otuz milyon türkün kalbini fethetmiş fenerbahçe, şanına ve şerefine yaraşır bir şampiyonluk kazandı.
uzun süren bir maratonun içersinde karşılaştığı birçok müşküllerden sonra, son maçını da galibiyetle bitirmenin rahatlığını
cefakâr ve vefakâr seyircilerinin omuzlarında taşınmakla gördüler. bu mükâfatın zevkini, çok yakınlardan bilenlerdenim. defalarca kapandığımız şampiyonlukların sonunda omuzlara yükseldiğimiz zaman, bir senelik yorgunluğun nasıl yok olduğunu ben de çok defalar tattım. bu bambaşka bir zevktir ve çalışmanın mükâfatıdır. işte, «çalışan kazanır» atasözünün mânâsı da budur.
puan üzerinde gayesi olmayıp, sadece iki taraf için de prestij maçı olan karşılaşmada, azim ve enerji herşeyden üstündü. zaten, maçın havası iki tarafı da bu şekilde oynamaya zorlamıştı. daha ziyade orta sahalarda geçen kalecilere plonjon yapma imkânı dahi vermeyen vasat oyunda, maçı seyreden gözler teknikten ziyade yapılacak tek golü görmek için çırpındı ve bunu da görmekle kendinden geçti. bu coşkunluğun yanında, herkes sarmaş dolaş olurken, şampiyonlukta hissesi bulunan müslim bağcıları da, vefakâr seyirci omuzlarda taşıyarak kadirşinaslık örneği gösterdi... şampiyon çocukları ve onların yöneticilerini tebrik etmeyi bir vazife addederim.