millî lig'in ilk devresini nâmağlûp bitiren beşiktaş f. bahçe yi de yendi: 1-0
siyah-beyazlıların galibiyet golünü arif attı. maç boyunca sarı-lacivertli takım hâkimdi
galibiyette baş rolü necmi oynadı
kahraman bapçum
iki adam maçın neticesini tayin etti: özcan ve necmi... bunlardan biri onbirinci, diğeri ondürdüncü dakikada ilk kozlarını oynadılar. fenerbahçe bastırıyordu.
gerilerden çok güzel tanzim edilmiş bir akında can - lefter kombinozonu ile top ceza sahasının dışında lefterin önünde kaldı. aldı lefter... attı çalımını, düzeletti ve... ve ancak «büyük» çapta futbolcuların eseri olabilccck bir sol şüt yapıştırdı. kalesinin sağ direğinin dibinden içeri tabanca mermisi gibi girmekte olan topa herhangi bir kaleci sadece «baksa» hiç de ayıplanmazdı. fakat necmi akla gelmez bir yaylanışla uçtu ve topu direğim dibinden dışarı çıkardı. necmi bir hamlede oyunun «as kozu» oluvermişti...
aradan üç dakika geçecek, şimdi kaderi tayin eden ikinci adam sahneye çıkacaktı: beşiktaşın sağdan inkişaf eden bir akınında. «iyi futbolcu» basri, acemilere yakışır bir gariplikle, arif'i yanından kaçırıverdi. arif topu hemen yakınındaki şenol'a aktardı. o da yatarak şandelledi, kaleye doğru... yükselip kalenin üst direğine doğru düşmekte olan topu herhangi bir kaleci mutlaka alır veya yumrukla karşılardı. fakat özcan akla gelmez bir rehavetle, sıçradı ve topu karşılamadı. üst direğe çarparak falso alan top havada döndü ve kalenin önüne iniverdi. özcan ikinci bir hatâ yapıyor ve topu tâkip etmiyordu. halbuki... beşiktaş forveti böyle bir ikramı affetmeyecek kadar çabuk, girgin ve arzuluydu... yükleniverdiler... arif topu adeta kalenin içine doğru itti özcan bir hamlede oyunun «boş kağıdı» oluvermişti...
evet böylece 11 inci ve 14 üncü dakikalarda cereyan eden bu sahnelerle maçın kaderini tâyin eden iki adam ilk kozlarını oynadılar ama bunlar ne birinin ne de ötekinin tek hareketleri olarak kalmadı. necmi maçın sonuna kadar sağdan soldan, yukardan aşağıdan, sert yumuşak birçok toptan büyük bir maharetle toplarken, özcan da her an arkadaşlarına emniyet vermeyen halleriyle 14 üncü dakikada iktisab ettiği sıfatı tamamen hak etmeğe uğraşıyordu.
kaderi asıl değiştiren
14 üncü dakikada yedikleri gol sarı - lacivertli takımı sarsmadı. saramadı ama. oyunun bütün merkezi sıkletini değiştiriverdi. eğer beşiktaş bu tek gollü avantajı almasa, herhalde beraberlik için oynayacak değildi. her zamanki gibi gerilerden kesilip aktarılan topları kaya ve nazmi ortalarda arayacaklar ve hızlı hücumcularını rakip kaleye saldırtmak üzere uzun paslarla oyunu açacaklardı. şimdi birden, biraz da ikram edilmiş olarak aldıkları farkla sahaya yayılışlarını değiştiriverdiler. kaya tam bir müdafi gibi gerilere kapandı. iki insayd nazmi ve birol da orta sahayı değil kendi sahalarını kontrola başladılar, böylece oyun beşiktaş yarı sahasına çekiliyor, kısa paslarla oyunu örerek neticeye gitmeğe çalışan ve hakikaten ince ve zarif bir futbol göstermekte olan fenerbahçeliler kalabalık bir sahada çabalamağa mecbur ediliyordu. buna mukabil âslâ yakın bir markaja yanaşmayan fenerbahçe müdafaası için rakibin böyle kendi sahasına kapanıp fırlatacağı kontratakları durdurmak çok daha güç olacaktı.
böylece özcan yediği golle, sadece bir gol yemiş olmakla kalmıyor, rakibin sahadaki tutumunun değişmesi, ile kendi forvetinin gol şansını da büyük çapta azaltıyordu. fenerbahçe kalecisi kaderi işle böyle değiştirdi...
iyi futbol
maça başlar başlamaz sert ve istekli bir futbol tutturan her iki taraf da zaman zaman iyi futbol oynuyorlardı. ama gerek sahanın ortasında oyunun hazırlanışı, gerek hazırlanan oyunun rakip kale önünde parlayışı bakımından fenerbahçeliler daha üstündüler. fakat kaderi değiştiren adamların ikincisi olan nazmi çok defa bu üstünlüğü sıfıra indirebilecek kadar iyi müdahalelerde bulunuyordu. halbuki beşiktaş müdafası hiç de gol yememeği başaracak kıvamda değildi. nitekim bir çok pozisyonlarda müdafaa son sözünü söyledikten sonra necmi hazır gibi yetişmiş, hattâ bir defasında lefter, necmi'yi de mağlûp etmeğe muvaffak olmuştu. ama lefterin kıl payı ofsayt pozisyonunda olduğu yan hakemi hakkı gürüz'ün gözünden kaçmamıştı. golden dört dakika sonra idi: lefter ileri düşmüş bir pası şeytan gibi zeki bir fırlayışla yakalamış sabahattin'in yüklenişine rağmen ondan sokulmuş ve üzerine çıkan necminin de altından topu kaleye yuvarlamıştı. top gitti ve direğe çarpıp seke seke içeri girdi. lefterin fırladığı anda ofsayt olduğunu gören hakkı gürüz bayrağını sallamıştı bile...
iyi futbol oynanıyordu sahada.. ve yirminci dakikadan sonra siyah - beyazlılar orta sahayı tamamen fenerbahçeye bıraktıkları için topla oynayan daima fenerbahçe oluyordu. hücumda mükemmel iki hazırlayıcı gibi görünen lefter ve can, beşiktaşlılar toparlanıp kontratak yaptıkları zarnan taâ ilerlerde kalıyorlar ve hızlı kaçan beşiktaş forvetleri de karşılarında adam adama ve yakın bir markaja tenezzül etmeyen fenerbahçe müdafllerini buluyorlardı. fenerbahçe daha iyi oynuyordu, fakat böyle bir badirede beşiktaş'ın ikinci golü de atıp, geçip gitmesi işten bile değildi. akıllı adam kaya böyle anlarda derhal ortalara fırlıyor ve beşiktaş'ın kontratağı kesilince oyunu ortalarda durdurmak için faaliyete geçiyordu.
birinci devrenin son 15 dakikasında fenerbahçeliler alabildiğine rahat fakat neticesiz bir futbol oynadılar. zarif ve ince paslarla oyunu dantelâ gibi kuruyorlar ancak son harekette - kısır veya beceriksiz değil ama - herhalde biraz şansız kalıyorlardı.
meselâ 21 inci dakikada can'ın oturmamış volesi ile auta çıkan top, 22 nci dakikada lefter'in direği sıyırıp çıkan grikiki, 27 nci dakikada gene can'ın müdafilere çarpan şütü, 29 uncu dakikada yükselin çok güzel bir kafa pası ile lefterin yılan gibi kaçışı ve kamerle kesilişi, mikronun cana yuvarladığı topa can'ın serefin birlikte dalıp ikisinin de isabetsiz kalışı... bütün bunlar çok keskin gol kokan pozisyonlardı.. buna mukabil beşiktaş forveti bu müddet zarfında bir defa bile «pozisyona girmemişti.» o kadar ki devrenin son 10 dakikasında fenerbahçe klâsik bir halk tâbiri ile rakibine top göstermedi. ve biri 35 diğeri 44 üncü dakikalarda iki nefis pozisyonu da neticelendiremedi. 35 inci dakikada can gerilerden mikroya bir ileri pas yuvarladı. mikro ortaladı, basri ve şeref, necmi ile birlikte fırladılar ve necminin yumruğu ile top kornere çıktı. devrenin bitmesine bir dakika kala gene mikronun mükemmel bir ortasına uçarak kafa şütünü yapıştıran şeref için yapılacak başka bir şey yoktu. sabahattine tesadüfen çarpan top çıkarken hem şeref, hem fenerbahçeli seyirciler saçlarını yoluyorlardı.
ikinci devre: değişiklik yok...
ikinci devre tamamen birincinin aynı idi. necmi vardı bir tarafta ki, her haliyle kalesini dolduruyor ve yaptığı nefis kurtarışlarda bile «zorlamasa da başaracak» intibasını veriyordu.. özcan vardı diğer tarafta ki, hafif pozisyonlarda bile taraftarlarına «eyvah» dedirtiyordu. mesela devrenin 10 uncu dakikasında lefterin avni'den alarak süzülüp çektiği çok güzel şutu necmi yattığı yerde kucağında eritiveriyor ve yedi dakika sonra özcan soldan ahmet in ortaladığı bir topa çıkıp bloke etmek şöyle dursun yumruk bile atamadığı için kalesini yeni bir tehlike ile başbaşa bırakıyordu. fakat şenol'un çok sert şütü üst direğe çarparak geri döndü. 22 nci dakikada gene necmi lefterin uzaktan salladığı güzel şutu bloke ediyor. 28 inci dakikada ise mikro'nun yaptığı ortayı lefterin şarjına rağmen bir «büyük kaleci» gibi gene bloke ediyordu.
kader hâla onun ellerinde idi
necminin vazifeli henüz bitmemişti maçın son on beş dakikası başlarken beşiktaş kalesinin sağından solundan atılan seri halindeki kornerlerle lefter - lefter - can gene lefter nefis ortalar yapıyorlar, fakat kaleci necmi her topu en iyi şekilde gelip duruyordu.
fenerbahçe oyunu rakip kalenin önüne yıkmıştı ve bastırıyordu. bu hâl taâ 40 ıncı dakikaya kadar devam etti. nihayet nazmi'nin uzun bir top açısını iyi takip eden şenol, naci'den den aşırarak ahmet'e aktardı. osmanın ıskası ile ahmet sola kayarak kaçtı. basri yetişti fakat kesemedi. özcan son anda ayaklarına yatarak karşılıyor ve ikinci hamlede bloke ediyordu. bu da galiba özcanın bütün maç boyunca yaptığı tek kurtarış oluyordu. zaten fenerbahçe kalesine beşiktaş forveti hemen hemen hiç ehemmiyetli şüt atmamıştı.
atı alan...
fenerbahçenin ince ve zarif futbolu göz dolduruyordu. buna mukabil beşiktaşlılar mevsim başından beri zevkle seyredilen o uzun paslı ve dalıcı futbollarını da ancak zaman zaman ani parlayışlarla göstermişler ve attıkları tek golün üzerine yatmayı tercih etmişlerdi.
maçın umumi havası her haliyle şampiyon namzetlerine yakışır seviyede idi. eğer topyekûn bir hüküm vermek icabederse sarı - lacivertliler iyi futbol oynamışlar, fakat karakartallar rakip kalecinin bir anlık zaafından istifade ile şampiyonluk yolunda en büyük adımı atmışlardı.
fenerbahçe iyi idi, zarifti falandı filândı ama atı alan üsküdarı geçmişti.... ve futbol, sahadaki hareketlerle değil atılan gollerle mükâfatlandırılıyordu.