ankaragücü karşısında sarı-lacivertlilerin forveti iyi çalıştı fakat müdafaası göz doldurmadı
golleri şeref (2) lefter (2) ve yüksel attı
namık sevik
...ve fenerbahçe bir an'aneyi dün de bozarak ilk golü yemeden ankaragücü'ne tam beş tane gol sıraladı. taraftarlar memnun, futbolcular ise gol yememenin rahatlığı içerisindeydiler. «eh artık sarı - lacivertliler şeytanın ayağını kırdı» deniliyordu.
fakat bu sözler uzun sürmeyecekti. tam 78 inci dakikada solaçık candan sağaçık mevkiine kayarak çok ters bir şütle topu filelere gönderecekti. bir hüzün çökmüştü takıma.,. hepsi mağlûbiyet golünü yemiş gibiydiler. şükrünün mahzun bakışı, topu filelerden çıkarmak istemeyisi ve bir makine intizamı içerisinde oynayan forvetin «sank bu golü yemenin lüzumu var mıydı?» der gibi boyunlarını büküşü... ve nihayet taraftarların sükutu... ne olmuştu sanki, bu derece üzülecek?... 5-1 ilk netice fena mıydı? bir millî takımı için hakikatı aranacak olursa bu skor idareciyi de, futbolcuyu da, taraftarı da memnun etmesi icap ederdi.
denecek ki gönül bu. neler istemez neleri arzulamazdı ki? ama gönüllerinin arzu ettiğini sahada bulamayınların bu derece nevmid olmamaları lâzımdır. zira karşısındaki rakip de kendi çapında iddiaya sahipte. o da hazırlanmış, o da transfere para vermişti. ne isteniyordu yani, «gelsin teslim olsun ve 10 gol mi yesin?»
f. bahçe'nin forveti iyi, müdafaası bozuktu
halbuki fenerbahçe forveti dün de pekâlâ muvaffaktı. hâttâ o kadar muvaffaktı ki can gibi bir futbol cunun yokluğu dahi belli olmuyordu. gerçi hüseyin milliyet bareminde bir yıldızlık oynamıştı. maç kabiliyetinden mahrum gözüküyordu. ama diğer elemanlar, daha fazla gayret göstererek bu büyük açıklığı kapatmasını bildiler. bu şerefin, yükselin dahi fazla enerjik hareketleriyle, lefterin pasör ve mustafanın tâkipçi oyunu ile mümkün oldu. buna mukabil müdafaa yine itimad vermiyordu. beş kişilik ankaragücü forvetinden iş görebilen ali ve candan'ı koca bir fenerbahçe müdafaasının durduramayışı için söylenecek söz herhalde «başarılı demek» değildir. evet naci her hareketi ile eski formunu bulmuş gözüküyordu. akgün ve niyazi orta boşluğu iyi kapıyarak forvete top aktarışta temâyüz etmişlerdi, osman ve avni de ikişer yıldız almıştı. hattâ ankaragücünün golüne boynu bükük bakan şükrü de öyle ama yine de yapılan hareketler itimad telkin etmedi ve yine de topyekûn vasatın altında bir fenerbahçe müdafaası seyredildi. yalnız, taraftarın kötümser oluşunda, mûnekkidlerin «müdafaada arzulanan kıvamı bulamadik» deyişinde bir büyük sebep vardı. o da fenerbahçenin 19 kasımda nice ile yapacağı avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ikinci tur eleme maçları. herkes ölçüyü nice göre ayarlıyor ve her tenkid yapan bu takım nice karşısında acaba tutunabilir mi diyordu. bugün için bu suale verilecek cevap kocaman bir «hayır» olacaktır. gerçi solbeke basri geçince hiç şüphe yok ki büyük bir boşluk kapanacaktır. ama. fenerbahçe müdafaasının geçen seneki müdafaa olmadığı bir hakikattir csepel maçlarında da yine forvet oynamış, fakat müdafaa aksamıştı. hastalık belliydi. teshiste yanılma yoktu. o halde tedavide icabeden taraf müdafaayı kuvvetlendirmek oluyordu. bu nasıl yapılır? bu nasılın cevabını bizim değil fenrbahçenin teknik adamlarının vermesi icap eder.
maçın cereyanı ve goller
evet oyuna hızlı başladı fenerbahçe. ve 11 inci dakikada zayıf bir ekip hüviyetinde gözüken ankaragücüne karşı lik gollerini kazanıverdiler. şerefin santradan topu alışı kaleye dalışı ve şütünü atışı için «mükemmel» topu takip etmeyen kaleci orhan'ın bu golü yeyişi için «çok fena» kelimeerini kullanmak icabediyordu. bunu 27 nci dakikada mikronun kornerden gelen topa kondurduğu kafa, onu takiben şerefin attığı ikinci kafa şütü neticesinde yapılan ikinci gol takip etti.
sarı - lâcivertliler. rahatlamışlardı. bundan sonra maça tamamen hâkim oldukları görüldü. bilhassa lefter şahsi oyununu bir yana bırakmış ve tamamen pasör oyuncu hüviyetine bürünmüştü. işte 41 üncü dakikada yüksel'e attırdığı üçüncü gol... bu cidden son günlerde sahalarımızda ender görülen bir goldü. lefter derin bir pas uzatmıştı yüksel'e. bu oyuncu süratle topa girdi, sağbek tamer'i çalımla geçti ve kaleyi bırakarak çıkış yapan orhan'ın üzerinden plâse bir şütle topu filelere bıraktı. golün atılışından 9 dakika evvel fahrettin takım kaptanı hasanın hakeme şikâyet etmesi neticesinde oyundan çıkarıldı. mithatpaşa stadında bugüne kadar bu şekilde bir oyuncunun çıkarılışına şâhit olunmamıştı.
ikinci devre
fenerbahçe ikinci devrede kendini fazla sıkmadı. 49 uncu dakikada şerefe yapılan kasdi hareketi ecnebi hakemlere parmak ısırtacak kadar güzel bir maç çıkaran muzaffer savran penaltı ile tecziye etti. lefterin ilk vuruşu kaleci orhanın kucag'nda. fakat hakem ikinci bir ali timur hadisesi yaratmadı ve orhanın kalesinden düdükten evvel fırladığını tesbit ederek atışı tekrarlattı. lefter bu defa topu orhanın kıpırdayamayacağı köşeye bıraktı: 4-0
68 inci dakikada ise lefter bomba gibi bir şütle beşinci golü kaydediyordu, işte fenerbahçe 5-0 lık neticeyi kâfi görerek durgunlaşmıştı. bu sırada niyazi ile topa giren naci sakatlanarak oyunu terketti. 78 inci dakikada solaçık candan sağa deplâse olarak çok sert bir şütle takımının ilk ve son golünü kaydediyordu. ve oyun böylece 5-1 fenerbahçenin lehine kapandı.