gençlerbirliği karşısında sarı-lacivertliler sayısız fırsat kaçırdılar. maç zevkli geçti.
kahraman bapçum
ne hakem triyosunun oyunu bozmaktaki işbirliği, ne özer'in her fırsatta abdullah'ı tutup tutup savuruşu, ne fenerbahçe solaçığının rakip arkasına saklanıp oyundan kaçışı, ne de oktay'ın ve oral'ın «iyi futbolcu» olduklarını unutup, «iyi tırpancı» olmağa çabalamaları.... hiçbir şey sahadaki oyunun seyre değer bir lig maçı olmasına engel değildi.
ve oyunun seyre değer oluşunu her şeyden önce fenerbahçe'nin beş adamına borçluyduk: geride özcan, ismail, yıldırım üçlüsü ile orta sahanın iki ası...
maç, fenerbahçenin oyun kurucusu şenol'un omuzlarında kendini kurtarıyordu. girgin, çabuk, akıllı defans şerefin güçlü çalışması ile maçı şenol'a hazırlıyor ve yalnız fenerbahçe'nin değil bütün oyunun güzelliğini de şenol kuruyordu. eğer aydın ısrarla oyun dışı kalmağa çalışmasa ve ziya biraz «oynasa» fenerbahçe golleri üst üste sıralayabilirdi.
oyunda dengenin bozuluşu ilk defa gençlerbirliği lehine oldu: 11 ve 14 üncü dakikalarda özer, kaçan abdullah'ı ancak beline ve boynuna sarılıp durdurunca maçın kilidi bu iki adam üzerinde kalacak sanıldı ve bu gençlerbirliği hesabına bir ümitti şüphesiz..
ama iş hiç de öyle olmadı: 17 nci dakikada ogün'ün çizgiye kadar sokulup yaptığı ortayı ziya kafa ile ağlara takıyor ve laynsmen karadağ, topun avuttan çevrildiğini işaret ediyordu. belki doğruydu bu karar, olayı en iyi görecek yerde o vardı. ama ondan önce ve ondan sonra dikkatinden şüphe edilmek için o kadar çok ofsayt hatası yaptı ki... bu kararından şüphe etememek mümkün değildi. fenerbahçe ilk golünü şenol'un sola ileriye yuvarladığı nefis bir pasla hazırladı. anide toparlanan şeref bu pası kovaladı. sola kaydı. yerden attı ortaya doğru. selçuk ileri doğru yatarak elinden kaçırıyor ve iyi takipçi ziya içeri plase ediyordu.
ikinci devrenin ilk beş dakikasında uç gol kaçacaktı: önce ogün sonra yüksel daha sonra da orhan fırsatları avuta yolladılar.
devrenin 9 uncu dakikasındaçok gerilerde, şenol'dan aldığı pasla dalan ogün yürüdü, sıyrıldı, defansın üstüne üstüne saldırarak silindir gibi geçti, topla beraber girdi kaleye...
sonra maçı kazanmış olduğunu anlayan fenerbahçe'nin rahatlığı... maçı kaybetmiş olduğunu kabul eden gençlerbirliği'nin sinirliliği... hakemlerin baştanberi süregelen komedyası...
ilk maç vefa - bursaspor. 37'şer puana sahip iki takım ii. milli lig liderliği için mücadele edecek
ikinci maç beykoz - ptt. son haftalarda puan toıplayan iki sarı - siyahlı takım düşmemek için oynayacak...
üçüncü maç f. bahçe - g. birliği. ligin şampiyonluk yarışında sarı - lâcivertlilere 2 puan lâzım...
mithatpaşa stadında bugün üçü de birbirinden önemli üç karşılaşma yapılacaktır.
ilk fırtına saat 12.30 da vefa ile bursaspor'un 2. millî lig şampiyonluğu için karşı karşıya gelmeleriyle kopacaktır. tam bir haftadır birbirlerinin balonlarını söndüreceklerini söylemekten çekinmeyen iki yeşil - beyazlı takımdan biri, 90 dakikalık maçın sonunda şampiyonluğu yakalamanın sevinci içinde sahayı terkedecektir. her şey bir tarafa, bugün 2. millî lig şampiyonluğu için mithatpaşa son yılların görmediği bir heyecanla çalkalanacaktır. ( http://www.macanilari.com...aspor-196419652810--.html)
bunu saat 14,15 deki beykoz - ptt maçı tâkip edecektir. düşme korkusunu atlatmaya çalışan beykoz, ptt'den iki puan almaya çalışacaktır. ancak, kuvvetli bir takıma sahip ptt, bu kader maçından beraberlikle çıkarsa kimse buna şaşmayacaktır.
tehlikeli bölgeye yakın takımlardan ptt'nin şansı beykoz'dan az değildir.
... ve şampiyonluk ortağı sahada
günün son mücadelesinde ise seyirciler saat 16 dan itibaren fenerbahçe ile gençlerbirliğini seyredeceklerdir. «ali - özcan, ismail, şeref, özer, yıldırım - ogün, ziya, şenol, birol, aydın.» tertibiyle sahaya çıkacağı bildirilen, fenerbahçe, maçı kazanırsa, büyük bir engeli aşmış olacak, takılırsa, gençlerbirliğinin yutulur lokma olmadığı bir kere daha söylenecektir.