günlerden beri iki tarafın söz düellosu ile heyecan fırtınası hâline gelen maç alsancakta oynanıyor
f. bahçe, iddialı altay'a karşı
ligin 1. devre kaderini tâyin edecek maç 14.30'da başlıyacak. ilk maç göztepe ile feriköy arasında
namık sevik izmir'den bildiriyor
galatasaray'ı 8, beşiktaş’ı 6 puan geride bırakan f. bahçe türkiye ligindeki ilk deplasman maçını bugün saat 14.30 da alsancak stadında iddialı altay’la oynayacaktır.
bugüne kadar kendi sahasında yaptığı karşılaşmalarda fevkalâde oyunlar göstermemekle beraber, liderlik yarışındaki rakiplerinin kayıp puanlarından faydalanan fenerbahçe'nin izmir seyahati, lig’in ilk devre kaderini tâyin edecektir. spor edebiyatımıza yeni kelimeler kazandıran meşhur lejyoner rıdvan burteçin ile susmayı itiyad haline getiren ve «henüz konuşmak için vakit erken» diyen fenerbahçe antrenörü oscar hold'tan hangisinin haklı olduğu bugün ortaya çıkacaktır. hatırlarda olduğu gibi; aşırı disiplin taraftarı ve iyi çalıştırıcı olarak takdir toplayan hold, fenerbahçe’ye henüz bir düzen veremediği noktasında tenkidlere uğramıştır. hold: «ben 4-2-4'ü oynatıyorum.» demişti. ancak sarı - lâcivertli takımın değil 4-2-4'ü tatbik etmek, sahada dahi bu sisteme göre dizilemediği gözlerden kaçmamıştır. işte izmirmaçları, kendi sahasının dışındaki fenerbahçe'nin ne yapacağı sorusuna bir cevap teşkil edecektir altay iddialıdır. her zamanki gibi rıdvan burteçin yine büyük lâflar etmektedir. fenerbahçe ise izmir'den haklı olarak çekinmektedir. geçen sene de böyle olmuş ve şampiyonluğu tâyin edecek maçı oynama şerefi iki takıma alt olmuştu. netice hatırlardadır. fenerbahçe altay karşısında şahâne bir final çıkarmış ve rakibini 3-0 mağlûp etmişti. ama, itiraf edelim ki, fenerbahçe o günkü tempo, hız ve hattâ babadan kalma ha babam sistemi içinde dahi gözükmemektedir böylece alsancak’taki maçın her yönden çetin geçeceğine ve fenerbahçe'ye favori gözüyle bakılamayacağına işaret yerinde olur.
bu maça takımlar muhtemelen şu tertipleriyle çıkacaklardır:
altay: varol - bekir, numan - necdet, kâzım, ali rıza - nail, enver, nazmi, aytekin, ayfer.
fenerbahçe: hâzım - şükrü, ismail - şeref, osman (özer), hüseyin - ogün, birol, şenol, ergun, aydın..
altay'ın nazmi'nin ayağından bir penaltı kaçırdığı kördöğüşü halinde geçen maçta
f. bahçe takıldı: 1-1
namık sevik izmir'den bildiriyor
fenerbahçe iddialı altay karşısında mağlûbiyetten zor kurtuldu. peşinen söyleyelim ki, altay fevkalâde bir futbol oynamadı. sadece ziya'nın üzerine iskender'i çekerek sigortalı bir müdafaa sistemine gitti ve ayfer'le de kontratağa kalkarak esasen dağılmak için bahane arayan sarı - lâcivertli defansı zorladı ve yıprattı.
buna mukabil koca fenerbahçe, altay'a ne yapabildi. 4-2-4'ü iyi tatbik etti mi? kilitlenen müdafaayı çözmek için sahada var oldukları şüphe götüren ogün ve aydın ile çalışarak defansın gerilerine kaydı mı? hayır... yaptıktan tek şey evvelce 4-2-4'ün adamı olarak oynattıkları ali ihsan'ı geri çekmişler, şeref'i ileriye vermişler, ergun ve şerefle oyun kurmağa çalışmışlardı. bu işte şerefin vazifesini hakkiyle yaptığını, ergun’un ise döküldüğünü söyliyebiliriz.
ilk devrede bir gölge gibi sahada dolaşan fenerbahçe forvetinde şenol kendini göstermiş, şahsi gayretiyle birşeyler yapmaya çabalamıştı. nitekim 13. dakikada ogün’ün ilk ve son defa olarak numan’dan kurtulduğunu ve topu ortaladığını görebildik... ve buna şenol çok sert bir kafa vurdu. top varol'u da aşmıştı. altay kalesine giriyordu. kâzım yetişti ve bu yüzde yüz golü kurtardı.
ikinci devreye rüzgâr altına düşmelerine rağmen altaylılar daha süratli bir tempo ile girdiler. 46 dakikada nazmi, o şütör ve kalecileri affetmez nazmi... çok yakın mesafeden topu dışarı atıverdi.
bunu 52. dakikada oyunun kaderine tesir edebilecek çok daha büyük bir fırsat takip etti. fenerbahçe defansını bir kulvar haline getiren aytekin’in yıldırım gibi kaleye daldığına şahit olduk. aytekin, özcan'ı geçti ve «al at» dercesine nazmi'ye aktardı. nazmi vuramadı, bu defa ayfer yetişti. onun şutu kaleci hazım'ı da aşmıştı. işte son anda bu pozisyona ismail yetişecek ve son çâre olarak kaleye giren topu eliyle kesecekti: penaltı...
topu nazmi dikti, gerildi ve kurşun gibi bir şut... ama ne şut... dostlar başına... top kaleye değil, demiryoluna bakan ta duvara gitti. kaçan bu büyük fırsatın üzüntüsü içerisinde fenerbahçe kalesi arkasında altay başkanı rıdvan burteçin tepine dursun, bir anda şerefin kaptığı topla yıldırım gibi altay kalesine aktığını gördük. şeref girdi, müdafaayı dağıttı ve şutunu patlattı. top büyük bir talih eseri numan'ın ayağına çarparak kornere çıktı. korner atışını ziya yanına kadar sokulan özcan'a uzattı, özcan’ın pası ve şenol’un sert kafası filelerde...
beklenmeyen bu golden sonra fenerbahçe müdafaaya ehemmiyet vererek oynamağa başladı. olü sahayı tamamen altaylılara terketmişlerdi... bu yola gidiş, esasen ayakla kulvallah ile durabilen fenerbahçe defansı için çok tehlikeli oldu. zira izmirin siyah - beyazlıları lejyoner burteçin'den aldıkları hücum taktiği ile haflarını da ileriye sürerek oyunu sarı - lâcivertlilerin yarı sahasına değil, ceza sahasına kadar sıkıştırdılar. ve işte 75. dakika : sahanın sarışın yıldızı aytekin yine özcan'dan kurtuldu. ortaladığı topa necdet yetişti: altay'ın sağ hafı... şutunu çekti, iyi bir vuruş değildi. ama top kalenin içerisine sokulan ali ihsan'a çarpacak ve hâzım’ı kontrpiyede bırakarak ağlara takılacaktı: 1-1.
bundan sonra ne oldu? hiç... top orta sahada dolaştı. ve hakemin bitiş düdüğü öttüğü zaman iki tarafın futbolcuları kalitesiz, heyecansız, zevk verici olmaktan uzak bu maçtan sayı adedini gösteren birer rakamlarını koltuk değneği yaparak sahadan seke seke çıktılar.
* lejyoner başkan rıdvan burteçinin maç sonu «buna da şükür» demeğe dili varmıyordu. «hesaplar tamdı. 1-0 yenmemiz mukadderdi» şeklinde konuşurken kaçan penaltıyı düşünüyordu.
* fenerbahçe - altay maçının seremonisinde, altaylılar, üzerinde «müstakbel şampiyona başarılar temennisiyle» ibaresi bulunan bir buket verdiler. kâzım'ın elindeki buketin altında da fenerbahçe kaptanı şeref'e ayrıca bir paket de uzatıldı. pakette müslim bağcılar için peştemal vardı.
* «küçük altay’ın yaş gününü kutlayacak mısınız?» sualine altay başkanı rıdvan burteçin, «elbette... elbette» diyor ve penaltıyı kaçıran bir altay'ın puan farkı ile sahadan galip çıktığını da ilân ediyordu.
* mazhar zorlu, maçın en heyecanlı siması idi. nazmi ikinci devrede penaltıyı kaçırınca, zorlu, «ben bile atardım penaltıyı» diyor ve hafta içinde ayağı iyileştiği takdirde nazmi’ye nasıl penaltı atılacağını öğreteceğini de gazetecilere söylüyordu.