplandırmıştır. idareciler kabakulak hastalığından evinde istirahat etmekte olan lefter'in galatasaray maçına kadar ayağa kalkacağını ümid etmektedirler. lefter ise kendisini maça çıkamayacak kadar halsiz hissettiğini söylemiştir.
galatasaraylılar dün ali sami yen stadında çalışmışlardır. ismail'in mazeretsiz olarak iştirak etmediği idmanda antrenör coşkun özarı metin ve ergun'u hususi şekilde çalıştırmıştır. idman daha ziyada kültür fizik ve küçük kaleler arasındaki çift kale şeklinde geçmiştir.
antrenör szekelly, "lefter oynamak istese bile takıma koymak mahzurlu olur" dedi
önümüzdeki haftanın çarşamba günü yapılacak olan fenerbahçe - galatasaray maçı için fenerbahçe dünkü antrenmanı müteakip moda'da kampa girmiştir.
sarı - lacivertlilerin 14 kişi olan kamp kadrosunda şu futbolcular bulunmaktadır: özcan, şükrü, nedim, basri, avni, osman, naci, necdet, niyazi, mustafa, hüseyin, can, yüksel, şeref. antrenör szekelly lefterin galatasaraya karşı oynamak istese dahi takıma koyulmasının mahzurlu olacağını belirtmiş ve «hüseyinin forvette oynatılmasının ihtimali fazladır» demiştir.
fenerbahöe maçı için kamp yapmıyarak olan galatasaray yarın saat 11 de son çalışmasını yapacaktır. antrenör coşkun özarı kampa girilmemesine rağmen arkadaşlarımın kendilerine iyi bakacaklarına inanıyorum.» demiştir. geçen cuma gübü yapılan antrenmana mazeretsiz olarak katılmayan sol bek ismail kurtla dün de temas temin edilememiştir.
saat 15.30' da yapılacak olan maçta sarı-kırmızılılar galip gelirse beşiktaş şampiyon
f. bahçe'de lefter oynamıyor
fenerbahçe - galatasaray takımları 164 üncü maçlarını bugün saat 15.30 da mithatpaşa stadında oynayacaklardır.
milli lig şampiyonluğundan henüz ümidini - pek zayıf da olsa - kesmemiş olan fenerbahçe için bugünkü karşılanma ezeli rakibine nisbetle daha büyük bir ehemmiyet taşımaktadır.
ancak, ezeli rekabeti yalnız puan mücadelesine bağlamak doğru değildir. şartlar ne olarsa olsun iki takım hususi veya resmi karşılaşmalar da daima birbirlerine ecel teri döktürmüşlerdir. neticeyi lehlerine çevirmek için 90 dakika sahada mücadele etmişlerdir. son dakikada bir değişiklik olmazsa taraflar sahaya şu tertiplerle çıkacaklardır:
iki takım da son haftalarda form bakımından bir düşüklük göstermektedirler. ankara maçlarından sonra sarı - lacivertlilerin tam 13 günlük bir istirahat devresi geçirmeleri, öyle tahmin edilir ki takımdaki fazla maç oynama yorgunluğu ve bıkkınlığını bir dereceye kadar gidermiştir. yukardaki tertip alâkalı şahısların iddialarına göre en kuvvetli şekil olarak ifade edilmekle beraber. lefter'in yokluğunun böyle bir kritik maçta fenerbahçe için büyük dezavantaj olduğunu kabul etmek gerekir.
sarı - kırmızılı takım ise teknik menecer gündüz kılıç'ın ifade ettiği gibi maça sadece prestijini korumak için çıkacaktır. geride bırakılan bir haftayı sarı - kırmızılıların ciddi bir şekilde çalışmaya tahsil etmiş olmaları, ezeli rekabete verdikleri ehemmiyeti izaha kâfi gelmektedir.
alâkalılar «gayemiz ankarada 2-1 galibiyetimizle biten maçın revanşını vermemektir» demektedirler.
netice olarak kuvvet ölçülerinde hemen hemen başa baş durumda bulunan ezeli rakiplerin kazanma şansı da müsavi görünmektedir.
maç galatasaray'ın galibiyeti veya beraberlikle bitimi takdirde beşiktaş'ın önümüzdeki haftalarda oynıyacağı fenerbahçe ve feriköy maçları ehemmiyetini kaybedecek ve siyah -beyazlıların şampiyonluğu iki hafta evvelinden ilan edilmiş olacaktır. fenerbahçe maçı kazandığı takdirde önümüzdeki haftanın bütün maçları bütün düşük ihtimallere rağmen yine de büyük alâka toplayacaktır.
büyük maçtan evel fenerbahçe ve galatasaray'ın (b) takımları saat 13.30 da karşılaşacaklardır. bugünkü kadrolar dışında kalan oyunculardan kurulu tertipler arasındaki bu maçın heyecanlı ve birinci sınıf bir ezeli rekabet havası altında cereyan edeceği muhakkaktır.
fenerbahçe kampında dün de neş'eli bir hava hakimdi.
futbolcular hareketli ve maçın neticesinden ümidli görünüyorlardı. lefter'in öğleye doğru kampa gelip, yemekte arkadaşlarıyla beraber hazır bulunuşu umumi bir memnunluk yarattı. kabakulak hastalığı, tecrübeli futbolcuyu hayli mecalsiz bırakmış, sarartmıştı. «gatataftaray'a karşı oynayamayacağım için üzgünüm» diye konuşuyor ve maçın tahminini soran basın mensuplarına şu alışılmış cevabını veriyordu: «maçlardan evel konuşmak adetim değildir...» bu sözlerine rağmen lefter'in de arkadaşları gibi ümidli olduğunu hareketlerinden anlamak kolaydı.
istirahat halindeki futbolcuların başından ayrılmayan szekelly son günlerde gazete sütunlarına yerleşen bir mesajını tekrarları: «bu naökar belli olmaz. kazanmak için çalışacağız. takımı iyi hazırladım. en mühim nokta çok sevdiğim fenerbahçeli taraftarlarla ilgilidir. onlardan yardım bekliyorum.»
takım kaptanı naci'nin de büyük maç hakkındaki tahmininde de klişeleşmiş beyanların dışında bir yenilik yoktu: «hazırız. bununla beraber netice belli olmaz.»
sarı - lâcivertliler öğleden sonra topluca sinemaya gittiler. bu küçük seyahatin tertibinde doğrusu büyük bir isabet vardı. zirâ kamo, sabahım erken saatlerinden itibaren bilet peşinde gezenler tarafından kuşatılmıştı...
galatasaraylılar lokaldeydi
galatasaray büyük maç için kampa girmeyi lüzumsuz bulmuştu. buna rağmen hasnün galip sokağındaki lokalde futbolcular tam bir kamp hayatı yaşadılar. kulüp âzâlariyle akşama kadar maçın neticesi üzerinde sohbetlerde bulundular. bilet isteyenlerden mümkün mertebe uzak duruldu. ve yakalanmaktan korkanlar sinema ve evlerine sığınağa gider gibi kaçtılar...
ancak sarı - kırmızılıların neşini kaçıran hâdise sadece bilet meselesinden ibaret değildi. öğleye doğru candemir'in hastalandığı haberi lokale gelmişti. futbolcular başta turgay olmak üzere candemir'in sıhhatıyla ilgilendiler. ve öğrendile rki: candemir hafif bir rahatsızlık geçirmiştir. ve fenerbaçe'ye karşı takımdaki yerini alacaktır.
muhakkak fenerbahçe cephesinde de ciddî bir faaliyet, heyecanlı bir hazırlanma var amma biz yalnız kendi cephemizle meşgulken bunu sâdece hissediyoruz...
böyle sözün gelişi «cephe» tâbirini kullanışıma bakarak bu tâbirin hatırlattığı bir mücadeleye hazırlanıyoruz zannetmeyin lütfen... dünyada her topluluk, her müessese hattâ her insan kendisine bir rakip seçmiştir ve onu geride bırakayım diye uğraşır durur. tuhaftır bıraktıktan sonra da tâ içinde bir yalnızlık, bir gayesizlik duyar. fenerbahçe, galataasrayı, galatasaray da fenerbahceyi bir kerre rakip tanımışlar eskidenberi. bu iki kudretli cemiyet ancak birbirlerinden ileri oldukça çok ileriye gidebileceklerini bilerek tatlı bir rekabet devam ettiriyorlar, çok şükür. aralarında... tatlı çünkü. samimi olarak ileri geçmek sevinci kadar rakip de çok geri kalmasın üzüntüsü var içlerinde... senelerce o kadar içiçe geçmiş ki isimleri. yalnız kalınca artık kudretsiz olacaklarına inanıyorlar zahir...
her neyse biz bugünkü maçımıza gelelim. sevgili arkadaşım ve kıymetli sütundaşım k. fikret herhalde komşu sütunda kendi cephelerinden bol bol bahsedecektir sizler... biz da kendi cephemizden söz açalım biraz..
galatasaraylı futbolcuların, kendi kendilerini en iyi şekilde hazırlama azminde olduklarını hissederek kampa sokmadık onları. antrenmandaki çok arzulu davranışları, kulüpteki durgun fakat depar bekler atlet heyecanıyla dolu oluşları düşüncemizin pek da yanlış olmadığı kanaatini veriyor şimdilik bizlere. ne yalan söyleyeyim bu sefer galatasaraylı futbolcuları şu ananevi galatasaray -fenerbahçe maçına tam manâsıyla hazırlanmış ve taraftarlarına geçen fena maçların acısını unutturmayı kafalarına iyice yerleştirmiş gibi görüyor da adamakıllı ümitleniyorum. netice ne olursa olsun galatasaraylı futbolcuların formalarını takımlarının zaferi için gerektiği şekilde terden sırılsıklam edeceklerine eminim bu maçta...
fenerbahçeli ve galatsaraylı futbolcu kardelşerime iyi şanslar dilerim.
bizim için zor bir maç.. esasen bugüne kadar hangi galatasaray maçı için kolay diyebildik. ben şahsen bunu hiç hatırlamıyorum.
futbolculuk hayatımda, şu bir kaç yıllık idarecilik hayatımda da... ne zaman galatasaray ile oynıyacağımız gün gelip çatsa, heyecandan boğazıma bir şeylerin düğümlendiğini, dudaklarımın kuruduğunu hissederim. ezeli rekabet, bizleri ta içimizden sarmakta ve titretmektedir. bugünkü karşılaşmaya da aynı hava içinde çıkıyoruz. kazanmak! bu en büyük arzumuz. fakat kaybedersek? hiç mi kaybetmedik, hiç mi ezeli rakihimize mağlûp olmadık... elbet de üzüleceğiz, ama galatasaray gibi büyük bir takıma yenilmiş olmak, bizim için daima bir şereftir. milli ligde ihtimali hesapları ileriye sürenler halâ iddialı olduğumuzu söylemektedirler. ben şahsen mes'ul bir adam olarak uzun boylu iyimser değilim ve futbolda bu nevi hesaplara yer verilmesine taraftar değilim.
şu şunu yenerse, bu bunu yaparsa beşiktaş falana veya filâna mağlûp olursa!.. bunlar boş hayallerdir. bu sebeple şimiden kara kartalların zaferini kutluyorum. bir takım şampiyonluk için bu derece beraberlik ve ahenk gösterebilir. maksada müşterek hizmet etmenin mukâfatını elde etmiştir kartallar...
ezeli rekabet, şu anda bizleri iliklerimize varıncaya kadar titretiyor ve sarsıyor. sarı - lacivertli arkadaşlarım sahaya bu ulvi hislerle çıkacaklardır. temennim arkadaşlarımın ve yakın dostumuz galatasaraylı futbolcuların mazilerine yakışacalk bir oyun çıkarmalarıdır. kedi takımıma ve dost galatasaraya iyi şanslar...
bugün şehrimizde hava önceleri puslu parçalı bulutlu mevzif yağışlı sonraları parçalı bulutlu olacaktır. rüzgarlar yıldız - poyrazdan mütedil zaman zaman sert olarak esecektir. en yüksek sıcaklık 13. en süşük sıçaklık 4 derece olacaktır.
bugün fenerbahçe ile galatasaray arasında yapılacak olan milli lig maçını istanbul ve ankara radyoları saat 15.30 dan itibaren mitlhatpaşa stadından naklen yayınlayacaklardır.
1. beşiktaş...36...28...7...1...67...14...63...9 2. g. saray...34...21...9...4...65...22...51...17 3. f. bahçe...32...23...4...5...75...33...50...14 4. d. spor...33...15...11...7...45...35...41...25 5. ist. spor...36...13...15...8...38...31...41...31 6. iz. spor...31...13...11...7...50...35...37...25 7. feriköy...35...16...4...15...40...37...36...34 8. g. birliği...34...12...9...13...46...40...33...35 9. k. güm...31...12...8...11...38...36...32...30 10. k. paşa...36...9...14...13...30...46...32...40 11. vefa...34...10...11...13...33...56...31...37 12. ş. hilâl...32...10...9...13...31...36...29...35 13. göztepe...35...8...12...15...31...38...28...42 14. altay...34...10...7...17...41...60...27...41 15. beykoz...30...8...9...13...31...44...25...35 16. k. yaka...31...9...7...15...31...42...25...37 17. a. gücü...31...7...10...14...30...46...24...38 18. adalet...32...7...7...18...22...42...21...43 19. a. ordu...35...6...8...21...37...62...20...50 20. h. tepe...34...7...6...21...37...62...20...48
not: yarıda kalan beykoz - karagümrük maçı puan cetveline dahil edilmemiştir.
alışılan havadan ve iddiadan tamamen uzak, futbol kalitesi düşük geçen maçta, atılan üç gol de birbirinden şahaneydi
kahraman bapçum
ilk maç 1908 de oynanmış...
52 yıllık bir mazisi var bu rekabetin... bu formaları tanıyarak birbirleriyle mücadele etmiş türk çocuklarından kaçı şehit, kaçı rahmete kavuşmuş, kaçı sağ ve sağlam, kaçı şimdi ihtiyar veya hastadır? bilinmez...
ama bilinen, emin olunan bir şey var: ne yaşayan eskiler, ne de ölmüşlerin ruhu böylesine bir galatasaray -fenerbahçe maçı görmemişlerdir.
bir an'anesi varduır türk futbolunun: bu iki büyük takım, bu iki dev, sasahada karşılaşınca iyi bir futbol oynanmasa bile heyecan, sürat ve mücadele âzami seviyeye çıkardı. ne oldu dün? belki türk futbol tarihinin en kötü galatasaray - fenerbahçe maçı oynandı. ve diğerine nazaran biraz daha canlı ve gayretli davranan galatasaray kazandı.
sahada iyi bir futbol oynanması öyle dursun mücadele o kadar hafif, her iki tarafın kazanma hırsı o kadar zayıftı ki, bu maçın bu vasıflarla tarihe geçmesi hiç garip sayılmazdı.
ve eğer 90 dakika içinde tarafların attığı o çok güzel üç gol olmasa bu hakikaten böyle olacaktı. ama goller... hele metin'inki... işte doksan dakikalık ruhsuz ve heycansız mücadeleyi o üç gol kurtardı. dün sahalarda elli iki yıllık rekabeti süslemiş olan muhterem mücadeleyi arayan gözler hiç bir şey bulamadı. ama metiin'in attığı golü de daha senelerce yalnız türk sahalarında değil dünyanın herhangi bir yerindeki futbol sahalarında arayanlar kolay kolay bulamayacaklardı.
maç
oyuna galatasaray çok hızlı ve hırslı başladı. bir hafta evvelin «bitik» galatasaray fırtına gibiydi. ve daha ikinci dakika dolarken naci'den söktüğü topla fırlayan metin, ileri yuvarlayıverdi. suat aldı ve sağa aktardı. ahmet yakaladı. durdurdu ve falso alan top yükselin önüne düştü.
ve sağ şutunu yapıştırdı. filhakika ahmet ofsayt idi. fakat bu, oraya yaptığı deplasmanın ve vurduğu nefis şutün kıymetini düşürmezdi. özcan'ın yaptığı plonhon boşa gidiyor ve top daha ikinci dakikada fenerbahçe ağlarına takılıyordu. bu bir büyük heyecanın müjdesi olmalıydı. şimdi oyun hılanacakk, sarı-lâcivertliler maç bu kadar kolay bırakmağa razı olmayacaklardı. fakat galatasaray mücadeleyi bırakmadı ve fenerbahçe toparlanmadan daha kat'i netice almak ister gibi yukleniverdi. bir hafta evvelki metinin yerinde şimdi tanıdığımız bir metin vardı. 8 inci dakikada naciden sürati sayesinde kaçtı. daldı. penaltı noktasına kadar sokuldu. bu sırada içeriden naci takip ediyor ve özcan üzerine geliyordu. naciye faul yapmasaydı belki topa daha hâkim olabilirdi. yazık... hakem metin aleyhine haklı bir faul veriyor ye galatasarayın hızı devam ediyor. ama bu hız hakikatte çok yavaş âdeta durmuş bir fenerbahçe'nin verdiği handikap galiba.
üç dakikalık kasırga
fenerbahçenin taraftarını kahreden bu durgunluğu bir tesadüfle çözülü verecek ve skor 1-1 olunca o hakikaten unutulmaz fakat çok kısa süren fırtına başlayacaktı. o tesadüf osmanın çok uzaktan attığı bir serbeıt vuruşta turgayın çok kötü bir yumruk atmasıydı. kaptan en güvenilir pozisyonda yüzde yüz tesadüfi bir hatâ yapıyor ve oturmamış bir yumruk topu ters tarafta yükselin önüne düşürüyordu. yüksel koştu, havadan gelen topa yükselerek volesini patlattı. ağlar aşağıdan yukarı doğru havalanıyor, ve kapalı tribünün orta kısmından ilk defa olarak yürekten bir ses yükseliyordu. oyun hızlanmıştı. fenerbahçe canlanmıştı... ama...
asıl canlananın galatasaray olduğu üç dakika geçmeden anlaşıldı. yenik düşme üzüntüsü sarı - lacivertlileri çok geç uyandırmıştı. halbuki sadece galibiyeti elde tutamamak şüphesi sarı - kırmızıyı daha kolay kamçıladı. uğur'un alıp soldan kaçarak yaptığı çok yüksek bir ortaya özcan sadece baktı. fakat bu kaleci hatâsı değildi. çünkü kale önünden geçerken top en az beş metre irtifada idi. birden şandellendi ve özcan'a nazaran tamamen ters tarafta kale sahası çizgisinin aut çizgisini kestiği noktaya iniverdi. bu topa özcanın fırlayıp havada kesmesi ne kadar güçse vazifesini yapan bir solbekin oraya düşen topu rakibe bırakması da o kadar garipti. metin işte bu gafletten istifade etti. daldı. fakat akıl ve mantık, insaf ve iz'an o santrforun bu topu durdurup ortalamasını veya içeri kaçtıktan sonra vurmasını emrederdi. gelgelelim metin ne aklı, ne mantığı ne insafı, ne de iz'anı dinliyordu. çok yükseklerden dolaşıp gelerek inen topa gerilerden koparak yetişmişti. kendini yere atarak sağ volesini yerleştirdi. bu topun kaleyi bulması ancak mucize olurdu. öylesine çapraz bir yerdeydi ki... topun ağlara çakılısını görenler bile buna inanamadı. yan ağlara dışardan takılmış olmalıydı. böylece özcan bir kalecinin hayatı boyunca yiyebileceği en güzel golü yiyordu. bu pozisyonda yer tutması, şu, bu gibi teknik bir hatayı özcanda aramak beyhude idi. çünkü o henüz çok yükseklerden geçen topu kontrol etmek durumunda idi.. ama solbek herhalde bir şeyler yapmalıydı.
ve maç orada bitti
böylece 25 inci dakikada skor galatasaray lehine 2-1 oluyor ve maç da orada bitiyordu. 25 dakikada biri ofsayttan atılmış olsa bile birbirinden güzel üç gol seyreden bizler elbette ümide kapıldık. ama maç işte orada bitiyordu. artık tarih boyunca bu iki formayı taşımış olan binlerce galatasaraylı ve fenerbahçeli hayretle gözlerini açabilirler «bu bizim canımız gibi sevdiğimiz formalarla sahada dolaşanlar kim?» diye sorabilirlerdi. sanki fenerbahçe için bu mağlûbiyetten kurtulmak hiçbir şey ifâde etmeyecekti.. sanki rakibini böyle «durmuş» halde yakalayan galatasaray için herşey bu iki golden ibaretti.
ikinci devrede takımlar aynı hava ile çıkacaktı. yalnız f. bahçede avni ile basri hüseyinle yüksel yer değiştirmişlerdi. ama bu hiç bir şey değiştirmeyecekti. asıl değişiklik nacide olmuştu. her pozisyonda metin'e gelen topları ilk hamlede kesmeğe başlamıştı ve muvaffak oluyordu. metin âdeta durmuştu.
ve maç devam ediyordu. hakikatte devam eden can sıkıcı bir hareketsizlikti.
iki ezeli rakibin her karşılaşması puan düşüncelerinin üstüne çıkar, stadı bir heyecan kasırgası kaplardı. hattâ çok defa, futbol kalitesi bile bu heyecan dalgasının altında kalırdı. fakat dün mithatpaşa'da görünmeyen sadece iyi futbol değil, aynı zamanda bu, «galatasaray - fenerbahçe havası» idi.
dünkü maç, fenerbahçe ile galatasaray arasındaki karşılaşmaların en sâkini, en mülayimi, en durgunu oldu. çok defa görülen sinirli atmosferden eser yoktu. o kadar ki, büyük ahmet'le niyazi arasındaki hoş olmayan mücadele dahi, havayı elektriklendirmedi.
heyecan kısırlığını sporla zevk için bir eksik sayabiliriz ama, oyuncuların iyi niyetli, dostane bir tempo içindeki davranışlarını her maçta örnek görmek arzusundayız. hem bu memnuniyetimize efendice tezahüratla bulunan seyircileri de katarak...
dünkü maçta golleri gördükten sonra, çıkıp giden olsaydı, çok şey kaybctmiyecekti. çünkü oyun «futbol» adına yapılan güzel hareketler, -maalesef- fevkalâde gollerden ibaret kaldı. iki takımda durgun bir tempo içinde, sanki «vazife maçı» oynuyorlardı. yahut ki, stadın içindeki ve bir fenerbahçe - galatasaray maçı için yadırganan sessiz havaya bakarak, bunun bir «matem maçı» olduğuna hükmedebilirdi. herhalde galatasaray olsun, hele fenerbahçe olsun, beşiktaşa giden şampiyonluğun matemi içinde oynarken, ezeli rekabetin hırsını bile unutmuşlardı. bunu biraz olsun hatırlayan galatasaray ise, fenerbahçeden daha iyi oynamasını ve kazanmasını bildi.
fenerbahçenin galatasaray maçına kadar az da olsa şampiyonluktan ümidi vardı.
ve... fenerbahçe, galatasaray'la başlayıp, beşiktaşla biten bir son turun ilk maçına çıkıyordu.
taraftarlar için mühim olan son tur'un başlangıcı ve bitişiydi galiba. yani sert bir giriş, süratli bir çıkış, diğer maniaları kâfi gelecek zannediliyorum.
fakat, dünkü maçın cereyan tarzı gösterdi ki, fenerbahçe için şampiyonluk bir hayalden ibaretmiş. çünkü, sarı-lâcivertli takım beşiktaş'ın kucakladığı bir şampiyonluk hakkını, ufak - tefek puan cilveleşmelerinin yardımıyla dahi, geri alacak kudrette değildir. esasen şampiyonluğa hak kazanacak bir mücadele çabasını terkedeli hayli zaman olmuştur. bir futbol kadrosu olarak futbolun istediklerini vermemektedir. bir galatasaray galibiyeti dahi bu dağılmış, futboldan bıkmış haliyle fenerbahçenin son yol üzerindeki maniaları devirmeden geçmesine yardımcı olamayacaktır.
tabii fenerbahçe maçı kaybetti. yani daha ilk atlayışla çıta düşürülmüştü...
neticeye geliyoruz; fenerbahçeyi mağlûp eden galatasaray, beşiktaşın şampiyonluğunu ilan etti. futbolda bu hadise normaldir. beşiktaş hakkı olan bir zafere, galatasaray hakkı olan bir galibiyete kavuştular. onları tebrik edelim. fenerbahçe ise bu sezonun derslerinden istifade etmek mecburiyetindedir...
siyah - beyazlı idareciler ve antrenör kutik son iki maç olan f. bahçe ve feriköy müsabakalarında futbol ziyafeti çekeceklerini söylediler
fenerbahçe'nin galatasaray'a mağlubiyeti, milli liğde iki maçı kalmış olmasına rağmen beşiktaş'ın şampiyonluğunu ilân etmiştir.
bu sebeple dünkü netice beşiktaş kulübü çevrelerine bayram havası getirmiştir. dün gece kulüp taraftarlarının çoğu kulübe telgraf çekerek haklı bir şampiyonluğu tebrik etmişlerdir.
fenerbahçe - galatasaray maçından sonra beşiktaşlı futbolcu ve idarecilerin, stadı büyük bîr memnuniyet içersinde terkettikleri ve birbirlerini tebrik edip, kucakladıkları görülmüştür. ancak, kat'ileşen şampiyonluğa rağmen gerek futbolcular, gerekse antrenör ve idareciler, «feriköy ve f. bahçe maçlarını da en iyi bir netice ile bitirmek azmindeyiz. fenerbahçe'nin mağlûbiyeti, çalışmalarımızı hızlandıracak ve milli ligi taraftarlarımızın beklediği iyi oyanlarla kapayacağız.» demişlerdir.
beşiktaş kaptanı nazmi bilge şöyle konuşmuştur; «şimdiye kadar oynadığımız her maça bir final havası hâkim oluyordu. bu havadan kurtulduğumuz için önümüzdeki iki maçta taraftarlarımıza futbol ziyafeti çekeceğiz. bedava bir şampiyonluk almadığımız muhakkaktır. memnunum.»
kulüp ikinci reisi enver abiral dün gece şu beyanatı vermiştir: «hüsnuniyetin, sportmenliğin, çalışmanın muhasalasını almış bulunuyoruz. çocukları, antrenörü ve bütün beşiktaşlıları candan tebrik ederim.»
macar antrenör kutik ise, «şampiyon beşiktaş.» demiş ve mevsim başında büyük ümitler beslediği genç kadronun, hakkı olan zafere eristiğini ilâve etmiştir.