vefa ilk yarıda oynadığı büyük futbolu sayı ile değerlendirebilmiş olsaydı beşiktaşla galatasaray maçtan sonra başbaşa görecektik..
bir değil, iki değil, üç, hattâ dört gol fırsatını tepti yeşil -beyazlılar ilk yarıda.. beşiktaş kendi yarı sahasında telâşlı, karışık ve dağınık hareketlerle fırtınayı durdurmaya çabalarken vefa yükleniyor ve henüz 3. dakikada sağaçık erdoğan'ın attığı korner necmi'yi aştığı halde, zeki topu kafayla dışarı atmak hünerini (!) gösteriyordu..
sonra 6. dakikaya girilirken hakem faruk talû, yan hakemi korkmaz’ın devamlı ikazlarına rağmen avt’tan faruk’un çevirdiği topu seyrediyor ve sefer, tartışmaya yol açacak golü önlüyordu..
beşiktaş ilk yarının ortasına gelindiği sırada dahi kendise gelememiş, toparlanamamış, ahmet’in ceza sahası içinde sefer'in kucağına attığı şuttan sonra tekrar geriye çekilmişti. vefa üstelik şimdi daha da canlanmış, orta saha üstünlüğünü kabul ettirdiği rakibinin önünde futbolunu alkışlatmaya devam ediyordu. böyle bir bastırış arasında zeki, bekir'in pasıyla gole giderken yavuz’un sert çıkışıyla vere yıkıldı. ceza atışı erdoğan’ın önüne kadar geldi. kaleye bir adım kalmıştı. erdoğan atamadı boş kaleye topu.. güray topla geçti süreyya’yı, ortaladı, buna da yetişemediler. ve 26. dakikada bekir ceza sahasının önünde karşılaştığı necmi’nin yanından şutunu gönderdi. top beşiktaş kalesine girerken fehmi yetişti, kurtardı golü... şuraya kadar olanlar beşiktaş’ın oynadığı futbollun rengini göstermeye yetiyordu. 30. dakikada beşiktaş kalecisi necmi çıktı, yerini sabri’ye bıraktı.
beşiktaş devre sonunda biraz biraz toparlanmıştı. nitekim faruk 35. dakikada ilk gol pozisyonuna girdi ve sert bir vuruş yaptı. sefer topu kaçırdı, tuttu. 44. dakika ise suat’ın kale önlerindeki gayretinin kornerle kesildiği anda devre golsüz kapandı.
k. ahmet son sözü söylüyor
beşiktaş ikinci yarıya hızlı ve canlı başladı. ne var ki, vefa'nın oyununda fazla bir değişiklik yoktu. 53. dakikada suat’ın favl atışına vefa kalesi önünde faruk sıçradı, kafayla geriye doğru aşırdı. emektar ahmet sol taraftan fırlamıştı. önüne düşen topa temiz bir burun patlattı. meşin yuvarlak önce yan direğe, sonra da ağlara vurdu. beşiktaş aslanın ağzından lokmayı kapmıştı böylece... vefa ise yorulmuş, bir aralık candemiri ileri almasına rağmen vurucu adamı olmadığından beraberliği sağlayamamıştı. maçın son dakikasında ise seyirciler bir otorite gösterisine şahit olacaklardı. hakem talû tek bir ihtar vermediği candemir'i bir favl kararına itiraz ettiği için sahadan çıkartıyordu. hakemlere saygı, hakemlere itaat tamam. ama, otorite üç büyüklerin dışındaki takımlara futbolcularına karşı gösterildiği için samimi karşılanmıyordu.. aynı hakem dünkü maçta kendisine devamlı itirazda bulunan ve hattâ bir aralık topu iki yan hakeminin üzerine atan beşiktaş futbolcularından birine aynı sertliği gösterebilmiş olsaydı, kendisini alkışlardık. bula bula garip candemir'i bulduğu için otoritemi kullandım diye övünmeye hakkı yoktur.
sonuç olarak beşiktaş kötü de oynasa, iki puanı aldı. galiba siyah - beyazlılar için şu zorlu oyunun göze batan tek başarılı tarafı bu idi...