12. dakikada 1-0 mağlûp duruma düşen sarı - lacivertlilerin beraberlik golünü şeref, galibiyet sayısını ise basri attı: 2 -1
namık sevik
fenerbahçe dün beykoz karşısında korkulu dakikalar geçirdi. bocaladı. hattâ 1-0 mağlûp duruma düştüğü bir sırada çözüldü ve dağıldı...
pek çok kimse «sarı - lacivertti takım, maçı kurtaramaz» diye düşünmüştü. gerçekten gidişin istikameti bunu gösteriyordu. hele 15 inci dakikada abdullahın bir anda özcanla karşı karşıya kalışı... attığı şütün bir tesadüf eseri dışarı çıkması yürekleri ağıza getirmeye kafiydi. eğer fenerbahçeliler, talih kendilerine yâver olmayıp da, bu golü de yemiş olsalardı, hâlen beraber durumda bulundukları galatasaraydan iki puan aşağıya düşeceklerdi... zira insicamsız, maksatsız ve maç kazama hızından ve hırsından mahrum görünüyorlardı. fakat buna «kaderin cilvesi» demek daha doğru olacak. deniz tarafındaki kaleye girmeyen top, aradan 10 saniye geçmeden beykoz ağlarına takılıveriyordu. k. alinin topu şerefe uzatışı ve iyi bir gününde olduğunu her hareketi ile ispat eden şerefin kaleciden evvel yaptığı atak beraberliği temine kafi gelmişti.
bu golden sonra fenerbahçe biraz toparlanmış ve düzelmiştir. 29 uncu dakikada şeref, k. ali ve basrinin kombine bir akını neticesinde galibiyet golü atılmıştı. topu, son defa kullanan ve şütü atan basri olmuştu. basri, güç pozisyonda attığı bu şütle pek çok forvet oyuncusuna parmak ıssırtmıştı. ilk devrenin son dakikasında gene basrinin bir burun şütü kale direğine çarparak dışarı çıkmıştı. devre böylece 2-1 fenerbahçenin lehine kapanıyordu.
îkinci devre vf beykoz hakim
müsabakanın ikinci yarısında sarı - lacivertlilerin, toparlanıp düzelmesi ve peşpeşe goller sıralaması bekleniyordu. gel gör ki sahada tahmin edilenin tamamen aksi cereyan etti.
beykoz forveti ve bilhassa k. nusret, sert ataklarıyla, sallanan fenerbahçe müdafaasını zorluyor ve dağıtıyordu. naci, ilk devreye nisbetle düzelmiş toparlanmıştı. akgün, boş kalan her gediği kapatıyordu. fakat özcan ve osman... bu iki futbolcunun alışılan oyunlarının yerinde yeller esiyordu. hücum hattında can, bir güzel hareket yaparak takdir topluyor, fakat akabinde «yeter artık, topla bu kadar oynama» dedirterek bir başka harekete tevessül ediyordu. lüzümsuz şütler, fazla hassas paslar ve isteksiz davranışlar...
gerçi sağaçığa atılan yüksel de hiç bir şey yapmıyordu. hatta daha sonra acaip bir kararla bu yere geçirilen basri de bir şeyler yapamaz olmuştu. ama doğrusu aranırsa hiç biri can kadar göze batmıyordu. evet, ikinci devrede beykoz baştan sona kadar hakim oynamıştı. beraberliği, hattâ galibiyeti bile haketmişti. fakat talih sarı-siyahlı takıma gülmedi.