maçın ilk saniyelerinden itibaren varol'la uğraşmaya başlayan ve ters kararlar vererek hentbol golü sayan
hakem, altay'ı yaktı: 2-1
necmi tanyolaç
beşiktaş, altay'ı 2 1 yendi...
bu, maçın resmi sonucudur. yani, müsabakayı idare eden avusturyalı f.i.f.a. hakemi babauczek raporuna böyle yazacaktır .. «beşiktaş: 2 - altay: 1» diye...
tabii, vicdanı biraz değil, adamakıllı sızlayarak! ve varsa, kalmışsa ve nâmus denen şeyden bir parçayı o iri gövdesinin bir köşesinde saklayabilmişse! sahada çaprışan iki türk takımından birinin hakkını göz göre göre yediği için bir... bütün oyun boyunca şüphe uyandıran ve «yabancılarda böylesi çıkar mı?» dedirttiği için iki...
çünkü avusturya'lı hakem beşiktaş'ı 2-1 galip duruma yükselten golde ahmet'in topu eliyle kepçeleyip, koluyla düzelttikten sonra attığı şuta dünyanın en değerli armağanını vermiştir... maçı seyreden 26 bin kişiden 20 bin kişi ahmetin topu eliyle kepçeleyip, koluyla düzelltiğini görmüştür de, hakem burnunun dibinde olan olayı görmemiştir. biri daha görmemiştir: yan hakem orhan korkmaz... top filelere takıldıktan sonra bir düğün, bayram sevinciyle orta bayrağa doğru koşmuş ve «golün geçerliliğini» imzalamıştır. ama, öteki yan hakem için de bir iki lâf etmek yerinde olacaktır. o da karşı sahadaki arkadaşı gibi sahanın ortasındaki «peşin hükümlü» adamın ters kararlarına itiraz edecek erkekliği gösterememiştir.
her hareketiyle ve daha ilk saniyede varol'un başına dikilip, öküz altında buzağı aramaya başlayan avusturya'lı bugüne kadar memleketimizde duyulmayan bir endişeyi yaratmıştır. şimdi bizim federasyon derhal -gerekirse polisten de yardım isteyerek- geniş bir tahkikat açmalı ve yurda gelen yabancı hakemlerin, meselâ bu sonuncusunun kimler tarafından karşılanıp, kimlerle görüştüğünü bir bir tesbit etmelidir. kimseyi itham etmek istemiyoruz. ama, böyle bir mecburiyet ortaya çıkmıştır.
hakemleri tesir altında bırakıp, kulaklarına lâf dolduran bir teşkilât varsa, kökü kurutulmalı ve teşkilâtın elebaşları ortaya çıkarılmalıdır. dünkü hakem bu şüpheyi uynadırmıştır ve artık hiç bir takım -beşiktaş dahil- gelecek yabancı hakeme itimad etmeyecektir.
kördöğüşününgolleri ve varol
ancak, altay'ı hakemle birlikte açıktan açığa yiyin biri daha vardı sahada: kaleci varol. gerçi ilk degajmanını yaparken hakemin başına bir korkuluk gibi dikilmesinde suçsuzdu. ama; ne olursa olsun kale sahası içinde bu kadar oyalanmamalı ve kendi deyimiyle varyeteciliği bir kenara bırakmalıydı. ne geldiyse bu varyetecilikten geldi başına. sonucu tâyin eden golden önceki hareketleri sempatik değildi. üstelik hakemi dâvet eder gibiydi. yine ceza sahası dışına çıkmadığı halde hakem çıktı kabul edip, veecekti ceza atışını.
beşiktaş ne hikmetse çok sinirli girdi oyuna ve ahmet'in 44. dakikada esmer ahmet’in pasıyla attığı gole kadar rakibini yenecek güçte görülmedi. dağınık, karışık ve ürkekti siyah - beyazlılar. beşiktaş, üstelik maçı rahatça skora götürebileceği bir penaltı fırsatı yakalamış ve ahmet’in, kâzım tarafından çelmelenişinden elde ettiği bu cömert fırsatı fethi pis bir vuruşla dışarı atmıştı. ikinci yarıda altay bir süre bastırdı rakibini. mahmut'un 78. dakikada attığı gol bu baskı devresine rastlıyordu. mahmut, nuri’nin ortasına, beşiktaş defansı arasından fırlamış, kötü çıkan necmi'nin üzerinden kafayla golü atmıştı. ee, artık kimse gol atılacağını tahmin etmiyordu. 86. dakikada hakemin varol’u haksız bir şeklide cezalandırıp, yusuf’un yaptığı ceza vuruşuyla beklenmedik şey oldu. ahmet o unutulmayacak karışıklık içerisinde elle, kolla, falan diyerek attı beşiktaş’ın golünü... attay itiraz etti. hakem dinlemedi. ve gürültüler arasında oyun bitti. aslında avusturyalı hakemin yazık ettiği taraf sadece altay değil di. beşiktaş'lılar bu «nereden geldiği» anlaşılmaz himaye ve şefkat yüzünden rahat kazanacakları maçı, rahatsız bir galibiyetle bitirdiler.