siyah-beyazlıların genç kadrosu, sarı-lâcivertlilerin tecrübeli elemanları karşısında imtihan verecek
iki tarafın da şansları müsavi. fenerbahçe millî lig'deki iddiasını ve prestijini kaybetmemek için oynayacak
saat 14' de başlayacak maçı 3 bulgar hakem idare edecek
1960 yılının ve millî ligin en mühim maçını bugün saat 14.00 de mithatpaşa stadında beşiktaş -fenerbahçe takımları oynayacaktır.
müsabakayı bulgar federasyonuna mensup üç hakem idare edecektir.
karşılaşma, iki takım için de hayati bir ehemmiyet taşımaktadır. geride bıraktığımız haftayı bu müsabaka için ciddi bir hazırlıkla geçiren beşiktaş ve fenerbahçe takımları bugün iin sahaya, son dakikada bir bir değişiklik olmadığı takdirde şu tertipte çıkacaklardır:
beşiktaş: necmi - bahattin, münir, tuncay, sebahattin, kaya , arif, nazmi, şenol, birol, küçük ahmet
hâlen milli ligde 33 puanla lider durumda bulunan siyah-beyazlı takım bugün çetin rakibi fenerbahçeyi mağlûp ettiği takdirde şampiyonluk yolunda büyük bir engeli aşmış olacaktır. zira kendisini en yakından takip eden sarı-lâcivertlilerşe arasındaki puan farkı 5'e çıkacak, bu fark ve fenerbahçeyi yenmiş olmanın kazandırdığı moral üstünlüğüne ilâveten tecrübesizliğinde, büyük maç kazanmak havasından uzak bulunduğu endişesini tamamen ortadan kaldıracaktır. bu sebeple idarecisi, futbolcusu tam bir tesanüd içerisinde bu mühim dönemeci dönmek için hazırlanmış bulunmaktaıdr.
fenerbahçe'ye gelince; geçen çarşamba günü cenevre'de nice'e 5-1 mağlûp olarak avrupa şampiyon kulüpler kupasından elenen sarı-lâcivertliler de millî ligdeki iddialarını devam ettirebilmek için bugünkü maçı kazanmak mecburiyetindedirler. aksi halde onlar da moralman çökecek ve aradaki puan farkını kapatmakta güçlüğe uğrayacaklardır. kaldı ki; nice'e açık farkla yenilerek taraftalarını hüsrana uğratan sarı-lâcivertliler için bugünkü müsabaka bir prestij maçı mahiyetini taşımaktadır.
... ve netice
ilk bakışta, kazanma hzıına sahip olan genç beşiktaş teknik üstünlüğü şüphe götürmeyen fenerbahçe karşısında fazla şanslı gözükmemekledir. ancak mücadele edecekleri ve 90 dakika rakiplerini sahada terletecekleri tahmin edilmektedir. kaldı ki şütör ve fırsatları iyi kovalayan bir forvete de sahip bulunmaktadırlar. fakat fenerbahçenin herşeye rağmen bir büyük maç oynama temposu ve tecrübesi vardır. buna ilâveten kadrosundaki elemanlar ferd ferd türkiyenin en iyi futbolcularıdır. bu husus da onlara bir ağırlık kazandıraktadır. fakat bu ağırlığın karagümrük ve gençlerbirliğini yenmeye kâfi gelmediği hatırdan çıkarılmamalıdır.
bu sebeple bu mühim ve kritik maçın neticesi hakkında peşin bir hüküm vermekten kaçınıyor, enerji ve teknik bugün sahada çarpışacaktır demekle yetiniyoruz...
hakemler: takov (***) (bulgaristan), hakkı gürüz (**), orhan gönül (**)
beşiktaş: necmi (****) - bahattin (**), münir (*) - tuncay (**), sabahattin (**), kaya (***) - arif (**), nazmi (***), şenol (***, birol (***), k. ahmet (**)
fenerbahçe: özcan (*) - osman (**), basri (**) - akgün (**), naci (**), avni (***) - mustafa (**), can (**), şeref (**), lefter (***), yüksel (*)
gol: arif dak. 14 (1-0)
(dünkü maçın yıldızlarını vermekle vazifeli halit kıvanç, namık sevik, necmi tanyolaç ve kahraman bapçum'dan kurulu ekip, yıldızların taktirinde ittifaka varamamış, uzun tartışmalardan sonra yıldızlar ancak eksiriyetle verilen reylerle ortaya çıkmıştır.)
millî lig'in ilk devresini nâmağlûp bitiren beşiktaş f. bahçe yi de yendi: 1-0
siyah-beyazlıların galibiyet golünü arif attı. maç boyunca sarı-lacivertli takım hâkimdi
galibiyette baş rolü necmi oynadı
kahraman bapçum
iki adam maçın neticesini tayin etti: özcan ve necmi... bunlardan biri onbirinci, diğeri ondürdüncü dakikada ilk kozlarını oynadılar. fenerbahçe bastırıyordu.
gerilerden çok güzel tanzim edilmiş bir akında can - lefter kombinozonu ile top ceza sahasının dışında lefterin önünde kaldı. aldı lefter... attı çalımını, düzeletti ve... ve ancak «büyük» çapta futbolcuların eseri olabilccck bir sol şüt yapıştırdı. kalesinin sağ direğinin dibinden içeri tabanca mermisi gibi girmekte olan topa herhangi bir kaleci sadece «baksa» hiç de ayıplanmazdı. fakat necmi akla gelmez bir yaylanışla uçtu ve topu direğim dibinden dışarı çıkardı. necmi bir hamlede oyunun «as kozu» oluvermişti...
aradan üç dakika geçecek, şimdi kaderi tayin eden ikinci adam sahneye çıkacaktı: beşiktaşın sağdan inkişaf eden bir akınında. «iyi futbolcu» basri, acemilere yakışır bir gariplikle, arif'i yanından kaçırıverdi. arif topu hemen yakınındaki şenol'a aktardı. o da yatarak şandelledi, kaleye doğru... yükselip kalenin üst direğine doğru düşmekte olan topu herhangi bir kaleci mutlaka alır veya yumrukla karşılardı. fakat özcan akla gelmez bir rehavetle, sıçradı ve topu karşılamadı. üst direğe çarparak falso alan top havada döndü ve kalenin önüne iniverdi. özcan ikinci bir hatâ yapıyor ve topu tâkip etmiyordu. halbuki... beşiktaş forveti böyle bir ikramı affetmeyecek kadar çabuk, girgin ve arzuluydu... yükleniverdiler... arif topu adeta kalenin içine doğru itti özcan bir hamlede oyunun «boş kağıdı» oluvermişti...
evet böylece 11 inci ve 14 üncü dakikalarda cereyan eden bu sahnelerle maçın kaderini tâyin eden iki adam ilk kozlarını oynadılar ama bunlar ne birinin ne de ötekinin tek hareketleri olarak kalmadı. necmi maçın sonuna kadar sağdan soldan, yukardan aşağıdan, sert yumuşak birçok toptan büyük bir maharetle toplarken, özcan da her an arkadaşlarına emniyet vermeyen halleriyle 14 üncü dakikada iktisab ettiği sıfatı tamamen hak etmeğe uğraşıyordu.
kaderi asıl değiştiren
14 üncü dakikada yedikleri gol sarı - lacivertli takımı sarsmadı. saramadı ama. oyunun bütün merkezi sıkletini değiştiriverdi. eğer beşiktaş bu tek gollü avantajı almasa, herhalde beraberlik için oynayacak değildi. her zamanki gibi gerilerden kesilip aktarılan topları kaya ve nazmi ortalarda arayacaklar ve hızlı hücumcularını rakip kaleye saldırtmak üzere uzun paslarla oyunu açacaklardı. şimdi birden, biraz da ikram edilmiş olarak aldıkları farkla sahaya yayılışlarını değiştiriverdiler. kaya tam bir müdafi gibi gerilere kapandı. iki insayd nazmi ve birol da orta sahayı değil kendi sahalarını kontrola başladılar, böylece oyun beşiktaş yarı sahasına çekiliyor, kısa paslarla oyunu örerek neticeye gitmeğe çalışan ve hakikaten ince ve zarif bir futbol göstermekte olan fenerbahçeliler kalabalık bir sahada çabalamağa mecbur ediliyordu. buna mukabil âslâ yakın bir markaja yanaşmayan fenerbahçe müdafaası için rakibin böyle kendi sahasına kapanıp fırlatacağı kontratakları durdurmak çok daha güç olacaktı.
böylece özcan yediği golle, sadece bir gol yemiş olmakla kalmıyor, rakibin sahadaki tutumunun değişmesi, ile kendi forvetinin gol şansını da büyük çapta azaltıyordu. fenerbahçe kalecisi kaderi işle böyle değiştirdi...
iyi futbol
maça başlar başlamaz sert ve istekli bir futbol tutturan her iki taraf da zaman zaman iyi futbol oynuyorlardı. ama gerek sahanın ortasında oyunun hazırlanışı, gerek hazırlanan oyunun rakip kale önünde parlayışı bakımından fenerbahçeliler daha üstündüler. fakat kaderi değiştiren adamların ikincisi olan nazmi çok defa bu üstünlüğü sıfıra indirebilecek kadar iyi müdahalelerde bulunuyordu. halbuki beşiktaş müdafası hiç de gol yememeği başaracak kıvamda değildi. nitekim bir çok pozisyonlarda müdafaa son sözünü söyledikten sonra necmi hazır gibi yetişmiş, hattâ bir defasında lefter, necmi'yi de mağlûp etmeğe muvaffak olmuştu. ama lefterin kıl payı ofsayt pozisyonunda olduğu yan hakemi hakkı gürüz'ün gözünden kaçmamıştı. golden dört dakika sonra idi: lefter ileri düşmüş bir pası şeytan gibi zeki bir fırlayışla yakalamış sabahattin'in yüklenişine rağmen ondan sokulmuş ve üzerine çıkan necminin de altından topu kaleye yuvarlamıştı. top gitti ve direğe çarpıp seke seke içeri girdi. lefterin fırladığı anda ofsayt olduğunu gören hakkı gürüz bayrağını sallamıştı bile...
iyi futbol oynanıyordu sahada.. ve yirminci dakikadan sonra siyah - beyazlılar orta sahayı tamamen fenerbahçeye bıraktıkları için topla oynayan daima fenerbahçe oluyordu. hücumda mükemmel iki hazırlayıcı gibi görünen lefter ve can, beşiktaşlılar toparlanıp kontratak yaptıkları zarnan taâ ilerlerde kalıyorlar ve hızlı kaçan beşiktaş forvetleri de karşılarında adam adama ve yakın bir markaja tenezzül etmeyen fenerbahçe müdafllerini buluyorlardı. fenerbahçe daha iyi oynuyordu, fakat böyle bir badirede beşiktaş'ın ikinci golü de atıp, geçip gitmesi işten bile değildi. akıllı adam kaya böyle anlarda derhal ortalara fırlıyor ve beşiktaş'ın kontratağı kesilince oyunu ortalarda durdurmak için faaliyete geçiyordu.
birinci devrenin son 15 dakikasında fenerbahçeliler alabildiğine rahat fakat neticesiz bir futbol oynadılar. zarif ve ince paslarla oyunu dantelâ gibi kuruyorlar ancak son harekette - kısır veya beceriksiz değil ama - herhalde biraz şansız kalıyorlardı.
meselâ 21 inci dakikada can'ın oturmamış volesi ile auta çıkan top, 22 nci dakikada lefter'in direği sıyırıp çıkan grikiki, 27 nci dakikada gene can'ın müdafilere çarpan şütü, 29 uncu dakikada yükselin çok güzel bir kafa pası ile lefterin yılan gibi kaçışı ve kamerle kesilişi, mikronun cana yuvarladığı topa can'ın serefin birlikte dalıp ikisinin de isabetsiz kalışı... bütün bunlar çok keskin gol kokan pozisyonlardı.. buna mukabil beşiktaş forveti bu müddet zarfında bir defa bile «pozisyona girmemişti.» o kadar ki devrenin son 10 dakikasında fenerbahçe klâsik bir halk tâbiri ile rakibine top göstermedi. ve biri 35 diğeri 44 üncü dakikalarda iki nefis pozisyonu da neticelendiremedi. 35 inci dakikada can gerilerden mikroya bir ileri pas yuvarladı. mikro ortaladı, basri ve şeref, necmi ile birlikte fırladılar ve necminin yumruğu ile top kornere çıktı. devrenin bitmesine bir dakika kala gene mikronun mükemmel bir ortasına uçarak kafa şütünü yapıştıran şeref için yapılacak başka bir şey yoktu. sabahattine tesadüfen çarpan top çıkarken hem şeref, hem fenerbahçeli seyirciler saçlarını yoluyorlardı.
ikinci devre: değişiklik yok...
ikinci devre tamamen birincinin aynı idi. necmi vardı bir tarafta ki, her haliyle kalesini dolduruyor ve yaptığı nefis kurtarışlarda bile «zorlamasa da başaracak» intibasını veriyordu.. özcan vardı diğer tarafta ki, hafif pozisyonlarda bile taraftarlarına «eyvah» dedirtiyordu. mesela devrenin 10 uncu dakikasında lefterin avni'den alarak süzülüp çektiği çok güzel şutu necmi yattığı yerde kucağında eritiveriyor ve yedi dakika sonra özcan soldan ahmet in ortaladığı bir topa çıkıp bloke etmek şöyle dursun yumruk bile atamadığı için kalesini yeni bir tehlike ile başbaşa bırakıyordu. fakat şenol'un çok sert şütü üst direğe çarparak geri döndü. 22 nci dakikada gene necmi lefterin uzaktan salladığı güzel şutu bloke ediyor. 28 inci dakikada ise mikro'nun yaptığı ortayı lefterin şarjına rağmen bir «büyük kaleci» gibi gene bloke ediyordu.
kader hâla onun ellerinde idi
necminin vazifeli henüz bitmemişti maçın son on beş dakikası başlarken beşiktaş kalesinin sağından solundan atılan seri halindeki kornerlerle lefter - lefter - can gene lefter nefis ortalar yapıyorlar, fakat kaleci necmi her topu en iyi şekilde gelip duruyordu.
fenerbahçe oyunu rakip kalenin önüne yıkmıştı ve bastırıyordu. bu hâl taâ 40 ıncı dakikaya kadar devam etti. nihayet nazmi'nin uzun bir top açısını iyi takip eden şenol, naci'den den aşırarak ahmet'e aktardı. osmanın ıskası ile ahmet sola kayarak kaçtı. basri yetişti fakat kesemedi. özcan son anda ayaklarına yatarak karşılıyor ve ikinci hamlede bloke ediyordu. bu da galiba özcanın bütün maç boyunca yaptığı tek kurtarış oluyordu. zaten fenerbahçe kalesine beşiktaş forveti hemen hemen hiç ehemmiyetli şüt atmamıştı.
atı alan...
fenerbahçenin ince ve zarif futbolu göz dolduruyordu. buna mukabil beşiktaşlılar mevsim başından beri zevkle seyredilen o uzun paslı ve dalıcı futbollarını da ancak zaman zaman ani parlayışlarla göstermişler ve attıkları tek golün üzerine yatmayı tercih etmişlerdi.
maçın umumi havası her haliyle şampiyon namzetlerine yakışır seviyede idi. eğer topyekûn bir hüküm vermek icabederse sarı - lacivertliler iyi futbol oynamışlar, fakat karakartallar rakip kalecinin bir anlık zaafından istifade ile şampiyonluk yolunda en büyük adımı atmışlardı.
fenerbahçe iyi idi, zarifti falandı filândı ama atı alan üsküdarı geçmişti.... ve futbol, sahadaki hareketlerle değil atılan gollerle mükâfatlandırılıyordu.
1. beşiktaş...19...16...3...0...38...5...35...3 2. g. saray...19...10...7...2...32...10...27...11 3. f. bahçe...17...12...2...3...44...16...26...8 4. d. spor...19...8...7...4...24...19...23...15 5. g. birliği...19...9...4...6...24...17...22...16 6. ist. spor...19...7...8...4...22...17...22...16 7. iz. spor...19...7...7...5...29...24...21...17 8. feriköy...19...9...2...8...21...23...20...18 9. vefa...17...7...4...6...18...27...18...16 10. k. güm...19...6...5...8...22...25...17...21 11. k. paşa...19...5...7...7...17...22...17...21 12. beykoz...19...5...7...7...16...22...17...21 13. göztepe...17...5...6...6...18...17...16...18 14. ş. hilal...19...6...4...9...21...26...16...22 *15. h. tepe...19...6...3...10...27...31...15...23 16. k. yaka...19...6...2...11...21...31...14...24 17. adalet...19...4...4...11...15...31...12...26 18. altay...19...4...4...11...17...37...12...26 19. a. ordu...17...4...3...10...22...33...11...23 20. a. gücü...19...3...5...11...16...31...11...27
*: orjinal gazetedeki puan cetvelinde hacettepe yer almıyordu. önceki maç durumlarına göre puan durumunu ben ekledim cetvele.
enerjik mücadelelerin, futbolda tekniği mağlûp ettiği ender bir vakıâ değildir bu sebeple beşiktaşın tecrübesiz kadrosunun fenerbahçe'nin oturmuş ve ferden daha büyük klas sahibi elemanlardan mütevekkil kadrosuna karşı elde ettiği galibiyeti bir sürpriz kabul etmek doğru olmaz.
beşiktaş sahaya evvelâ beraberlik için çıkmıştır. takımın diziliş ve yayılış tarzından başka bir netice çıkarmaya imkan yoktur. ama, bu beraberlik için kurulmuş düzen daha 14 uncu dakikada galibiyet yoluna bulmuş ve tek golle dönen oyundan, galibiyeti beklenen fenerbahçe mağlûp çıkmıştır.
maçın bizce en alaka çekici tarafı şudur; beşiktaş büyük bir mania atlarken futbol olarak rakibinin seviyesine çıkamamıştır. fenerbahçe ise iyi bir futbol takımı hüviyetiyle yenilmiştir.
ve itiraza cevabımız. haklısınız, oynayan değil atan kazandı. futbol netice olduğuna göre beşiktaşı, tebrik edeceğiz tabii.
maçın bitmesine 15 saniye kala mikro mustafanın topa elle müdahalesi üzerine maçın muvaffak hakemi sert ve uzun bir düdük çalmıştı. takımlarının zaferini kutlamak için sabırsızlanan siyah -beyazlı taraftarlar bir anda sahaya doldular. beşiktaş ve fenerbahçeli futbolcular üzerlerine gelen seyircileri geri göndermeye çalışıyor, zabıta ise müdahalesinde muvaffak olamıyordu.
ve molnar'ın pencerenin kenarından takımının mağlûp çıktığıu sahaya dalgın dalgın baktığını görüyoruz.
kaleci özcan ağır ve üzgün hareketlerle soyunmaya çalışıyor. osman'ın ise iki elinin arasında duran başını ancak farkedebiliyoruz.
ve duşlar... sadece akan suların sesi. devamlı ses musluktan kapanıncaya kadar hıçkırıkları marke etti. fenerbahçeli futbolcuların coğu ağlıyor, ağlıyor ve dövünüyordu. «şanssızdık, iyi oynadık yenildik...» işte hepsinin ağzından mağlûbiyetin güçlükle ifâdesi..
naci ile konuşuyoruz: «futbol bu. galibiyet iyi oynayanın değil, golü atanın oldu.» diyor ve ilave ediyor: «hakem maçı tam zamanında bitirmedi. buna, en az mağlûbiyet kadar üzüldük...»
lefter, can, mikro, basri, akgün ve şeref'i giyinirken tanımak hakikaten güç oldu. sahaya çıkarken böyle miydiler? ok gibi soyunma odasından çıkmışlar. nice mağlûbiyetinin üzüntüsünü taraftarlarına unutturmak azmiyle oyuna bağlamışlardı. ama. futbol netice demekti. ve işte yenilmişlerdi..
soyunma odasını terkederken molnar'la göz göze geldik. ilk karşılaştığımız sıradaki kadar sessizdi. bir kaç kelime ile hislerini ifâde etmek istedi. muvaffak olamadı. o da, mendilini cebinden çıkardı ve gözlerini sakladı...
kaleci necmi'ye maç priminden ayrı olarak 500 lira verilecek. beşiktaşlı solbek münir maçtan sonra hastahaneye yatırıldı
nurhan aydın
yılın ilk büyük maçında fenerbahçe'yi mağlûp etmeğe muvaffak olan beşiktaş'ın soyunma odasını taraftarlar âdeta istila etmişlerdi.
duşunu yapan hemen her futbolcunun etrafı bir hayran çemberi ile çevrilmişti. beşiktaş kulübü reisi nuri togay maç hakkındaki intibalarını şu cümleler ile belirtiyordu: «-arzuladığımız netice sahada tahakkuk etti. bir kaç sakat futbolcumuz var onları da 1 aylık istirahat devresinde tedavi ettirerek ikinci devreye daha formda girmeğe çalışacağız. 3-4 senedir hasretini çektiğimiz ve taraftarlarımızın gönülden arzuladıkları bu müsbet neticeden dolayı futbolcu, idareci ve diğer arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. allah beşiktaşlıları daima muvaffak eylesin.»
beşiktaş'ın tek golünün kahramanı arif golünü şöyle anlatıyordu: « ortalardan gelen topu deplase olan şener'e verdim. şenal'un özcan'ı aşırtan vuruşu geri gelince, topu hafif bir kafa darbesi ile takımıma galibiyeti kazandıran yegâne gol olarak fenerbahçe kalesine attım.»
beşiktaş idare heyetinin kararına göre dünkü maçta oynayan bütün futbolcular 500 er lita prim alacaktır. ayrıca idare heyeti son maçlarda çıkardığı başarılı oyunlar dolayısiyle kaleci necmi'ye 500 lira vermeğe karar vermiştir.
ordu takımı kadrosunda bulunan beşiktaşlı futbolculardan varol, tuncay ve k. ahmet yarın akşam harp okulunda açılan kampa katılmak üzere ankara'ya gideceklerdir. kadroda bulunan munür sakatlığı dolayısiyle kampa daha sonra katılacaktır.
artık herşey gösteriyor ki, f. bahçe takımı kapalı müdafaa ve kontratak taktiği kullanan rakipler karşısında kolayca boynunu eğmektedir. misal mi? işte karagümrük, mağlûbiyeti ve onu takip eden nice hezimeti. 90 dakika akın üzerine akın akın tazeleyen ve rakip ceza sahasından dışarı çıkmayan sarı-lacivertliler bu müddet içinde uzanan birkaç ileri pas neticesinde bir gol yiyor ve ondan sonraki çalışmalar, çabalamalar bir netice vermiyor. bu defalarca böyle oldu. hattâ fenerbahçenin galip geldiği bâzı maçlarda da... dün de böyle idi. millî takıma en fazla müdafaa elemanı veren bir ekibin kolayca gol yemesinin sebebini kaleci özcanın formsuzluğuna, nacinin yakın markaj yapmamasına veya bir başka futbolcuya bağlamak doğru olmaz. fenerbahçe müdafaası «kül» halinde iyi bir ahenk göstermemektedir. 17 maçta 16 gol yiyen bir müdafaa için de aksini iddia etmek hakikatten uzaklaşmak olacaktır. kaldı ki, hücum hattı da seyyal ve rakip müdafaayı kolay aşan tecrübeli elemanlardan kurulu olmasına rağmen çok zaman beklenilen randımanı verememektedir.
nazım rol oynayan lefter ve can'ın rakipleri tarafından sıkı sıkıya kontrol altına alınmaları halinde, forvet hattı tesirsiz kalmaya mahkûm olmaktadır. zira, mustafa, şeref ve yüksel elde ettikleri fırsatların ancak yüzde yirmisini değerlendirebilen futbolculardır. şimdi bu hakikatin ışığında dünkü maça dönelim. fenerbahçe rakip kaleye tehlikeli olabilecek kaç şur atmışsa, bunların ekserisi lefter ve can tarafından atılmıştır. bunun haricinde yüksel, şeref ve mustafa önlerine yuvarlanan toplara dahi zamanında yetişip vuramamışlardır. bcşiktaşın sesi sedası çıkmayan fakat aldığı neticelerle ehemmiyetini isbat eden yaşlı antrenörü kutik fenerbahçenin bu illetini teşhis etmiştir. 14 üncü dakikada bir kontratak neticesinde kopardığı golü muhafaza etmek için de iki içini geriye çekerek müdafaasını tahkim itmek yolunu tutmuştur. gerçi bu oyun tarzı fenerbahçenin aksine olarak gözü okşayıcı olmaktan uzaktı. ama kupa maçlarında mağlûp olan gözü okşamak değil netice almaktır. ama düşündüğünü sahada tatbik etmek bakımından dünkü beşiktaş her bakımdan takdir edilmeye hak kazanmıştır.
* «bu takım 3 maçtan fazla dayanamaz» demişlerdi. evet, sadece 3 maçta rakiplerine beraberlik fırsatı verdi. 19 oyundan 16 sını kazanan takımı görünce artık karakartalın hakikaten şahlandığından şüphe eden kaldı mı acaba?
* dün maçtan önce beşiktaş tribünü heyecanlı, fenerbahçe tribünü ümitli, galatasaray tribünü ise sâkindi. kongre ertesi sessizliği miydi bu, yoksa hangi tarafı tutmak gerektiğinin tereddüdü mü?
* oyun başlamadan beşiktaşlılar seyircilere takvim attılar. «bu yıl bizim yılımız» demek istiyorlardı galiba...
* maçın başında fenerbahçe'nin biraz bocaladığını görenler «çocuklar haklı» diye düşündüler, cenevre gölünden sonra mithatpaşa sahasını yadırgıyorlar.»
* fenerbahçe'nin devamlı bastırdığı halde gol atamayışına taraftarları çok üzülüyordu. bu üzüntü bir ara sahay da sirayet etti ve avni kederden başını taştan taşa, kayadan kaya'ya vurmağa başladı.
* bir fenerbahçeli «bizimkiler tek kale oynuyor» diye konuşunca, bir beşiktaşlı cevap verdi; «ama futbol çiftkale üzerine kurulmuştur. bizimkiler de onu oynuyor.»
* maçın sonunda saha muhalefet mitinglerine dönmüştü: itişen, itilen, polis, jandarma, dirsek, taban, v.s... ve bu arada tribünlerde münakaşa: «maç bitti mi, bitmedi mi?» sual mi bu!. maç, daha arifin golü attığı, necmi'nin de lefter'in şutunu kurtardığı anda bitmişti.
* oyundan sonra fenerbahçelilerin «maç bitmedi» tarzındaki itirazına şahit olduk. sarı - lacivertli futbolcular «daha 15 saniye var. biz taktik yaparak golü bu son 15 saniyede atacaktık» diyorlardı herhalde...
* dün fenerbahçeliler boyuna çalım attılar. beşiktaş ise sadece bir tek gol attı. maçı kazanmak için de bu kâfi geldi.
başından sonuna kadar hadisesiz cereyan eden beşiktaş - fenerbahçe maçı son saniyelerde hakemin bir düdük çalması neticesinde sahayı karıştırmış ve yer yer münakaşalara sebebiyet vermiştir.
mikro mustafa'nın eline değen topu gören hakem beşiktaş lehine bir hentbol atışı verdiği esnada taraftarlar maçın bittiğine hükmederek sahaya girmişler ve beşiktaş'lı futbolcuları omuzlarına almak istemişlerdir. bu arada başta beşiktaş kaptanı nazmi olmak üzere bütün siyah-beyazlı futbolcuların taraftarlara sahayı terketmeleri için elleriyle işarette bulundukları görülmüştür. halkın sahaya hücumu karşısında polis kuvvetleri duruma müdahale etmişlerdir. bu esnada fenerbahçeliler kaptanları naci vasıtasiyle bulgar hakemine maçın bitmediğini söylemişlerdir. ancak kalabalık, polis kuvvetlerine rağmen dağılmadığından bulgar hakem bütün itirazlara rağmen sahayı terketmek mecburiyetinde kalmıştır. hakem sahadan çıkarken bazı şahıslar tarafından tartaklanmıştır.
beşiktaşlı futbolcular taraftarlarının omuzları üzerinde soyunma odasına götürülmüş, siyah - beyazlı taraftarlar ise uzun müddet sahada ve tribünlerde sevinç gösterilerinde bulunmuşlardır. fenerbahçeliler ise ağlayarak soyunma odasına dönmüşlerdir. sahadaki kargaşalıklar sırasında bir polis memurunun gırtlağını sıktığını iddia eden fenerbahçeli basri, maçtan sonra emniyet amirliğine müracaatta bulunmuştur.
fenerbahçe itiraz etmiyor
maçın bitmesine 15 saniye kala seyircilerin sahaya girmesi neticesi fenerbahçe idarecilerinin maçın tekrarını isteyecekleri haberleri yayılmışsa da sarı-lâcivertli kulüp başkanı agah erozan bu şâyiayı yalanlayarak şunları söylemiştir: «- fenerbahçe kulübü resisi olarak maçın 15 saniye eksik oynanmasına itiraz etmiyeceğimizi belirtmek isteriz. kulübünümüz böyle ufak hesaplara tenezzül etmez. 90 dakikalık maçın değiştiremediği skoru 15 saniye değiştiremez. böylece bir itiraz da kulübümüzün hak severliği ile kabili telif değildir.
fenerbahçe kötü oyun oynamamıştır. sadece yine şansız bir günün de idi o kadar. rakibimiz beşiktaşı samimiyetle tebrik ederim.
çalışmalarımıza büyük bir azimle devam edeceğiz. netice bizim için ümitsiz değildir, daha çok maçlarımız var. bugün yenildik yarın da yeneriz.»
bulgar hakem taakev maçtan sonra soyunma odasında basın mensuplarına evvelâ «halk sahaya girdiği zaman oyunun bitmesine 15 saniye kalmıştı. fakat, sşahsen bu kısa zamanı neticeye tesir edecek kadar mühim bulmadığım için maçı bitmiş kabul ettim.» demiştir.
fenerbahçe kulübü idarecilerinden murat yağızer'le kulüp müdürü fikret arıcan'ın da dinlediği bu konuşma sırasında bulgar hakemine bulgarca bilen bir gazeteci tercümanlık yapmış, merkez hakem komitesi genel sekreteri muzaffer eruğ'un fransızca olarak tercümanlık yapması istenmemiştir. ancak bulgar hakemi büyün basın mensuplarının önünde oyunun inkitâ devresine dahil 15 saniyelik müddetinin sahaya dolan halk yüzünden tamamlanmadığını açıklamış olmasına ve bu hususda raporunu kaydedeceğini bildirmiş bulunmasına rağman biraz sonra ifade tarzını değiştirmiş ve «maç, inkitalar da dahil nizami müddet içerisinde bitmiştir.» demiştir.
ancak bulgar hakemi basın mensupları ile görüştükten bir müddet sonra raporunu merkez hakem komitesi mensuplarına vermiştir. raporda, bulgar hakemi maçın normal zamanda bittiğini kaydetmiştir.
1. beşiktaş...19...16...3...0...38...5...35...3 2. f. bahçe...19...13...3...3...45...16...29...9 3. g. saray...19...10...7...2...32...10...27...11 4. d. spor...19...8...7...4...24...19...23...15 5. g. birliği...19...9...4...6...24...17...22...16 6. ist. spor...19...7...8...4...22...17...22...16 7. iz. spor...19...7...7...5...29...24...21...17 8. feriköy...19...9...2...8...21...23...20...18 9. göztepe...19...6...7...6...21...18...19...19 10. vefa...19...7...5...7...21...33...19...19 11. k. güm...19...6...5...8...22...25...17...21 12. k. paşa...19...5...7...7...17...22...17...21 13. beykoz...19...5...7...7...16...22...17...21 14. ş. hilal...19...6...4...9...21...26...16...22 15. h. tepe...19...6...3...10...27...31...15...23 16. k. yaka...19...6...2...11...21...31...14...24 17. a. ordu...19...5...3...11...22...23...12...26 18. adalet...19...4...4...11...15...31...12...26 19. altay...19...4...4...11...17...37...12...26 20. a. gücü...19...3...5...11...16...31...11...27