siyah-beyazlılar, güven ve suat'ın attığı gollerle tehlikeli bir engeli daha aşmağa muvaffak oldu
necmi tanyolaç
beşiktaş, uzun bir koşunun son turunu tamamlamaya azimli bir atlet gibiydi. öndeki rakibine mesafeyi daha fazla açtırmamak için, kendisini ayarlamıştı. ters bir ihtimale karşı dikkatli bir davranıştı bu. maçı bu düşünce ile oynadı ve kazandı. rakibi kasımpaşa idi. lig'den gidiyordu. giderayak kötü bir şaka yapabilirdi. siyah -beyazlılar buna fırsat vermediler. yoksa, dünkü kasımpaşa’dan - gücünün yetebildiği yere kadar - böyle bir final turu maçını kurtarmak kolay iş değildi.
bu hesapla bir fırtına takım başladı oyuna. henüz 4. dakika doluyordu ki, neye uğradığını şaşırmış kasımpaşa suat'tan ahmed'e, ahmet'den güven'e uzanan topu durduramadı. güvenin kale ağzındaki kafa şutu golü getirmişti. bundan sonra kasımpaşa, biraz toparlanabildi ve ikinci golü yediği ana kadar pekalâ dayandı. biraz hırçın, biraz sert ve müdafaadan başlayan hamlelerle beşiktaşı zorluyor ve yoruyordu. nihayet, suat bir topu iyi takip ederek aşırtma bir vuruşla ikinciyi sağladı da... bu golle kasımpaşa bitmişti. sonra, başlangıçtanberi son güçleriyle bir şeyler yapmaya çalışan bu mütevazi ve tarihi kuübün çocuklarının kadere boyun eğişine şahit olacaktık. kasımpaşa gidiyordu. bu gidiş kimbilir nereyeydi? beşiktaş seyircisi bile üzgündü maç biterken. bir tarafın şampiyonluk emeli, karşıdaki dertli insanlara acıma fırsatı vermemişti. ve kasımpaşalılar bir ölüm sessizliği içinde sahayı terkettiler... cesetleri çıkıyordu âdeta sahadan.