altay'ın nazmi'nin ayağından bir penaltı kaçırdığı kördöğüşü halinde geçen maçta
f. bahçe takıldı: 1-1
namık sevik izmir'den bildiriyor
fenerbahçe iddialı altay karşısında mağlûbiyetten zor kurtuldu. peşinen söyleyelim ki, altay fevkalâde bir futbol oynamadı. sadece ziya'nın üzerine iskender'i çekerek sigortalı bir müdafaa sistemine gitti ve ayfer'le de kontratağa kalkarak esasen dağılmak için bahane arayan sarı - lâcivertli defansı zorladı ve yıprattı.
buna mukabil koca fenerbahçe, altay'a ne yapabildi. 4-2-4'ü iyi tatbik etti mi? kilitlenen müdafaayı çözmek için sahada var oldukları şüphe götüren ogün ve aydın ile çalışarak defansın gerilerine kaydı mı? hayır... yaptıktan tek şey evvelce 4-2-4'ün adamı olarak oynattıkları ali ihsan'ı geri çekmişler, şeref'i ileriye vermişler, ergun ve şerefle oyun kurmağa çalışmışlardı. bu işte şerefin vazifesini hakkiyle yaptığını, ergun’un ise döküldüğünü söyliyebiliriz.
ilk devrede bir gölge gibi sahada dolaşan fenerbahçe forvetinde şenol kendini göstermiş, şahsi gayretiyle birşeyler yapmaya çabalamıştı. nitekim 13. dakikada ogün’ün ilk ve son defa olarak numan’dan kurtulduğunu ve topu ortaladığını görebildik... ve buna şenol çok sert bir kafa vurdu. top varol'u da aşmıştı. altay kalesine giriyordu. kâzım yetişti ve bu yüzde yüz golü kurtardı.
ikinci devreye rüzgâr altına düşmelerine rağmen altaylılar daha süratli bir tempo ile girdiler. 46 dakikada nazmi, o şütör ve kalecileri affetmez nazmi... çok yakın mesafeden topu dışarı atıverdi.
bunu 52. dakikada oyunun kaderine tesir edebilecek çok daha büyük bir fırsat takip etti. fenerbahçe defansını bir kulvar haline getiren aytekin’in yıldırım gibi kaleye daldığına şahit olduk. aytekin, özcan'ı geçti ve «al at» dercesine nazmi'ye aktardı. nazmi vuramadı, bu defa ayfer yetişti. onun şutu kaleci hazım'ı da aşmıştı. işte son anda bu pozisyona ismail yetişecek ve son çâre olarak kaleye giren topu eliyle kesecekti: penaltı...
topu nazmi dikti, gerildi ve kurşun gibi bir şut... ama ne şut... dostlar başına... top kaleye değil, demiryoluna bakan ta duvara gitti. kaçan bu büyük fırsatın üzüntüsü içerisinde fenerbahçe kalesi arkasında altay başkanı rıdvan burteçin tepine dursun, bir anda şerefin kaptığı topla yıldırım gibi altay kalesine aktığını gördük. şeref girdi, müdafaayı dağıttı ve şutunu patlattı. top büyük bir talih eseri numan'ın ayağına çarparak kornere çıktı. korner atışını ziya yanına kadar sokulan özcan'a uzattı, özcan’ın pası ve şenol’un sert kafası filelerde...
beklenmeyen bu golden sonra fenerbahçe müdafaaya ehemmiyet vererek oynamağa başladı. olü sahayı tamamen altaylılara terketmişlerdi... bu yola gidiş, esasen ayakla kulvallah ile durabilen fenerbahçe defansı için çok tehlikeli oldu. zira izmirin siyah - beyazlıları lejyoner burteçin'den aldıkları hücum taktiği ile haflarını da ileriye sürerek oyunu sarı - lâcivertlilerin yarı sahasına değil, ceza sahasına kadar sıkıştırdılar. ve işte 75. dakika : sahanın sarışın yıldızı aytekin yine özcan'dan kurtuldu. ortaladığı topa necdet yetişti: altay'ın sağ hafı... şutunu çekti, iyi bir vuruş değildi. ama top kalenin içerisine sokulan ali ihsan'a çarpacak ve hâzım’ı kontrpiyede bırakarak ağlara takılacaktı: 1-1.
bundan sonra ne oldu? hiç... top orta sahada dolaştı. ve hakemin bitiş düdüğü öttüğü zaman iki tarafın futbolcuları kalitesiz, heyecansız, zevk verici olmaktan uzak bu maçtan sayı adedini gösteren birer rakamlarını koltuk değneği yaparak sahadan seke seke çıktılar.