taraftarlarından hiç bir teşvik görmeyen sarı - lacivertli takımın gollerini mustafa ve niyazi, ist. spor'un yegâne sayısını kasapoğlu attı
kahraman bapçum
«tıssss!» tribünlerde onaltı bin seyirci vardı. bunun ekseriyeti herhalde fenerbahçeli idi. fakat o korkunç sevinç ve teşvik uğultusu şöyle dursun, birkaç seyrek el çırpma bile yoktu.
«tıssss!» ve fenerbahçe takımı sahaya çıkıyordu.
böylece ilk omuz çöküşünü fenerbahçenin taraftarları göstermişti. maç başladıktan sonra futbolcuların da omuzlarında ağır bir hezimetin henüz çok taze olan yükü farkedilmeğe başladı. böylece hem seyircisi hem futbolcusu ile omuzları çökmüş bir fenerbahçe seyrettik. bereket versin istanbulsporlular, kendilerinden beklenen sürat ve mücadele kabiliyetini gösteremediler de...
maçın bu uyuşuk temposu sıcak ve rutubetli bir hava gibi çökmüştü sahanın üzerine. nihayet fenerbahçe 27 nci dakikada lefter'in sağa mikroya yuvarladığı frikik atışını bu küçük adamın iyi kullanmasiyle ilk golünü attı ve.. maçın havası biraz serinledi.. doğrusu bu gol sabin için iyi bir puvan değildi. o çapta bir kaleci bu kadar çaprazdan ve âdeta üzerine yollanmış bir şütü mutlaka karşılamalı idi. sabih yer tutamamıştı .
fenerbahçe seyircisi hâlâ ümitlenmemişti ama yüreklerdeki serinlik bir vakıâ halindeydi. fakat bu hal çok devam etmeyecek 34 üncü dakikada sağdan aşırılan bir top tam kale ağzında basri'nin büyük bir hatâsı ile ihsanın önünde kalacaktı. şükrü de çıkışını tam isabetle yapamayınca.. ihsan topu avuta attı ve şükrünün altında kaldı. bu tehlike atladıktan tam dokuz dakika sonra ahmet kaptığı topla soldan taç çizgisi üzerinden âdeta silindir gibi gidip kale önünde necdetin çelmesi ile yuvarlanınca hakem tereddüt etmeden düdüğünü çalacak ve penaltı moktasını gösterecekti. kasapoğlunun attığı penaltıda şükrü topu takip edebilmiş ve plonjonunu yapmıştı. fakat yetişemedi.
ikinci devrede fenerbahçede elle tutulabilir bir hareketlenme vardı. bir defa geride naci klâsına yakışır bir şekilde toparlanmış ve ortadan dalmağa çalışan sarı - siyahlı forvete bu kapıyı kapamıştı. forvetin dalıcıları da artık «uzatıcı» adamlardan ümidi kesmiş kendileri top götürüyordu. gene de istanbulsporun kontratakları maçın mukadderatını değiştirebilirdi. mesela 6 ncı dakikada avni'nin ihsanı durduramayınca koluna asılışı görülmeğe değerdi.
fenerbahçe iyi değildi. falandı, filandı ama... maçın söz sahibi takımı gene de fenerbahçe idi. dokuzuncu dakikada verilen frikik neticeyi tayinn etti. lefter ilk devredekinin tamamen aynı pozisyonda fakat bu defa sola yuvarladı frikiki... niyazi de daldı. gitti, gitti.. ve düşünülebilecek en zor pozisyona girdikten sonra âdeta kaleye parelel olarak şütünü yapıştırdı. sabih bu topla da bekleneni verememişti.
artık bundan sonrası zaman zaman parlayan fakat çok zaman sessiz ve sâkin geçen bir mücadele halindeydi. fenerbahçeliler daha çok gol pozisyonuna girdiler. meselâ 26 ncı dakikada niyazinin şütünü sabih güçlükle kornere çıkarıyor, bir dakika sonra bir frikikle niyazinin bombasını sabih elle karşılayıp sonra avninin şimşek gibi ve çok yakından yaptığı çevirmeyi de bloke ederek sakat lanıyordu. bununla beraber sabih'in bu kurtarışları kendisinden görmeğe alış tığımız «büyük çapta kurtarışlar» değildi.
fenerbahçe maçı - hem de zorlu ve tehlikeli bir maçı - kazanmıştı, fakat taraftarlar hâlâ derin bir sükût içindeydiler. «tısss!»