beşiktaş'ta ceza alan yok. altay, beşiktaş'lı solaçık enderi aldı. basri feriköy antrenörü
pazar günü fenerbahçe ile karşılaşacak olan vefa futbol takımı, yarın boğaz içinde bir otelde kampa girecektir.
beşiktaş idare heyeti, beykoz mağlûbiyeti sebebiyle hiç bir futbolcuya ceza vermemiştir.
idareciler, teknik üye faruk sağnak, antrenör spajiç ve menecer recep adanır'la konuştuktan sonra bu karara varmış ve takımın dzelmesi için iyi yollardan gidilmesini istemişlerdir.
* şarısın uzun boylu ingiliz antrenör, brüksel havaalanında elini çenesine dayayıp, düşünmeğe başladı: «bu da mı gelecek başıma?» diye, kendi kendine söyleniyordu. üzüntüsü, yorgunluğu yetmemiş gibi, şimdi de koskocaman bir iş açılmıştı başına «herhalde» diye düşündü. «bizim kafiledekiler, beş golle öyle doydular ki, ağırlığına dayanamayıp, formalarını, eşofmanlarını, toplarını burada bırakıp gittiler.» oscar hold'a yeni bir iş düşüyordu. kafile formalarını bürksel havaalanında unutup gitmişti. oscar, belki de formaları almadan gelirdi ama. fenerbahçe'nin pazar günü vefa maçı vardı. takım çıplak mı çıkacaktı? adam başına 3500 lira uçak bileti verilerek kafileye sokulan bunca idareci vardı. ama her biri, bir tarafa dağılmıştı. ve yüklendi hold malzemeleri istanbul'a getirdi.
sarı - lacivet'lilerin mağlûbiyet serisi devam ediyor
vefa, f. bahçe'nin şampiyonluğunu tanımadı: 2-0
fevkalâde bir oyun çıkaran yeşil - beyazlılar rakiplerini ezdi. hakem a. ihsan ve candemiri sahadan attı
halit kıvanç
istanbulspor rüzgârıyla sallanan, anderlecht kasırgasıyla devrilen fenerbahçe dün de vefa fırtınasına yakalandı ve... dağıldı, toz oldu.
sarı-lâcivertliler, geçen pazar son dakikalarda ve beklenmez gollerle yenilmişlerdi. brüksel rövanşında ise, 5 gol yemelerine, bunun 5 misli gol tehlikesi içinde yüzmelerine rağmen, gene de bir şeyler yapabilmek için çırpınmışlardı. dün ise sahada fenerbahçe yoktu sanki... «4-2-4» ü, «1-3-5» i filân bırakın, sağa sola gayesiz koşan ya da koşmayan, topa dokunmaktan âciz 11 tanınmaz kişi vardı.
ama karşıda... ama karşıda, kendisini herkese ellerini kızartacak kadar alkışlatan bir vefa takımı devleştikçe devleşiyordu. ihtiyar molnar'ın genç öğrencileri, «futbol böyle oynanır» dedirten bir başarı içinde, bileklerinin, ayaklarının, kafalarının hakkıyla aldılar maçı... nefis kombinezonlar, yerini santimle bulan paslar, mükemmel deplasmanlar, süratli inişler, çalımlar, şutlar... en güzeliyle hep yeşil - beyaz formalılar tarafından yaratıldı.
aslında oyun, fenerbahçe golü ile başlamıştı. daha 9. dakikada aydın'ın soldan çektiği kornerde rüzgardan falso alan top, kimseye değmeden vefa ağlarını bulmuş, fakat merkez hakem komitesi profesörlerinden gerçeker'den «gol» hükmünü alamamıştı. hani hakem saysaydı bunu!.. oyunun gidişine göre sonucun değişeceği, fenerbahçe'nin yenilmekten kurtulacağı pek sanılmazdı. çünkü vefa tam bir şahlanış içinde, futbolunu şöhretli rakibine kabul ettirmişti. sarı - lâcivertliler, geride verdikleri gedikler, ortada bıraktıkları bolluklar ile her an gol yemeğe hazır bir manzara gösteriyorlardı. ilerde ise, hiç bir an gol atabilecek canlılık yoktu. ama, dedik ya, vefa fevkalâde oyununun armağanını nasıl olsa kazanacaktı. ve kazandı da: 12. dakikada ercan’dan söktüğü topla ceza sahasına dalan zeki, pozisyonu bir ara hâzım’a kaptırıyor, ancak hâzım rahat tutacağı topu elinden kaçırınca, fırsat yeniden doğuyordu. bekir'e boş kaleye düzgün bir şut çekmek kalmıştı.
bu, gollerin ilkiydi. ikincisini görmek için, 43. dakikayı beklemek gerekti: enfes bir paslaşma sonunda ismail'i, ercan'ı ve nihayet hâzım'ı da geçen güray, yandan boş kaleye havale etti topu. ziya konuyor, uçuyor, elini uzatıyor, gene de önleyemiyordu. ayni top, fenerbahçe ağlarıyla bir daha kucaklaşacaktı ama... ikinci yarının hemen basında ismailden kaptığı topla inen erdoğan, kale ağzından direği nişanlayıvermişti. bundan sonrasında ise sarı-lâcivertliler, ayni dağınık tempo içinde bocalarken, vefa şuurlu ve sağlam bir oyunla 2-0'lık galibiyetini korumayı başaracaktı. evet, fenerbahçe, anderlecht'e 5-1 yenilirken boylerine perişan olmamıştı. haaa bir de brüksel'de «centilmenlik» yöünden kazanma tesellisi vardı. dün ise, bu notu da kırıldı sarı-lâcivertlilerin. âsâbına hâkim olamayan ali ihsan son dakikada candemir'le tekmeleşince, hakem tarafından oyundan çıkarıldı. cerçeker candemir’i de atmıştı. fakat vefa beki, yediği darbenin etkisinde, ancak sedye ile çıkarılıyordu sahadan... aslında sedyeye yatırılması gereken, iki haftadır çokça yara almış, fenerbahçe’nin «şampiyon» ünvanıydı.
maçtan sonra taraftarlar f. bahçe'lileri tartakladı
hâdise; a. ihsan, ercan ve ziya'nın küçük bir çocuğu tokatlamaları yüzünden çıktı
togay bayatlı
bir çocuk ağlıyordu. sedyenin üzerinde baygın yatan genç adamın üzerine dökülüyordu göz yaşları. ağlayan çocuğun adı cem, sedyede yatan ise vefanın sağbeki candemir'di.
baba, nihayet kendine geldi. ayağından akan kanlara aldırmaksızın doğrulmaya çalışarak önce oğlunu, sonra diğer arkadaşlarnı öpmeye başladı.
bu sahnenin dışında vefa soyunma odasının en enteresan simasını antrenör molnar teşkil ediyordu. molnar, koca molnar, bir sağa bir sola koşuyor candemir'e yardım etmeye çalışıyordu. bu arada kendisine maç hakkında sual soran gazetecilere ise «fenerbahçe'den üstün olduğumuzu ispat ettik» diyerek şunları söylüyordu: «teknik, kondisyon ve sürat bakımından fenerbahçeyi sürklase ettik. sahaya kazanmak için çıktık ve buna da basardık.»
f. bahçeliler taraftarlarının hücumuna uğradı...
fenerbahçe futbolcuları stadyomun kapısında bekliyen taraftarların hücumuna uğrayarak tartaklandılar.
ali ihsan, ercan ve ziya'nın kendilerine lâf atan bir çocuğu tokatlamaları üzerine galeyana gelen taraftarlar sarı - lacivertli futbolcuları hırpaladılar. futbolcular ancak polisin müdahalesi ile taraftarların hücumundan kurtulabildiler.
öte yandan yine ayni futbolcular soyunma odalarının bulunduğu kısımdaki koridorda candemir'in karısı ile tartıştılar. candemir'in eşi ali ihsan ve ercan'a sahadaki hareketlerini tenkid edici sözler söyleyince futbolcular ile aralarında bir sözlü tartışına vukubuldu. stad ilgililerinin müdahalesi ile futbolcular yatıştırıldı ve arada ercan'ın «candemir çok sevdiğimiz bir futbolcu. şayet başkasının hanımı bu sözleri söyleseydi dâvâcı olurduk», şeklinde konuştuğu duyuldu.
fenerbahçe soyunma odasına ise yine basın mensupları alınmadılar. antrenör hold maç hakkında söyleyecek tek sözüm yok derken ismet uluğ ise şeref tribününde su beyanatı veriyordu: «vefa çok güzel oynadı. galibiyet hakları idi. takımımız moralman çöktü. ideal tertibimizle oynamamıza rağmen aldığımız neticeyi görüyorsunuz.»
* fenerbahçe - vefa maçından sonra bazı sarı - lâcivertli taraftarlar kulübün eski başkanlarından agâh erozan'a yolda tezahürat yapmış. «tekrar başkanımız ol!» diye bağırmışlar. erozan sevgi gösterisinden memnun olmuş ama, «bizden geçti, nöbeti devrettik» cevabıyla yetinmiş.