ya basri olmasaydı... eee! basri ne yaptı yani? takımı galip mi getirdi? takımın gollerini mi attı, kaleden top mu çıkardı? hayır, böyle bir şey yapmadı basri.
ama dünkü maçı görenler stadı terkederken «ya batri olmasaydı?» diye düşünüyorlardı.
ilk devreyi fenerbahçe 2 aleyhte farkla bitirmiş. hakem, lefter'i çıkardığı için kadro 10 kişi, peştede futbol otoritelerini hayran etmiş olan can belki de hayatının en kötü maçını çıkarıyor, naci ve özcan yenilen iki golde de az veya çok hisseleri olduğunu hissedip oldukça bozulmuşlar. mikto yok gibi... bütün takımda bir atalet, bir (maçı kaybetlik fikri) var... bütün bunlar m üstünde bir rakip var, canlı, hızlı, maça asılmasını bilen ve iyi futbol oynayan bir rakip...
işte anda bir basri çıkıverdi ortaya... ikinci devreye hem solhaf, ben soliç, hem sol açık hüviyetine bürünmüş olarak ileriye çıkmış, avni beke geçmişti. basri de bütün arkadaşları gibi profesyoneldi ve tribün onun için şöyle düşünüyordu: «kulübünden aldığı her kuruşu sonuna kadar hakeden adam...» mücadele hırsının, galip gelmek azminin, sonuna kadar imkânlarını kullanarak çarpışmanın tipik numünesi olarak çalıştı. yani sporun bir cambazlık değil, herşeyden evvel -kaidelere riayet ederek-galip gelmeğe çalışmak olduğunu bilen bir adam olarak...
ya basri olmasaydı? ne mi yaptı basri? sarı-lâcivertli takıma hız verdi, canlılık verdi ve dökülecek diye korkulan şampiyon takımı toparlayan adam oldu. ama günün kahramanı basri bu çırpınışı ile takımına karşı birşey ödemeğe çalışır gibiydi. hakikaten ilk devrede en çok asabı bozulan; 23 üncü dakikada lefterin sahadan çıkarılmasına sebep olan hâdiselerde hem kendini hem arkadaşlarını bozan adam bizzat basri idi. evvelâ karşısındaki sağaçıkla sonra hakemle devamlı konuşuyor ve kızıyor, küsüyor. söyleniyordu. ve lefter -yani takımın can damarı- dışarı atılıp, müdafaadaki arkadaşları da hiç yoktan iki gol yiyiverince... -yani ikinci devrede- bir baıri çıkıverdi ortaya.
başlayış...
oyun sâkin ve mütevazin başlamıştı. izmirsporlular enerjik ve çabuktular. fenerbahçeliler henüz maçın ciddiyetini kabul etmemişlerdi. daha bizim de hükmü vermemiz için vakit erkendi. 7 nci dakikada cenab'ın ali'den alıp asıldığı bomba gibi şütü özcan iki postada bloke etmiş: 13 üncü dakikada can, lefter, şeref kombinezonunda şerefin çaprazlama attığı sert şüt yukarıdan auta çıkmış; 15 inci dakikada lefterin soldan yaptığı ortaya yükselin uçarak attığı kafa da keza yukardan gitmişti.
hızlanış...
20 nci dakikada oyun sertleşmeğe başladı. her iki tarafın birkaç kasti hareketini hakem derhal cezalandırıyor ve iyi puvanlar topluyordu. ilk çıkış lefterden geldi: itiraz ve ihtar... sonra basri konuşmağa başladı. hattâ bir aralık küsüp saha kenarına çöktü. 23 üncü dakikada üç fenerbahçeli ali'yi ceza sahası dışında blçiverdiler. faul. lefter gene itiraz etti. birşeyler döndü kargaşalıkta tabiî... sonra hakem bir oyuncuyu dışarı çıkarttı. basri'yi mi? kendisi de öyle sanmıştı. halbuki çıkaraılan lefter'di. ve hakem ihtar verdiği bir oyuncunun sportmenliğe muhalif hareketi tekrarı üzerine en iyi kararı vermişti.
yayılış...
sertlik, asabiyet devam ediyor ve... izmirsporlular peşte galiplerinden daha iyi oynuyorlardı. 33 üncü dakikada ali gerilerden aktarılan bir topu naci'nin yanı başından sola yuvarladı. özcan, aldı, düzeltti, topun üzerine yatarak temiz bir şüt çıkardı. eğer özcan topu iyi takip etse ve yer tutsa bu şüt kaleye zor girerdi doğrusu... ama özcanın fırlayışı netice alamazdı ve top üst köşeden içeri girdi.
serttik ve asabiyet devam ediyor ve... izmirsporlular peşte galiplerinden daha iyi oynamakta devam ediyorlardı. 37 nci dakikada ortadan inkişaf eden bir izmirspor akınını naci kesti, fakat açamadı. ortada kalan topa cenap, ali ve güven
birlikte daldılar. cenap topa hakim oldu. ceza çizgisinin biraz içinden şütünü attı. sağdan yere, köşeye gelen topu özcan klasında bir kalecinin formsuz zamanında bile çıkartması beklenirdi, halbuki... skor 2-0 oluyor ve sekiz dakika sonra devre bitiyordu.
virtuozlar...
ikinci devre başlarken sahada iki virtüöz görünmeğe başlamıştı. bunlardan biri -basri- tek başına bir orkestrayı toparlayan bir enstrüman rolünde idi... diğeri -hakem- birdenbire akordu bozalan bir piyano haline giriyordu. basri sahlandıkça arkadaşlarını şahlandırıyor, hakem bozuldukça oyunu batırıyordu. neden bilinmez açıkça bir tarafı -fenerbahçeyi-tutar hale gelmişti. sarı-lâcivertlilerin yaptıkları birçok faulleri bile onların lehine cezalandırdı. bu arada sahanın en iyileri arasında iyi çalışan akgün ve her haliyle «ben kalburüstü bir kaleciyim» diyen seyfi vardı.
toplanış...
fenerbahçe iyi idi. izmirsporlular henüz müdafaada kapanmak gibi bir fikre kapamıyorlar. iki farklı avantajlarını, bütün hatlarıyla başarılı bir takım halinde devam ettiriyorlardı. oyun işte şimdi mükemmel bir lig maçı olmuştu. 7 nci dakika fenerbahçe sağda ceza sahası köşesinden birkaç karış içerde bir çift vuruş kazandı. akgün dokundu, can çaktı, meşin top mermi gibi gitti üst direğe çarptı. ters taraftan basri'nm kafası tekrar üst direği buldu, karambolda bir dakika gidip gelen top auta gitti ama... fenerbahçeli seyircide «bir gol atsak maçı alabiliriz» fikri uyanmağa başladı. artık oyun izmirspor kalesi önüne yığılmıştı. seyfi her pozisyonda top toplamak işini büyük bir ustalıkla başarıyordu. 29 uncu dakikada sahanın yılzıdı basri, şerefe bir top havale etti. cahit'in vuramadığı topu şeref çalıverdi. daldı. ayaklarına yatan seyfi'nin müdahalesine bakmadan hamle ile içeri atıverdi. yirmi dakikadır ortalığı kasıp kavuran fenerbahçe baskısı ilk randımanını veriyordu. ama bu sırada günün mühim adamlarından olan ve hakemin şaşırıp kaldığı dakikalarda âdeta maçı idare ederek ona yardım eden cezmi başar, golden evvel şerefin pozisyonu için «ofsayd» işaretini vermişti.
final...
fenerbahçe bastırıyor... bu artık sadece basrinin fenerbahçesi... ama allah var... hakem de yardımcı biraz.... ve 28 inci dakikada şeref güzel bir ayrılışla kaçıverdi. cahit yıktı şerefi. penaltı... ikinci devrenin başından beri hiç de iyi olmayan hakem penaltı kararını haklı ve yerinde veriyor. fenerbahçenin penaltıcısı lefter, tââ gazhane tarafında, özcanının kalesinin arkasında ve giyinik. kim atacak? kötü bir gününde olan can atıyor. bu adamda biç mi sinir yok? bu ne sukünet, otomobil kapısı açar gibi rahat, topa ağlara takıverdi. ve lefter, çömelmiş, yüzünü gazhâneye çevirmiş, bekliyordu.
17 dakika sonra maç bitecek ve izmirsporlular mükemmel bir futbol ile galip gelemeseler bile hak edilmiş bir beraberlikle sahayı terkedecekler. fenerbahçe taraftarları «ya basri olmasaydı?» diye mırıldanarak 10 kişilik kadronun iki farktan beraberliğe ulaşmasının sırrını çözeceklerdi.