feriköy dün, beşiktaş'ı tarifini «bileğinin hakkı» ifadesinde bulan, başa baş, dişe diş bir mücadele sonunda 2-1 mağlûp etti.
bütün bir maç boyunca, sahada sahaya ne yapacağını bilerek çıkmış bir takımla ne yapmak lâzım geldiğinden habersiz bir takımın mücadelesini seyrettik.
rakip hücumlarını sağlam bir adam adama markaj ve bunun yanında, mâna ve maksadı mükemmel hazmedilmiş bir saha markajı ile zararsız hâle getiren feriköylüler bu müdafaa manzumesi içine beşiktaşın yan haflarını da alınca, siyah - beyazlı takım, örümcek ağına yakalanmış bir sinek gibi, yalnız çırpındı durdu.
feriköy hücum hattı, bilhasaa rıdvan ve mahmut'un ayaklarında biraz daha az çalımcı olabilse idi. kontrataklar, takımın güzel oyununu daha farklı bir galibiyetle süslerdi. bu iki kıymetli futbolcuya, pek çok kere şifahen söylediğimi, bugün, yazılı olarak bir kere daha tekrarlamak isterim:
- zaruret olmadığı müddetçe topu ayağınızda tutmayın, lüzumsuz çalım yapmayın.
ve takımın yediği golü kastederek söylüyorum: futbol oyunu lâubalilik kaldırmaz.
bu sözler tenkid değil, kendilerini daima daha iyi oynar görmekten büyük memnuniyet duyacağım feriköylü futbolculara hâlisane yapılmış tavsiyelerdir.
kendilerini tebrik eder, başarılarının devamını temenni ederim.