ayhan'ın 14. dakikada attığı golden sonra galibiyeti çantada keklik gören
g. saray'ı altay çelmeledi: 1-1
maç ağır, cansız ve dağınık bir tempoda geçti. siyah - beyazlı'ların golünü ikinci yarıda ender kaydetti
kahraman bapçum
ağır, cansız, dağınık başladıkları oyunda iki açıklarının gittikçe süratlenişiyle, kargaşalıkta su yüzüne çıkmayı becermişti galatasaray.. birşeyler olabilecekti... ve ondördüncü dakikada oldu da: orta sahadan sola ileri doğru yatırdıkları bir açılışta top, taç çizcisiyle orta çizginin birleştiği yerde 10-15 metre kadar ileride metinin önünde kaldı. durdu metin ve başını kaldırıp bakındı. sonra birden topu dibine bir sihirbaz değneği ile dokunur gibi çakıverdi. tâ sağ tarafa doğru, belki biraz da rüzgârdan aldığı falso ile, bir yarım daire çizerek ceza sahasının içine iniyordu top...varol dahil herkesin şaşkın bakışları altında, gerilerden kopup gelen ayhan, topu yere indirirken şütünü de yapıştırdı.
maç alınmıştı artık galatasaray hesabına... hiç değilse kendileri böyle düşünüyorlardı. hele bundan dokuz dakika sonra varolun necdete çarpıp kalan degajını, sağ bek yılmazın duraklamasından faydalanıp kapan ergün ceza sahasının köşesinde, üzerine gelen varolun da altından topu boş kaleye yuvarlayınca. bu top girmedi, yetişen numan kesti, açtı ama galatasaraylılar için maç çantada keklik oldu artık.
sonra başladıkları gibi ağır, cansız, dağınık futbola devam ettiler.
ikinci devreye de böyle başlayacaklardı. oysa galatasarayın «deneme elemanı» rolündeki genç sol bekini evirip çevirip vızır vızır kaçan çabuk adam aytekin, ibrahim’le enderin devamlı top ezişlerine rağmen ayfer’le oğuzu kendi temposuna uydurmuş, tozunu atıyordu galatasaray defansının. galatasarayın geri dördünde ahmetten başka kesicilik yapan yoktu. oradan arasıra gelen topları da orta adam mustafa bir türlü kullanamıyor. verdiği topları da altaylılara veriyordu.
56 ncı dakikada aytekinin hazırladığı bir kombinezonda son söz ayferde kaldı. sağdan çizgiye kadar sokularak vurdu. kale önünden hiç kimsenin müdahale etmediği top rahatça geçti. öbür direğin yanından avuta çıktı.
65 inci dakikada enderin güzel bir ortasını kale ağzında aytekin, kendisinden belki de yarım metre boylu olan ahmetin üstünden öyle bir aldı ki, vurduğu kafa avuta gitmesine rağmen. nefisti.
ve... 69 uncu dakikada olan oldu: gene aytekin uzun bir mücadeleden sonra söküp getirdiği topu tâ korner köşesine kadar sürükledi, bütün defans üstüne yıkılmıştı aytekinin... o kadar iyi top kullanıyor. öyle rahat top tutuyordu ki ayağında, defansı üzerine korkunç bir kolaylıkla çekmesi mümkündü. ve birdenbire çıkardı topu ayağından sıyrıldı top ve kalenin önünde bekleyen bülentin çok yakınından geçti. ender oralarda idi. plasesini yaptı ve beraberliği aldı.
sonra altay ceza sahası içinde neticesiz karambollar... sonraki kontratakta oğuzun yirmi metreden patlattığı şütü bülentin köşeye yatarak çıkartışı... sonra varolun elinde top tutarak, kale ağzında bekleriyle paslaşarak - allah bilir ki, biraz da konuşarak - metin’le turanı çileden çıkartışı... çift vuruşlar... itişmeler... metinin itirazı. hakemin ihtarı, metine... ve böylece geçen beş dakika. sonra maçın bitişi.