bir ay evvel ilk defa tanıdığım, kısa bir müddet beraber çalıştığım temiz, efendi ve hakikaten su katılmamış bir futbolcu olduğunu gördüğüm, idarecisine, hakemine, futbolcusuna hürmetkar, her oynadığı oyunun üstüne koyan, istikbal vaad eden talât'ın dün maçtan çıkardığı beni cidden üzdü.
bünyesi ve sahadaki hareketleri dolayısıyla baba hakkı'yı andıran, baba hakkı kadar temiz ve efendi olan bu genç kendini sahadan çıkaracak harekette bulunmamalıydı. mühim olmayan bir pozisyon yüzünden hakeme karşı gelmesinin gençliğinin ve maçın atmosferinin tesiri ile olduğunu tahmin ediyorum.
olan olmuştur ve bu hadise de talat'ın hayatında acı bir hatıra olarak kalacaktır artık, bilmesi lazım ki; hakem sahanın mutlak hâkimidir. onun kararlarına karşı gelmek değil, hürmet etmek lâzımdır. hakem ise, senenin en iyi hakemi olduğunda ittifak ettiğimiz bir insandır. her geçen gün biraz daha olgunlaşmakta, kaideleri tatbik şeklinde gün geçtikçe daha otoriter olmaktadır. fakat şunu da unutmaması icabeder ki, elektrikli bir hava taşıyan maçın normal cereyan etmesi için oyunun başında otoriteyi ele alması ve kurban verecekse onu ilk anlarda kesmesi lâzım dır. son dakikaya kadar her şeye tahammül edip sonra birden sinirlenivermesi oyuncuyu cezalandırmaktan ziyade kulübünü cezalandırmak demektir. son dakikada bu cesareti gösteren hakem daha sonra futbolcuların taarruzuna uğradı. idareciler gelince; sahaya girip uluorta müdahaleleri ve işi körüklemeleri oyunculara örnek olmak bakımından normal değildi. bilâkis bir idareci, olmuş hâdiseyi yatıştırmak için müdahale etmeliydi.
velhâsıl kurunun yanında yaş da yandı ve olan talât'a oldu.