beşiktaş'ın g. sarayla oynadığı maçlarda beraberliğe bu derere önem vererek oynadığını görmedim.
milli ligde henüz 3 maç yapmış olan siyah-beyazlı takımın sahalarımızda pek alışılmamış tarzda müdafaada kalışı, ancak bir final mücadelesinde mazur görülebilirdi. bir puana niçin peşinen razı oldukları ve niçin galatasaraydan bu kadar korktular? anlaşılması güçtü.
bu kadar senedir seyrettiğimiz galatasaray - beşiktaş maçları için dünkü oyun, teknik yönden siyah -beyazlı takımın başarısı olarak kabul edilemez. ama, idareciler kendileri için çok lüzumlu kabul ettikleri bu puanı elde ettikleri için. siyah -beyazlı takımın galatasaray karşısındaki tutumunu, başarı olarak kabul ederlerse, elbette buna itirazımız olmayacaktır.
galatasaray'a gelince, rakibinin daha ilk saniyeden ikram ettiği orta sahada fevkalede, tehlikeli bölge dediğmiz ceza sahası içinde ise kısırdı. bir haf hattının bu kadar rahat top taşıyıcılığı yaptığı bir maçta hücum silâhlarının sessiz kalışını, karşı taraftaki savunuculardan çok, mekanizma olarak iyi işlememelerinde aramak gerekir.
kısacası, dünkü maç başlarken umumi kanaat, çok yorgun bir devrede bulunan tank'sız galatasara'ın beşiktaş'tan korktuğu şeklindeydi. maç başlayınca, her şey gösterdi ki; korkan taraf galatasaray değil beşiktaş'tı.