f. bahçe lefter'in penaltısı ile 1-0 galip. hakem adalet lehine olanını vermedi
necmi tanyolaç
mithatpaşa stadında dün adaletler çarpıştı...
biri milli ligin puan savaşına çıkmış adalet'iydi. diğeri hakemin adaleti...
ve - çarpışan iki testiden biri gibi - adaletlerin biri kırıldı. kırılan biri penaltıyla fenerbahçe'ye maçı veren adalet'ti. hakikatte acı olan maçın verilişi değil, bu neticeyi hazırlayan bir hakemin adalet tevziinde düştüğü hatâ idi. çünkü, hakem cezmi başar 69 uncu dakikada ceza sahası içinde basrinin vural tarafından çelmelenişini penaltıyla teziye etmiş ve fenerbahçe başındanberi mahkûm oynadığı maçı bu cezadan temin edilen bir sayı ile lehine çevirmişti. halbuki aynı hakem adaletin 49 uncu dakikada hakkı olan penaltıyı vermemişti. tezer fenerbahçe ceza sahasına girmiş, kale önünde şütünü çekeceği esnada osman tarafından boylu boyunca yere serilmişti.
işte, dün adaletlileri sinirlendiren, galeyana sevkeden hadisenin başlangıç noktası buydu. elbet de basri'nin adalet ceza sahası içerisinde düşürülüşü bir penaltı atışışını icabettiriyordu. ama, elbet de 49 uncu dakikada tezer'in marûz kaldığı sert favl de hakemin takdir hakkını geciktirmemeli ve aynı cezasyı görmeliydi. işte hakem dün bunu yapamadı. adaletin penaltısını gözünü kırpmadan verseydi, kimse kendisinin adaletinden şşüpheye düşmeyecek ve fenerbahçenin kazandığı penaltıya itirazda bulunmayacaktı. hattâ, bu iki hâdisedeli müsbet kararı ile cezmi başar, bütün oyun boyunca gösterdiği kötü idareden mes'ul tutulmayacak ve vicdan huzurunda affa uğrayacaktı...
ne gördük?
şimdi maça geçiyoruz. ne gördük acaba bu maçta? geliniz bu sualin cevabını maç notlarımızdan beraberce çıkaralım.
fenerbahçenin sahaya çıkış tertibi bir acayipti evvelâ. ağır bir sakatlık geçiren basri uzunca bir zaman sonra takımındaki yerini almış. toplara kafa vurmasını doktorların tehlikeli bulduğu, milli sol beki solaçıkta görüyoruz. ve sağaçıkta da yılların oyuncusu selâhattin..
ve adalet? çıkış tünelinden gözüktükleri zaman birbirlerine yapışık gibi sahaya yürüyorlardı. bu hal, fenerbahçeyi adam adama markajla kilitlemek kararında olduklarına bir işaret sayılabilirdi. nitekim adalet oyuna böyle girdi. solaçık yüksel, soliç atillâ, sağaçık erol müdafaayı takviye ediyor ve bu dizilişle fenerbahçe orta sahada hayat hakkını kaybediyordu.
ağır sahadaki bir fenerbahçe için kötü bir maçtı bu. her akın adalet müdafaasında kesiliyor, en küçük fırsat vukunda fenerbahçe defansını tezer, erdoğan ve erolun zorladığı kuruluyordu. müdafaada iyi kapanan rakip takıma karşı fenerbahçe ilk devredeki ilk ciddi akınını 37 nci dakikada yaptı. selâhattin topu ortalamış lefter kapmış. yüksele uzatmış. basri de bu oyuncudan aldığını adalet kalesine doldurmuştu. ama, ömer, gollük bir şutu önlemekte güçlük çekmiyor ve sarı - laciverttiler eli boş dönüyorlardı.
fenerbahçe dağınık. fenerbahçe karışık. fenerbahçe futbol oynamıyor. habire yer değiştiren oyuncular dikkati çekiyor. işte lefter. yükselin takibinden kurtulmak için sağ açığa geçiyor. selahattin de ortaya. bir şeref ve bir yüksel var ileride bir şeyler yapmaya çalışan. ve müdafaada nedim'le osman olmasa... ve tabii tezer ilk devrede ayağına gelen üç güzel pası yerine oturtsa, fenerbahçe maçı bu devrede kaybedecekti.
ilk devrede netice sıfır sıfır... oynanan futbolun kalitesi de sıfır zaten...
fenerbahçelilerin ikinci devredeki ümidi her hangi bir futbol düzeni veya basit ölçüde bir toparlanış değildi. rüzgarı arkalarına almayı bir avantaj kabul ettikleri hareketlerinden belli oluyordu. ve adalet rüzgârdan medet uman rakibine karşı amansız bir oyun tutturmuştu. sert, zaman zaman sindirici, tabii adım adım markajlı, futbol fenerbahçe iyice dağılmış ve maçı kaybedecek tehlikelere maruz kalmaya başlamıştı. işte erdoğanın pasını kapan tezer girdi. kalenin önünde tam şütünü çekecekği sırada çelmelendi. osman korkuyla hakeme bakıyor. penaltıyı verirse? vermedi. neden? niçin? kimse anlamıyor. fenerbahçede yeni tedbirler var şimdi: akgün sol beke geldi. avni de sol hafa kaydı. ilk devrenin son dakikasında sakatlanan yükselin solaçıkta bekleyişi. fenerbahçeyi en mühim kozundan ediyor. adalet ise hücum üstünlüğünü devam ettirmekte ve her akını ile puan ariyan takım hüviyetine sahip görünmektedir. 61 inci dakikadayız. atilla'nın ceza sahası önünden çektiği şütü özcan kornere çıkarıyor. bu mühim kurtarış doğrusu bir anlık tereddüt, küçük bir gaflet filelerde biterdi...
penaltı
basri topla ceza sahasına daldı. ve vural çelmeyi taktı. hakem penaltı noktasını gösteriyor. adaletliler asabiyetle sahadaki adalet müvezziinin etrafını sardılar. sahada tam bir hengame hüküm sürüyor ve lefter penaltı noktasının önünde sulhün ilânını bekliyordu. adalet antrenörü ve kalecisinin gayretiyle ilân edilen mütarekeyi müteakip. leffer, ömeri sola koşturan plâsesini kalenin sağ boşluğuna bıraktı. sarı - lâcivertliler 1-0 galip duruma geçmişlerdi. ama, bahsettiğimiz sulh, geçici bir sulhtu. şimdi sahada bir kördöğüşü başlamıştı. herkes birbirine vuruyor ve hakem cezmi başar çaresizlik içinde hadiselere seyirci kalıyordu.
fenerbahçe oyunun sonuna kadar zorlandı, zorlandı. adaletin hakkı en azından bir beraberlikti. olmadı. halbuki sahada «hak yerini bulsun» diye bir de hakem vardı.