adalet karşısında rahat bir oyun çıkaran sarı -lacivertlilerin gollerini lefter, canf mustafa attı
kahraman bapçum
bîr maç ki, sahadaki bütün sporcular m illiyet bareminde «bir yıldız» dan fazlasını hak etmiştir; bir maç ki, hiç kimse aynı baremde «üç yıldız » alabilecek parlayışı gösterememiştir...
yani muayyen bir ölçüde bütün oyunculara «vazifesini yaptı» denebiliyor... bu maçta neticeye tesir eden ne olur? daha fazka fırsat yakalayan ve bu fırsatları değerlendirmekte daha fazla tecrübeye ve becerikliliğe sahip olan taraf elbette ki maçı alıp gideceltir. işte fenerbahçe dünkü maçı böyle kıl payı aldı... ve tecrübesine, kadrosundaki «şöhret»lerin becerikliliğine borçlandı dünkü iki puanı...
sahada üç yıldızı hakeden kimse yoktu. ama gazhane tarafındaki kalenin arkasında, tâ gazhane duvarına yakın bir yerde, pistte heyacanla gidip gelen birisi vardı ki, gözler gayri ihtiyari ona takıyor ve günün tek «üç yıldızı» tereddürüz onun için «helâl» ediliyordu. bu adam küçük halil'di ve adalet takımının fenerbahçe karşısında başa baş bir oyun çıkarmasında onun yüzde yüz hissesi vardı.
maç...
maçın ilk on dakikasında fenerbahçe, tarihi «fenerbahçe» gibiydi. zarif, seri, ince ve güzel futbolu ile tarihi fenerbahçe... fakat sayı tabelâsı 0-1 fenerbahçe aleyhine idi. sarı-lâcivertliler yılın ananesini bozamamışlar ve gene maçın ilk golünü yemişlerdi. sonra gene böyle devam edecekler, fakat ilk hızları geçtikten sonra herşey durulacak ve işte o zaman saha «iki yıldızlar»la dolacaktı. ilk devre biterken lefter'in -o zamana kadar sahada dolşan lefter'in- uzaktan çektiği büyük futbolculara yakışır şüt ve bir dakika sonra can'ın gene büyük futbolculara lâyık bir sıyrılışta yaptığı -fakat ofsayt pozisyonunda iken yaptığı- aşırtma... fenerbahçe böylece ilk devreyi 2-1 galip vaziyette bitiriyordu.
ikinci devrede fenerbahçe ciddi bir üstünlük gene kuramayacak ve ancak mustafa'nın iyi top takip edişi ile üçüncü golünü kazancaktı... bu arada zaman zaman adalaetin de atakları oluyor ve genç, dinamik forvet sarı-lâcivertli müdafaayı oldukça sarsıntılı pozisyonlara sokuyordu.
ve goller...
dakika 5 - fenerbahçe derhal baskıya geçmiş. ilk dakikalarda gol koklamağa başlamıştı bile... uzun bir degajmanı yakalayan sağaçık erol, nedim'in kyanından sıyrılıverdi. kaçtı... kale ağzında ortaya yuvarladı. tezer aldı. müdafilerin ve kalecinin bir anlık, çok kısa bir anlık tereddüdü ve tezer'in gazhane duvarlarında aksiseda yapan sert, bomba gibi şutu... fenerbahçe mütadı veçhile ilk golü yemiştir...
dakika 41 - devre bitecek neredeyse ve fenerbahçe hala 1-0 mağlûp... adalet iyi kapanıyor ve kontrataklarda iyi oynuyor. fenerbahçe forveti güç sayı yapar bugün, halbuki tribünde iki ve üç avanslı iddialar sebilullah... osman yerden bir pas yuvarladı ileriye... lefter ceza çizgisinin hemen dışında. kaleye arkası dönük lefter'in... aldı topu. döndü ve... ve çaktı, ama ne çakış!... top ömerin sol tarafından ağlara takılıyor.
dakika 42 - fenerbahçe, şimdi beraberliği kurtarmış, acaba sonu gelir mi? geldi... ama yazık ki mustafadan lefter'e gelen, lefter'in de şiir gibi bir pasla can'a aktardığı topu alırken can ofsayttı... hakem çalmadı. can aldı ve pastan daha güzel bir aşırtma ile ömeri mağlûp etti.
dakika 74 - can'la k. ali sol taraftarn güzel bir kombinezonla indiler. son pas can'da kaldı. sıyrıldı, çizgiye kadar ve ortasını yaptı. mikro -çalışkan mikro- orada bitiverdi. topu kaleye plâse etti ve fenerbahçe, «galibiyeti ofsatyyan atımış bir gole borçlu kalmak»tan kurtuldu.